Suriye krizi derinleştikçe, ABD ile Türkiye arasındaki fay hatları da aynı ölçüde daha kırılgan hale geliyor. Türkiye, Fırat Kalkanı harekatını Suriye’nin iç kesimlerine doğru sürdürürken, Özgür Suriye Ordusu ile birlikte ilerleyişinde, IŞİD ve PYD gibi terör örgütlerinin harekat noktalarını da imha ediyor. Türkiye’nin, güney sınırının terör tehdidinden kurtulana dek, operasyonun tam anlamıyla başarıya ulaşması beklenmemeli. Diğer taraftan, ABD, Rusya ve İran da Suriye’nin geleceğini kendi menfaatleri doğrultusunda şekillendirmeye çalışıyorlar. Demek oluyor ki, “Yeni Orta Doğu” coğrafyasının kaderi Suriye üzerinden şekillenecek.
Orta Doğu’nun değişmeyen önemi
Büyük aktörler “Yeni Dünya Düzeni”ni tasarlarken, onlar için sorun oluşturan ilk nokta Orta Doğu olmuştur. Coğrafyanın bereketli enerji yatakları, 20. yüzyılın sanayi devrimine güç sağlamıştır. ABD’nin Soğuk Savaş süresince Sovyet etkisinden korumaya çalıştığı Orta Doğu bölgesinde, Soğuk Savaş’ın sona ermesinden sonra, özellikle Putin dönemiyle birlikte Rusya’nın ağırlığı hissedilmeye başlandı. Bilhassa Suriye’nin Tarsus ve Lazkiye bölgesindeki askeri varlığı, Rusların Akdeniz politikasının en önemli hareket noktasını oluşturuyor. Dolayısıyla, Esad Suriye’de iktidarda kalsın veya kalmasın, Rusların bölgesel menfaati gereği her şartta bu bölgede askeri varlığını koruyacak ve devamlılığını sağlayacaktır.
Federe Kürt Devleti Senaryosu
Elbette Suriye’nin yanında Irak’ın da önemi, yeni düzenin oluşmasında büyük önem arz ediyor. ABD’nin nihai hedefinin Basra’dan Doğu Akdeniz’e kadar ulaşacak büyük bir koridorun tesisi olduğu göz önünde bulundurulursa, bunun girişimlerin 1991 ve 2003’te iki kez Irak’ta gerçekleştirildiği görülecektir. Bunun yanı sıra, ABD’nin Orta Doğu politikasında bölge Kürtlerinin ayrı bir önemi var. 1916 yılında Orta Doğu’nun emperyalist devletlerce yeniden çizildiği dönemden itibaren, bu coğrafyada yaşayan Kürtler, bölge politikaları kapsamında kullanılmaya çalışıldı. Özellikle Türkiye’ye karşı bu vesile ile Türkiye’deki Kürtleri kışkırtarak özerklik ve bağımsızlık vaatleriyle Türkiye, Irak ve İran Kürtlerini kapsayacak “Federe Kürt Devleti” senaryoları hazırlandı.
Arap Baharı, BOP’a hizmet etti
11 Eylül 2001 günü İkiz Kuleler ve Pentagon’a düzenlenen saldırılar sonrası, ABD, bunu Büyük Orta Doğu Projesi’nin ilanı için gerekçe olarak gösterdi. Proje kapsamında, Washington, Fas’tan Orta Asya’ya kadar 24 ülkenin sınırlarında ve rejimlerinde değişiklik yapacaktı. Akabinde, 2010 yılında Tunus’ta bir gencin kendini ateşe vermesiyle başlayan Arap Baharı, her ne kadar Arap haklının demokrasi mücadelesi olarak gösterilse de, neticede ABD’nin Büyük Orta Doğu Projesi’ne (BOP) hizmet eden bir hareket oldu; bölgeye demokrasiden çok tiranlık getirdi.
ABD, IŞİD ve PYD’nin önünü açtı
Bugün Suriye, BOP’un en önemli aşamasıdır diyebiliriz. Büyük aktörlerin vekalet savaşı yürüttüğü topraklarda, terör uluslararasılaştırılarak ihraç ediliyor ve Suriye her geçen gün bölünüyor. ABD, IŞİD’e karşı PKK’nın bölgedeki kolu olan PYD’yi kullanarak meşrulaştırıyor, fakat IŞİD’e karşı mücadele eden bir diğer örgüt olan El-Nusra’yı terör örgütü olarak değerlendiriyor. Washington’ın kendince tasarladığı bu “özel savaş” yöntemi sayesinde, dolaylı olarak IŞİD ve PYD’nin önü açıldı ve bu sayede de alan örgütler hakimiyeti kurmaya başladılar.
Konfederal Suriye’nin altyapısı hazır
ABD’nin önde gelen düşünce kuruluşlarından biri olan Brookings Enstitüsü’nde 2015 yılında hazırlanan rapor, Konfederal Suriye’nin ipuçlarını taşıyordu. Rapora göre; Suriye’de, birincisi ülkenin kuzeydoğusunda PYD’nin hakim olduğu, ikincisi de Suriye’nin güneyinde Ürdün sınırında kurulacak “güvenli bölgeler”, Amerikan koridoru bakımından oldukça önemli. Bu sayede güvenli bölgeler zamanla özerk bölgelere dönüşerek Konfederal Suriye’nin oluşumu sağlanacak.
2022 yılında İsrail olmayacak
Orta Doğu’da tüm bunlar yaşanırken, İsrail’in varlığı ve güvenliği belki de gerektiği kadar sorgulanmıyor. ABD’nin Orta Doğu’da kendisinden sonra önem verdiği en değerli ülke İsrail. Fakat ABD Dış İşleri eski Bakanı Henry Kissenger’a göre, 2022 yılında İsrail devleti artık olmayacak. İlk başta anlamsız gelebilir, fakat toplam 70 milyar dolarlık bütçeye sahip 16 ABD istihbarat kurumunun “İsrail Sonrası Orta Doğu’ya Hazırlık” ismindeki 82 sayfalık rapor incelendiğinde, Arap Baharı sürecine İsrail’in karşı koyamayacağını ifade etmesi bazı ipuçları sağlıyor.
Mesaj nedir?
Henry Kissenger, İsrail yanlısıdır ve ABD istihbarat örgütleri de İsrail yanlısı medyanın etkisi altındadır. Demek ki, bu ifadeler İsrail’in yıkımını işaret etmiyor. “O halde mesaj nedir” sorusunu sorduğumuzda, cevap şu olmalıdır; Büyük Orta Doğu Federasyonu. Dün ve bugün yaşanılan, yarında yaşanılacak olan tüm bölgesel gelişmelerin uzun vadeli hedefinde, bölge ülkelerin atomize olduğu, sonrasında da konfedere hale geleceği bir düzene doğru ilerliyoruz.
Furkan KAYA