Giriş
2012 yılında yapılan Hıristiyan Demokrat Parti’nin (CDU) Genel Başkanlık seçimlerinde Başbakan Angela Merkel’in yüzde yüze yakın destekle yeniden Başkan seçilmesinin ardından, sol eğilimli ve Sosyal Demokrat Parti’ye (SPD) yakınlığı ile bilinen Alman Der Spiegel dergisi, muhalefetsizliğin sonucu olarak ‘Merkel’in Hıristiyan Demokrat Partisi entelektüel komada” başlığı ile yorum yapmıştı.[1] Der Spiegel dergisinin analizinde “entelektüel koma” olarak nitelendirdiği gelişme, 2008 ekonomik krizin etkisiyle Avrupa’nın yakalandığı sosyal ve ekonomik türbülans içindeki Avrupa Birliği (AB)’nin güçlü ve kararlı lider arayış eğilimini işaret etmekteydi. Euro (Avro) krizi, bu eğilimi daha da açığa çıkarmıştı. Zeynep Attikkan, bu konudaki analizinde siyasetin giderek kişi çevresinde şekillendiği ve bir çeşit “de facto başkanlık” sistemine doğru evrildiği post-modern zamanlarda, Almanya’da merkezdeki siyasetin büyük ölçüde Merkelleştiğini işaret etmektedir.[2] Ancak 21. yüzyılda Almanya’nın iç siyaset sahnesinde özellikle merkez siyasetinde söz konusu haraketlilikler görülmeye başlamış olup, toplumda yükselen İslam karşıtlığı yeni arayışları hareketlendirmeye sebep olmuştur. Avrupa ülkelerinde radikal sağ partilerin performansı Almanya’ya da yavaşta olsa etki etmektedir.[3] Son yıllarda merkez siyasetle özdeşleşmiş olan Merkel ve partisi her ne kadar birinci parti olmayı sürdürüyor olsa da, onlarda da ciddi bir erime olduğu gözlenmektedir.
Tablo 1
Tablo 2
http://www.spiegel.de/politik/deutschland/sonntagsfrage-umfragen-zu-bundestagswahl-landtagswahl-europawahl-a-944816.html adresinden alınmıştır.
Söz konusu yukarıda tabloda görüldüğü üzere, Hıristiyan Demokrat Parti – CDU ile kardeş partisi Hıristiyan Sosyal Birlik – CSU’nun oy oranı 2,5 puan azalarak yüzde 32,5’e düştü. Hıristiyan Birlik Partileri CDU/CSU’nun oy oranının böylece 2012 yılından beri en düşük seviyeye indiği gözlemlenmekte. İktidarda bulunan koalisyon hükümetinin oylarının erimesinin nedeni olarak ise, Başbakan Angela Merkel’in göçmen politikaları gösterilmektedir. Söz konusu bu durum sürekli eleştirilere maruz kalmasına ve partisine de hızla oy kaybettirmesine sebep olmaktadır. Her geçen popülerliğini kaybeden Merkel ve partisinin oylarının önemli bir bölümü ise aşırı sağcı popülist Almanya İçin Alternatif (AfD – Alternative für Deutschland) partisine kaymaktadır. Oyunu 1 puan arttırmayı başaran AfD’nin son anketlerde yüzde 12,5’e ulaştığı görülmektedir Ankete göre, seçimler öncesinde Sosyal Demokrat Parti – SPD de oyunu 1 puan arttırarak yüzde 22,5’e yükselmiştir. Yeşillerin oy oranı ise 0,5 puan azalarak yüzde 9,5’e düşmüştür. Hür Demokrat Parti (FDP)’nin oy oranı yüzde 0,5’lik artışla 6,5 olurken, Sol Parti’nin yüzde 10’luk oyu değişmemiştir.[4]
Almanya İçin Alternatif Parti (AfD)’nin Oluşumu ve Yükselişi
İslam ve yabancı karşıtı söylemlerle ortaya çıkan ve açılımı “Batı’nın İslamlaşmasına karşı Yurtsever Avrupalılar” olan PEGIDA, yine yabancı karşıtı tutumlarıyla dikkati çeken (AfD) ve aşırı sağcı Nasyonal Demokrat Parti (NPD), normalde destekçileri azalmasına ve hemen hemen kaybolmaya yüz tutmuşken, Suriyeli mülteci krizinin Avrupa’nın orta yerinde yeniden ortaya çıkmasıyla yeniden güç kazanmaya başlamışlardır. Özellikle sığınmacıların yoğun şekilde Almanya’ya gelmeleri, endişeleri körükleyerek siyaset yapma geleneğine bağlı olan bu tür aşırı oluşumlar için ortam oluşturmaya zemin hazırlamaya başlamıştır.[5]
