Azerbaycan’ın Ağdam bölgesi topraklarında Ermenistan Silahlı Kuvvetleri’ne ait helikopterin vurulması etrafında provokasyon oluşturuluyor. Erivan’ın mantıksız ve anlamsız açıklamaları ile birlikte, AGİT Minsk Grubu Eşbaşkanları da şüphe doğuran ifadeler kullanıyorlar. Azerbaycan tarafının bunlara tepki vermesi gayet doğaldır. Uluslararası örgütler, gerçek durumu objektif değerlendirmek yerine çifte standart politikasını sürdürmektedirler. Tüm bunlar sorunun çözümüne yönelik sürece ciddi zarar veriyor, aynı şekilde görüşmeler sürecini de çıkmaza sokuyor.
Azerbaycan Topraklarında “Nötr Bölge” Araması
Nihayet, AGİT Minsk Grubu Eşbaşkanları, Ermeni askeri helikopterinin Azerbaycan topraklarında vurulması ile alakalı bir açıklama yaptılar. Ancak belki de sussalardı, daha iyi olurdu. Zira onlar, önceki pozisyonlarında kalarak, bu olayı karmaşık ve genel ifadelerle değerlendirmeye çalışmışlardır.
Ermenistan Silahlı Kuvvetleri’ne ait helikopterin hangi koşullarda düşürüldüğü gün gibi açıktır. Ermenistan’ın işgal ettiği topraklarda büyük askeri tatbikat geçirdiği konusunda somut bilgiler ve videolar vardır. Tatbikatlara 47.000 Ermeni askeri ve 3.000’den fazla savaş aracı katılmıştır.
Tatbikatlar sırasında Ermenistan’a ait helikopterler kışkırtıcı uçuşlar yaptılar. Onlar, Azerbaycan ordusunun mevzilerine yaklaşarak saldırı içerikli manevralar sergilediler. Bunun sonucu ise bellidir.
Şaşırtıcıdır ki, bir takım çevreler gerçek delilleri bir kenara bırakıp, Erivan’ın propaganda kampanyasının ayrıntılarını öne çekiyorlar. Onlar, Erivan’dan Ermenistan birliklerinin işgal edilmiş Azerbaycan topraklarında askeri tatbikat yapmasının nedenlerini sormuyorlar. Sanki bu, normal bir durumdur. Bununla da Ermenilerin yıkıcı eylemlerini haklı göstermeye çalışırlar. Ermeniler bu yapay destekten yararlanarak görüşme sürecini bozuyor, çatışma ile ilgili kabul edilmiş hiçbir resmi belgeyi uygulamıyorlar.
Ayrıca, tüm bunları AGİT Minsk Grubu Eşbaşkanları çok iyi biliyor. Çünkü 20 yıldan fazladır ki, onlar bu sorunun çözümü ile ilgileniyorlar (herhalde bu grup bu amaçla kuruldu). Fakat sorunun çözümünde hiçbir ilerleme olmaması sonucunda, bir milyona yakın Azeri kendi evinden kovuldu. Binlerce insan hayatını kaybetti.
Halihazırda orada bir Azerbaycanlı sivil vatandaş dahi yoktur. Aslında, sıradan Ermeniler de bölücü rejimden kaçarak canlarını kurtarmışlar. Karşılaştırma için diyelim ki, askeri tatbikatlara katılan Ermenistan askerlerinin sayısı Dağlık Karabağ’da yaşayan sivil sakinlerden fazladır. Bu demek değil midir ki, Erivan işgal ettiği toprakları aslında askeri poligona dönüştürmüştür.
Peki ya AGİT Minsk Grubu Eşbaşkanları bu açık olgulardan neden söz etmiyorlar? Onlar, Erivan’dan bu kadar asker ve aracı hangi gerekçeyle Azerbaycan topraklarına yerleştirdiğinin hesabını sormuyorlar? Tabii ki, bu soruların cevabı bellidir. Ama mesele şuradadır ki, bunları bildikleri halde durumu Ermeni tarzında sunanlar sadece Ermeniler değil.
Dolayısıyla Ermenilerin “nötr bölge” dediği Azerbaycan arazisi hakkında Minsk Grubu Eşbaşkanları da aynı terimi kullandılar. Doğru, sonra dediklerine değişiklik yaparak “nötr bölge” ifadesi yerine, “silahlı kuvvetleri ayıran tampon bölge” ifadesi geliştirilmiştir.
Çifte Standartlar ve Uluslararası Hukuk: Çelişkinin Kaynağı
Bu, durumu değiştirmez. Çünkü uluslararası örgütler ikili yaklaşımlardan el çekmeli ve işgalci Ermenistan’ı cezalandırmalıdırlar. Halihazırda, onların eylemleri bundan çok uzaktır. İlginçtir ki, bir takım çevrelerin görüşleri ile de Ermeni uzmanların uydurmaları örtüşüyor.
