28-30 Temmuz tarihlerinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Çin’e yaptığı gezi, zamanlaması açısından oldukça dikkat çekici bir ziyaret oldu. Zira ziyaret, Çin hükümetinin Uygurların Ramazan ayında oruç tutmalarını yasakladığı şeklindeki haberlerin Türk basınında yer almasının ve bunun üzerine Temmuz ayı başından itibaren Türkiye’nin değişik kentlerinde yükselen Çin karşıtı gösterilerin hemen ardından gerçekleşti. Üstelik, Temmuz 2009’daki Urumçi Olayları’nın ardından o dönemde Başbakan olan Erdoğan, Çin hükümetinin olaylara müdahalesini “soykırım” olarak nitelendirmiş ve Türkiye’nin geçici üye olarak bulunduğu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde konunun görüşülmesi gerektiğini söylemişti. Hatta dönemin Başbakanı olan Erdoğan, Dışişleri Bakanlığı’nın Türkiye’nin Çin’in içişlerine karışma niyeti olmadığını ve ikili ilişkilere büyük önem verildiğini belirten ve Erdoğan’ın ilk açıklamasını yumuşatma çabası güden açıklamasına da itiraz etmişti. Çin ise, Urumçi Olayları’nın Çin’in iç sorunu olduğunu ve terörist bir eylem olarak görülmesi gerektiğini savunmuştu.[1] Anımsanacağı üzere, 5 Temmuz 2009 tarihinde Uygur Türklerinin yaptığı bir protesto yürüyüşü, göstericilerin Han Çinlilerine yönelik bir saldırısına dönüşmüş, ardından Çinli güvenlik güçlerinin sert müdahalesi nedeniyle de pek çok Uygur ve Han yaşamını kaybetmişti. Bu arka plan nedeniyle, Erdoğan’ın ziyareti Çin’de ilgiyle karşılandı ve Çin basın-yayın organlarında bu konuda birçok değerlendirme yer aldı. Türkiye’de ise, Çin basın-yayın organlarının değerlendirmeleri büyük oranda göz ardı edildi. Bu yazının amacı, Türk basınında -her nedense- pek fazla yer bulamayan Çin medyasının ve araştırmacılarının geziyle ilgili yorum ve değerlendirmelerinin kısa bir özetini sunmaktır.
İlk olarak, Çin’de yaşayan Müslümanların internetteki en önemli yayın mecralarından birisi olan muslem.net sitesinde Erdoğan’ın Çin İslam Derneği Başkanı Chen Guangyuan ile görüşmesi üzerine olan habere değinmekte yarar var. Bu habere göre; 30 Temmuz 2015 tarihinde gerçekleşen görüşmede Çin hükümetinin Çinli Müslümanların yaşam biçimlerini ve dini eğitimlerini desteklemesini öven Erdoğan, bütün Müslümanların ülkelerini sevmelerini, tüm ülkelerin toprak bütünlüklerine saygı duymalarını ve herhangi bir ayrılıkçı akımdan ya da terörist örgütten uzak durmalarını tavsiye ettiği ifade ediliyordu. Görüşme esnasında Müslümanların mezhepsel çatışmalar ile ayrılıkçılık ve aşırı akımlardan uzak durmasını isteyen Erdoğan, Guangyuan’a Türkçe bir Kuran-ı Kerim hediye ederken, Guangyuan da Erdoğan’a Uygurca ve Çince iki nüsha Kuran armağan ediyordu.[2]
