T.C. KİŞİNEV (MOLDOVA) BÜYÜKELÇİSİ SAYIN MEHMET SELİM KARTAL İLE RÖPORTAJ

upa-admin 19 Temmuz 2015 4.135 Okunma 0
T.C. KİŞİNEV (MOLDOVA) BÜYÜKELÇİSİ SAYIN MEHMET SELİM KARTAL İLE RÖPORTAJ

Amacı yabancı ülkelerin kültürel ve sosyal yaşamını Türkiye’ye tanıtmanın yanında, Türkiye ile yabancı ülkeler arasındaki karşılıklı kültürel, ekonomik, endüstriyel, teknolojik, politik kesişim noktalarını okuyucular nezdinde görünür hale getirmek ve onlara ışık tutmak olan bu diplomatik röportajın gerçekleşmesi talebimi kabul eden TC Kişinev (Moldova) Büyükelçimiz Sayın Mehmet Selim Kartal’a teşekkürlerimle…

moldovaPIC02

H. Çiğdem YORGANCIOĞLU: Bize kendinizden bahseder misiniz?

Mehmet Selim KARTAL: Doğum yılım 1958. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi’nden 1980 yılında mezun oldum. Medeni halim evlidir. Bildiğim yabancı lisanlar İngilizce ve Almanca’dır. İstanbul Erkek Liseli olduğum için ilk yabancı dilim Almanca. Her ne kadar Bakanlıkta her zaman için konuştuğunuz en iyi yabancı dilin konuşulduğu ülkede görev yapmanız mümkün olmasa dahi, benim 3 kez Almanya’da görev almam vesilesi ile bu mümkün hale gelmiş oldu. 2012 senesi Ocak ayından bu yana Kişinev Büyükelçiliği görevini sürdürmekteyim ve öncesinde Doğu Berlin Büyükelçiliği III. Katipliği, Mogadişu II. Katipliği, Bonn Büyükelçiliğinde Başkatiplik, Trablus Başkatipliği Büyükelçilik Müsteşarlığı, Mostar Başkonsolosluğu, II. Balkan Ülkeleri Dairesi Daire Başkanlığı, Nürnberg Başkonsolosluğu gibi çeşitli görevlerde bulundum.

H. Çiğdem YORGANCIOĞLU: Ne kadar zamandan beri Moldova Türk Büyükelçiliği vazifesini yürütmektesiniz? İlk atandığınızda ülke ile ilgili izlenimleriniz nasıldı ve o günden bu yana neler değişti?

Mehmet Selim KARTAL: 2012 senesinde göreve başladım ve o sırada Moldova’nın tarihsel anlamda Eflak-Boğdan’ın Boğdan parçası olmasının yanısıra, özellikle de Dimitri Cantemir’in yayınlarından vakıf olduğum Moldova, benim için göreve atandıktan sonra derinlemesine araştırmaya başladığım bir yer haline geldi. Göreve geldiğimde soğuk bir kış ayının hakim olduğu Moldova, Doğu Bloku’nun bir parçası olduğu gibi, SSCB’nin dağılması sonrası Avrupa ile bütünleşme hedefleri olan bir Romen kültürünü de beraberinde görebilmenin mümkün olduğu bir ülke. Bu, aynı zamanda coğrafi anlamda olmasa dahi Moldava’yı bir Balkan ülkesi yapmakta. Osmanlı’ya dair 300 yıllık dolaylı bir egemenlikten söz edebiliriz. Dolaylı demekteyim, zira Moldova hiçbir zaman doğrudan yönetilmemiştir.

Coğrafi olarak Moldova için bir Avrupa ülkesi diyebilirsek, metrekare başına Avrupa’nın en yeşil ülkesi burası ve Avrupa’nın en fakir memleketi olmasına rağmen, gelir dağılımına bakıldığında fakirlerin ne kadar fakirse, zenginlerinin de bir o kadar zengin olduklarını görürüz. Siyasi ve ekonomik gücü ellerinde tutan ve “Oligark” diye tabir edilen kişiler, Moldova’da da mevcuttur. Kendi Cumhurbaşkanlarının ve yönetimlerinin de ifade ettiği gibi, ülkede ciddi anlamda sorun teşkil eden yolsuzluk ve rüşvet mevcuttur. Bunun önlenmesine dair hukuki önlemler alınmakla birlikte, katedilen yol henüz kafi değildir.

