“ŞANGAY KULÜBÜ”: DUŞANBE ZİRVESİ’NİN UMUTLARI

upa-admin 02 Ekim 2014 2.442 Okunma 0
“ŞANGAY KULÜBÜ”: DUŞANBE ZİRVESİ’NİN UMUTLARI

Tacikistan’ın başkentinde Şanghay İşbirliği Örgütü’nün (ŞİÖ) yeni zirvesi yapıldı. Etkinlikte küresel jeosiyaset için önemli olan birkaç konu ele alındı. Aynı şekilde, örgüte dahil olan ülkelerin güvenliği ve yeni üyelerin kabul edilmesi konuları görüşüldü. Batı’nın Rusya’ya uyguladığı yaptırımların, Ukrayna olaylarının ve IŞİD terör örgütünün faaliyetlerinin ŞİÖ`ne tehlike yaratması nedeniyle, bu tehlikelere karşı ortak önlemler hakkında anlaşmaya varıldı. Ayrıca, örgütün genişlemesi gerekliliği de vurgulandı. Bu mesele bütünlükte ŞİÖ`nün gelişme perspektifleri bağlamında incelendi.

Alternatif Olmak: ŞİÖ`nün Önündeki Temel Görev

Şanghay İşbirliği Örgütü, ABD’nin son Duşanbe Zirvesi’nde gözlemci olarak katılımla ilgili başvurusuna red cevabı verdi. Bu, uzmanlarda biraz garip bir etki yarattı. Böylece ŞİÖ`nün kendisine inandığını ve karşısına ciddi jeopolitik ve ekonomik amaçlar koyduğunu tahmin ediyor ve bunu, örgütün “Batı’nın hükümranlığına tehlike yaratması” gibi değerlendiriyorlar (bkz: örn., Развитие Шанхайской организации сотрудничества и закат гегемонии Запада / ИноСМИ.ru, 15 Eylül 2014).

Şüphesiz ki, şimdilik bu konuda kesin bir fikir söylemek risklidir. Fakat açık görünüyor ki, ŞİÖ`nün önde gelen üyeleri olan Rusya ve Çin, artık örgütün faaliyetinden jeopolitik temettü almaya başladılar. Onları anlamak mümkündür. Ukrayna konusu nedeniyle Batı’nın Moskova’ya karşı uyguladığı yaptırımlardan sonra, “Şangay Kulübü” katılımcılarının bir araya gelmesi normal bir durumdur.

Bu nedenle Duşanbe Zirvesi öncesi, Moskova’dan anti-Batı içerikli bildirilerin verilmesi rastgele değildi. Rusya medyası haber yayıyordu ki, “Bizim lokomotif – Moskova silah yarışmasında yer almayacak” ve V. Putin bu ruh hali ile Duşanbe`ye sefer etti (bkz: В Душанбе прошёл саммит Шанхайской организации сотрудничества / 1tv.ru, 14 Eylül 2014).

Etkinliğin sırasında anlaşıldı ki, Pekin`le Moskova’nın görüşleri arasında bir uyuşmazlık var. Başkan Şi Cinping, zirvedeki konuşması sırasında vurguladı: “Üye devletlerin refahı ve güvenliği adına çalışmak ortak görevimiz ve borcumuzdur. Bizim bir yerde olmak ve birbirimize yardım etmek isteğimiz var. İşbirliğimizi güçlendirmek niyetindeyiz” (bkz: önceki kaynağa).

Genel olarak bakıldığında, Duşanbe`deki etkinliğin katılımcıları daha çok jeopolitik konularda görüş belirttiler. Bu bağlamda onlar, Batı’nın uyguladığı yaptırımlara itirazlarını ifade ettiler. Ukrayna olaylarına karşı Moskova’nın tutumu desteklendi. ŞİÖ üyeleri düşünüyorlar ki, Ukrayna konusunda “Putin’in planı işliyor” ve barışı sağlamak için bu, önemli bir husustur.

