BREZİLYA-ÇİN STRATEJİK ORTAKLIĞININ GELECEĞİ

upa-admin 28 Eylül 2015 3.000 Okunma 0
BREZİLYA-ÇİN STRATEJİK ORTAKLIĞININ GELECEĞİ

1990’lı yılların başında “Soğuk Savaş”ın sona ermesi sonucunda uluslararası sahnede yaşanan sistemli değişiklikler Brezilya’nın dış politikasına etki gösterdi. Fernando Collor’un başkanlığı döneminde (1990-1992 yılları), Brezilya’nın Batılı gelişmiş ülkelerle yakınlaşması, gelişmekte olan ülkelerin aleyhine olsa da, genel olarak, buna hak verilebilir. Brezilya yönetimi “kaybedilmiş 1980’li yıllar”dan sonra konumunu ve saygınlığını yeniden kazanmak için çalışıyordu. O yıllarda Brezilya dış borç krizi, istikrarsız para politikaları, enflasyon, ayrıca ekonomik durgunluk yaşıyordu.

Brezilya’dan farklı olarak, o dönemde Çin ikili ilişkilerde ilerleme için yollar arıyordu. ÇHC uluslararası tecritten çıkmak, kaybettiği stratejik konumunu geri kazanmak ve ülkedeki çağdaşlaşma süreçlerini geliştirmek gerekliliğindeydi. Bunun için Komünist parti yönetimi reformları hızlandırma ve dış ülkelere karşı “açıklık” politikasını yürütme kararı verdi. 1990’ların başında hem Brezilya hem de Çin emtia hacminin genişletilmesi yönünde etkili önlemlerin hayata geçmesiyle ilgili zorluklar yaşıyordu. Emtia hacmi esasen demir cevheri, tarım ve kara metalurji ürünlerinden (Brezilya) ve kimya, tıbbi ürünler, makine ve elektronikten (Çin) oluşuyordu.

Brezilya’da iktidara İtamar Franco hükümetinin gelmesi (1992-1994 yılları) ile iki ülke arasında stratejik ortaklık anlaşması imzalandı (1993). Burada esas dikkat ekonomik ilişkilerin gelişmesi (ülkeler arasındaki ticaret hacminin giderek ve sürekli olarak artırılması, bilimsel ve teknik işbirliğinin genişletilmesi) üzerinde toplandı. Bu, dünyanın yapay uydusu projelerinin uygulamaya konmasıyla ilgili ortak programların işe başlamasına yol açtı. Ayrıca küresel ve bölgesel yapılanmalarda siyasi işbirliğinin güçlendirilmesine yönelik tedbirler de görüldü.

Brezilya ile Çin’in ilişkileri Fernando Henrique Cardoso’nun başkanlık döneminde (1995-2002) hayli pekişti. Bu dönemde ilişkiler gelişerek sadece ekonomik değil, aynı zamanda stratejik ve politik alanları da kapsadı. Brezilya Çin’in Dünya Ticaret Örgütü’ne üyelikle ilgili çabalarını destekleyen ilk ülkelerden biri oldu. Latin Amerika’nın bu dev ülkesi, Washington’la Pekin arasında, ABD askeri hava kuvvetleri uçağının ÇHC’nin hava sahasını ihlal etmesi sonucu, oluşan krizin önlenmesinde de büyük rol oynadı.

Cardoso’nun başkanlık döneminde Brezilya mallarının Çin’e ihracatı iki kat arttı. 2002 yılına yakın ÇHC Brezilya’nın ikinci ekonomik ortağı oldu. Fakat Brezilya-Çin işbirliğinde önemli bir başarı Yerin yörüngesine uyduların çıkarılması ile ilgili ikili programın başlaması oldu. СBЕRS (China-Brazil Earth Resources Satellite) adı verilen bu program dört uydu üzerinde çalışılmasını, bunların üretimini ve fırlatılmasını öngörüyordu. Uyduların görevi iklimi incelemek, toprak verimliliği alanında projeleri sistemleştirmek ve su kaynaklarını yönetmekti. Brezilya-Çin üretimi ortak uydulardan ilki Yerin yörüngesine 1999 yılında çıkarılmıştı.

Bugün Brezilya-Çin ilişkileri gelişmekte olan dünyanın iki dev ülkesinin çeşitli düzeyde ilişkilerinden oluşmaktadır. ÇHC Dışişleri Bakanı Wang Yi’nin sözlerine göre, “yeni ekonomik konuların önemli unsuru olan Brezilya-Çin ilişkileri, geleneksel ikili ilişkiler düzeyinin dışına çıkarak stratejik önem arz etmeye başlamıştır”. Çin-Brezilya işbirliği, Güney-Güney hattı ile ilişkilerin derinleştirilmesini, gelişmekte olan ülkelerin yasal haklarının korunmasını ve uluslararası topluluğun dengeli ve barışçıl ilişkilerin oluşmasını destekler.

