Küresel çapta jeopolitik gelişmelerin hızlanmasıyla birlikte çeşitli bölgelerde olası değişiklikler daha da güncelleşiyor. Sır değil ki, 2017 yılında Batı ile Rusya arasında yoğun bir siyasi diyalog başladı. Taraflar, çeşitli yönleri tartışıyorlar, ama şimdilik aralarında çelişkiler hakimdir. Bunun fonunda, Ermenistan gibi küçük ülkelerin tutacağı konum da ilginçtir. Aynı şekilde, Avrupa Birliği ile Avrasya Ekonomik Birliği ilişkilerinin içeriği bağlamında Erivan’ın oynadığı rolle ilgili de bazı fikirler seslendiriliyor. Ermeni uzmanlar, iki kurum arasında “köprü” rolü oynamaktan bahsediyorlar. Peki gerçekte durum nedir? Ermenistan, gerçekten de bu iki büyük kurum arasında birleştirici bir faktör olabilir mi? Bu gibi konular üzerinde durmaya ciddi ihtiyaç görüyoruz.
Ermenistan-AB: Kısa Tarihi Bakış
2013 yılında Ermenistan ile Avrupa Birliği (AB) arasında Ortaklık Antlaşması’nın imzalanması bekleniyordu, aynı zamanda Ermenistan Cumhurbaşkanı’nın ülkesinin Avrasya Ekonomik Birliği’ne (AEB) üyelikle ilgili resmi açıklamasından sonra AB ile Ermenistan’ın ikili ilişkilerinde durgunluk dönemi başladı. Bu ilişkilerin zayıflamasında çıkarı olmayan Erivan, Ortaklık Antlaşması’nın sadece siyasi bölümünü imzalamaya hazır olduğunu bildirse de, Avrupa Komisyonu bunu olanaksız buldu. Ortaklık Antlaşması’nın siyasi ve ticari bölümlerinin vahitlik oluşturduğunu kaydeden Avrupa Komisyonu, onun siyasi bölümünün ayrıca imzalanması önerisine olumsuz yanıt verdi.
Geçen süre zarfında, Ermeniler, Fransa ve diğer Avrupa ülkeleri ile lobicilik faaliyetlerini kullanarak AB ile ilişkilerinin güçlendirilmesi amacıyla çabalarını arttırdı. Sonuçta, 2015 yılının Ekim ayında AB Dış İlişkiler Konseyi tarafından Ermenistan ile yeni bir anlaşma için görüşmelere başlanması için yetki verildi. Görüşmeler, resmen 7 Aralık 2015 tarihinde başlamış ve bugüne kadar görüşmelerin 5 oturumu yapılmıştır.
Ermenistan’ın “Avrupa Değerleri”
Bir yıldan fazla süre boyunca Ermenistan ile Avrupa Birliği arasındaki görüşmelerin sonucu olarak yeni çerçeve anlaşmasının imzalanması üzere tartışmalar yoğunlaşsa da, AB yetkilileri, Ermenistan’ın uygun yönde pratik adımlar atmamasını tepkiyle karşılıyorlar. Avrasya Ekonomik Birliği ile Avrupa Birliği arasında “köprü” rolünü oynayacağına inandırmaya çalışan Ermenistan, her yıl AB’den 50 milyon Euro tutarındaki paranın ayrılmasına nail olur ki, bu da Ermenistan’a ayrılan tüm donör gelirlerinin yarısını oluşturuyor. Genel olarak 1992-2016 yılları için donör yardımı çerçevesinde AB tarafından Ermenistan’a 500 milyon Euro ayrıldı.
Avrupa Komisyonu yetkililerinin hazırladığı rapor ve açıklamalarından belli oluyor ki, Erivan ile işbirliğinin perspektifleri ile ilgili karamsar görüşler güçlenmektedir. Ermenistan, bir yıldan fazla yapılan görüşmelere rağmen, ekonomik işbirliği önceliklerinin halen tespit edilmemesi, ticaret üzere gümrük vergileri ve diğer alanlarda standartların takdim olunmaması meseleyi daha da zorlaştırmıştır.
