Rusya yeni dönem dış politika vizyonunu Sovyet politikaları ışığında, imparatorluk stratejisine göre şekillendirirken buna karşı hamle olarak Batı, bilhassa ABD, yeni Asya-Pasifik stratejisi ile denge arayışı peşindedir. Son olarak Rusya’nın Çin ile tarihindeki en büyük enerji anlaşmasına imza atması, Rusya’nın elindeki en büyük silahın enerji olmaya devam edeceğinin bir işaretiydi. Doğal olarak beklide yeni “Soğuk Savaş” dönemini yaşadığımız bu günlerde Batılı ülkeler Rusya’nın manevra sahasını daraltabilmek için çeşitli ekonomik ve siyasi yollar deneyeceklerdir. İşte bunlardan biri geçtiğimiz günlerde Türkiye-Azerbaycan-Türkmenistan Dış İşleri Bakanlarının bir araya gelerek Türkmen gazının Avrupa pazarına nasıl iletileceği konusuydu.
Avrupa Rusya’ya olan enerji bağımlılığından kurtulmak istiyor.
Bilindiği gibi Türkmenistan dünyanın 4. büyük doğal gaz kaynaklarına sahip. “Trans Hazar Doğalgaz Boru Hattı” ismi ile Türkmen gazının Avrupa’ya taşınması planlanan proje bu dönemde Batı için büyük önem arz ediyor. Bunun en büyük nedeni kuşkusuz Avrupa’nın artık Rusya’ya olan enerji bağımlılığını sona erdirmek ve enerji tedarikinde çeşitlendirmeye gitmek istemesidir. Özellikle Rusya’nın Ukrayna üzerinde izlediği politika ve Kırım’ı ilhakı Moskova yönetiminin güvenirliğinin bir kez daha sorgulanmasına yol açtı.
Hazar’ın hukuki statüsü Trans Hazar Projesi için engel.
Trans Hazar projesinin önündeki en büyük engellerden biri Hazar’ın hukuki statüsünün henüz netlik kazanmamasıdır. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra kıyıdaş ülke sayısının beşe yükselmesiyle, Hazar’ın göl mü, yoksa deniz mi olduğu tartışması içinden çıkılmaz bir hal aldı. Çünkü Hazar’daki enerji kaynaklarının karasuları hesaplamalarına göre adaletsiz paylaşıma tabi tutulması karşı diğer ülkeler göl statüsünün kabul edilmesini savunuyorlar. Elbette Hazar’ın hukuki statüsü de Hazar üzerinden geçecek olan boru hattının akıbetini de direk etkilemektedir.
Rusya ve İran ulusal çıkarlar bakımından bu anlaşmaya karşı çıkıyor.
Azerbaycan Diplomatik Akademisi’nden Elnur Saltanov’a göre, Türkmen gazının Avrupa’ya taşınmasına karşı en büyük muhalefet Rusya ve İran kanadından geliyor. Çünkü bu hamle Avrupa’nın alternatif enerji tedarik yoluna sahip olmasını sağlarken, Rusya açısından en büyük dış politika enstrümanı olan enerji kartını zayıflatıyor. Ayrıca “arka bahçesi” olarak gördüğü eski Sovyet ülkelerinden birinin Batı menşeli bir anlaşmanın içinde olması, Rusya’nın Avrasya politikasına son derece ters düşüyor. İran için ise Rusya ile benzer kaygılar gözlenirken, esas olarak Hazar’ın statüsünün belirsizliği ve komşu ülkesinin Batı ile işbirliği içinde olması kendi manevra alanının kısıtlayacağı endişesi hakim.
Türkiye Rusya’dan gelecek tepkilere karşı tedarikli olmalı.
Türkiye ise Trans Hazar Doğalgaz Boru hattı projesine destek verirken Ukrayna meselesinde olduğu gibi Rusya’nın şimşeklerini üzerine çekecek hamlelerden uzak, tedbirli siyaset takip edecektir. Çünkü Türkiye önemli miktarda doğalgaz ihtiyacını Rusya’dan sağlıyor ve iki ülkenin uzun vadeli önemli ekonomik anlaşmaların altında imzaları var. Türkiye’nin izlediği tedbirli politikaya verilebilecek bir başka örnek, ABD’nin Karadeniz’e kalıcı olarak girebilmek için uyguladığı baskıya karşı Türkiye’nin gerilimin artacağı endişesi ile buna karşı çıkmasıdır. Dolayısıyla Türkiye daha öncede olduğu gibi denge siyasetine devam etmeli.
Boru hatları ile bağlanan ülkeler birbirleriyle savaşmazlar.
Batı’nın destekledi “Doğu-Batı Enerji Koridoru” ile hız kazanan “Boru Hattı Siyaseti” aslında bir bakıma bölgesel uzlaşıya hatta küresel barışa hizmet etmektedir. Bugün biz eğer tacir yani sanayi toplumlarının birbirleri ile ekonomik bağlar kurma zorunluluğu sebebiyle savaşmayacaklarını iddia ediyorsak, buna en büyük hizmetlerden birini boru hattı projeleri yapabilir. Çünkü boru hattının geçtiği topraklardaki ülkeler kendiliğinden birbirlerine bağlanırken, diyalog mekanizması ile diplomasinin de önü açılıyor. Beklide ileride toplumlar için sınır çizgileri sadece haritalar üzerinde geçerli olacak ve tıpkı Thomas Friedman’ın dediği gibi dünya sınır çizgilerinin olmadığı düz bir şekle bürünecek.
Daha öncede bahsetmiş olduğum gibi Rusya’nın “Büyük Avrasya Projesi” özellikle ABD’nin Asya-Pasifik politikasına karşı bir proje. Fakat geniş Asya coğrafyasında bütünlüğü sağlamak için mutlak ekonomik entegrasyon şart. Çünkü bölge ülkeleri ancak bu şekilde siyasi birlik havasına girebilirler.
Enerji nakil hatları küresel barışa hizmet etmeli.
Türkiye-Azerbaycan-Türkmenistan mevkidaşların Türkmen gazının sevkiyatı konusunda görüş birliğinde bulunması son derece önemli. Her ne amaçla olursa olsun boru hatları projeleri uzun vadede küresel barışa sabotajlarında önüne geçildiği müddetçe hizmet edecektir. Burada önemli olan husus Rusya’nın bu noktada kendini sistemden tamamen izole etmemesi. Çünkü ünlü stratejist Brzezinski’nin de ifade etmiş olduğu gibi Rusya sistem dışı politikaları terk etmeli, bu yeni “büyük oyunun” tabiatına aykırı.
Dolayısıyla siyasi aracımızı sabit tutabilmemiz için güçlü bir ekonomik tekerleğe ihtiyacımız var. Bu yolda enerji nakil hattı projelerinin bloklar arası tehdit unsuru olarak görülmesi kısa vadeli çapsız politikaların doğurduğu bir görüştür.
Haftanın Sözü: “Kitaplarım, bana yetecek kadar büyük krallıktır.” – Shakespeare
Furkan KAYA