Son zamanlarda Suriye’de askeri çatışmaların yeni bir seviyeye geçtiği yönünde bilgiler yayılıyor. İktidara sadık ordunun, birkaç farklı cephede muhalif askeri gruplar üzerinde zafer kazandığı gözleniyor. Uzmanlar genel olarak üstünlüğün iktidar tarafında olduğunu söylüyorlar. Bu süreç, 3 Haziran tarihinde öngörülen Başkanlık seçimi de düşünüldüğünde oldukça ilginçtir. Ülkenin siyasi geleceğinin nasıl olacağı tartışmaları genişliyor. Fakat gözlemler göstermektedir ki, gerçekte Suriye daha tehlikeli bir iç siyasi duruma doğru gidiyor. Bu gidişatın hem ülke, hem de bölge için hangi sonuçlar verebileceği üzerinde düşünmeye ihtiyaç vardır.
Savaş Kurtuluş Yolu Mudur?
Ukrayna olayları dünya siyaseti için Suriye meselesini biraz arka plana atsa da, konunun güncelliği halen azalmamıştır. Belli açılardan ise küresel jeosiyaset düzleminde daha ilginç süreçler başladı. Uzmanların görüşlerine göre, Suriye’de devam eden mücadelede durum ciddi şekilde değişti. Avantaj tamamen hükümet güçlerine geçti. Bunun onayı gibi Beşar Esad’a sadık askeri birliklerin çeşitli yönlerde muhalif güçler üzerinde elde ettiği zaferler gösteriliyor (bkz.: örn., Сирийский отлив / “Expert Online”, 17 Nisan 2014).
Suriye başkanı geçenlerde Şam Üniversitesi’nde konuşma yaparken vurguladı: “Şimdi krizde hem askeri bakımından, yani ordunun savaşta teröre karşı başarılar elde etmesinde, hem de sosyal bakımından, yani milli barış süreci ve ülkenin saldırıya maruz kaldığının farkına varılmasında ilerleme sağlanmasında dönüm noktasına varıldı” (bkz.: önceki kaynağa). Hizbullah”ın lideri Hasan Nasrallah, Suriye’nin bölünmesi riskinin artık geride kaldığını söyledi. İlginçtir, “Mossad”ın eski şefi Amnon Sofrin, B. Esad’ın Batı’nın müdahalesi olmadan yıkılmasının mümkün olmadığını söyledi.
Öyle düşünüyorlar ki, Şam’ın batısında bulunan Zebedani uğruna savaşlar bütün savaşta ciddi dönüm noktası olacak. Eğer hükümet güçleri şimdilik “Nusra Cephesi”nin kontrolü altında olan bu şehri ele geçirirlerse, o zaman muhalefet için çok ağır bir durum oluşacak. Çünkü Zebedani, ülkenin Akdeniz kıyıları yönünde stratejik bir yerde bulunmaktadır. B. Esad bu noktayı ele geçirerek, muhaliflerin donanımına büyük engeller yaratmış olur. Böylece Suriye yönetiminin silahlı yolla devrilmesi imkanları üzerinden hat çekilir.
Bütün bunlar Başkanlık seçiminde B. Esad’ın yer alması konusunu gündeme getirdi. Bazı uzmanlara göre, onun üçüncü kez seçilmek şansı hayli fazladır. Bundan sonra 7 yıl daha B. Esad ülkeyi yönetebilir. Yakın zamanlarda Devlet Başkanı`nın kendi adaylığını resmen sunacağı bekleniyor. Bu arada, Suriye’de Cumhurbaşkanlığı seçimi 3 Haziran tarihinde olmalıdır.
Fakat burada dikkat edilmesi gereken bir husus var. Mesele şu ki, Suriye’de iç savaş devam ediyor. İktidar ülkenin tüm topraklarını kontrol edemiyor. B. Esad’ın kendisi itiraf ediyor ki, askeri operasyonların aktif aşaması ancak 1 seneye sona erebilir. Bu durumda Cumhurbaşkanlığı seçimi ne derecede meşru sayılacak? Bu tür seçilen Cumhurbaşkanı ülkenin hangi kısmını yönetecek?
Savaş sırasında Devlet Başkanının demokratik yöntemle seçilmesine dünya kamuoyunun iknası çok zor bir meseledir. Öte yandan, muhalefetin kendisinin seçimle ilgili kesin görüşü yoktur. Sorun hiç de onların iktidara tutumundan kaynaklanmıyor. Daha karmaşık durum, muhalifler arasında fikir birliğinin olmamasından oluşuyor.
Uzmanlar bu açıdan dikkati çekiyorlar ki, Suriye’deki muhalif gruplar kendi aralarında da savaşıyorlar. “El Kaide”ye bağlı olan gruplar diğer dini gruplar ve Kürtlerle savaşıyorlar. Onların arasında “Irak ve Şam İslam Devleti” adlı grup daha aktiftir. Bazı yerlerde onlar başarı kazansalar da, son zamanlarda yenilgiye uğruyorlar. Aynı şekilde Kürtlerin yoğun yaşadığı bölgelerden “El Kaide”cileri tasfiye ettiler. Buna rağmen, onlar hala yeterince ciddi tehlike oluşturuyorlar.