Doğaldır ki, Ermenistan’ın Avrupa Birliği ile Avrasya Ekonomik Birliği arasında “ticaret kavşağı” rolünü oynaması hakkında teklifi Brüksel tarafından şüphe ile karşılandı. Ermenistan’ın AEB’e üyeliğinden kaynaklanan yükümlülüklere öncelik vermesini iyi anlayan AB, ilgili konularda Ermenistan’a geniş imkanlar yaratmak, dolayısıyla, kart-blanş vermek niyetinde değildir. AB çok iyi anlıyor ki, ekonomisinin önde gelen alanları Rusya’nın etkisi altında olan Ermenistan Hükümeti, reformlar alanında başarılarını abartarak Avrupa Birliği’nden yeni Çerçeve Anlaşmasında kendisi için belirli imtiyazlar elde etmek istiyor.
Avrupa Komisyonu Ermenistan’ın bu teklifinin imkansız olduğunu düşünse de, Ermenistan özgü geleneksel girişimleri ile söz konusu belgenin 2017 yılının ilk yarısında imzalanmasına ulaşmak istiyor. Bu amaçla Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan’ın Brüksel’e bir yolculuğu da bekleniyor. Ziyaretin temel amacı Avrupa Birliği-Ermenistan yeni ikili anlaşma projesi görüşmelerini tamamlamak ve onun imzalanmaya hazır olması haberini ilan etmektir. Bu hususta, Sarkisyan’ın Brüksel ziyareti AB ile ikili ilişkilerde elde edilmiş ilerleyişi seçim arefesi Ermenistan kamuoyuna iktidarın başarısı olarak değerlendirmek, sonuçta, parlamento seçimlerinde mensup olduğu partinin galibiyet olasılığını güçlendirmek amacındadır. Aynı zamanda, Rusya ile yaptığı görüşmelerde AB ile imzalanacak yeni anlaşmayı “önemsiz” belge gibi kaleme vererek ikili oyun oynayan Erivan’ın söz konusu belgeyi son anda imzalamaktan imtina edebileceği istisna değildir. Çünkü ekonomik-siyasi açıdan bağımsız olmayan devletin bu tür belirsiz adımlar atması şaşırtmıyor. Henüz 2013 yılında biz benzer durumun tanığı olmuştuk.
AEB ile AB Arasında: Gerçeklik ve Ermenistan’ın Sinsi Adımları
Fakat Ermenistan’ın oynadığı tüm bu oyunlara rağmen, Avrupa Birliği’nin Ermeni lobisinin baskılarına nasıl tepki vereceği konusunda net fikir eklemek biraz zordur. Çünkü bazı durumlarda büyük devletler kendi çıkarları için lobilerin imkanlarından yararlanırlar. Ermeni lobisi de uzun yıllardır sadece bu güçlerin elinde “ara karıştıran maşa”dır. Bunlarla birlikte, meselenin başka bir yönü de var ki, bu, gerçeğe daha uygundur. Biz, Ermenistan’ın, genellikle AB ile AEB arasında “köprü” rolünü oynamak için güçlü olup olmadığını kastediyoruz.
Yani meseleyi Ermeni uzmanların yapay biçimde şişirmesi henüz gerçeklik demek değildir. Avrupa Birliği ile Ermenistan ilişkilerinin kısa kronolojisi bile orada siyah lekelerin olduğunu açıkça gösteriyor. Ana nokta bu bağlamda şunlardır: Erivan, Brüksel’e verdiği vaatleri kısa sürede ve beklenmedik hareketle bozdu. Serj Sarkisyan, Ermenistan’ın Rusya’nın jeopolitik, askeri, ekonomik, kültürel ve güvenlik şemsiyesi altında olmak istediğini 3 Eylül 2013’te Moskova’da beyan etti. Aynı dönemde Avrupa Kasım’da yapılacak Vilnius Zirvesi’ne Erivan’ın AB’ye ortak üye olmasını bekliyordu. Sıradan insanlar arasında S. Sarkisyan’ın bu hareketine ihanet denir, siyasette ise “seçim” olarak nitelendiriliyor. Her durumda, yukarıda vurgulanan tarihi hatta Ermeni analistlerin çoğu ülkenin jeopolitik seçim zamanı gibi nitelendiriyorlar. Bu, bir gerçektir. Şimdi aynı düzlemde Ermenistan’ın AEB ile AB arasında hangi anlamda “köprü” rolünü oynayabileceğine bakalım.