Esasen iyi eğitilmiş bir nüfusa sahip olan Moldova, potansiyel olarak hem büyüme, hem de gelişmeye oldukça elverişli bir ülkedir. Eğitim açısından; kütüphane sayılarına baktığımızda 75 milyonu aşkın nüfusa sahip bir Türkiye ile, 3,5 milyonluk bir Moldova’yı -Transdinyester’i de katsak 4 milyonu bulabilecek bir ülke- mukayese ettiğimizde, 1033 adet faal kütüphane sayısının hayli ciddi rakam olduğunu ve Moldova’daki kütüphane sayısının Türkiye’dekinden bir hayli fazla olduğunu görebiliriz. Sanatsal anlamda opera ve bale temsillerinin yanısıra, resim sanatının da revaçta olduğunu söyleyebiliriz.

H. Çiğdem YORGANCIOĞLU: Moldova ve Türkiye arasındaki karşılıklı vize anlaşmaları ve süreçlerine dair bakış açınız nasıldır?

Mehmet Selim KARTAL: Ocak ayında göreve başlamam, iki buçuk sene boyunca Cumhurbaşkanı seçilememiş olmasından dolayı siyasi belirsizliğin hakim olduğu bir döneme denk gelmişti. Sonrasında 16 Mart 2012’de Yüksek Hakim Kurulu Başkanı Nicolae Timofti Moldova Cumhurbaşkanı sıfatı ile iktidara geldi ve halihazırda da görevini sürdürmektedir. Onun seçilmesi ile birlikte Türkiye ile karşılıklı ziyaretler gerçekleşti ve neticesinde Moldova ve Türkiye vatandaşlarının karşılıklı olarak 90 günlük vizesiz seyahat gerçekleştirebilmelerini öngören Vize Muafiyeti Anlaşması 1 Haziran 2014 tarihinde yürürlüğe girdi.

Ayrıca iki ülke arasında 2014 yılının Eylül ayında imzalanan ve kişilerin, malların ve hizmetlerin serbestçe dolaşımını sağlayacak olan anlaşma, Türkiye’nin AB üyesi olmayan Doğu Avrupa Bölgesi’ndeki ilk Serbest Ticaret Anlaşması olup, tarafların kendi iç mevzuatına uygun şekilde tasdiklerin tamamlanmasını müteakiben yürürlüğe girmesi beklenmektedir. Ayrıca geçtiğimiz yıl 30 Kasım’da genel seçimler gerçekleşti; hala parlamento çalışamıyor ve şu anda Türkiye’dekine benzer bir hükümet krizi var. Moldova eski Dışişleri Bakanı Natalya Gherman, geçici Başbakan olarak görevlendirildi. Önümüzdeki dönem bir koalisyon hükümetinin oluşması bekleniyor. Kısa adı STA olan Serbest Ticaret Anlaşması’nın yürürlüğe girişi, yeni hükümetin kuruluş sürecini beklemekte.

Bunlara ek olarak, her Cumhuriyet bayramında kültürel etkinlikler düzenlemekteyiz; ilk senemizde Olgunlaşma Enstitüsü ile bir defile gerçekleştirildi. Ayrıca “Arda Boyları” eserinin bir bölümünü sergilemek üzere Kişinev Büyükelçiliği’ne gelen Ankara Opera Devlet Balesi, buradaki izleyici ile buluştu ve büyük beğeni topladı. En son 29 Ekim’de Cumhuriyet Bayramı etkinliğimiz olan Anadolu Sopranolarının (Üç Soprano & Üç Tenor) Filarmoni Salonu’nda vermiş olduğu konser, izleyiciler tarafından topladığı beğeninin bir benzerini de, kendilerini Gagavuz Yeri’ne götürdüğümüzde verdiği konserde topladı. Ayrıca 22-23 Mayıs 2015’te Gökoğuzların yaşadığı Komrat’taki Merkez Meydanı’nda Türk Günü etkinlikleri düzenlendi.

