5 Mayıs 2016 günü 124 İngiliz belediye meclisleri, İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda parlamentoları için Birleşik Krallık halkı sandık başına gitti. Seçimin en heyecanlı yarışı ise başkent Londra Belediye Başkanlığı koltuğu için Muhafazakâr Parti adayı Zac Goldsmith ve İşçi Partili Sadiq Khan (Sadık Han)arasındaydı. Britanya siyasetindeki en önemli pozisyonlardan birisi için neredeyse 6 aydan uzun süredir devam eden yarışı, İşçi Partili ve babası 1960’larda Londra’ya göç etmiş bir Pakistanlı otobüs şoförü olan Sadiq Khan kazandı. Khan, 1. turda oyların % 44’ünü, ikinci turda ise % 56’sını alarak önümüzdeki dört sene boyunca başkenti yönetecek isim oldu. Bunun dışında, ulus genelinde ise İşçi Partisi oyların % 31’ini, Muhafazakâr Parti % 30’unu, Liberal Demokratlar % 15’ini, milliyetçi UKIP ise % 12’sini aldı. Bir diğer önemli yarış da İskoç Parlamentosu içindi. İskoç Ulusal Partisi (SNP) oyların % 46’sını ve 129 sandalyenin 63’ünü alarak önemli bir zafere imza atmasına rağmen, salt çoğunluk için gereken 65 milletvekili sayısını bulamadı. Bu sonuçların ne anlama geldiğini ve hikâyelerini yazının geri kalanında ele alacağım.
Londra’nın İlk Müslüman Belediye Başkanı: Sadiq Khan
Sadiq Khan’ın seçilmesi İngiliz kamuoyunda en çok beklenen ama yine de dünya çapında en çok ses getiren sonuç oldu. Sadiq Khan, Pakistan’dan göç etmiş bir otobüs şoförünün oğlu olarak 8 Ekim 1970’de Londra’da doğdu. Günümüz İngiliz siyasetindeki birçok ismin aksine, özellikle Muhafazakâr Partili siyasetçiler, eğitimini devlet okullarında aldı ve University of North London’dan hukuk derecesi ile mezun oldu. Siyasete 1994 yılında İşçi Partisi’nde başladı ve 2005 yılında milletvekili seçildi. Siyasi spektrumun merkezi sol kanadında olan Sadiq Khan, her ne kadar Müslüman olsa da, sosyal hayatta liberal görüşleri savundu. Hatta parlamentoda eşcinsel evliliğe verdiği destek ile bazı Müslüman gruplarının hedefi haline geldi. Bu pozisyon için ismi, 2016 Londra belediye seçimlerinde partisinin adaylığı için daha 2013 yılında kendisinin bu koltuğa aday olmayı düşündüğünü söylemesi ile geçmeye başladı. Eylül 2015’de İşçi Partisi’nin ön seçimlerinde 5. tur sonucunda galip gelerek partisinin adayı haline geldi. En önemli rakibi ise, 280 milyon pound (yaklaşık 1,1 milyar TL) değerinde bir servete sahip olan Muhafazakâr Partili Zac Goldsmith oldu.
Her ne kadar Sadiq Khan daha seçim sürecinin en başlarından itibaren rakibine göre açık ara favori olarak gözükse de (bazı anketlerde rakibine % 20’nin üzerinde fark atıyordu), kampanya süreci oldukça hareketli ve tartışmalı geçti. Londra sakinlerinin en çok önemsediği konular arasında olan ev krizi, şehir içi ulaşım masrafları ve hava kirliliği gibi konularda her iki isim de yer yer benzer fikirlere ve çözümlere sahip olsalar da, aynı zamanda önemli fikir ayrılıkları yaşadılar. Örneğin, Sadiq Khan, 4 yıl boyunca raylı sistemlere ve otobüslere hiçbir şekilde zam yapmayacağını beyan edince, rakibi Goldsmith kendisini gerçekçi olmamak ve bu vaadinin getireceği mali yük ile ileride yapılacak metro ve raylı sistem yatırımlarını riske atmakla suçladı. Bunun dışında, kampanyada kimi zaman bu iki adayın kişisel özellikleri ön plana çıktı. Örneğin, Sadiq Khan sıkça işçi sınıfı bir aileden geldiğinin altını çizerek, zengin rakibine kıyasla normal vatandaşların dertlerini daha iyi anladığını ve seçildiği takdirde onların çıkarlarını gözeten bir Belediye Başkanı olacağını dile getirdi. Öte taraftan, Sadiq Khan’ın Müslüman kimliği de zaman zaman Zac Goldsmith tarafından kampanya malzemesi olarak kullanıldı. Özellikle Sadiq Khan’ın ekibindeki asistanlarından birisinin radikal görüşler içeren tweetler paylaştığının ortaya çıkması üzerine, Goldsmith, Sadiq Khan’ın radikal gruplarla iletişim halinde olduğunu ve seçildiği takdirde Londra’nın güvenliğini sağlamakta sıkıntı çekebileceğini öne sürdü.
