Irak-Şam İslam Devleti (İŞİD) örgütü militanlarının, ABD’nin düzenlediği hava saldırı sonrasında karşı hamle olarak rehin tuttuğu Amerikalı gazeteci Foley’in başı kesmesinin görüntüleri tüm dünyada dehşet uyandırdı. Daha önce de işgal ettikleri Suriye ve Irak topraklarında esir aldıkları askerlerin infaz görüntülerini yayınlayan IŞİD’in, ABD’nin askeri hamlesine karşılık olarak Amerikan vatandaşı olduğu söylenen gazeteciyi öldürmesi örgütün buzdağının görülmeyen kısmının da su yüzüne çıkmaya başladığı yorumlarına yol açtı. Peki, gerçekten IŞİD sanıldığı gibi küresel ölçekte bir örgüt mü, yoksa bölgede yeni düzenin tesis sürecinde oynanan önemli bir kart mı?
Suriye’de Esad karşıtı olayların başladığı ilk günden bu yana, ortaya çıkan muhalif gruplar arasında anlaşmazlıkların ve bölünmelerin oluşabileceğini daha önceki yazılarımda dile getirmiştim. Nitekim Suriye’de Özgür Suriye Ordusu çatısından oluşan diğer küçük muhalif örgütlenmeler, Suriye’yi istikrara yöneltmekten çok tam anlamıyla bataklığa dönüştürdü. IŞİD örgütünün Suriye’de ortaya çıkmasının ardından Irak topraklarında ilerleyişini sürdürmesi ve Kuzey Irak Kürt Bölgesel Yönetimi ile merkezi Irak yönetimini tehdit edecek duruma kadar gelmesi, başta Türkiye olmak üzere bölge ülkelerini de tehdit eder hale geldi.
Bunun üzerine Kuzey Irak Kürt Yönetimi, merkezi Irak hükümetinin ulusal güvenliği sağlayamadığı iddiasıyla bağımsızlık hazırlarına başladı. Başbakan Maliki görevden alındı IŞID, Musul petrol bölgesini ele geçirdi. Şimdi ise Türkiye’yi sınır eylemleri ve İstanbul’u havaya uçurmakla tehdit ediyorlar.
Yayınlanan infaz görüntülerinde ABD’li gazetecinin konuşurken hiç takılmaması ve düzgün cümleler kurması, o an ki durumun vahameti göz önünde bulundurulduğunda, sanki bir yerden okutuluyormuş hissi veriyor. Gazetecinin rahatlığı ve ABD yönetimini hedef alan konuşmaları ile, Amerikan halkının Washington üzerinde oluşturulmak istenen baskısıyla caydırıcılık sağlayabileceği düşünülüyor.
Hâlbuki karşımızda tek bir ABD yönetimi yok. Bir tarafta savaş lobisinin manipüle etmek istediği Amerika, diğer tarafta savaş ekonomisinin himayesinden kurtulmaya çalışan bir grup var. Bu nedenle IŞİD ismini daha uzun süre duymaya devam edeceğiz. Çünkü Başkan Obama’nın sonrasında göreve gelmesi muhtemel yeni muhafazakârlardan bir Başkan’ın, ABD’nin dış politika stratejisini Bush dönemine benzer “şahin” politikalarla şekillendirmesi kuvvetle muhtemel.
Türkiye ise, böyle bir konjonktürde ulusal güvenliğini nasıl muhafaza edeceği ve muhtemel terör eylemlerinin engellenmesinde kiminle işbirliği içinde olacağını iyi düşünmelidir.
Furkan KAYA