Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın uzmanların dikkatini çeken üç günlük Kazakistan resmi ziyareti son buldu. Türkiye, Kazakistan’ın en yakın ve güvenilir ortaklarından biridir. Türkiye liderinin resmi ziyareti çerçevesinde, Kazakistan Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti arasında yüksek düzeyli stratejik iş birliği konseyi toplantısının ortak bildirisi ve “Yeni Sinerji” ortak ekonomik programı faaliyet planının güncelleştirilme protokolü de dâhil, birtakım belgeler imzalandı.
Ziyaret sırasında; Kazakistan-Türkiye stratejik iş birliğinin daha da güçlendirilmesi, iş birliğinin ticari-ekonomik, yatırıma dönük, sanayi, transit-ulaşım ve kültürel-insani alanlarda derinleştirilme yolları; Türkçe konuşan ülkelerin gümrük ittifakının kurulması, Trans-Anadolu doğalgaz boru hattında Kazakistan’ın Türk payı alması gibi oldukça geniş yelpazede konular tartışılmıştır. Nazarbayev ve Erdoğan, mevcut uluslararası ve bölgesel konuların güncel yönlerini de gözden geçirdi.
Taraflar ikili ticaret hacminin 3,5 milyar dolardan 10 milyar dolara çıkarma niyetlerini bir kez daha beyan ettiler. Cumhurbaşkanlarının katılımıyla gerçekleştirilen Kazakistan-Türkiye iş forumu çerçevesinde her iki ülkenin iş dünyası temsilcileri 800 milyon doların üstünde değeri olan 19 ticari anlaşma imzaladı. Özellikle alüminyum radyatörler, pencere ve kapı parçaları, su geçirmezlik ve çatı malzemeleri, çelik borular, çeşitli çimento fabrikaların inşası; bunun yanında ticari ve askeri gemi inşası, gemi onarımı ve deniz ulaşım alanlarının gelişmesi konusunda anlaşmalar imzalandı. Bununla birlikte, Kazakistan ve Türkiye’nin üçüncü ülkelerde ortak ekonomik projeler gerçekleştirme niyeti vurgulandı.
Daha önce (Türkçe Konuşan Ülkeler İş Birliği Konseyi Zirvesi’nde) Türkiye’nin Avrasya Ekonomik Birliği’ne (AEB) dahil olmak istediğini bildiren Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev bu kez beyan etti ki, Kazakistan Türkiye aracılığıyla Avrupa ve Ortadoğu’ya erişebilir, AEB ise “Türk iş dünyasına yeni pazarlar açılmasına yardım edecektir”.
Hatırlatalım ki, 2013 yılı sonunda Minsk’te düzenlenen Avrasya Yüksek Ekonomik Konseyi toplantısında N. Nazarbayev, Türkiye’nin Gümrük Birliği’ne katılmasını önermişti. Çin’in güçlenmesi ve Ukrayna’daki kriz zemininde Kazakistan’ın rahatsızlık duyduğu hissedilir. Ankara’yı bütünleşme sürecine dâhil ederek, denge kurmaya çalışır. Diğer yandan Türkiye bölgesel bir itici güç olmanın bütün gereklerini yerine getirir ve bir yere kadar Çin’e ve Rusya’ya rakip olabilir. Ayrıca, Kazakistan’ın denize çıkışı yoktur ve sonuçta, kıyı ülkelerin olanaklarından istifade etmeye mecburdur. Denize çıkış sorunu, Gümrük Birliği’nin oluşturulması sırasında bütünleşme projesinde yer alma nedenlerinden biri olarak Kazakistan’ın gündemine çevrildi. Kısacası, Kazakistan Avrasya’nın merkezinde, iki büyük pazar – Avrupa ve Asya – arasında yerleşen benzersiz “orta devlet” konumundan istifade etmeye çalışır.
Doğal olarak, Ankara hem Kazakistan’ın dış politikasında mevcut olan Türkçülük bütünleşmesinin güçlenmesinde, hem de Kazakistan ile yararcı ekonomik işbirliğinde çıkarlıdır. Türkiye’nin dış politikasındaki Türkçülük esasen, Atatürk tarafından devletin kuruluş aşamasında belirlenen yön olarak önem taşır.