Büyükelçiliğimiz, Avrupa Birliği Moldova Temsilciliği ile Kişinev’deki diğer diplomatik temsilciliklerin de katılımıyla 10 Mayıs 2015’te “Avrupa Günleri” temalı bir etkinlik düzenledi. Yine Kişinev Büyükelçiliğimiz, Teleradio-Moldova ve Ulusal Filarmoni işbirliğiyle, Türk piyanist Rüya Taner’in Teleradio-Moldova Ulusal Senfoni Orkestrası Şefi Gheorghe Mustea yönetiminde sahne aldığı senfoni konseri, ilgi toplayan etkinlikler arasında sayılabilir.

H. Çiğdem YORGANCIOĞLU:  Moldova ile Türkiye arasında tarihsel ve kültürel anlamda en öne çıkan ve halkları yakınlaştırıcı, birleştirici unsurlar nelerdir?

Mehmet Selim KARTAL:  Halkları birbirine en çok yaklaştıran unsurlardan biri müziktir. Klasik Türk müziğine katkılarıyla bilinen ve Batı’da Dimitri Cantemir olarak anılan tarihçi yazar Dimitri Kantemiroğlu, Osmanlı müziğini notaya döken ilk şahsiyettir. Her ne kadar Rusların safına geçip Osmanlıya ihanet etmiş olması ve yazdığı tarih kitabında Osmanlı’ya eleştirel bakışı getirmesi yüzünden sevilmese dahi, Osmanlı müziğinin kuramsal yanına hakim oluşu ve kendi notasyonu ile besteleri kaydetmesine istinaden, mezkur bestelerin bugüne kadar gelebilmesinde değerli katkıları bulunmaktadır.

Kilim, sedir, örtü, kıyafet ve folklorik unsurlarda da benzer temalar gözlemleriz. Bugün Gagavuz Yeri’nde bir köy evini gezmiş olsanız, bu öğelerin bizimkinden çok farklı olmadıklarını görürüz. Yemek kültürlerine baktığımızdaysa; “sarmalı” diye bilinen bizim etli yaprak sarma yemeğini, hamur işlerinden “preçenta” denen bizim peynirli-kıymalı böreğimizi, “mamaliga” olarak bilinen Karadeniz bölgesinin mıhlamasını ve diğer yandan tandırı ortak kültür olarak sayabiliriz.

H. Çiğdem YORGANCIOĞLU: Moldova’da yaşayan Özerk Gagavuz Türkleri’ne dair neler söyleyebilirsiniz? Dil birliği anlamında da yakın olduğumuz Gagavuz Türklerinin, Gökoğuz Türkleri olarak adlandırılmasının özel bir sebebi var mıdır?

Mehmet Selim KARTAL  Moldova Cumhuriyeti içindeki  özel hukuki statüye istinaden Gagauz (Gökoğuz) Yeri Özerk Cumhuriyeti çatısı altında yaşayan ve din, dil ve kültürel özellikler bakımından kendilerine özgün Ortodoks-Hıristiyan ve Oğuz kökenli bir Türk topluluğu olduğu söylenen Gökoğuzların, Orta Asya göçleri sırasında Moldova’dan geçen bir kavim olmakla beraber, öz be öz Türk olan bir Kıpçak kavmi olduğu da söylenmektedir. Gagavuz kelimesindeki “gag”, “gök” anlamına geliyor, Oğuz ise aynı.

