Modern koşullarda uluslararası ilişkiler karmaşık niteliktedir. Çeşitli bölgelerde kendini gösteren çatışmalar tamamen çelişkili manzaralar yaratıyor. Böyle bir ortamda başarılı dış politika yapmak oldukça zor bir konudur. Fakat Azerbaycan yönetimi, bunun üstesinden büyük başarıyla gelir. 2014’te bu yönde gözlenen gelişmeler, bu görüşün doğruluğunu tamamen doğruluyor. Onların bir kısmının bile kısaca analizi, Bakü’nün son derece temkinli bir stratejik mevki tuttuğunu gösterir. Azerbaycan’ın dış politikası tüm bölge için örnek olarak kabul edilebilir. Aslında, yaşanan süreçlerin mantığı bu kanaatin doğruluğunu kanıtlıyor.
Karmaşık Durum: Jeosiyasetin Çelişkileri
2014’te dünyanın jeopolitik manzarası karmaşıklığı ile öne çıktı. Birtakım ülkeler arasındaki ilişkilerde gerginlikler gözlemlendi. Doğu Avrupa’da yeni çatışma alanları oluştu. Şimdi de Ukrayna ile ilgili durum belirsizdir. Burada askeri operasyonlar şiddetlendi ve tarafların birbirine taviz verme fikrinde olmadığı hissediliyor. Ortadoğu’da ise IŞİD terörü devam ediyor. Uzmanlar bu olayın birçok bölgeye etki edebileceğinden endişe duyuyorlar. ABD Silahlı Kuvvetleri’nin yaydığı bilgilere göre, IŞİD komutanlarının yüzde 50’si imha edilse de, bu organizasyon hala büyük bir tehdittir. Hatta ona karşı İran-ABD koalisyonunun olabileceği de vurgulanıyor.
Nihayet, 2014 yılının sonlarında petrolün fiyatlarının hızla düşmesi somut olarak durumu değiştirdi. Bazı ülkeler krize girdi, petrol ithal edenler ise kazanmaya başladı. Bu ise, küresel çapta şimdiye kadarki mevcut dengelerin bozulmasına neden oluyor.
Bu tür şartlar altında başarılı bir dış politika yürütmek büyük ustalık gerektirir. Azerbaycan, kanımızca bunu başarır. Bakü, 2014’te birçok yönde unutulmaz adımlar atmıştır. Bunu herkes kabul ediyor. Aslında, elde edilen somut sonuçlar doğruluyor ki, Azerbaycan’ın dış politikası oldukça esnek ve etkin ilkelere dayanmaktadır. Bu açıdan birtakım hususlar üzerinde geniş olarak durulabilir.
Her şeyden önce onu belirtelim ki; ülke diplomasisi Azerbaycan’ın uluslararası konumunun güçlendirilmesi için hayli etkinlik göstermiş, aynı zamanda uluslararası kuruluşlarla işbirliğini daha da genişletmiştir. Bu yoğun süreçte iki seviyeyi ayrıca kutlamaya ihtiyaç görüyoruz: Birincisi, ikili ve üçlü ilişkilerin geliştirilmesi, ikincisi, çeşitli kurumlar bünyesindeki faaliyetin güçlendirilmesidir.
Dış politikada bu tür aktiviteler günümüzün talebidir. Çünkü şimdi dünyada karşılıklı ilişkiler o derecede derinleşmiş ve gelişmiştir ki, oluşan karmaşık durumlarda sadece çok yönlü siyasetle başarılı olmak mümkündür. Sevindiricidir ki, Azerbaycan diplomasisi bu yöntemle çalışır ve büyük başarılar elde eder. Buna birkaç örnek gösterebiliriz: Geçen yıl Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, İran ve Rusya’yı ziyaret etti. Türkiye ve Gürcistan Cumhurbaşkanları Azerbaycan’a geldiler. Bunlar sıradan seferler değildi. Cumhurbaşkanı İlham Aliyev oldukça etkili ve aktif faaliyetleri ile her yurtdışı ziyaretinde milli devlet için büyük önemde anlaşmalara nail olur.
