Son zamanlarda Ermeni medyası ülke yönetiminin politikasını keskin eleştiriyor. Bunun yanı sıra, Rusya, İran ve Avrupa’ya belli eleştiriler yöneltiyorlar. Hissediliyor ki, Erivan zor duruma düştü. Bölgede gözlenen jeopolitik gelişmelerin yanında bu, ilginç görünüyor. Üstelik, Ortadoğu ve Doğu Avrupa’da durumun hızla değişmesi Ermenistan yönetimi için karmaşık sorular ortaya çıkardı. Ülkenin dış politikasının çıkmaza girdiği açıkça duyuluyor. Tüm bunların sebebinin Erivan’ın tuttuğu asılsız jeopolitik konum olduğunu ise Ermenilerin çok az kısmı anlıyor. Sonuçta, bu cüce devletin kaderinin belirsiz olduğunu söyleyebiliriz.
Memnun Olmayan Başkent: Destekçilere Sırtını Dönüyor
Erivan son günlerde iki jeopolitik olaydan hayli endişelendi. Bunlardan biri İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani`nin Türkiye’ye gezisi, diğeri ise Avrupa Birliği ve Rusya’nın Azerbaycan’la diplomatik temasları yoğunlaştırmasıdır. Bunların Ermenistan’a doğrudan ilişkisi olmasa da, hep başkalarından birşeyler uman Ermeni yönetimi, suçu bir kez komşularında aramaktadır.
Ülke aslında dış politikada ne yapacağını bilmiyor. Çevrede olup bitenlere de pasif gözlemci gibi tepki veriyor. Medya ise bu durumu analiz ederek, yönetimin yarıtmazlığını kabartıyor (bkz. örn., Акоп Бадалян.Неизбежность второго коллапса / “Lragir.am”, 12 Haziran 2014).
Ermeni uzmanlar daha çok Rusya yönetimine eleştiriler yöneltiyorlar. Medya Moskova hakkında aşağılayıcı ifadeler kullanmaktan çekinmemektedirler. Bu bağlamda gazeteci Dmitri Kiselyov`un Erivan’a yolculuğuna sert tepkinin verilmesi dikkati çekiyor. Bazen Ermeni analistler o derecede öforiye uyuyorlar ki, Rus medya temsilcisini siyasi-ideolojik temsilci gibi sunmaktadırlar. Hatta bağımsız milletvekili Nikol Paşinyan parlamentoda açıkladı ki, D. Kiselyov`u Ermenistan Dışişleri istenmeyen kişi ilan etmelidir (bkz.: önceki kaynağa).
Peki D. Kiselyov hangi sorunlara göre Ermenilerin gazabına uğramış? O, Erivan’da Rusçaya önem vermeyin gerektiğini vurguladı. Ermenistan Avrasya Birliği’ne öncelik vermişse, toplumda Rus kültürü ve diline olan ilişki de değişmelidir. D. Kiselyov Moskova’nın aslında ABD’nin kurmak istediği dünya düzenine alternatif model önerdiğini özel kaydetti.
Dolayısıyla, eğer Ermenistan Kremlin`in ileri sürdüğü entegre modeline onay vermişse, otomatik olarak kültürel seçiminde de değişiklik yapmalıdır (bkz.: Евразийский союз создан как противовес “новой модели мира США”: Дмитрия Киселева в Ереване “понесло” / “1in.am”, 12 Haziran 2014). Ermeniler ise Rus okullarını kapatmışlar, ülkede neredeyse Rus kökenli birisi kalmadı. Genel olarak Ruslara karşı da şovenist bir ilişki vardır. Tüm bunların hepsini kendilerinin egemenlik ve ulusseverliği ile anlatmaya çalışıyorlar.
Doğal olarak, Moskova böylesine bir gidişata razı olmaz. Adalet adına demeliyiz ki, Rusların itirazının esası vardır. Çünkü Ermenistan şimdiye kadar esasen Rusya’nın hesabına mevcuttur. Ermeni aydınları bunu itiraf ediyorlar. Modest Kolerov yazdığı makalelerden birinde açık soruyor: “Rusya’sız Ermenistan, genellikle, ne demektir?”. Gariptir ki, bütün bunlara rağmen, Ermeniler Rusçaya düşman konumdadırlar. Buna karşılık Moskova kendi talebini ileri sürmelidir.
Böyle anlaşılıyor ki, Ermeni toplumunun istekleri ile resmi Erivan’ın gerçekleştirdiği jeopolitik hat arasında çelişki vardır. D. Kiselyov`un söylediklerine olan tahammülsüz tutumun kökü buradadır.
Şimdi Ermenistan toplumu Sergey Lavrov’un ülkeye gezisini bekliyor. Rusya Dışişleri Bakanı`nı Ermeni medyası “ağır topçu” adlandırıyor (bkz.: Наира Айрумян. Россия направляет в Армению “тяжелую артиллерию” / “Lragir.am”, 12 Haziran 2014). Bu bağlamda Moskova’nın Erivan karşısında yeni talepler koyacağını vurguluyorlar. İlginçtir ki, onlar bu konuyu Rusya Dışişleri Bakanı`nın Azerbaycan’a gezisi ile ilişkilendirmeye çalışıyorlar.
Güya S. Lavrov Bakü’ye Gümrük Birliği’ne dahil olması için Dağlık Karabağ konusunda belli tavizler vaat edecek. Ek olarak, İran’dan çekilmesi öngörülen ve Nahçıvan’dan geçmeli olan petrol boru hattının gerçekleşmemesini isteyecek. Kuşkusuz, bunlar Ermeni siyasi bilincinin uydurmaları olabilir. Ancak onlar bir kez karmaşık argümanlarla bulanık suda balık tutma sevdasına kapıldılar. Bu nedenle bölgede arayı karıştırmakla meşguldürler.