Ancak bütün bu karşılıklı suçlamalar ve özellikle Muhafazakâr Partili Zac Goldsmith tarafından yürütülen negatif kampanya, teraziyi tersine çevirmeye yeterli olmadı. 5 Mayıs 2016 günü ilk turda oyların % 44’ünü, ikinci turda da % 56’sını alan Sadiq Khan, önümüzdeki 4 yıllık süre için Avrupa’nın en önemli şehirlerinden birisinin Belediye Başkanı oldu. Sonuçlar açıklandıktan sonra yaptığı zafer konuşmasında ise, “Babam, yıllar önce evim demeyi seçtiği şehrin onun çocuklarından birisini belediye başkanı olarak seçtiğini görse bundan gurur duyardı” diyerek Londra halkına olan teşekkürlerini dile getirirken, aynı zamanda kişisel geçmişini ve başarı hikâyesinin de altını bir kez daha çizdi. Bu sonuçlardan sonra, Sadiq Khan, İngiliz siyasetinin tartışmasız en güçlü, Avrupa siyasetinin de en önemli Müslüman politikacılarından biri haline geldi. Dolayısıyla, önümüzdeki dört yıllık performansı sadece Londralılar tarafından değil, daha geniş bir kitle tarafından yakından takip edileceği su götürmez bir gerçek olarak ön plana çıkıyor.
Birleşik Krallık Genelinde Sonuçlar
Birleşik Krallık genelinde ise sonuçlar İngiliz siyasetinde büyük değişikliklere yol açacak cinsten değil. BBC’nin projeksiyonuna göre; ulus genelinde İşçi Partisi % 31, Muhafazakârlar % 30, Liberal Demokratlar % 15 ve milliyetçi UKIP ise % 12’lik oy oranına sahip. Hem İşçi Partisi, hem de Muhafazakâr Parti bir önceki seçime göre Belediye Başkanlıkları ve belediye meclis üye sayılarında düşüşler yaşadı. Bu durum, özellikle geçen yıl seçilen yeni İşçi Partisi lideri Jeremy Corbyn’in başarısı hakkında tartışmalara yol açtı. Parti içerisindeki muhalefet kanadı sonuçları başarısızlık olarak değerlendirirken, Corbyn cephesi ise İşçi Partisi’nin birçok belediyede yerini korumasının bir başarı olduğunu iddia ederek, seçim sonuçları için herhangi bir sorumluluk üstlenmedi. Her ne kadar seçimin net bir kazananı olmasa da, geçen yıl yaşadıkları genel seçimlerde % 8’lik bir oy oranı alıp hezimete uğradıktan sonra oylarını tekrardan % 15 seviyesine yükselten ve ülke genelinde belediye meclis üye sayısını dikkate değer bir şekilde arttıran Liberal Demokratlar için iyi bir seçim oldu denilebilir. Aynı zamanda çıkışını sürdüren milliyetçi UKIP ve İskoç Parlamentosu seçimlerinde % 46’lık oy oranı elde eden İskoç Ulusal Partisi – SNP de, seçimin diğer kazananları olarak değerlendirebilir.
Sonuç olarak, yerel seçimlerin getirdiği en önemli sonuç, İngiliz tarihinde ilk defa Müslüman bir göçmenin oğlu olan, sosyal demokrasi ve liberalizm ilkelerine bağlı Müslüman bir politikacının İngiliz siyasetindeki en önemli ve en güçlü pozisyonlardan birisini dört yıllık bir süre için yönetmeye hak kazanması ve bu sonucun İngiliz kamuoyunda pozitif bir şekilde karşılanması oldu. Sadiq Khan’ın verdiği vaatleri, özellikle ulaşım ücretleri ve ev krizi hakkında olanlar, tutmayı başarıp başaramayacağını zaman gösterecek. Gerçekleştirmesi durumunda, İngiltere’de ve Avrupa’da yaşayan diğer Müslüman politikacılara bir ilham kaynağı olacağı aşikar. Aslında seçilmesiyle dahiü şimdiden adını İngiliz siyasetinin ilklerinden biri olarak tarihe yazdırmayı başardı. Öte yandan, İngiltere genelindeki sonuçlar çok büyük bir değişikliğe yol açmasa da, İşçi Partisi’nin içerisindeki liderlik tartışmalarını canlı tutmaya sebep olması nedeniyle, sosyalist lider Jeremy Corbyn’nin üzerindeki baskı önümüzdeki dönemde büyük ihtimalle artmaya devam edecek. Her ne kadar İskoç Ulusal Partisi aldığı sonuçların etkisi ile yeni bir bağımsızlık referandumu için umutlanmış gibi gözükse de, gerek güncel İngiliz siyasetinin durumu, gerekse daha bir sene önceki ayrılık referandumunda zaten ‘hayır’ kararı vermiş İskoç halkının isteksizliği, kısa vadeli gelecek için böyle bir referandum ihtimalini düşürüyor.
Serkan ÇAKIR
King’s College London Savaş Çalışmaları Departmanı lisans öğrencisi