Azerbaycan’a gelen yabancı ülke başkanları ile de üst düzeyde görüşmeler yapılıyor ki, bunun da meyvesini herkes görür. Aynı zamanda, 2014 yılında hükümet başkanları ve bakanlar düzeyinde de ilginç görüşmeler oldu. Örneğin, 20 ülkenin Dışişleri Bakanları Azerbaycan’ı ziyaret ettiler. Onlar arasında Hollanda, İspanya, İsrail, Rusya, Avusturya ve Almanya gibi ülkelerin Dışişleri’nin yetkilileri de vardır. Bu tür temaslarda ülkeler arasında ikili işbirliğinin artması için ek fırsatlar doğar. Tesadüfi değil ki, 2014 yılında Azerbaycan’da Kolombiya, Malezya, İsveç, Meksika, Hırvatistan, İspanya ve Estonya Büyükelçilikleri açıldı. Cumhurbaşkanı, ülkemizin Cezayir’de büyükelçiliğinin açılması hakkında talimat imzaladı. Bakü’de Slovenya ve Makedonya’nın fahri konsoloslukları faaliyete başladı.
Bu süreçlerle birlikte, Azerbaycan Cumhurbaşkanı’nın bir girişimi bütünüyle modern diplomasi için örnek olabilir. Burada biz, üçlü işbirliği yapısının uygulanmasını kastediyoruz. 2014 yılı Mayıs ayında Türkiye, Gürcistan ve Azerbaycan devlet başkanları Tiflis’te görüştü. Bununla ilgili Devlet Başkanı İlham Aliyev’in fikirleri oldukça ilginçtir ve sorunun güncelliğini tam olarak gösterir: ” Şu anda bu üçlü yapı sadece bu bölgede değil, dünya çapında da büyük ilgi uyandırıyor. Bu, aslında nadir bir modeldir. Çünkü burada üç bağımsız devlet, artık eşit ilişkiler – karşılıklı çıkar ve birbirine saygı temelinde çağdaş, medeni, halklarımızın çıkarlarına cevap veren ilişkiler kurmuştur. Sanırım, bu deneyim başka ülkeler için de cazip olabilir”.
Üçlü İşbirliği Modeli ve Uluslararası Destek: Yoğun Çalışmanın Ürünü
Bu bağlamda üçlü işbirliğinin üstünlüğünü gösteren iki faktöre dikkat çekmek olur. Birincisi şudur ki; bölgesel ölçekte etkili ilişkiler kurmanın yeni olanakları meydana gelir. Buraya Azerbaycan-İran-Türkiye ve Azerbaycan-Türkiye-Türkmenistan işbirliği modelini de eklemek gerekir. Coğrafi olarak bu, geniş bir alanda bütünleşme süreçlerine güçlü destek demektir. Buradan, ikinci etkenle ilgili fikir söylemeye gerek duyulur.
Bu, yararlı güvenlik sisteminin oluşturulma şansıdır. Malumdur ki, güvenlik şu anda son derecede güncel bir sorundur. Dünyanın hiçbir bölgesi tehditler ya da istikrarı bozan süreçlerden bağışık değildir. Bu sebeple, uzun soluklu güvenlik yapısı arayışı ciddi sorundur. Düşünüyoruz ki, Azerbaycan’ın önerdiği ikili ve üçlü işbirliği modeli bu açıdan oldukça ilginç görünüyor. Çünkü burada, aslında ekonomik, sosyal, enerjiye dair, askeri ve siyasi alanların birbirine uygun şekilde geliştirilmesi, bu temelde işbirliğinin genişlemesi öngörülüyor. Şu anda bu yönde Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye arasında ciddi ilişkilerin mevcut olduğunu söyleyebiliriz. Bunun sonucudur ki, Güney Kafkasya’da istikrarı korumak mümkün olur.
Bu noktada Azerbaycan dış politikası için de büyük önemi olan bir olguyu vurgulamak gerekir. Ermenistan, Azerbaycan’ın önerdiği işbirliği modellerinde yoktur. Bu, birilerini yapay olarak tecrit etmek değil, komşu devletin topraklarını işgal etmiş saldırganı barışa davet etmek demektir. Erivan, istila ettiği Azerbaycan topraklarından birliklerini çıkarırsa, onun da bölgesel işbirliği modellerine katılma imkanı olacaktır. Demek ki, Ermenilerin üçlü ilişkilere dâhil edilmemesi bilinçli ve kasıtlı bir ortamda, bölgenin istikrarı adına gerçekleşir. Bütün bunlar sebebiyle, Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in vurguladığı gibi, Azerbaycan’ın önerdiği işbirliği biçimleri bütün dünya için cazip olabilir.