1993 yılında iki ülke arasında stratejik ortaklık anlaşmasının imzalanmasından sonra, aralarındaki ilişki tamamen yeni bir seviyeye yükseldi ki, bu da Çin-Brezilya ekonomik ilişkilerinin kapsamlı gelişiminin, iki ülkenin liderleri arasında ilişkilerin artmasının, ayrıca siyasi alanda karşılıklı güvenin bir sonucu oldu. Ülkeler arasında uluslararası ilişkilerin çok önemli sorunları (iklim değişikliği, BRICS çerçevesinde işbirliği, “G-20” ekonomik forumu, uluslararası mali yapılarda reformlar vb.) hakkında karşılıklı anlayış sağlanmaktadır.

Brezilya ile Çin arasında stratejik ortaklık anlaşması henüz 1993 yılında imzalanmış olsa da, ikili karşılıklı ilişkiler aslında L. İ. Lula da Silva’nın başkanlık döneminde sıklaştı. İşbirliğinin artması Brezilya ile Çin’in bugünkü ikili ilişkilerine yeni bir ivme verdi. Buna karşılık bu, meta dolaşımı ile ekonominin çeşitli alanlarına karşılıklı yatırımların artmasının sonucu oldu. Her iki ülke liderlerinin ikili ilişkilerinin yoğunlaşması siyasi düzeyde başarılı işbirliğine örnek oldu. L. İ. Lula da Silva’nın ve Dilma Rousseff’in başkanlık yıllarında verimli ve üst düzeyde 15’den fazla ikili ziyaret ve her iki ülkenin devlet başkanlarının beş karşılıklı resmi ziyareti gerçekleşti. 2008-2009 yıllarında Brezilya Başkanı L. İ. Lula da Silva ve ÇHC lideri Hu Jintao ikili görüşmelerin yanı sıra, çeşitli uluslararası zirveler çerçevesinde 9 kez görüşmüştü.

Dilma Rousseff’in 2011 yılında Çin’e resmi ziyareti sırasında Çin yönetimi Brezilya’nın BM Güvenlik Konseyi’nin daimi üyesi olma niyetini desteklediğini bildirmişti. Ortak bildiride; “Çin, Brezilya’nın Batı yarımküresindeki rolü ve itibarına büyük önem verir ve Brezilya yönetiminin BM’deki rolünü gittikçe artırma niyetini desteklemektedir” denmiştir. Fakat bu tür beyanatlar uygulanmadı, çünkü Çin Brezilya’nın ardından BM Güvenlik Konseyi’nde daimi üye koltuğuna Japonya’nın gelebileceğinden endişe etmektedir. Japonya, Brezilya ile birlikte G-4 olarak adlandırılan gruptadır.

Brezilya ve Çin uluslararası sahnede ikili düzeyde de ortak sorunlarla karşı karşıyadır. 2008 yılı uluslararası ekonomik krizi başladıktan sonra Brezilya ve Çin her iki devlette bunun olumsuz sonuçlarını yumuşatmak amacıyla sürekli istişarede bulunur. Ortak eylem planını daha etkin yerine getirmek için 2011 yılında Brezilya Cumhurbaşkanı Dilma Rousseff ve ÇHC Başbakanı Vin Ciabao ikili işbirliğinin yoğunlaştırılması üzere 10 yıllık plan imzaladılar. 2012-2021 yılları için öngörülen bu plan aşağıdaki bölümleri kapsamaktadır: bilim, teknoloji, yenilikler ve uzay. Bu plan kapsamında işbirliğinin öncelikli yönleri olarak; yenilenebilir enerji kaynakları, bio-enerji, nano-teknoloji ve bio-teknolojiler kaydedilmişti. Enerji ve maden alanlarında işbirliğinden başka, imzalanan plan, Çin’in dünyada rekabet üstünlüğüne sahip olduğu alanlarda da işbirliğini kapsıyor. Bu, demiryolu bağlantıları, liman tesisleri ve tersane projeleridir.

Şu anda Çin Brezilya’nın en büyük ticaret ortağına ve yatırımcısına dönüşmüştür. 2013 yılında ülkeler arasında ticaret hacmi 83,3 milyar dolar olmuştur ki, bu da 2012 yılına kıyasla % 10 fazladır.

Çin-Brezilya karşılıklı ilişkileri, Çin’in Latin Amerika bölgesindeki esas ortakları için belirli ilkeler üzerine kurulur. Bu, şehir ile köyün kavuşmasının yiyecek ve uzun süreli kullanım mallarının tüketiminin artmasına yol açan dev iç pazarı doldurmak için hammadde ihracını öngörüyor. Çin’in hayvancılık alanında soya tedarikçilerine, yakıt ve enerji taşıyıcısı olarak ise petrol tedarikçilerine gereksinim duyması, Latin Amerika ülkelerinin ticaret dengesinin büyük ölçüde bu “Asya devi”ne bağımlılığına yol açıyor. 2013 yılında Brezilya için ticaret dengesinin olumsuz bakiyesi 8,7 milyar dolar olmuştur ki, bu da 2012 yılına kıyasla % 25 daha fazladır.