Gökoğuz köyü, Komrat’taki Milli Müze Müdürü’nün aktarımına göre; geçmiş tarihte Almanya’nın Stuttgart kentinde gerçekleşen bir Hun İmparatorluğu sergisi sırasında istenilen ve Moldova’dan gönderilen Hun dönemine ait eserlerin söz konusu sergiye büyük çapta katkısı olmuştu. Bir diğer yandan, Gagauzların Selçuklu Sultanı II. İzzeddin Keykavus’u müteakiben Dobruca’ya yerleşen Anadolu Selçuklu Türkleriyle bağlantılı olduğu ve isimlerinin Keykavus’tan dönüşerek günümüze geldiği de söylenmektedir.

Türkler, İslamiyet’i benimsediğinde, Kuzey’den gelen bir kısım Hristiyanlığın Ortodoks mezhebine, bir kısım da örneğin Hazarlar ve Karaylar, Yahudilik dinine tabi olmuşlardır. Etnik olarak Türk olan Gagauzlar, her ne kadar Hristiyanlık dinine mensuplarsa da, İslamiyet’in kabul gören selamlama şekillerini ve temennilerini dillerine almışlardır. Bu konuda “Allah’a emanet ol”, “Selamın aleyküm”, “Allah rahmet eylesin” gibi örnekleri sayabiliriz.

H. Çiğdem YORGANCIOĞLU: Bildiğim kadarı ile Moldova’da cami yok öyle mi?

Mehmet Selim KARTAL Evet, bu tesadüfi değil; özellikle inşa edilmemiş, zira tarihte Moldova kimin egemenliğine girdi ise, hepsi onları dil ve dini açıdan asimile etmişlerdir. Örneğin Romenler veya Ruslar. Osmanlı ile bağlı yönetim aradaki zımni anlaşma gereği ise, Moldovalılara kendi dil ve dinlerini yaşama serbestisi tanınmıştır. Bu zımni anlaşma, kağıt üzerinde olmasa da, 300 yıl boyunca hüküm sürmüş. Moldovalılara ibadete ilişkin hiçbir baskı yapılmamış, “cami yapmak, dininizi değiştirmeye niyetimiz yok” mesajı bilhassa verilmiş; kiliselerinden herhangi biri de camiye çevrilmemiştir. Bununla birlikte, Kişinev’de mescit mevcuttur.

H. Çiğdem YORGANCIOĞLU:  Nüfusun çoğunluğu Moldovalılardan (Romanlar) oluşmakla birlikte Ukraynalı, Rus, Alman, Bulgar, Yunan ve Gagavuz Türkleri gibi azınlıklar olduğunu da düşünürsek, bu halkların kendi aralarında kültürel olarak yakınlaşmaları ile ilgili neler söyleyebilirsiniz?

Mehmet Selim KARTAL:  Ayrışma söz konusu. Nüfusun temel olarak neredeyse yarısının Avrupa yanlısı ve kalan yarıya yakın bölümün ise Rus yanlısı olarak ayrıldığını görmek mümkün. Bugün özellikle gençler arasında Avrupa yanlılarının daha fazla olduğunu görmekteyiz. Bunun böyle olduğunu hem demografik anlamda, hem de siyasi tercihlerde görmekteyiz. Son iki seçimde de tercihin bu yönde olduğunu gözlemledik. 30 Kasım genel seçim ve 14 Haziran yerel seçimlerinde ilk turda ortaya çıkan neticeler de bunu doğrulamakta. Neredeyse yarı yarıya bir sonuç çıktı…

H. Çiğdem YORGANCIOĞLU:  Daha önce de böyle miydi?

Mehmet Selim KARTAL: Sovyetlerin dağılması sonrasında komünist yanlıları ve Avrupa yanlıları arasında, Avrupa yanlıların giderek artmakta olduğu bir yapı oluştu günümüzde. Batı’ya yönelişlerinde umduklarını bulamayan bir kesim ise, tekrar Rus yanlısı oldu. Yaşlı kesim Rus kültürüne yakın hissetmekte ve Rus medyasını takip etmekte. Bu anlamda, etnik kökenden ziyade kültürel bir yakınlık söz konusu. Gagavuzlar, eğitimlerini Rusça olarak görmekteler. Onlar kendini Ruslara yakın olarak tanımlıyorlar. Kendi benliklerini ve kültürlerini korumada Rus yakınlığını bir güvence saymaktalar.