Sina.com internet sitesi ise, Çin’in eski Ortadoğu özel elçisi Wu Sike ile Erdoğan’ın Çin ziyaretinin anlamı üzerine yapılmış bir görüşmeyi yayınladı. Sike her iki ülkenin de “üç şer güç”[3] ile mücadele konusunda uzlaşı içerisinde olduklarını ve ülkelerin toprak bütünlüğüne saygı konusunda hassas olduklarını ifade etti. Wu Sike, ziyaret öncesinde Türkiye’de gerçekleştirilen Çin aleyhindeki gösterilere değinerek, Erdoğan’ın rasyonel bir siyasetçi olduğunu ve Çin ile stratejik ve ekonomik ilişkilerin önemini bildiğini belirtti. Türkiye’nin Çin’den almayı düşündüğü füze sistemi konusunda ilerleme sağlanırsa Çin hükümetinin memnun olacağını, ancak bu sürecin duraklamasını ya da tamamen iptal edilmesinin de Çinli yetkilileri şaşırtmayacağının altını çizdi.[4]
Çin Komünist Partisi’nin temel ayın organı olan Halkın Günlüğü gazetesinin uluslararası konulara yoğunlaşmış popüler tabloid alt-gazetesi olarak Çince ve İngilizce olarak yayınlanan Huanqiu Shíbao/Global Times gazetesinde ise, Pekin Üniversitesi’nde Türkiye üzerine araştırmalarıyla bilinen Doçent Zan Tao ile yapılan bir görüşme yayınlandı. Tao, Erdoğan’ın ziyaretiyle son dönemde gerçekleşen “talihsiz olayların” arka planının netleştirilmesi yolunda önemli bir fırsat yakalandığını ifade etti. NATO üyesi olan Türkiye’nin Çin’den füze sistemi almasının karşısında büyük bir baskı ve direnç olacağını ve bu alışverişin gerçekleşmemesi durumunda dahi Çin’in iki ülke arasındaki işbirliğini arttırmak için elinden geleni yapması gerektiğini söyledi. Ayrıca iki ülke arasındaki ticaret açığından doğan Türkiye’nin rahatsızlığının, Çin sermayesinin Türkiye’ye daha fazla yatırım için yönlendirilmesiyle giderilebileceğini belirtti. Zan Tao, Uygur meselesinin karmaşık bir konu olduğunu ve Türk halkının Çin’deki etnik grupların durumu hakkında bilgi sahibi olmadığını ifade ederek, bunda Türk halkında bulunan tarihsel, kültürel ve ideolojik önyargıların rol oynadığını anlattı. Zan Tao, Erdoğan’ın Doğu Türkistan İslami Hareketi konusuna çok az vurgu yapmasına dikkat çekerek, Türk hükümetinin bu konuyu anlamada büyük ilerleme kaydettiğini ve Erdoğan’ın söz konusu harekete karşı tutumlarını açıkça ifade etmesinin övgüye değer olduğunu ifade etti. Tao’ya göre; Türkiye’nin an itibariyle PKK ve IŞİD gibi terör örgütleri ile yaşadığı sorunların, Türk hükümetini Doğu Türkistan İslami Hareketi’ne dönük Çin politikasını daha iyi anlamaya yönlendirmiş olması muhtemeldir. Tao’ya göre, bu anlayış, iki ülke arasında ikili ticari ve siyasi ilişkilerin daha da artmasına yardımcı olacaktır.[5]
Huanqiu Shíbao/Global Times gazetesi de, Çin’in eski Ortadoğu özel elçisi Wu Sike ile bir görüşme yaptı. Sike, bu görüşmede 2009 yılında Uygur ayaklanmaları karşısında Çin hükümetinin tavrını neredeyse “soykırım” olarak tanımlayan Erdoğan’ın, bu sefer akılcı davrandığını ve hatta Anadolu Ajansı’nın bu yıl Sincan bölgesine Ramazan ayında gözlemlerde bulunmak üzere muhabir gönderdiğini belirtti. Wu Sike, Türk medyasının Erdoğan’ın Çin ziyaretine ve Çin ile ilişkilerin artmasına çok olumlu ve objektif haberlerle destek vermesinin memnuniyet verici olduğunu da ifade etti.[6]
