Doğu Avrupa’nın büyük devletlerinin birinde karmaşık jeopolitik durum ortaya çıktı. Kasım ayından bu yana Kiev’in sokakları siyasi güçlerin savaş meydanına dönüştü. İktidarla muhalefetin ülkenin jeopolitik çizgisi hakkında farklı görüşleri vardır. Ancak fikir ayrılığını görüşmeler yoluyla çözmek imkanının az olduğu görülmektedir. Taraflar arasında gergin mücadele sürüyor. Bu süreçte dış güçlerin de ciddi rol oynadığı söyleniyor. Bununla, Ukrayna ihtilaflara sürüklenecek gibi görünüyor. Böyle bir durumun sonu ne olabilir?
Barikatların Diğer Tarafı: büyük güçlerin gizli savaşı
Ukrayna’da çok ciddi jeopolitik süreçlerin gittiğini herkes itiraf ediyor. Durumun çelişkili ve karmaşık olduğu hakkında da medya yazıyor. Dünyanın önde gelen uzmanları düzenli olarak ülkedeki durumla ilgili görüşlerini bildirirler. Fakat bir şey tamamen açıktır: Ukrayna’yı bu düşündürücü jeopolitik gelişmelerin nereye götürdüğü belli değil!
Belirsizlik, hem siyasi süreçlerin oyuncularının davranışlarında hem de jeopolitik durumun tümündedir. Uzmanların görüşlerine göre, bunun nedeni dışarıdan müdahalelerin olmasındadır. Seumas Milne (Şeymas Miln), “The Guardian”da açıkça şunu vurgular: “… devam eden dış müdahale tehlikeli ve kışkırtıcı karakterlidir” (Bkz.: Seumas Milne. In Ukrayna, fascists, oligarchs and western expansion are at the heart of the crisis / www.theguardian. com, 29 Ocak 2014).
Bu açıdan “Stratfor”un kurucusu George Friedman’ın Ukrayna olaylarında Batı ve Rusya’nın rolü hakkındaki sözleri ilgi çekicidir. O, Ukrayna’nın iki yönden – jeopolitik ve ekonomik olarak – önem taşıdığını düşünüyor. Bu husus bu ülkeyle ilgili çelişkili durumun ortaya çıkmasına neden oluyor. Düşündürücü olan, hem Avrupa hem de Rusya’nın Ukrayna’yı kaybetmeyi güvenliğine bir tehdit olarak kabul etmesidir.
Bu bağlamda, Vladimir Putin’i kastederek G. Friedman; “… onun amacı, Ukrayna’nın, Rusya’nın hoşuna gitmeyen davranışlarda bulunmasını engellemektir. Ukrayna, Rusya için kritik önemi olan konular dışında, tüm meselelerde bağımsız olabilir” şeklinde yazıyor (Bkz.: George Friedman. Perspectives on the Ukrainian Protests / “Geopolitical Weekly”, 28 Ocak 2014). Tüm bunlara rağmen, G. Friedman’a göre, ABD ve Avrupa Ukrayna sebebiyle Moskova ile ilişkilerini tamamen bozmak istemeyecektir (Bkz. önceki kaynak).
Gerçekten de ne Batı, ne de Rusya ya da Çin Ukrayna’da kendi jeopolitik çıkarlarını sağlamaya çalıştığını gizliyor. Moskova bu konuda açık sözlü iken, Avrupa çeşitli “objektif argümanlar” getirerek Kiev üstünde hakkı olduğunu göstermeye çalışıyor (Bkz.: Daniel Brössler. Warum es in der Ukraine um Europas Zukunft geht / www.sueddeutsche.de, 23 Ocak 2014). Şüphesiz, eğer Avrupa kaderinin Ukrayna’ya bağlı olduğunu düşünüyorsa, onun uğruna sonuna kadar mücadele edecek. Aynı zamanda, Kremlin ve Pekin de konumlarından çekilmek niyetinde değildir.
Son günlerde Moskova Kiev’i birkaç kez uyardı. Başkan Putin ve Başbakan Medvedev gazın fiyatının azaltılması ve kredinin verilmesini “Kiev’deki durum tamamen netleşene kadar ” askıya aldı. Rusya Devlet Başkanı’nın danışmanı S. Glazev ise doğrudan doğruya V. Yanukoviç’e, “ayaklanmayı bastırmasını” önerdi (Bkz.: Советник Путина рекомендует Януковичу “подавить мятеж” / www.gazeta.ru, 31 Ocak 2014).
Onu söylemek gerekir ki, dışarıdan yapılan etkilerle birlikte, Ukrayna muhalefetinin homojen olmaması da çelişkiler yaratıyor. Uzmanlar, V. Kliçko (demokratik reformcular kanadı), A. Yatsenyuk (Y. Timoşenko’nun taraftarları) ve O. Tyagnibok (aşırı sağ milliyetçiler)’in şimdilik birarada olduğunu düşünüyor (Bkz.: Якоб Мишке, Андреас Умланд. ЕС и российско-украинский конфликт / “Geopolitika.lt”, 28 Ocak 2014). Ülkedeki kriz muhalefetin istediği senaryo ile sona erdikten sonra ise, onlar arasında görüş ayrılığı kaçınılmaz olacaktır.
Diyaloğa “Hayır”, İç Savaşa “Evet”?