H. Çiğdem YORGANCIOĞLU: Moldova’da şu anda yaşamakta olan 4000 kişilik Türk nüfusunu en yoğun olarak bir araya getiren aktiviteler nelerdir?

Mehmet Selim KARTAL:  Büyükelçilik aktivteleri daha çok milli ve dini bayramlarda ve bazı spor aktivitelerinde diyebiliriz. Burada hatırı sayılır bir Türk yatırımı var ve ekonomik aktiviteler de bu anlamda önemli.

H. Çiğdem YORGANCIOĞLU:  Moldova ve Türkiye olarak karşılıklı desteklenmekte olan eğitim projeleri  ve burs programları var mıdır? Var ise, bu projeler nelerdir ve nasıl bir metodoloji ile ve hangi seçme-değerlendirme kriterleri üzerinden hareket edilmektedir?

Mehmet Selim KARTAL: Türkiye’de eğitim görmesi uygun bulunan yabancı öğrencilerin başarısı için ilgili kurumlar arasındaki koordinasyonu sağlayan Yurt Dışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’nın müdahil olduğu eğitim projeleri  ve bunun yanı sıra Milli Eğitim Bakanlığı burs programları mevcuttur. Komrat Devlet Üniversitesi’nde ve mevcut bazı üniversitelerde Türk öğrenciler için ayrılmış kontenjan da bulunmaktadır. Komrat’da, Moldova Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuriyeti devletleri arasında imzalanan protokolle 1999 yılında eğitim-öğretime başlamış olan Kogaz Moldova Türk Süleyman Demirel Lisesi mevcuttur. MEB’e bağlı bir lise kurulması projesi de var.

Diğer yandan, bu sene Mustafa Kemal Atatürk Kütüphanesi ve Komrad (Komrat) Devlet Üniversitesi’nde Türkçe kursları düzenledik, başarılı kursiyerlere 29 A2 düzeyi sertifika dağıtıldı. Bizzat katıldığım sertifika törenine, TİKA Koordinatörü Canan Alpaslan, Gagauz Yeri Dış İlişkiler Genel Müdürü Vitali Vlah ve Gagauz Yeri Eğitim Genel Müdürü Vasilisa Petrovici de iştirak ettiler.

H. Çiğdem YORGANCIOĞLU: İki ülke arasındaki ticari ilişkilerin temeli sizce ağırlıklı olarak hangi endüstri ve hizmet kollarına dayanmaktadır ve bu ilişkilern potansiyel anlamda gelişme fırsatları var mıdır? Ayrıca bu gelişmenin genel anlamda iki ülkeye, bölgeye ve  dünya ekonomisine, beşeri olarak insaniyete ve çevre duyarlığına yönelik olumlu katkıları nelerdir?

Mehmet Selim KARTAL: Moldova’da genel anlamda bir bakımsızlık sözkonusu. Sovyet döneminin ardından yatırımları yetersiz seviyede kalan karayolları ve demiryollarının tamir ve bakıma ihtiyacı vardır. Kişinev için üzeri tozlu, bakımsız bir ziynet eşyası benzetmesinde bulunabiliriz. Eski binaların tarihi eser kapsamında yıkımlarına izin verilmiyor, sadece ön cephelerinde restorasyonlar yapılabiliyor.

Türkiye’den her tür mal ithal ediliyor. Tekstil, bunların arasında ön sırada geliyor. Bavul ticareti, her ne kadar azalsa da, hala mevcut. Türkiye’ye ayçiçeği yağı ve çekirdeği ile hurda malzeme gibi ürünler ihracat etmekteler. Ukrayna krizi buradaki ticareti de sekteye uğrattı. Önündeki bürokratik engeller azaldığında, tamamı ile hayata geçmesi beklenen adalet reformları yolsuzluğu önlemede başarı kazandığında, ülkede ticarette büyük ölçüde ilerleme kaydedilecek. Geçmişte burada Bankacılık sektöründe büyük çapta hortumlamalar oldu.