Neden hala savaşın devam ettiği Ukrayna ve terörün her gün can aldığı Ortadoğu bu yaklaşımdan istifade etmesin? Eğer Kiev komşuları ile üçlü ilişki kurabilirse, savaşın durması kolay olur. Ya da Ortadoğu ülkeleri bu tür ilişkiler vasıtasıyla IŞİD’e karşı etkin mücadele edebilir.
Azerbaycan ise kendi girişimciliği ve etkinliği ile uluslararası çapta Ermenistan’ın saldırganlığının kınanması, Dağlık Karabağ meselesinin adil şekilde çözümü yönünde başarılar elde etti. Bunlardan sadece birkaçını sıralamak istiyoruz. İslam İşbirliği Örgütü Dışişleri Bakanları Konseyi toplantısında kabul edilen kararlardan biri ”Ermenistan Cumhuriyeti’nin Azerbaycan Cumhuriyeti’ne saldırısı sonucunda işgal altındaki Azerbaycan topraklarında İslam dinine ait tarihi ve kültürel mirasın ve ibadethanelerin yıkılması ve hakarete uğraması” olarak adlandırılır. Burada kültürel abidelere karşı Ermenilerin vahşet uygulamasının ayrıca vurgulanması ciddi bir olaydır. Çünkü Ermenistan dünyaya haykırır ki, onun kültürünü Azerbaycanlılar yağmalar. Gerçeklik ise, yukarıda belirtilen karardan da görüldüğü gibi, tamamen başka türlüdür. Bu örgütün Cidde Nihai Senedi’nde ise Dağlık Karabağ konusunda Bakü’nün tutumu tamamen savunuldu.
Ayrıca, NATO’nun Galler Zirvesi’nde Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü desteklendi, Arap Devletleri Ligi bu doğrultuda bir belge kabul etti. Bunların izinde, Azerbaycan’ın geçen yıl Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’ne başkanlık etmesi oldukça ilgi çekici görünüyor. Genel olarak AKPA’daki ülke temsilcilerinin etkinliği ayrıca belirtilmelidir. Devlet Başkanı İlham Aliyev, AKPA’da geçen yıl yaptığı konuşmasında vurguladı ki, ”Elbette, biliyorduk ki, Avrupa Konseyi’ne katılmamızla ilave yükümlülükleri üstlenmiş olacaktık. Biz bunlara hazırdık. Bugüne kadar yükümlülüklerimizi yerine getirmekteyiz. Altmışa yakın sözleşmeye imza attık. Yasamayı bir elde topladık. Bugün gerçekleştirdiğimiz reformlar toplumumuzda çok olumlu ortam yaratıyor”.
Kuşkusuz, ülke yöneticisinin Avrupalı devletlere, onların başkanlarının ise Azerbaycan’a çok sayıda ziyaret gerçekleştirmesi de önemlidir. Bu tür ilişkiler şimdi çok geniş alanları kapsar, onlar hakkında da medya yeterince bilgi yayar.
Başka örnekler de verebiliriz. Onlar arasında dünyaca önemli ”Güney Gaz Koridoru”nun temel atma töreninin 2014’te yapılmasını özellikle belirtmek isteriz. Çünkü bu proje enerji güvenliğinin temini konusunda ileriye doğru atılmış ciddi bir adımdır.
Tabii ki, bir yazının dış politika alanında gerçekleştirilen tüm çalışmaları kapsaması mümkün değildir. Ancak yukarıda vurgulanan birtakım gelişmeler de gösteriyor ki, 2014 yılında Azerbaycan dış politikada devlet geleneği için büyük önemde başarılar elde etti. Bunun mimarı ise Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’dir. Hiç şüphe yok ki, 2015 yılı da bu yönde yeni başarıların elde edilmesi ile akılda kalacak.
Leyla MAMMADALIYEVA