Genel olarak, Avrupa’nın böyle bir köprüye ihtiyacı var mı? Tabii ki yok, çünkü Batı’nın Rusya’ya “köprü” kavramının kendi içeriği var ve orada Ermenistan gibi ön karakol bir devlet minimum rol oynayabilir. Sorunun bu yönü yeterince nettir. Onların bazılarını hatırlatalım. Birincisi, Ermenistan’ın jeopolitik rolü çok zayıftır. Onun bağımsız olarak bölgede jeopolitik süreçleri etkileme olanakları oldukça sınırlıdır. Bunu BM Güvenlik Konseyi’ne geçici üyelik yarışında herkes bir daha net gördü. İkincisi, Ermenistan’ın devlet gibi imajı belirsizdir. Ermeni uzmanlar bile bazı durumlarda şu soruyu soruyor: “Bağımsız Ermeni devletçiliği oluşmuş mu?”… Ve cevap hiç de olumlu olmuyor. Üçüncüsü, Ermenistan, komşu bir devletin topraklarını işgal etmiş ve onu terk etmek istemiyor. Bu durumda AB hangi statüyle saldırganı işbirliği için köprü gibi kullanabilir? Bu, Avrupa Birliği’nin itibarına ciddi zarar vermez mi? Tabii ki, verir. Hem de Azerbaycan’ın sahip olduğu uluslararası imajın yanında bu, oldukça kötü görünüyor. İşte, Bakü’de dünyanın iki büyük gücünün yetkilileri görüşüp güvenlik konusunu tartışıyorlar. Erivan’da kimler görüşüyor ve neyi tartışıyorlar? Bir örnek bile yok. Nihayet, dördüncüsü, Ermenistan’ın dış politikasında işbirliği ve barışın somut belirtisi yoktur. Bunu teyit eden faktörlerden biri bu ülkenin tüm bölgesel işbirliği formatlarından, projelerden kenarda kalmasıdır. Öyle bir format yoktur ki, Erivan herhangi şekilde orada olsun. Mantık açıktır: kendi bölgesinde komşu devletlerle ilişki kuramayan bir küçük ülke iki büyük topluluk arasında nasıl köprü rolünü oynayabilir?
Aslında, Ermenistan’ın AB ile ilişkilerinin dinamiği de yukarıdaki sonucun doğruluğunu onaylıyor. 2013 yılından sonra AB-Ermenistan ilişkileri felç durumuna düştü. Bir süre Brüksel Erivan’ı yanına yakın bırakmadı. Fakat sonraları belli kadar ilişkilere start verildi. 2015 yılının aralık ayında ise yeniden görüşmelere ivme verildi. Şimdi farklı çerçeve anlaşma üzerinde çalışma yapılmaktadır. Siyasi düzlemle bağlı 2013 yılında olan durum değişmedi. Altı aşamalı görüşmeler sırasında taraflar arasında siyasi ilişkilere somut içerik verildi.
Ermenistan artık AEB üyesi olarak bu alanda belli işlev yerine getirebilirdi. Çünkü Avrasya Ekonomik Birliği’ne girdikten sonra Erivan’a jeopolitik, askeri ve güvenlik teşkilatlarında örgüt karşısında yükümlülükleri vardır. Diyelim ki, S. Sarkisyan toplantılarda AEB üyelerinden (CSTO çerçevesinde) onu savunmasını istiyor. Hatta Türkiye’yi NATO üyesi olarak örnek gösteriyor, onu Yunanistan’ın savunduğunu söylüyor. Demek ki, S. Sarkisyan kesin olarak, güvenliği AEB ile bağlıyor.