Ermenistan Parlamentosu üyesi Artak Zakaryan bu gibi hususları kullanarak Eşbaşkanlara nasıl davranılması hususunda akıl veriyor. Güya ki, Azerbaycan’ın saldırgan açıklamalarına uluslararası kuruluşlar, öncelikle de AGİT Minsk Grubu sert tepki vermelidir (bkz:Минской группе давно пора дать адресную оценку произошедшему – Артак Закарян / Tert.am, 20 Kasım 2014).
Görüldüğü gibi, hatta Eşbaşkanların dikkatsizlik yüzünden kullandığı kelimeyi Ermeni diplomasisi abartarak, iftira atmak amacıyla ondan yararlanmaya çalışıyor. Sanki bunu bir takım çevreler kasıtlı yapıyorlar ki, çatışma kendi adil çözümünü bulmasın. Ermenistan’ın işgal ettiği Azerbaycan topraklarında sabotaj niteliğinde bir askeri tatbikat yapmasının temel amaçlardan biri bundan ibarettir.
Görüşmeler sürecini bozarak Ermeniler mevcut durumu sürdürmeye gayret ediyorlar. Onlar, bunun için her türlü yönteme başvurmaktalar. Çünkü Erivan iyi biliyor ki, haksızdır. Gerçek argümanlarla komşu devletin topraklarını benimseye nail olmayacaktır. Geriye kalıyor dünya kamuoyunu yanıltmak ve kışkırtma yaparak sonra gürültü koparmak gibi medeni olmayan yöntemler… Maalesef, bütün bunları dikkate almadan Eşbaşkanlar uluslararası hukuku bir tarafa bırakarak, işgalcinin eylemlerini örtbas etmeye çalışıyorlar. Onlar sorunu çözmek yerine sorumluluğu üzerlerinden atıyor, “Siz kendiniz anlaşın” diyerek, sorumluluğu başkalarının omzuna yüklemek istiyorlar. Ya onların hiçbir yükümlülüğü veya sorumluluğu yok mu? (bkz: Prezident Administrasiyası rəhbərinin müavini: “Necə yəni vertolyot “neytral ərazidə” düşüb?” / APA, 20 Kasım 2014). Öyleyse neden onlar aracı olarak adlandırılıyorlar?
Bu bağlamda bir hususu mutlaka vurgulamak gerekir. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, defalarca Ermenistan’ın saldırısı sonucunda oluşmuş durumun bölge için büyük tehlike olduğunu belirtti (bkz: örn., Prezident İlham Əliyevin Avropa Şurası Parlament Assambleyasının sessiyasında nitqi / www.president.az, 24 Haziran 2014). Aracılar ise oluşmuş durumu şimdiki şekilde tutmaya çalışıyorlar. Bu, neyi kanıtlıyor?
Bu, her şeyden önce, uluslararası kurumların ve bazı siyasi çevrelerin sorunun çözümünde çıkar görmediklerinin habercisi. Bu ise, oldukça karmaşık bir durumdur. Öyle anlaşılıyor ki, Azerbaycan her an beklenmedik kışkırtmalara maruz kalabilir. Helikopterle ilgili yaşananlar bunun örneği olarak kabul edilmelidir. Bu yönde düşmanın yeni adımlar atmak niyetinde olmasını dışlamak olmaz.
Şüphe yok ki, böyle yöntemlerle Dağlık Karabağ sorununun çözümüne ulaşmak mümkün değildir. Onun uzaması ise, bütün bölge ve dünya için tehlikelidir. Ermenistan’a ait askeri helikopter çevresinde provokasyon yaratarak, Erivan işte bu gibi sinsi amaçlarını gerçekleştirmeye çalışıyor.
Şimdi dünyanın çeşitli bölgelerinde gözlenen gerilim, aslında, uluslararası kamuoyundan başka türlü bir davranışı gerektirir. Ukrayna’da yaşananlar büyük bir jeopolitik alanı karmaşık duruma düşürdü. Ortadoğu’da hangi süreçlerin yaşandığı bilinmektedir. Anlaşmazlık olan yerde huzurlu yaşam tarzı yoktur. Aynı şekilde, Dağlık Karabağ meselesinin çözümünü ertelemek veya onu kendi jeopolitik çıkarları için kullanmak hattını seçmek, dünya için ciddi bir tehlikedir.
Ermenistan savaş helikopterinin vurulması etrafında oluşturulmaya çalışılan provokasyon, tabii ki bir sonuç vermeyecek. Azerbaycan, kendi toprak bütünlüğünü sağlama hakkına sahiptir. Onun bu yoldan dönmesi mümkün değildir. Aynı nedenle Erivan’ın uydurmaları kendi başında çatlayacak. AGİT Minsk Grubu Eşbaşkanları ise, sözde terimlerle oyalamak yerine, gerçeği itiraf edip, Ermenistan-Azerbaycan ve Dağlık Karabağ sorunlarının çözümü ile gerçek surette meşgul olmalıdırlar.
Uluslararası birlik, Ermenilerin tuhaf davranışlarına nihayet bir değer vermelidir. Ermenistan’a her olayı çarpık biçimde sunmanın kabul edilemezliği anlatılmalıdır. Aksi takdirde, bölgede sürekli riskli durumlar oluşacak ve bütün olarak istikrara ulaşmak imkanı minimuma inecektir.