Son yıllarda Avrupa ülkelerinde yükselen radikal aşırı sağ partiler Almanya’da da kendilerini gün geçtikçe kendini hissettirmektedir. Avrupa’yı etkileyen finansal kriz Almanya’da merkez partilere karşı tepkileri yükseltmeye başlamıştır. Merkel hükümetinin Euro’yu kurtarma paketine karşı olan bir grup saygın iktisatçı ve gazeteci, 2013 genel seçimlerinden beş ay önce Almanya için Alternatif Partisi (AfD)’ni kurdular. Söz konusu parti, Avrupa Birliği’ne karşı olmamakla birlikte, Almanya’nın “mark”a geri dönmesini istemektedir. Kısacası, merkezdeki Merkel siyasetine alternatif üretme gayretindedir.[6] 2013’teki genel seçimlerde AfD yüzde beş barajını aşamasa da, yeni kurulmuş bir partinin barajı zorlaması kamuoyunda ciddi bir yankı uyandırmıştır.[7]
Aşırı sağ ve popülist söylemlere sahip AfD partisi, demokrasiyi, kuvvetler ayrılığını ve hukukun üstünlüğünü savunduğunu sıkça ifade ediyor olsa da, parti üyelerinden bazılarının Neo-Nazi fikirlerini desteklediği ve o dili kullandığı konusunda eleştirilmektedir. Eleştirmenler, partinin özellikle sağ kanatta yer alan aşırılıkları kendine çekmek adına Nazi karşıtı tabuları bilinçli hedef aldığı görüşündeler.[8] 24 Eylül’deki federal seçimler yaklaşırken, AfD’nin kullandığı söz konusu dilin sertleştiği gözlenmektedir. Yakın zamanda, AfD’nin Başkan Yardımcısı ve Başbakan adayı Alexander Gauland, güçlü olduğu Thüringen eyaletinin Eichsfeld kentinde seçim kampanyasında partililere hitaben yaptığı konuşmasında Uyumdan Sorumlu Devlet Bakanı Türk kökenli Aydan Özoğuz’u hedef alarak, “Anadolu’ya gitsin de kurtulalım” şeklinde kışkırtıcı sözler kullanmış ve bu sözleri başta hükümet ve muhalefet partisi SPD olmak üzere tüm diğer partilerden ve kamuoyundan tepki toplamıştır.[9]
Adalet Bakanı Heiko Maas’a göre, AfD’nin kısmi seçim programı Temel Kanun (anayasa) ile uyumlu değildir. Bakan Maas, bunların arasında en başta AfD’nin seçim vaatleri arasında olan camii minarelerini ve ezanlarını yasaklatma çabalarının Temel Kanun’da açıkça belirtilen dini özgürlüklerin ve inançlara yönelik ayrımcılık ve yasak getirilmek istenmesinin Temel Hak Kanunların ve Anayasanın açıkça ihlal edilmesi manasına geldiği” konusuna dikkatleri çekmetedir.[10]
AfD Neden Yükseliyor?
Tablo 3
Tablo 4
Yukarıdaki Tablo 3’den[11] görüldüğü üzere, AfD, son güncel seçim anket sonuçlarına göre yüzde 10-12 bandımda seyretmektedir ve Başbakan Merkel’in partisi CDU/CSU (Hıristiyan Demokrat Parti) ve SPD (Sosyal Demokrat Parti)’den sonra üçüncü parti olarak federal meclise girmesi öngörülmektedir. Ayrıca Tablo 4’de[12] görüldüğü üzere, AfD, kuruluşunun hemen ardından beş ay sonra 22 Eylül 2013’de gerçekleştirilen federal seçimlerinde ciddi bir yükseliş yaparak % 4,7 oy almış, fakat yüzde 5 seçim barajına takılmıştır. Seçimlere sayılı günler kala, AfD, güncel yapılan anket sonuçlarına göre artık kendisi için kritik seçim barajını aşarak Federal Meclis’e girebilme yeterliliğine sahiptir. Bu nedenle, “AfD neden yükseliyor?” sorusunun perde arkasını incelememiz gerekmektedir.