Mesele şu ki, Ukrayna muhalefeti Batı yönümlüdür. Onlar, ülkede başkanlık – parlamento yönetiminin oluşmasını istiyor. Dolayısıyla muhalif liderler V. Yanukoviç’in yaptığı yüksek mevki tekliflerini kabul etmediler. Onlar açıkça, “yönetim sistemi değişmelidir” diyor. Buradan çıkan sonuç, Ukrayna muhalefetini birleştiren noktanın, sadece Avrupa’yla bütünleşme olmasıdır. Bu sürece katılım konusunda ise çıkarlar çatışmaktadır ve bu, ciddi iç çelişkilere neden olabilir.
Unutulmamalıdır ki, Ukrayna’da muhalefet askeri birlikler kurdu. Onlar siyasi isteklere askeri kuvvet ile destek vermeye çalışıyorlar. Kiev’de birkaç bakanlık binasının istila edilmesi, orada silahlı çarpışmaların kayda alınması, birkaç gösterici ve milisin ölümü, durumun riskli olduğunu gösteriyor.
Bunların arka planda ise Batı ve Rusya kendi politikalarını yürütüyor. Ukrayna aslında iki büyük jeopolitik gücün arasında kalıyor (Bkz.: Николай Малишевский. Украина. “Война впотьмах” / Фонд Стратегической Культуры, 28 Ocak 2014). Avrupa Kiev’e baskı niteliğinde mesajlar veriyor, Moskova ise artık gümrüklerde somut önlemlere başladı. Bu çatışmanın ne ile yekunlaşacağını tahmin etmek çok zordur.
İlginçtir ki, Batılı tanınmış uzmanlar Ukrayna’daki gergin durumun oluşmasında kesin olarak Kremlin’i suçluyor. Örneğin, Zbigniew Brzezinski Twitter hesabında, “Ruslar uyanın! Rusya’nın Ukrayna’ya yaptığı baskılar sonuçta Rusya’yı felakete götürecek” şeklinde yazıyor. Böyle anlaşılıyor ki, Batılı siyasi çevrelerde, Ukrayna’da jeopolitik nüfuz mücadelesi yaşandığı kabul ediliyor. Hatta bazı uzmanlar, Batı’nın Suriye’deki başarısızlığının Ukrayna’da tekrarlanmaması gerektiğini düşünüyorlar.
Bunlar Ukrayna’da oldukça güç ve riskli bir jeopolitik durumun oluştuğunu gösteriyor. Açıkça, orada dünyanın iki büyük jeopolitik kanadı çarpışıyor. Onların birbirine taviz vermesi zordur. V. Yanukoviç iktidarının oluşan karmaşık duruma bir çıkış yolu bulma olasılığı da yüksek görünmüyor. Dolayısıyla Ukrayna’da ihtilafların bir süre daha süreceği tahmin ediliyor.
“Bölgeci”lerin (The Party of Regions) iktidarda kalma şansı da hayli azaldı. Şimdi uzmanlar ülkenin aslında ikiye parçalandığını vurguluyorlar. Buraya Kırım faktörünü de eklemek gerekir. Böylece Ukrayna siyasi – ideolojik olarak Batı, Doğu ve Güney şeklinde geleneksel olarak 3 bölüme ayrılmış olur. Mümkündür ki, Avrupa ve Rusya işte bu sebebi baskı yöntemi olarak kullanıp, Kiev’i kendi çıkarlarına tabi etmeye çalışsın. Dikkate alırsak, Ukrayna muhalefeti silahlanmıştır, o zaman ülkede iç savaş tehlikesinin varlığını kabul etmek gerekir.
Düşündürücüdür ki, Ukrayna’da hükümetin istifası da durumda büyük bir değişikliğe neden olmadı. Parlamentodaki güçler ortak bir noktaya varamadılar. Bu demektir ki, siyasi krizin ana nedeni ortadan kalkmadı. Böyle bir ortamda, iktidarla muhalefetin müzakere yoluyla uzlaşma şansı en azdır. Bunun yerine, ülkede olayların gelişebileceği birkaç doğrultudan bahsedilebilir.
Birincisi, V. Yanukoviç baskılara dayanamayıp istifa edebilir. O halde, 2014 yılında cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılmalıdır. Bu şartlar altında bunu objektif ve sakin gerçekleştirmek çok zor görünüyor. O zaman, Ukrayna’da iç savaş çıkabilir.
İkincisi, V. Yanukoviç Moskova’nın talebi ile sert bir tutum sergiler. Bu durumda yine ülkede silahlı çatışmaların meydana gelme ihtimali yüksek olur. Muhalefetteki radikal gruplar sokak çatışmalarına başvuabilir. Bu sürecin de büyüyüp iç savaşa dönüşmesi mümkündür.
Üçüncüsü, muhalefet kesin bir adım atma kararına varabilir. Bu seçenekte Ukrayna’nın güç yapılarının konumu bağlayıcı olacaktır. Askeri kuvvetler süreçlere müdahale ederse, ülkede olağanüstü durumun oluşması beklenilir. Bilindiği gibi, bu seçeneğe Washington olumlu bakmıyor. Hatta yaptırımlar da uygulayabilir.
Olayların farklı senaryolar üzere gelişmesi de mümkündür. Ancak her durumda ülkenin jeopolitik risk altında olduğu itiraf edilmelidir. Bu durumdan ne zaman çıkabileceği de belirsizdir. Anlaşılan, önceden Ukrayna’nın jeopolitik çizgisi tam olarak temellendirilmemiştir. Bazı uzmanların belirttiği gibi, “neoliberal şok çizgisi”nin taşıdığı karşıtlıklar, şimdi kendini göstermektedir. Bu nedenle, Ukrayna’da süreçlerin aydınlaşmasının zamana ihtiyacı olduğunu söyleyebiliriz.
Kaynak: Newtimes.az