Müzakerelerde “Irak ve Şam İslam Devleti” (IŞİD) örgütü ile ilgili de pek çok fikirler seslendirildi. Tacikistan’ın Cumhurbaşkanı, etkinliğin açılışındaki konuşmasında ŞİÖ sınırları yakınında “terör tehlikesi”nin yükseldiğini özel olarak vurguladı (bkz: önceki kaynağa). O, somut olarak “hilafet kurucularından” konuştu, bunu kendi güvenlikleri için ciddi tehdit gibi sundu.

Bununla, mevcut aşamada ŞİÖ`nün güvenliğin temini bağlamında konumu belirlendi. Örgüt üyeleri, Batı’nın ekonomik yaptırımları, IŞİD`in etkinliği ve Ukrayna’nın Güneydoğusundaki durumdan rahatsızlar. Görüldüğü üzere, ŞİÖ jeopolitik süreçlere girdikçe, daha monolitik tepkiler veriyor.

Bu hususu dikkate alarak, uzmanlar Batı’ya alternatif olan bir örgütün meydana çıktığını vurguluyorlar. Aslında, organizasyona dahil olan büyük devletler, bu niyetlerini de gizlemiyorlar. Onlar söylüyor ki, şimdi dünyayı yöneten uluslararası kurumlar tamamen Batı’nın (özellikle ABD’nin) kontrolündedir. Bu durum değişmelidir. Analistler baştan bu konuyla ilgili kendi tahminlerini vermişlerdi (bkz: örn., Mikhail Troitskiy. Unable to Lead, reluctant to Follow: Russian, Chinese, and Indian approaches to Balancing and Bandwagoning with the West / PONARS Eurasia Policy Memo, № 334, Ağustos 2014).

Genişleme: Arzular Gerçeğe Uygun Mudur?

Anlaşılan, işte bu nedenle Duşanbe Zirvesi’nde temel tartışma konusu örgütün genişlemesi oldu. Buna daha çok ilgi gösteren ise İran yönetimidir. Henüz gözlemci statüsünde olan Tahran’ın zirvedeki etkinliği dikkat çekti. İran basını, ŞİÖ`nün etkinliğine ve faaliyet yönlerine büyük ilgi gösterdi. İranlı uzmanlar soruna küresel jeosiyaset bağlamında yaklaşıyorlar (bkz: örn., Наступление новой холодной войны / “Iranian Diplomacy”, 7 Eylül 2014).

Argüman olarak, onlar esasen ŞİÖ`nün sahip olduğu insan kaynakları, coğrafi genişliği ve gelişme hızını belirtiyorlar. Örneğin, Hindistan ve Pakistan’ın da örgüte üye olmasından sonra, ŞİÖ ülkelerinde dünya nüfusunun yüzde 45’i yaşamış olacak. İran analistleri düşünüyorlar ki, bu örgüt artık Batı’nın kontrolündeki uluslararası kuruluşlara tam bir alternatif olabilir. Muhtemelen, İran da bu örgüte dahil olacak.

Bazı belirsizliklere göre genişleme süreci, aslında, istenen sonuçlar doğurmayabilir. Mesele şu ki, ŞİÖ’ne dahil olan büyük devletler arasında jeopolitik saygınlıkla ilgili görüş ayrılıkları vardır. Uzmanlar bu bağlamda Moskova ile Pekin’in Orta Asya uğruna gizli mücadele verdiğini vurguluyorlar. Eğer Hindistan’la Pakistan da örgüte üye olurlarsa, ister istemez Keşmir sorunu da ŞİÖ`ne dahil edilecektir. Aynı şekilde, İran’ın Rusya, Pakistan, Çin ve Hindistan’ın çıkarları ile çakışan niyetleri vardır. Bu konuda ilk akla gelen enerji faktörü ve dindir. Buraya Afganistan meselesi de eklenmelidir.

