Ermenistan Başbakanı Ovik Abramyan 8 Eylül’de istifa etti. Bu istifanın nedeni, ülkenin son 25 yılda karşılaştığı ve artık kemikleşen ekonomik ve sosyal sorunları Abramyan’ın da çözememesi ve son zamanlarda ülkede cereyan eden siyasi olaylarla ilgilidir. Bu olayları kısaca aşağıdaki gibi sınıflandırmak mümkündür:
- 6 Aralık 2015 tarihinde Cumhurbaşkanlığı yönetim sisteminden tam parlamento yönetim sistemine geçişi sağlayan referandumdan sonra siyasi güç uğruna yaşanan mücadelenin yeni düzleme geçmesi;
- Nisan ayında Ermenistan’ın ateşkesi ihlal ederek geniş çaplı askeri operasyonlara başlaması ve sonuç olarak Azerbaycan Ordusu’nun cevap saldırısı sonucunda işgal altında olan bazı toprakları geri alması;
- 17 Temmuz’da Kurucu Parlamento hareketine bağlı “Sasna Çrer” silahlı grubunun Erebuni’de post-devriye alayını ele geçirmesi sonucu üç polis görevlisinin öldürülmesi ve bu dönemde hükümetin, özellikle de Başbakan Ovik Abramyan’ın sergilediği pasif tutum.
Ermenistan’da son 25 yılda 13 Başbakan değişti ve bu o demektir ki, Başbakanlar ortalama 1,9 yıl iktidarda kalmıştır. En az sürede Başbakan Vazgen Manukyan (1 Eylül 1990-30 Ocak 1991, beş ay), en fazla sürede Başbakan ise Andranik Marqaryan (12 Mayıs 2000-25 Mart 2007, yedi yıl) olmuştur.
Bu süreci ve siyasi güç uğruna yaşanan mücadelenin yeni düzleme geçmesini anlamak için, referandumdan sonra Ermenistan’da nelerin değiştiğini bilmek önemlidir. Referandum sonucuna göre:
- Cumhurbaşkanı yedi yıllık bir süre için seçilir (daha önce beş yıllığına ve iki kez seçilme hakkı vardı);
- Cumhurbaşkanını halk yok, milletvekilleri ve yerel yönetim kuruluşlarının temsilcileri seçer. Bu temsilciler milletvekillerinin sayısı kadar olacaktır;
- Cumhurbaşkanının bir kez seçilme hakkı var;
- Yüksek yürütme birimi devletin dış ve iç politikasını hayata geçiren Hükümet olur;
- Hükümet, aynı zamanda, devlet yönetim sistemini yönetir;
- Cumhurbaşkanı Parlamento seçimlerini kazanmış siyasi partinin veya bloğun liderini Başbakan atar;
- Parlamentoda temsil edilen siyasi partiler Başbakan konusunda anlaşmaya varmazsa Parlamento fes ediliyor;
- Silahlı kuvvetler hükümete bağımlı olur ve Başbakan Baş Komutan olur;
- Orantılı sisteme göre seçilen Parlamento 101 milletvekilinden oluşur;
- Parlamentoda ulusal azınlıklara yer ayrılır;
- Parlamentoda sabit çoğunluk temin edilmediği takdirde oylamanın ikinci aşaması yapılır. Bu zaman sadece en çok oyu alan iki parti yer alır;
- Merkezi Seçim Komisyonu terkibi değişir. Komisyon üyeleri milletvekillerinin genel sayısının 3/5`ünün oylarıyla seçilir ve ardarda olarak, iki kez seçilme hakkına sahiptir.
Referandumun yapılmasının esas amacı Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan’ın hakimiyet süresini uzatmak ve yeni Anayasaya göre ilk ve son kez yedi yıllık Cumhurbaşkanı seçilmesini sağlamaktı. Not edelim ki, Sarkisyan iki kez Cumhurbaşkanı seçildi ve 2018 yılında yönetiminin on yılı bitecek.
Anayasa değişikliğine göre, Cumhurbaşkanı sembolik nitelik taşıyacak, yürütme başbakan şahsında hükümete verilecektir. Bu o demektir ki, Sarkisyan, Dağlık Karabağ çatışmasının çözümünde siyasi sorumluluğu omuzlarından atıyor ve yeni Anayasaya göre bu meseleden Başbakan sorumludur.
