ABD merkezli ünlü araştırma şirketi Pew Araştırma Merkezi’nin (Pew Research Center), 2015 yılı içerisinde İslam coğrafyasındaki 10 farklı ülkede yaşayan halkların laiklik ve şeriatçılık konusunda eğilimlerini ölçtüğü “The Divide Over Islam and National Laws in the Muslim World” (Müslüman Dünyasında İslam ve Ulusal Hukuk Arasındaki Farklılık) adlı araştırmasının[1] sonuçları geçtiğimiz gün açıklandı.[2] Bu yazıda, bu araştırmanın sonuçlarından satırbaşlarını sizler için özetleyeceğim.
Öncelikle, araştırmada seçilen 10 ülkeyi sıralayalım. Bu ülkeler; Pakistan, Filistin, Ürdün, Malezya, Senegal, Nijerya, Endonezya, Lübnan, Türkiye ve Burkina Faso’dur. Araştırmaya göre; Müslümanların kutsal kitabı Kuran-ı Kerim’in hukuk sistemlerini ne derece etkilemesi gerektiği sorusu sorulduğunda, Pakistan, yüzde 78 oranıyla halkın en yüksek oranda şeriat hukuku talep ettiği ülke olmuştur. Pakistan’ı yüzde 65’le Filistin, yüzde 54’le Ürdün, yüzde 52 ile Malezya, yüzde 49’la Senegal, yüzde 27 ile Nijerya, yüzde 22 ile Endonezya, yüzde 15’le Lübnan, yüzde 13’le Türkiye ve yüzde 9’la Burkina Faso takip etmiştir. Ilımlı İslam denilebilecek ara noktaya denk düşen ve İslam’ın bazı yönlerinin sosyal ve hukuki hayatı etkilemesini ancak tamamen etkilememesini talep eden reformist görüş ise, yüzde 52 ile en güçlü şekilde Endonezya’da karşılık bulmaktadır. Endonezya’yı takip eden ülkeler ise; yüzde 38’le Ürdün ve Türkiye, yüzde 37 ile Lübnan, yüzde 33’le Senegal, yüzde 27 ile Burkina Faso, yüzde 23’le Filistin, yüzde 17 ile Malezya ve Nijerya ve yüzde 16 ile Filistin’dir. İslam’ın hiçbir şekilde hukuk sistemi ve sosyal hayata karıştırılmamasını talep eden laiklik yanlısı kesimler ise, yüzde 60’la en çok Burkina Faso’dadır. Burkina Faso’yu yüzde 42 ile Nijerya ve Lübnan, yüzde 36 ile Türkiye, yüzde 17 ile Malezya, yüzde 16 ile Senegal ve Endonezya, yüzde 8’le Filistin, yüzde 7 ile Ürdün ve yüzde 2 ile Pakistan izlemektedir.
Araştırmanın temel bulguları
Araştırma sonuçları daha yakından incelendiğinde, şu temel gerçekler karşımıza çıkmaktadır. Laiklik eğilimlerinin diğer ülkelere kıyasla nispeten daha yüksek olduğu Burkina Faso, Nijerya, Lübnan ve hatta Malezya gibi ülkeler, Müslümanlar dışında daha farklı din gruplarının (üç ülkede Hıristiyanlar, Malezya’da ise Budistler) da yaşadığı ülkelerdir. Dahası, Lübnan’da Müslüman nüfus da Sünniler ve Şiiler arasında neredeyse eşit oranda ikiye bölünmüş durumdadır. Dolayısıyla, bu ülkelerde laiklik görüşlerinin maddi bir temeli vardır. Bu araştırmada Burkina Faso, Nijerya ve Lübnan’ın ardından en çok laiklik talep edilen 4. ülke olan Türkiye ise, neredeyse sadece Müslüman nüfusa sahip olmasına karşın, Cumhuriyet Devrimi sonrasında yaşadığı katı laiklik tecrübesi, Batı dünyası ile (ABD ve AB) yoğun sosyoekonomik ve sosyokültürel ilişkileri ve Alevi nüfusun varlığı sayesinde bu konumunu koruyabilmektedir. Ancak Türkiye, diğer ülkelerle kıyaslandığında son derece istisnai bir durumdadır. Zira Türkiye’ye benzer dini-mezhepsel bir yapısı olan Pakistan, araştırma sonuçlarına göre İslami eğilimlerin en güçlü olduğu ülkedir. Bu nedenle, Türkiye’nin, bu istisnai ve olumlu yapısını koruyabilmek adına, dini çoğulcu yapısını geliştirmeye gayret etmesi ve azınlık gruplarını ve Alevileri özenle koruması gerekmektedir. Aksi takdirde, demokrasinin laikliğin aşınarak ilerlemeye başladığı bir süreçte, Türkiye’nin önce “ılımlı İslam” modeline kayması, daha sonra da Pakistanlaşması hiç de yabana atılmaması gereken bir ihtimal haline gelecektir.
Yrd. Doç. Dr. Ozan ÖRMECİ
[1] Araştırmanın metodolojisi için; http://www.pewglobal.org/international-survey-methodology/?year_select=2015.
[2] Araştırma sonuçlarının yer aldığı raporun tam haline buradan ulaşılabilir; http://www.pewglobal.org/files/2016/04/Pew-Research-Center-Political-Islam-Report-FINAL-April-27-2016.pdf.