Tamamen aşikardır ki, ŞİÖ kendi içindeki jeopolitik, ekonomik ve enerji sorunlarına hiç de açıklık getirmiyor. Böyle olduğu halde Ukrayna, IŞİD sorunları ve yaptırımlara göre genişlemeye duygusal yaklaşmak ne kadar doğru? Şu anda meydana gelen jeopolitik süreçlerin, ŞİÖ`ne dahil olan ülkelerin jeopolitik konumunda değişikliklere neden olabilmesi mümkündür. BRİCS`in şahsında bunu görüyoruz. Haberler yayılıyor ki, Brezilya ve Şili, Moskova’nın anti-Batı nitelikli önerilerini kabul etmek istemiyorlar.

Bütün bunlar böyle bir sorunun belirmesine neden olur: ŞİÖ`nün Batı’nın kontrolündeki uluslararası kuruluşlara alternatif olabilmek imkanı var mı? (bkz: В противовес Западу: наберет ли ШОС вес на мировой арене? / “Deutsche Welle”, 11 Eylül 2014). Bonn Üniversitesi Küresel Araştırmalar Merkezi çalışanı Enrico Fels bu bağlamda diyor ki: “BRİCS ülkeleri gibi ŞİÖ`ne dahil olanlar da küresel karşı güç olmak istiyorlar. Onlar alternatif uluslararası kurumlar yaratmaya çalışırlar. Ancak düşünmüyorum ki, ŞİÖ “NATO aleyhine güce”, veya “silahlı OPEC`e” dönüşecek” (bkz: önceki kaynağa).

Yukarıda vurgulanan hususlardan ŞİÖ`nün stratejik gelişme planları tam net olmasa da, bu örgütün kendi faaliyetinde esasen neye ağırlık verdiğini söylemek mümkündür. Her şeyden önce, ŞİÖ, Batı’nın jeopolitik egemenliğine karşı olarak şekilleniyor. Bu örgüte üye olan büyük devletler, küresel ölçekte inisiyatifi ele almaya çalışıyorlar. Analistler göre, bunun kökeninde Batı’nın politikası sonucunda Orta Asya’da Rusya ve Çin’e karşı tehlikelerin oluşması durur. Somut olarak, Moskova ve Pekin bir yerde savunulmaya mahkumdurlar. Böyle ise, ŞİÖ`nün oluşturulması felsefesini iki büyük devletin çıkarları oluşturmaktadır. Bu tür bir yaklaşımın etkinliğini ise zaman gösterecek.

Öte yandan, bu örgütün üyeleri arasında zayıf devletçiliği olan ülkeler de var. Örneğin, Kırgızistan ve Tacikistan, Çin veya Rusya ile mukayese edilemez. Kim garanti verebilir ki, belli aşamadan sonra daha güçlüler nispeten zayıfları kendi etkisi altına almaya teşebbüs etmeyecek?

Nihayet, ŞİÖ için ciddi sorunlardan biri de, din unsuru olacaktır. Afganistan’dan terörün ihracı bekleniyor. Artı bu, “İslam terörü” gibi sunuluyor. Bugün IŞİD`e Şiilerin tutumu kötüdür ve ŞİÖ kapsamında onlar görüş ayrılıkları yaratmayabilir. Peki daha sonra Rusya ve Çin için tehlike oluşturan başka radikal dini gruplar meydana gelirse (bazı fikirlere göre, Batı’nın siyaset uzmanları için bu, o kadar da zor değil), o zaman durum nasıl olacak? Muhtemelen bu, organizasyonda ciddi çatlaklar yaratacak.

Şimdiden finans ve enerji alanında Rusya ile Çin’in mücadele ettiğini dikkate alırsak, ŞİÖ`nün içerisinde süreçlerin gelişme çizgisini öngörmenin kolay olmayacağını söyleyebiliriz. Şimdilik ise, örgüt genişlenmeden yana ruhlanmış durumdadır. Bir zamanlar Avrupa Birliği de aynı hisleri yaşıyordu.

Newtimes.az

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.