Ermenistan’da muhalif siyasi partilerin Parlamento yönetim sisteminde faaliyet tecrübesi yoktur, bu Ermenistan vatandaşları için de geçerlidir. Anayasada gösterilmesine rağmen, siyasi partilerin hangi ilkeler çerçevesinde faaliyet göstereceği bilinmemektedir. Hakim partinin pozisyonları güçlenmiştir. Yakın gelecekte Ermenistan’daki birçok küçük siyasi partinin siyasi sahneden silinmesi olasılığı var.
Nisan olaylarından sonra Ermenistan’da ciddi bir siyasi kriz yaşandı. Bu kriz, hem iktidarda temsil olunan güçler arasında, hem muhalif partilerin hükümete ilişkisinde, hem de kamuoyunda hissedildi. Ermenistan’ın son 25 yılda iddia edildiği gibi güçlü bir devlet olmadığı, ordu kuruculuğunda ciddi sorunların, siyasi ve ekonomik hayatın tüm alanlarında rüşvetin ve yolsuzluğun yüksek düzeyde olduğu, halk ve hükümet arasında derin uçurum olduğu gerçeği ortaya çıktı.
Ermenistan, son 25 yılda yanlış ekonomik, sosyal, dış ve güvenlik politikası uyguladığı gerçeği ile karşı karşıya kaldı. Sarkisyan yönetimi, bu krizden minimum kayıplarla çıkmaya çalışsa da, ciddi yaralar aldı ve yaşanması muhtemel başka siyasi krizin önlenmesinde ne kadar zor duruma düşeceği ihtimali arttı. Zira, 17 Temmuz’da silahlı grubun polis alayına saldırısından sonra iktidarın ne kadar aciz durumda kaldığı ortaya çıktı.
Sarkisyan yönetimi, Nisan olaylarından sonra yaşanan siyasi krizden çıkmadan “Sasna Çrer” silahlı grubunun işlediği terör eylemi hükümete ciddi darbe vurdu. Ülkede yaşanan ekonomik, sosyal ve politik sorunlar, Dağlık Karabağ sorununda Ermenistan’ın konumunun zayıflaması, dış ve güvenlik politikasının iflas etmesi halkı meydanlara topladı. “Sasna Çrer” silahlı grubunun işlediği terör eylemi halkın meydanlara çıkmasını tetikleyen önemli bir faktör oldu. Doğru, Ermenistan’ın diğer bölgelerinde ciddi protesto dalgası başlamadı, ama sadece Erivan’da yaşananlar, meydana çıkanların sosyal, siyasi talepleri gündeme getirmeleri hükümeti korkuya düşürdü. 1 Ağustos’ta “Sasna Çrer” silahlı grubu gönüllü şekilde teslim oldu ve kriz bitti. Dikkat edilmesi gereken nokta, kriz hükümetin aldığı önlemler sonucunda değil, silahlı grubun gönüllü teslim olması ile bitti. Bu süreçte Ovik Abramyan hükümetinin ne kadar kötü faaliyet gösterdiği anlaşıldı. Üç haftaya yakın süren “Sasna Çrer” krizinde Başbakan hiçbir beyanat vermedi, sanki bu olaylar başka bir devlette oluyordu. Başsavcı Gevorq Kostanyan’ın istifa etmesi, Erebuni Emniyet Müdürü ve İçişleri Bakanlığı ve Milli Güvenlik Servisi’nde birkaç yüksek rütbeli subayın işten çıkarılması hakimiyet genelinde ciddi anlaşmazlıkların yaşandığını gösteriyor.
“Sasna Çrer” silahlı grubunun işlediği terör olayından sonra Serj Sarkisyan yeni hükümetin kurulacağı yönünde görüş bildirerek bunun “milli mutabakat hükümeti” olacağını dedi. Nihayet Sarkisyan, Ovik Abramyan’ın istifasını kabul edip, yeni hükümetin kurulmasını Karen Karapetyan’a havale etti.
