Son on yıl içinde Ortadoğu ve eski Sovyet ülkelerinde tuğyan eden ve organizatörlerinin ve katılımcılarının güç yoluyla ülkelerinde demokrasiye ve sosyal adalete ulaşmayı umdukları “renkli devrim” dediğimiz olaylar sonunda beklenen sonuçların tamamen tersiyle son buldu. Demokrasi ile beraber çeşitli ve renkli aşırı güçlerin ve yolsuzluk eğilimli kabilelerin hakimiyeti, sosyal reformlarla beraber işçi gücüne sahip kitlenin fakirleşmesi, nüfusun önemli bölümünün işsizlik ve umutsuzluğu. Bazı ülkeler için bilinen feci sonu ile kanlı iç savaş, diğer ülkeler için şiddetli, aynı zamanda kanlı dinler arası düşmanlık, üçüncü grup ülkeler için ise ülkenin toprak bütünlüğünün ihlali. Bazı ülkelerde, özellikle Libya, Tunus, Mısır, Ukrayna ve Gürcistan’da bu “güzellikler” çeşitli biçimlerde kendini göstermektedir.
Libya: 2011 yılından itibaren Kaddafi’den sonraki dönem çeşitli aşiretler ve terörist islam grupları arasında hakimiyet uğruna yaşanan ve ülkenin dağılması gibi gerçek tehlike yaratan periyodik silahlı çatışmalarla nitelendiriliyor. Durum o noktaya ulaşmıştır ki, geçenlerde Libya hükümeti ülkede güvenliği sağlamak için ülke çapında, özellikle de başkent Trablus’ta uluslararası askeri güçlerin yerleştirilmesi ile ilgili resmi olarak uluslararası kamuoyuna çağrıda bulunmak niyetini açıklamıştır. Ülkenin egemenliğini sağlamak için farklı bir yöntem.
Tunus: 2011 yılında yaşanan devrimden beri bu ülke İslamcı grupların saldırıları ile karşılaşır. Tunus’un askeri güçleri 2012 yılının sonlarından itibaren ülkenin batısındaki dağlık bölgelere sığınmış terörist islam grupları ile mücadele ediyor. Beklenmedik sonuçları ile iç siyasi ve siyasi istikrarsızlık ise devam ediyor.
Mısır: 2011-2013 yıllarında Kahire’nin Tahrir meydanında ve Mısır’ın diğer şehirlerinde yaşanan bilinen dramatik olaylardan sonra darbe ve karşı darbelerin yanı sıra sosyal ve dinlerarası çelişkilerin sinyalleri arka planında ülkenin önceki istikrarını geri getirmek gibi zor bir görev karşısında kalan askerler iktidara geldi.
Gürcistan: 2003 yılında meydana gelen “Gül Devrimi”nin yöneticilerinin iktidara gelmesinin gerçek sonucu 2008 yılının Ağustos ayında Rusya ile yaşanan savaşta yenilgi ve Güney Osetya ile Abhazya’nın kaybı olmuştur.
Ukrayna: “Demokratik” Maydan olayları ülkeyi iç savaşa, ekonominin çöküşüne ve topraklarının önemli bölümünün kaybedilmesi tehlikesine yol açtı. Kırım konusunda artık her şey açıktır, sıra ülkenin güneydoğusundadır.
Bütün bunlar bu tür devrimlerin açık söylersek, çeşitli irrasyonel dini unsurları bol olan, demokrasi adı altında sersem marjinal temsilcilerin ve komprador oligarklardan oluşan Batı’nın desteği ile gerçekleştirilen şiddet darbelerinin boşuna olduğunu ve zararlı tehlikesini açıkça gösteriyor. Sadece derin devlet geleneklerine ve ahlaki değerlere, sağlıklı ve ayık halka dayalı devletler benzer baskılara dayanabilir.
Prof. Dr. Parvin DARABADİ
Kaynak: Newtimes.az