Çin Dışişleri Bakan Yardımcısı Zhang Ming ise, people.com.cn sitesine Türkiye’nin Çin’de satın almayı düşündüğü füze sistemi için savunma işbirliğinin her iki ülkenin de çıkarına olacağı yorumunu yaptı.[7]
China Daily/Zhōngguó Rìbào gazetesi de, Renmin Üniversitesi Afrika ve Orta Doğu Çalışmaları Merkezi Başkanı Cuishou Jun ile bir görüşme gerçekleştirdi. Jun’a göre, Erdoğan’ın Çin ziyaretinin üç amacı vardı. Bunlardan en önemlisinin Çin’in toprak bütünlüğüne ve egemenliğine Türkiye’nin saygılı olduğunu ve Xinjiang/Sincan konusunun ikili ilişkilere bir engel teşkil etmediğini göstermek olduğunu ifade eden Jun, Erdoğan’ın ziyaretinin zamanlamasının buna delil olduğunu belirtti. Yine Jun’a göre; Erdoğan’ın ziyaretinin ikinci amacı, ekonomik işbirliği ve ticaretin geliştirilmesi ile Türkiye’deki altyapı yatırımlarına Çin sermayesinin desteğini sağlamaktı. Bu tutum, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’nin “Bir Kemer Bir Yol”[8] projesine de destek olarak algılanmalıydı. Son olarak Jun, Erdoğan’ın ziyaretinin G20 Zirvesi için hazırlık mahiyetinde olduğunu savundu. Bilineceği üzere, 2015 Aralık ayında Antalya’da Türkiye’nin ev sahipliği yapacağı G20 zirvesinin ardından yapılacak G20 toplantısı, 2016 yılında Çin’in ev sahipliğinde gerçekleştirilecek.[9]
Şanghay’da yayınlanan Xinmin gazetesinin görüştüğü Çağdaş Uluslararası İlişkiler Enstitüsü araştırmacısı Gong Zheng ise, Türkiye’de parlamentoda çoğunluğu kaybetmiş bir hükümet olduğuna ve güney sınırında sonu görünmeyen bir savaşın devam ettiğine dikkat çekerek, AKP’nin iktidarda geçirdiği 13 yılın ardından en zor dönemini geçirdiğini vurguluyordu.[10] Yine aynı gazetede yayınlanan habere göre, Çin Halk Cumhuriyeti’nin eski Türkiye Büyükelçisi Gong Xiaosheng de, Türkiye’nin Şi’nin “Tek Kemer Tek Yol” projesi için vazgeçilmez ülke olduğuna dikkat çekerek, her iki ülkenin “üç şer güce” karşı birlikte mücadelesinin şart olduğunu ileri sürdü.[11]
CCTV İngilizce yayınına konuk olan Çin Uluslararası Araştırmalar Kurumu Başkanı Victor Zhikai Gao ise, Türkiye’nin ekonomik ortak olarak Çin için önemli olduğuna dikkat çekti ve Türkiye’deki Çin yatırımlarının teşvik edilmesinin faydasının altını çizdi.[12] Yine CCTV İngilizce yayınında Michal Bardavid, Türkiye’deki Uygur gösterilerinin çok kısıtlı bir çevre tarafından gerçekleştirildiğini belirterek, Erdoğan’ın ve Türk hükümetinin tavrının Çin Halk Cumhuriyeti’nin toprak bütünlüğüne saygı göstermek olduğunu ifade etti.[13] CCTV’de yayınlanan bir diğer habere göre ise, Erdoğan, Doğu Türkistan İslami Hareketi’ni kastederek teröristlerin Çin-Türkiye ilişkilerini bozmasına izin vermeyeceklerinin garantisini verdi.[14]