Yeni Çelişkiler: Daha Tehlikeli Aşamanın Belirtileri
Şu anda Suriye’nin birkaç bölgesi yasadışı faaliyet gösteren muhalif grupların kontrolü altındadır. Böyle anlaşılıyor ki onlar, B. Esad’ın düzenlediği seçimlere katılmayacaklar. Öyleyse Başkanlık seçimi yeni iç ihtilaflara ivme vermeğecek mi? Uzmanlar düşünüyorlar ki, bu böyle olacak. Ülke yeni düzeyde silahlı çatışmaların etki dairesine düşecek.
Ancak burada B. Esad faktörünü dikkate almak gerekir. Mümkündür ki, o, seçimde başarı kazandıktan sonra daha şiddetle bir şekilde silahlı muhalefetin üstüne gidecek. Azami derecede geniş alan üzerinde kontrolü ele yaptıktan sonra ise başka taktiğe el atabilir. Bu durumda ülke genelinde çatışmaların azalacağına umut etmek zordur.
Öte yandan Batı, ülkede reformların yapılmasında ısrar ediyor. B. Esad ise bu yönde hiçbir adım atmak istemiyor. ABD’nin Suriye’deki eski büyükelçisi Edward Cerejian röportajlarının birinde B. Esad`ı şöyle nitelendiriyor: “2003 yılında ona dedim ki, ülkede hiçbir ilerleme hissedilmiyor (demokratik reformlar bağlamında – Newtimes.az). Onun verdiği cevabı hiç unutmam. O dedi: “Sayın Büyükelçi Cerejian, insanlar reformlara hazır olmalıdırlar, onlar ise henüz hazır değiller, bu nedenle idari reformlardan başlamalıyız” (bkz.: Сирия: от “многоконфессиональной мозаики” до религиозных войн / “Голос Америки”, 29 Nisan 2014).
Görüldüğü gibi, genellikle, B. Esad demokratik reformlar yapmak fikrinde olmamış. O, yönetimini korumak için tüm araçlardan istifade etmeye hazırdır. Buna rağmen, onun konumu güçlenmiştir. Dış destek sayesinde muhalefet üzerinde birkaç zafer kazanabildi. Şüphe yok ki, bu konuda ona en büyük askeri desteği “Hizbullah” verdi.
Bunların zemininde gözlemciler B. Esad’ın iktidarda kalmasında İran’ın ciddi rol oynadığını belirtiyorlar. Somut olarak, seçim yapılırsa Tahran’a dost olan bir kişinin Cumhurbaşkanı olması daha çok ikna edicidir. Oluşan durumun bu tarafı, yani Batı’nın Suriye’deki seçimi hem de jeopolitik anlam taşıyan bir olay gibi değerlendirmesi tam beklenen durumdur. Bunu dikkate aldığımızda, B. Esad iktidarının umut verici olması hakkında söz söylemenin zor olduğunu itiraf etmeliyiz.
Uzmanların görüşlerine göre, artık yeni Suriye Esad`sız olmalıdır. Bunu bir sav olarak kabul edersek, o zaman Haziran ayında yapılacak seçimin de ülkedeki sorunu çözmeyeceği kanısına varırız. O zaman şöyle anlaşılıyor ki, şu anda Suriye’de savaşı kazanmak aynı zamanda siyasi zafere garanti vermiyor. Ülke yeterince derin kriz içerisindedir. Bu açıdan uzmanlar ekonomik alanda gözlenen durgunluğu ön plana çekiyorlar. Batı Şam’a karşı uyguladığı yaptırımlarla sivil halkın durumunu kötüleştiriyor. Örneğin, Suriye parası değerden düşüyor ve ülkede enflasyonun seviyesi yükseliyor.
Bütün bunlar Suriye’de iç savaşta B. Esad’ın başarısındaki siyasi getirilerin nelerden ibaret olacağının belirsiz olmasını gösteriyor. Burada en çok tehlike iç çekişmelerin güçlenmesinden kaynaklanıyor. Muhalefetin silahlı grupları kendi aralarında ilişkileri belirleyemiyor. Onlar birbirleriyle savaşıyorlar.
Kürtler ve Ermeniler ise kendi çıkarlarını korumak adına silahlanmış, ülkeyi bölüyorlar. Artık “Yeni Asala” denilen örgütün Suriye’de eğitim aldığını söylüyorlar. Ermeni terörünün bütün Ortadoğu için tehlike olduğu bilinmektedir. Onun yeniden kalkınması şüphesiz, bölgeye ek belirsizlik getirecektir. Mümkündür ki, Ermeni teröristler bazı bölgelerde kendi özerk kurumlarını yaratmak işine girişsinlər. Kürtler artık Suriye’de kendi özerk kurumlarını yarattıklarını söylüyor. Fakat onlar da birkaç gruba bölünüyor ve nüfuz uğruna aralarında ihtilaflar büyüyor.
Anlaşılan, Suriye’de iktidar-muhalefet çatışmasında B. Esad’ın askeri avantaj elde etmesi mevcut sorunları çözmek gücünde değildir. Aslında, ülke yeni çelişkiler buhranına doğru sürükleniyor. Bu açıdan bakıldığında, Suriye meselesinin daha uzun süre küresel jeosiyasetin başağrısı olacağını söylemek mümkündür.
Kaynak: Newtimes.az