AfD, Euro krizi sırasında kurulmuş ve seçmenin tepki oyları ile yüzde beş barajına yaklaşmıştır. Ancak kriz atlatıldıktan sonra kuruluşunun ikinci yılında parti bölünmüş ve AfD’nin oy oranı yüzde üçlere kadar gerilemiştir. 2015 yılının ortalarında gelindiğinde ise, partinin ayakta kalıp kalamayacağı tartışılırken[13], partinin kurucu lideri Bernd Lucke Haziran 2015 sonlarına doğru Almanya’nın Essen kentinde düzenlenen olağanüstü genel kurultayda delegelerin yüzde 60 oyunu alan Frauke Petry’nin karşısında büyük bir hezimet yaşayarak istifa etmek zorunda kalmıştır. AfD’de ekonomik olarak liberal kanadı temsil eden Lucke, kurultayda yapmış olduğu konuşmasında AfD’nin aşırı sağa kayması konusunda uyarı niteliğinde sözler kullanmıştır. Frauke Petry’nin Başkanlığa seçilmesi ile birlikte, AfD’nin daha da sağa kayacağı yorumları yapılmıştır.[14]
Mülteci krizinin patlak verdiği ilk aylarda, CDU, SPD ve Yeşiller partilerinin mültecilere kapıları açmaları Alman halkını devletin politikasından uzaklaştırmaya başlamış ve AfD’nin yeni seçilen Genel Başkanı Petry de bu fırsatı değerlendirerek partisinin oylarını yeniden istikrarlı şekilde yükseltmeye başlamıştır. Çoğu siyasetçi AfD’nin oylarının hızlıca eriyerek varlığını sonlandıracağını sanırken, medyanın ve kamuoyunun analizcilerinden gelen uyarıları dikkate almayan Petry partisinin oy oranını hızla ve istikrarlı bir şekilde yükseltmiştir. Diyebiliriz ki, yerleşik partiler halkın mülteci konusundaki bakışlarını, hassasiyetlerini ve AfD’nin yükselişini sağlıklı okuyamadıklarından dolayı AfD’nin yükselişinin önünü açmış oldular.
Tablo 5
https://www.bloomberg.com/graphics/2017-germany-coalition/ adresinden alınmıştır.
Sonuç Yerine
24 Eylül 2017, Alman siyasi takviminde hiç şüphesiz önemli bir tarih olacaktır. Söz konusu anket sonuçları, genel seçimlerde AfD’nin yüzde 12 alarak Federal Meclis’e girerek hükümet kurulma aşamasında kilit bir rol üstleneceğini göstermektedir. SPD’li Adalet Bakanı Maas, AfD mecliste üçüncü güç haline gelirse, AfD’nin Almanya Federal Parlamento ‘Bundestag’ Başkan Yardımcılığını ve Bütçe Komisyonu Başkanlığını isteyebileceğini ifade etmektedir.[15] Kay-Alexander Scholz ise, söz konusu tüm bu gelişmelerin ardından AfD’nin artık sistemde kalıcı bir parti haline geldiğini ve bu gerçeğin siyasiler tarafından kabullenilmesi gerektiğini dile getirerek, bunun sorumlusu olarak da yerleşik partilerin yukarıda da söz ettiğimiz hatalarını işaret etmektedir.[16]
Ancak bugün genel tabloya baktığımızda, Almanya’da CDU, SPD, Sol, Yeşiller ve FDP’nin oyları erimesine rağmen hala çok ciddi bir güce sahip oldukları görülmektedir. Nitekim söz konusu bu partiler, AfD’nin önünü kesmek ve toplumu konsolide etmek adına işbirliğinden kaçınmayarak AfD’yi koalisyona dahil etmeyeceklerini her fırsatta ve çeşitli platformlarda dile getirmekteler.[17] Claire Greenstein ve Brandon Tensley, Foreign Affairs dergisi[18] için kaleme aldıkları analizlerinde, söz konusu bu seçimin önemini iki temel nedene dayandırmaktalar: “… Birincisi, II. Dünya Savaşı’ndan bu yana ülkede federal düzeyde etkili olan ilk aşırı sağ parti -Müslüman karşıtı- Almanya için Alternatif (AfD) partisinin yakın zamandaki yükselişidir. İkinci olarak, Sosyal Demokrat (SPD) Martin Schulz, 10 yıldan bu yana Almanya Şansölyesi Angela Merkel’e yapılan ilk meşru meydan okumayı temsil etmektedir. Alman seçimleri, bu yıl Avrupa’daki en heyecan verici seçim yarışması olacağını göstermektedir.”