Recep Tayyip Erdoğan’ın Kazakistan’a ziyaretine şu bağlamda da bakmak mümkündür: Bilindiği gibi, Türkiye’nin dış politikası şu anda Avrupa Birliği’ne katılım sağlanmasının imkânsızlığı ile ilgili birtakım sorunlarla karşı karşıyadır. AB’nin standart taleplerine ek olarak, burada Türkiye’nin İslam dünyasına ait olması ile ilgili uygarlık sorunları meydana çıkar. Bu halkların “Avrupa ailesi” sınıfına dâhil edilmesinin doğruluğu ile ilgili şüpheler akla gelir. AB bütünleşmesi yolunda ciddi engele dönüşen çözümlenmemiş Kıbrıs sorunu, sadece Türkiye’nin önüne getirilir.
Türkiye’nin AB’ye katılma meselesi son on yılın önemli sosyo-politik, ekonomik, kendi kaderini tayin ve hatta bakış açısı sorunu olsa da, zamanla gündemden düştü. Ocak 2015’te Türkiye Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan; ülkesinin artık AB’ye katılma meselesi ile ilgilenmediğini bildirmişti.
Bunun yerine Başkan Erdoğan Türkçe konuşan ülkelerle, Rusya, hatta Türkiye’ye komşu olan ülkelerle ilişkilerin güçlendirilmesi için birtakım adımlar atıyor. Böylece, Ankara’nın Avrasya bütünleşmesine özel dikkat göstererek, onun siyasi ve ekonomik potansiyelini kullanmaya olan ilgisi artırmıştır. Burada, Ankara ile Moskova’nın yakınlaşmasının başladığını dikkate alırsak, Türkiye’nin AEB’ye katılması mantıklı olur. Bazı uzmanlara göre, Rusya Türkiye’nin Avrasya Ekonomik Birliği’ne katılmasına itiraz edecektir. İki devlet arasında Suriye, Kırım ve ekonomik ilişkiler konusunda anlaşmazlıklar mevcuttur. Ayrıca, onlara göre, bu durumda ittifakta çok sayıda güç merkezi olur ve herhangi bir sorunu çözmek güçleşirdi. Türkiye’nin bu ülkenin üyeliğinden sadece fayda kazanacak olan Şanghay İşbirliği Örgütü’ne (ŞİÖ) katılması daha gerçekçi görünüyor.
Uluslararası arenada İran’ın tutumunun potansiyel olarak güçlenmesi açısından bu ziyaret özel öneme sahiptir ve Ankara’nın olanaklarının değerlendirilmesi bu durumu etkiliyor. Hâlihazırda Ankara ve Astana İran’la ortak işbirliğinde çıkarlıdır.
Türkiye, Kazakistan’ın BM Güvenlik Konseyi’ne geçici üyeliğini destekleme vaadini verdi. Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan şunları söyledi: “Çeşitli uluslararası kuruluşlarda adaylıkla ilgili olarak biz karşılıklı olarak birbirimizi desteklemeye devam ediyoruz. 2017-2018 yıllarında Kazakistan, BM Güvenlik Konseyi’ne üyeliğini ileri sürecektir. Elbette, Türkiye Kazakistan halkını, Kazakistan’ı destekleyecektir ve bu kampanya sırasında bizim önemli organlarımız bu adaylığı desteklemek için her türlü çabayı gösterecektir”. Cumhurbaşkanı, ayrıca yakın gelecekte Kazakistan’ın Dünya Ticaret Örgütü’ne üyeliği konusunda tartışmaların sona ereceğine olan umudunu da ifade etmiştir.
Sonuçta, Kazakistan ve Türkiye arasındaki güven ilişkileri gelişmiştir, siyaset alanında ise kapsamlı iş birliğine engel olabilecek ve onu kısıtlayacak hiçbir engel yoktur.
Elsevar ABDULLAYEV