Moldova, Türk yatırımcılar için oldukça uygun bir ülkedir. 1994’de imzalanan Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşması ve Uluslararası Karayolu Taşımacılığı Anlaşması’na istinaden imzalanan çok sayıda anlaşma ve protokol bulunmaktadır. Her ne kadar ülkede yolsuzluk kayda değer anlamda bir sorun teşkil etse dahi, yasalara ve mevzuata hakim olup, gerekli önlemler alınır ve temkinli olunursa, yatırımlarda karlılık elde etmek kaçınılmazdır. Burada Türklerin inşaat, otel ve özel hastane vb. yatırımları bulunmaktadır.

Tarıma dayalı sanayi geliştirilebilir. Bu anlamda, Türkiye teknoloji aktarımında da katkıda bulunabilir, karayolları ve demiryollarının yenilenmesine yönelik çalışmalar yapılmasında işbirlikleri ve ortak yatırımlar da değerlendirilmelidir.

H. Çiğdem YORGANCIOĞLU: Enerji sektörü ve enerji yatırımları konusunda neler söyleyebilirsiniz?

Mehmet Selim KARTAL: Enerji alanında büyük çapta Rusya’ya bağımlılık söz konusudur. Bunu aşacak yatırımlar yapılabilir. AB, yenilenebilir enerji potansiyeli ile ilgili araştırmalar yapılması için, kamuoyunda enerji verimliliğinin bilinçlendirilmesine yönelik çalışmaları da kapsam içine alacak şekilde, Moldova’ya fon tahsis etmektedir. Yenilenebilir enerji konusunda çeşitli çalışmalar vardır. Gagavuz Yeri’nde Biomass ve güneş enerjisi üzerine yatırımlar gündemdedir.

H. Çiğdem YORGANCIOĞLU: Türkiye ve Moldova’nın Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü ile bağlantıları önemsemesindeki temel sebepler nelerdir?

Mehmet Selim KARTAL: Moldova da, Türkiye gibi kurucu üye ülkelerden biridir ve karşılıklı olarak somut ticari işbirliklerini ön plana çıkarmak sureti ile, diğer üye ülkelerin birbirleri ile arasında olduğu gibi, bu platform Moldova ve Türkiye arasında da her iki ülkenin de ticari ve iktisadi hayatının gelişmesine olumlu yönde katkı sunmaktadır.

H. Çiğdem YORGANCIOĞLU: Moldova’ya dair bilgileri incelediğimizde, ülkede okuma-yazma bilmeyen olmadığını ve 10 yıllık temel eğitim programı uygulandığını görmekteyiz. Moldova’da temel eğitim ve üniversite eğitimi konusunda neler söylemek istersiniz?

Mehmet Selim KARTAL: Türkiye’nin eğitime dair ayni ve nakdi olarak ciddi yardımları bulunmaktadır ve Komrat Üniversitesi bunlardan biridir. Burs programları mevcut. Eğitimde lise bitirme sonrası Bakelorya sınav sistemi uygulanmaktadır. Bir diğer yandan, eğitimde ülkedeki mevcut rüşvet ve yolsuzluklar nedeni ile yaşanan olumsuzluklardan biri de, rahatlıkla bedeli karşılığında diploma almanın mümkün olması ve bunun eğitimin tavsamış olmasına sebebiyet vermesi.