Çin’de CCTV News kanalının popüler “Dialogue” programını hazırlayan Yang Rui ise, 29 Temmuz akşamı canlı yayında programına Erdoğan’ı konuk etti. Programda Erdoğan, iki ülke arasında diplomatik ilişkilerin başlamasının 45. yılının kutlandığını ve mevcut ilişkilerin 2010 yılında imzalanan stratejik işbirliği anlaşmasının da ötesine geçmesini arzu ettiklerini belirtti. Erdoğan, Çin Halk Cumhuriyeti öncülüğünde kurulan Asya Altyapı Yatırım Bankası’nda Türkiye’nin kurucu üye olarak yer almasının da, üye ülkelerin yatırım sermayesi ihtiyacını karşılamada Türkiye’nin bu bankaya verdiği önemi gösterdiğini ifade etti. Bu programın en dikkat çekici yanı, Erdoğan’ın mülakatında Doğu Türkistan konusunun hiç gündeme gelmemesiydi.[15]
Çin basınının tümüyle hükümet kontrolünde olduğunu düşündüğümüzde, basında çıkan yorumlara bakarak Çin Halk Cumhuriyeti hükümetinin Erdoğan’ın ziyaretine bakışının çok olumlu olduğunu ifade edebiliriz. Şüphesiz ki, bu olumlu bakışın en önemli nedeni Türkiye’de Çin’in Uygur politikalarına yönelik protestoların yaşanmasının hemen ardından Türkiye Cumhurbaşkanı’nın Uygurlara yönelik Çin politikasını destekleyen yaklaşımıdır. Erdoğan, yalnız Çin’in Doğu Türkistan’daki siyasetine destek vermemiş, aynı zamanda Doğu Türkistan İslami Hareketi’ni de “terörist” olarak nitelemiştir. Bu nitelemenin bu kadar hızlı ve koşulsuz yapılması, Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütünü terörist ilan etmekte uzun süre ayak sürüyen Erdoğan ve AKP hükümeti için oldukça sıra dışı bir durumdur. Çin basınındaki genel havadan anlaşılacağı üzere, Çin yönetimi, ziyareti esasen ekonomik amaçlı bir ziyaret olarak değerlendirmekte ve Türkiye’nin Çin’den füze savunma sistemi alacağına pek de ihtimal vermemektedir. Zira NATO üyesi bir ülkenin bu tarz bir karar almada imkanlarının kısıtlı olduğu görüşü ağır basmaktadır.
Murat YURTBİLİR & Xiaoli GUO
DİPNOTLAR
[1] “Erdoğan: Adeta Soykırım”, NTV, http://www.ntv.com.tr/turkiye/erdogan-adeta-soykirim,2UesmxIx4ECeP6Z_1EC88Q, 10 Temmuz 2009.
“Başbakan: Çin’de olanlar adeta soykırım”, Hürriyet, http://www.hurriyet.com.tr/dunya/12046635.asp, 10 Temmuz 2009.
[2] http://www.muslem.net.cn/bbs/article-14409-1.html.
[3] Çin’in resmi devlet politikasında rejimin ve insanlığın en başta gelen düşmanları olarak betimlenen üç odak; ayrılıkçılık, terörizm ve dinci fanatizmdir.
[4] Sina grubu, Sina Weibo, Sina Mobile, Sina Online ve Sina.net gibi dört farklı iletişim ağına sahip olan ve 100 milyon civarında kayıtlı üyesi bulunan Çin’in önemli haber platformlarından birisi.
[5] Huanqiu Shíbao/Global Times, 30 Temmuz, 2015, Zan Tao mülakatı.
[6] Huanqiu Shíbao/Global Times, 31 Temmuz, 2015, Wu Sike mülakatı.
[7] www.people.com.cn, 30 Temmuz 2015.
[8] “Bir Kemer Bir Yol”, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in tarihi İpek Yolu’nu yeniden canlandırma projesidir.
[9] chinadaily.com.cn, 30 Temmuz, 2015.
[10] Xinmin.cn, 29 Temmuz 2015.
[11] Xinmin.cn, 29 Temmuz 2015.
[12] http://english.cntv.cn/2015/07/29/VIDE1438145163928726.shtml, 29 Temmuz 2015.
[13] http://english.cntv.cn/2015/07/29/VIDE1438176119314637.shtml, 29 Temmuz 2015.
[14] http://english.cntv.cn/2015/07/29/VIDE1438175999906481.shtml, 29 Temmuz 2015.
[15] http://english.cntv.cn/2015/07/30/VIDE1438230842391271.shtml, 30 Temmuz 2015.