Çin’in sermaye yatırımları için imkânları geniştir. Bunun Brezilya gibi sermayesi zayıf ülkeler için büyük önemi vardır. 2004-2012 yılları arasında Brezilya’da Çin sermayesinin katılımı ile 25 milyar dolar hacminde 120 proje gerçekleşiyordu. Bu sermaye yatırımları Brezilya Merkez Bankası’nın istatistiklerinde çoğu zaman yer almıyor, çünkü Çin sermayesinin katılımıyla, bu projeler çerçevesinde bazı işlemler, üçüncü ülkeler üzerinden yapılıyor.

Brezilya pazarında Çin’in katılımıyla 2014 yılında “PetroChina” ve “CNOOC” petrol şirketlerinin Campo de Libra (Rio de Janeiro eyaleti) yataklarının işlenmesinde yer almaya başlamasından sonra daha da genişledi. Her iki şirket Brezilya “Petrobras” devlet petrol şirketi ile, aynı zamanda Hollanda ve Brezilya’nın “Shell” ve Fransız “Total” şirketi ile beraber 12 milyar varil petrol rezervi olan derin yatakların işletilmesi ile ilgili konsorsiyum oluşturdular.

Öte yandan, Brezilya ve Çin İşadamları Konseyi’nin verilerine göre, ÇHC’nde toplam 57 Brezilya işletmesi faaliyet göstermektedir. Onların % 51’i hizmet, % 28’i sanayi, % 21’i ise doğal kaynakların üretimi alanında uzmanlaşmıştır. Çin ekonomisinde Brezilya yatırımları zayıftır ve Brezilya’nın dış yatırımlarının toplam % 0,06’sını teşkil eder. Buna sebep; Çin hükümetinin son yıllarda yabancı yatırımları “filtreden geçirme ve kalitesini yükseltme” politikası olabilir. Bu ise Brezilya’nın yatırımlarının ÇHC ekonomisine hareketinin önünde engeller oluşturuyor.

Çin-Brezilya arasında havacılık alanında da işbirliği gelişiyor. 2013 yılının Nisan ayına ait bilgiye göre, “Embraer” şirketi Çin’e 136 uçak tedarik etmiş ve böylece bölgede varlığını % 80 artırmıştır. Şirketin başkanı Paulo Sezar Silva, 2013 yılında şunları demişti: “Dünyada Embraer markalı uçakların en fazla tedarik edildiği ülke Çin”dir.

İki ülkenin ekonomik ve siyasi işbirliği ile birlikte, kültür ve eğitim alanında ilişkileri de unutulmamalıdır. İkili değişimler halklar arasında karşılıklı anlayışın ve yakınlaşmanın zaruriliğini gösterir. Ülkeler arasında akademik işbirliğini genişletme yükümlülüğü ise Cumhurbaşkanı Dilma Rousseff yönetiminin gerçekleştirdiği “Sınırsız Bilim” programına tamamen uyumludur. 2012 yılında Brezilya ve Çin hükümetleri tarafından 2015 yılına kadar Çin üniversitelerinde Brezilyalı öğrenciler için 5 bine yakın yer teklif edilmesi ile ilgili anlaşma imzalanmıştır. Hatta bu anlaşmaya göre her yıl ÇHC Brezilyalı öğrencilere 250 adet burs da sunar.

Özetle belirtmek gerekir ki, Çin-Brezilya işbirliğinin her iki ülke için özel önemi vardır ve bu onları aslında birbirine karşılıklı bağımlı kılar: ekonomik büyümeyi sürdürmek için Çin’e Brezilya’nın tarım malları, metalürji ürünleri ve madenleri gerekirken, Brezilya’nın Çin’in yatırımlarına ve teknolojilerine ihtiyacı vardır. Brezilya-Çin ilişkilerinde göze çarpan sorun, Brezilyalı işadamlarının ÇHC’ndeki zayıf konumudur. Bu, birçok anlamda Çin hükümetinin uyguladığı kısıtlayıcı tedbirlerin neticesi olmuştur.

XXI. yüzyılda Güney-Güney hattında işbirliğinin güçlendiği de göz önündedir ki, bu da BM, BRICS, G-20 gibi nüfuzlu uluslararası örgüt ve grupların çeşitli siyasi konulardaki konumların birbiriyle ilişkili oluşunda görülmektedir. Fakat birçok sorunda, örneğin, Brezilya’nın BM Güvenlik Konseyi daimi üyeliğine adaylığına destek verilmesi vb. anlaşmazlıklar sürmektedir.

Söylenenlerden şu sonuca varabiliriz: Brezilya ile Çin’in işbirliği potansiyeli oldukça yüksektir ve gelecekte ilişkiler daha da yoğunlaşarak artabilir.

Dr. Rafael HÜSEYNOV

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.