H. Çiğdem YORGANCIOĞLU: Türkiye Cumhuriyeti Avrupa Birliği Bakanlığı ENPI Karadeniz Havzasında Sınır Ötesi İşbirliği Programı kapsamında “Karadeniz Bölgesinde Üniversite İşbirliği: Öğrenci Hareketliliği Programı” çerçevesinde, bu yıl 16-28 Şubat 2015 tarihleri arasında İstanbul Aydın Üniversitesi’nde gerçekleşen ve Türkiye’den Karabük Üniversitesi’nin de iştirak etmiş olduğu, diğer yandan Romanya’da bulunan Köstence Andrei Saguna Üniversitesi, Uluslararası Karadeniz Üniversitesi (Gürcistan) ve Moldova Cumhurbaşkanlığı Kamu Yönetimi Akademisi’nin de yer aldığı projede hedeflenen amaçlardan biri olan Karadeniz havzasında bölgesel kimliğin yaratılmasının önemi nedir? Toplam 2 yıllık bir süre içinde tamamlanması beklenen süreçte, şimdiye kadar  ne gibi adımlar atılmıştır ve olumlu neticeleri açısından nasıl değerlendirebiliriz?

Mehmet Selim KARTAL: Evet, böyle bir program gerçekleşti. Bu program ve verimliliğine ilişkin en doğru ve kapsamlı cevapları üniversitenin rektöründen almak daha uygun olacaktır.

H. Çiğdem YORGANCIOĞLU: Yine bu etkinliğe dair komşu ülkelerle, ekonomik, akademik, siyasal ve kullanılan dil kaynaklı engelleri de ortadan kaldırmanın ve karşılıklı kültürel farklılıklara saygı ve anlayışın gelişmesinin amaçlandığını da görmekteyiz. Bu anlamda katedilen gelişmeler neler olmuştur ve tüm bu sayılanların gerçekleşmesi için yöntem ne olmaktadır, bir önceki soru ile ilintilendirdiğimde, bunun da detaylarını rektörden almak uygun düşebilir. Sizin bu konuya dair altını çizmek istediğiniz bir başka husus var mıdır ?

Mehmet Selim KARTAL: Bu anlamda Moldovalıların Romen kökenli olsa dahi, Rus medyasından etkilendiklerini de gözardı etmemek lazım. Gençler daha çok Avrupa medyasından etkileniyorlar. Gagauzlar Rusya’yı destekliyorlar. Dobruca’da tarihsel olarak Romenlerin zorunlu asimilasyonuna maruz kaldılar ve Rusya’yı kendi benliklerini korumada güvence olarak hissediyorlar. Dil, ayrıştırıcı bir etken. Kişinev’de devlet kadrolarında resmi dili bilmemeleri nedeni ile Gagauzluları idarede görmek mümkün değildir.

H. Çiğdem YORGANCIOĞLU:  Türkiye ve Moldova arasında halihazırda mevcut ikili anlaşmalar arasında en önemlileri hangileridir?

Mehmet Selim KARTAL:   Az önce bahsettiğim Serbest Ticaret Anlaşması şu anda en önemli anlaşmalardan biri haline gelmiştir.

H. Çiğdem YORGANCIOĞLU:  Moldova’da Bilişim, Telekomünikasyon sektöründeki gelişmeleri nasıl değerlendirirsiniz?

Mehmet Selim KARTAL:  Bilişim alanında dünyanın gerisinde kalmayacak düzeyde ilerleme var. Mobil iletişim altyapısı oldukça güçlü. Fakat maliyetleri bir hayli fazla. 2 adet GSM operatörü var; Orange Moldova ve Moldcell. İnternet anlamında Moldova, dünyanın kablolu internet konusunda bağlantısı en iyi olan ülkelerden biri olduğu gibi, megabit başına en ucuz internet hizmeti alan ülkesidir aynı zamanda.

H. Çiğdem YORGANCIOĞLU:  Moldova, bugün Ortadoğu’daki gelişmelere nasıl bakmaktadır?

Mehmet Selim KARTAL: Genel anlamda Moldova’nın AB ile yakınlaşması sözkonusu olduğundan, olaylara Avrupa Birliği gözlüğünden bakmaktadır. Bu anlamda, Türkiye’nin de varlığını oldukça önemsemekteler ve Türkiye’yi ortak sınırı olmayan bir komşu ülkesi olarak görmekteler. Kıbrıs konusunda da çekimser kalmaya çalışıyorlar.

Röportaj: H. Çiğdem YORGANCIOĞLU

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.