14 Ağustos 1963 tarihinde doğan Karapetyan, 1986 yılında Erivan Üniversitesi’nin uygulamalı matematik bölümünü dereceyle bitirmiş, 2001-2010 yıllarında Armrosgazprom (şimdiki Gazprom-Armeniya) şirketinin Genel Müdürü, 2010 yılının Aralık ayından 2011 yılı Ekim ayına kadar Erivan Belediye Başkanı, 2011 yılından Gazprombank’ın Başkanı, 2012 yılının Kasım ayından ise Gazprom Mejregiongaz şirketinin Genel Müdürü’nün strateji geliştirmeden sorumlu yardımcısı görevlerinde çalıştı. Karapetyan’ın iş tecrübesine dikkat ederken, bir yıllık Erivan Meri çalışmasından başka devlet yönetim mekanizmasında ciddi tecrübesi olmadığını gözlemlemek mümkündür. Hakim Cumhuriyet Partisi üyesi olması hakkında da bilgi yoktur. Bakanlar Kurulundan birinin Başbakan atanmaması göstermektedir ki, Sarkisyan devlet yönetiminde tecrübesi olmayan birini Başbakan atayarak, 2017 yılında yapılacak Parlamento, 2018 yılında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde daha rahat işleyebileceği, söze bakan birini seçmiştir. Uluslararası şirketlerde tecrübesinin olmasına rağmen, büyük bir ihtimalle Karapetyan hakimiyet kulislerinde nelerin yaşandığından, siyasi mücadelenin dinamiklerinden pek bilgili değil.
Bazı Ermenistan yayın organları Karapetyan’ı “değişikliklerin sembolü” ve hakimiyet kapsamında “uzlaşma sembolü” olarak görse de, bazıları Rusya’nın adamı olarak anlatmaktadır. Hatta bu kaynaklar “Moskova Karapetyan’ı bırakmış ve Ermenistan’a iş gezisine göndermiş?” gibi haberleri manşetten verdi. Bazı kaynaklar ise Rusya’nın adamı olduğu bilinen Karapetyan’ın Başbakan görevine getirilmesinin son zamanlarda gerginleşen Ermenistan-Rusya ilişkilerinin düzene oturtulmasına vesile olacağını iddia ediyor. Ama iki ülke arasındaki gerginliğe dikkat edildiğinde bunun son 25 yılda Ermenistan’ın uyguladığı yanlış dış ve güvenlik politikalarının sonucunda yaşandığını görmek mümkündür. Karapetyan belki bu gerilimi bir ölçüde azaltabilir, ama çözemez.
Karapetyan’ın Başbakan görevine adaylığı büyük bir ihtimalle Rusya ile de razılaştırılmış. Rusya’ya ait uluslararası şirkette yüksek görev tutan Karapetyan Batı siyasi düşüncesi ve demokrasi anlayışına sahip olacak biri değil. Karapetyan’ın Başbakan görevine getirilmesi Avrupa ve ABD ile ilişkilerde bir dereceye soğukluk yaşanmasına neden olabilir. Ermenistan’ın sosyo-politik yaşamında tanınmayan, klanlararası mücadelede yer almayan, kendisinin büyük işi olmayan Karapetyan’ın “uzlaşma sembolü” veya “Rusya’nın adamı” olup olmaması çalışmaya başlamasından 2-3 ay sonra belli olacak.
Karapetyan, 2017 yılında yapılacak Parlamento seçimlerine veya 2018’de yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar Başbakan görevinde kalabilir. Anayasa Reformu’nun ardından Parlamento ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri yeni sistemle yapılacak. Bilinen hiçbir siyasi partide temsil olunmayan Karapetyan’ın bu yeni sistemde Başbakan görevinde kalacağı ihtimali Cumhurbaşkanı ile ilişkilerine ve ekonomik reformların başarılı sonuçlar elde etmesine bağlıdır. Karapetyan`ın Başbakan görevinde uzun süre kalmasında önemli rolü onun oligarşik klanların hiçbirine dahil olmaması olgusu oynayacaktır. Ama Ermenistan’ın iç sosyo-politik hayatının dinamikleri ve ekonomik reformların uygulanması süreci değerlendirilirse, Karapetyan kendisi oligark olabilir veya herhangi bir oligarşik klanın yanında yer alabilir. Bir başka ifade ile, Karapetyan, şimdilik yeni geçiş döneminin Başbakanı olacak.
Dr. Hatem CABBARLI