Çıkmaz Siyaseti: Acı Meyveler ve Gerçeklik
Öyle görünüyor ki, Ermenistan’ın ciddi rahatsız olduğu konulardan biri İran Cumhurbaşkanı’nın Türkiye gezisi sırasında elde edilen anlaşmalardır. Böylece Yerevan kendini tamamen izole olmuş durumda hissetmiş. S. Sarkisyan`ın işte bu görüşmeden hemen sonra acele Avusturya’ya gitmesi ve bu devletin Başkanı`ndan Avrupa’ya entegrasyona yardım etmesini rica etmesi ilginç izlenim oluşturuyor.
Bu, aslında resmi Erivan’ın jeopolitik çaşkınlığının ve çıkmaza düşmesinin belirtisidir. Ona hiçbir güç tam güvenlik garantisi vermez. Son dönemlerde Ermenistan yönetimine anlatıyorlar ki, işgal ettiği topraklardan çekilmelidir. Bu bağlılıkta Tahran’la Moskova da Azerbaycan ve Türkiye ile işbirliğini gerçek stratejik düzleme getirmeye çalışıyorlar. H. Ruhani`nin Ankara’da yaptığı görüşmelerin içeriği Tahran’ın işte bu tür düşündüğünü doğruluyor. Bunun arka fonunda Ermenistan’ın jeopolitik değeri minimum düzey etkisi bırakır – çünkü Erivan somut hiçbir işbirliği biçimi teklif edemiyor (bkz.: Наира Айрумян. Иран ждет инициатив Армении / “Lragir.am”, 11 Haziran 2014). Olağan bir deyişle, ön karakol Ermenistan kimseye gerekmez.
Şimdi Ermeni medyası Rusya heyetinin Azerbaycan gezisinden rahatsız. Onlar tarafların ilişkileri derinleştireceğini biliyor. Uzmanlar bunu açık itiraf ediyorlar (bkz.: Европа и Россия развернули борьбу за Азербайджан / “Независимая газета”, 10 Haziran 2014). Ermenistan bu perspektifi kabul etmek istemiyor. Ona öyle geliyor ki, Kremlin yavaş yavaş Azerbaycan’a öncelik verecek, Erivan’ın tüm saldırgan planları alt üst olacak. Dolayısıyla hem Moskova’yı eleştiriyor, hem de Avrupa’ya kucak açmaya çalışıyor. Ermeniler aslında bir önemli hususu unutuyorlar.
Belli ki, Ermenistan’ın dış politikası çıkmaza girdi. Bölgede kendi konumunu korumak için onun elinde kozu kalmadı. Bugüne kadar yürütülen siyaset dış güçlerin desteğine dayandığından, şartların değişmesi ile güvenceler da kayboluyor. Erivan ise bu değişikliğe hazır değil. Çünkü o, bağımsız siyaset yürütmenin ne demek olduğunu bilmiyor. Üstelik, uzmanlar Bakü’nün başarılı ve esnek dış politikayla bağımsız konum tuttuğunu, bölgede nüfuzunu sürekli artırdığını vurguluyorlar. Ermenistan yönetimi bundan şoka düşüyor, psikolojik apatiye duçar olur.
Erivan şu anda Rusya, Avrupa ve İran arasında koşuşturuyor. Onların hiç biri ile sona kadar gitmeye risk etmiyor. Aynı zamanda, onların her birinden jeopolitik şefaat umuyor. Onun Tahran’a büyük umutları vardı. Son günlere kadar Ermeni medyası İran’ı yeri geldi-gelmedi övüyordu. Şimdi ise belli tedbirlilik hissediliyor. Ermenistan yalnızlığını gittikçe daha güçlü bir şekilde hissediyor.
Avrupa Ermenistan`la ilişkilerine artık önceki düzlemde bakmıyor. Brüksel oldukça dikkatli tavır sergiliyor. Erivan’ın güvenilir ortağı olacağına inanmıyorlar. “Doğu Ortaklığı” programında Ermenistan neredeyse yoktur. Bunun arka planda AB`nin Azerbaycan’la işbirliği hakkında yeni belge imzalaması Erivan`ı çok rahatsız ediyor. Bakü bir kez daha jeopolitik seçiminde kesin olduğunu göstermiştir. Görünen o ki, Avrupa cephesinde de Ermenistan Azerbaycan’a kaybediyor.
Nihayet, Moskova-Bakü hattında gelişme gözleniyor. Azerbaycan-Rusya ilişkileri yeni bir seviyeye yükseliyor. İstatistiksel göstergelere göre, işbirliği derinleşiyor ve genişliyor. Bu süreç tüm alanları kapsıyorr. Kremlin Bakü’yü kendisine stratejik ortak görüyor. Azerbaycan başarılı denge politikasını güvenle sürdürüyor.
Tüm bunlar Erivan`ı belirsiz hale düşürüyor. O, düştüğü durumdan çıkış yolunu bulamıyor. Zor ki, Ermenistan yönetimi buna nail olsun. Çünkü o, mevcut gerçekliği yeterince değerlendiremiyor. Er ya da geç Erivan seçtiği uzlaşmaz jeopolitik hattın bedelini ödeyecek. Ermenistan yönetiminin telaşı da gösteriyor ki, o gün yaklaşıyor.
Kaynak: Newtimes.az