Erivan siyasi-ekonomik açılardan da AEB’e tam bağımlıdır. Ermenistan’ın yeni hükümetinin reformlar adlandırdığı yeni “programında” bu husus geniş yansıdı. Erivan’da bilinen karşı-durma süreçlerinden anlaşıldı ki, iktidar meselesine Kremlin`in etkisi oldukça büyüktür. Orada Moskova’nın rızası olmadan bir şeyler yapmak çok zordur. Bu durumda Ermenistan’la Avrupa Birliği arasındaki siyasi ilişkiler ne düzeyde mümkündür? Çok sınırlı ve daha resmi bağlamda, mümkün olabilir.
Ekonomik unsur daha zor şartla ilişkilidir. Ermenistan’ın ekonomik altyapısı neredeyse tamamen kontrol altındadır. Ermenilerin bağımsız uzmanları somut olgularla ispat ediyorlar ki, ekonomik alanda Erivan’ın bağımsız biçimde herhangi adım atması imkansızdır. Örneğin, hatta vergi alanında Erivan’ın yetkisi kendisinde değil. Ülkenin dış ilişkilerinin stratejisi AEB’in çıkarına uygun belirlendi. Enerji, finans gibi önemli alanlarda altyapı doğrudan Rusya’ya bağlıdır. Rusya ile AB arasında bu alanlarda işbirliğinin ne durumda olduğu bilinmektedir. Böyle bir durumda Ermenistan iki kurum arasında bir köprü rolünü oynayamaz. Bu, saçma bir iddiadır.
İşbirliğinin Seviyesi ve Potansiyeli: Yerevan Neye Umutlu Olbilir?
AB bazı ortak alanlarda ilişkileri geliştirebilir, örneğin, vize rejimini liberalleştirme trendinde olabilir. İnsanların sınırları kolay geçmesi neredeyse çoğu devletler arasında müzakere edilir ve bu anlamda o, genel nitelik taşıyan bir süreçtir. Herhangi imtiyaz sözkonusu değildir. Başka mesele Avrupa Birliği’nin hava mekanının açılması ile ilgilidir. Bu yönde de AB çeşitli ülkelerle işbirliğindedir ve yenilerini ekliyor. Burada AB-AEB ilişkilerinin herhangi önemi yoktur.
AB ile Ermenistan arasında eğitim ve kültür alanlarında işbirliğinin müzakeresinin Avrasya Ekonomik Birliği faktörüne ne derecede ilgili olduğu bilinmemektedir. Çünkü Ermenistan’ın ne eğitim sistemi, ne de kültürel potansiyeli iki örgütü birbirine bağlayabilecek kapasitede değildir. Burada Rus kültürü ve eğitim sisteminin öncü konumda olması yadsınamaz bir gerçektir. Bu nedenle bu iki alan üzerinde ilişkilerin sadece Ermenistan’ın kendisine herhangi yararı gelmesine yol açabilir. Ayrıca, Ermenistan bilim, eğitim, kültür, turizm gibi alanlarda hangi uluslararası etkinlik düzenledi ki? Bu yönlerde Erivan`la ilişkisi olan büyük kurumlar veya tanınmış kişiler var mı? Hatırlamıyoruz. Bu durumda Ermenistan’ın AB ile AEB arasında köprü rolünü oynaması iddiası gülünç gözükmüyor mu? Henüz kendisinin bağımsızlığına nail olamayan, tam asılı halde bulunan saldırgan ve küçük bir ülkenin uluslararası arenada hiçbir güveni olamaz.
Böylece, Ermenistan’ın mevcut şartlar dahilinde kendisinin jeopolitik statüsünü yükseltmek iddiası her şeyden önce hülyadır. Ancak onun için bir çıkış yolu var. Eğer Erivan işgal ettiği Azerbaycan topraklarını terk ederse, o zaman Bakü onun için ek koşullar yaratabilir. Zamanla çeşitli uluslararası projelere katılarak Ermenistan sivil süreçlere katılabilir. O halde yine de Azerbaycan’ın ileri sürdüğü işbirliği biçimleri çerçevesinde Erivan dünya ile herhangi gerçek ilişkiler sistemi kurmak üzerinde düşünebilir. Sonuçta, Güney Kafkasya’nın bir ülkesi gibi Ermenistan hem de AB-AEB ilişkilerinde herhangi bir ciddi rol oynayabilir. Başka halde onun her adımı sekteye uğrayacaktır.
Saadet RAHİMLİ