Yusuf ERTUĞRAL
REFERANSLAR
[1] ‘Merkel’s CDU Has Become Intellectually Comatose’ (2012), Spiegel Online, http://www.spiegel.de/international/germany/german-commentators-see-merkel-in-strong-position-in-election-year-a-871146.html adresinden alınmıştır.
[2] Zeynep Atikkan (2014), Batı Avrupa’da Aşırı Sağ’ın Yükselişi, İstanbul: Metis Yayıncılık. s. 45.
[3] Zeynep Kolku (2016), “Almanya Siyasetinde Yeni Bir Oluşum: Almanya İçin Alternatif Partisi”, Euro Politika Dergisi, (Nisan-Mayıs-Haziran 2016), Yıl: 1, Sayı: 2, s. 58, (Ayrıca bkz. http://www.europolitika.com/?p=163).
[4] ‘Merkel verliert an Zustimmung’ (2015), Zeit Online, http://www.zeit.de/politik/deutschland/2015-09/angela-merkel-cdu-beliebtheit-politik-gefluechtete-afd adresinden alınmıştır.
[5] Volker Wagener (2015), “Mülteci sorunu aşırı sağı güçlendirdi”, DW, (15 Ekim 2015), http://www.dw.com/tr/mülteci-sorunu-aşırı-sağı-güçlendirdi/a-18785183 adresinden alınmıştır.
[6] Atikkan (2014), s. 132.
[7] Benjamin Knight (2017), “Almanya’nın Siyasi partileri”, DW, http://www.dw.com/tr/almanyanın-siyasi-partileri/a-39185734 adresinden alınmıştır.
[8] Jefferson Chase (2017), “AfD hakkında bilmeniz gereken 10 şey”, DW, http://www.dw.com/tr/afd-hakkında-bilmeniz-gereken-10-şey/a-39756323 adresinden alınmıştır.
[9] ‘Ermittlungen gegen Gauland wegen Volksverhetzung’ (2017), Welt 24N, https://www.welt.de/politik/deutschland/article168515673/Ermittlungen-gegen-Gauland-wegen-Volksverhetzung.html adresinden alınmıştır.
[10] ‘Maas hält AfD-Wahlprogramm für grundgesetzwidrig’ (2017), Welt N24, https://amp.welt.de/amp/politik/deutschland/article168510480/Maas-haelt-AfD-Wahlprogramm-fuer-grundgesetzwidrig.html adresinden alınmıştır.
[11] ‘Sonntagsfrage Bundestagswahl’ (15 Eylül 2017 seçim anket sonucu), http://www.wahlrecht.de/umfragen/ adresinden alınmıştır.
[12] ‘Sonntagsfrage Bundestagswahl’ (15 Eylül 2017 seçim anket sonucu), http://www.wahlrecht.de/umfragen/ adresinden alınmıştır.
[13] Kay-Alexander Scholz (2016), “Yorum: AfD neden yükseliyor?”, DW, http://www.dw.com/tr/yorum-afd-neden-yükseliyor/a-19228615 adresinden alınmıştır.
[14] Cem Dalaman (2015), “Almanya için Alternatif’ Partisi Bölünüyor”, Amerika’nın Sesi (VOA), http://www.amerikaninsesi.com/content/almanya-icin-alternatif-partisi-bolunuyor/2852324.html adresinden alınmıştır.
[15] ‘Maas hält AfD-Wahlprogramm für grundgesetzwidrig’ (2017), Welt N24, https://amp.welt.de/amp/politik/deutschland/article168510480/Maas-haelt-AfD-Wahlprogramm-fuer-grundgesetzwidrig.html adresinden alınmıştır.
[16] Kay-Alexander Scholz (2016), “Yorum: AfD neden yükseliyor?”, DW, http://www.dw.com/tr/yorum-afd-neden-yükseliyor/a-19228615 adresinden alınmıştır.
[17] Hayley Warren, Jana Randow, Tony Czuczka, Julian Burgess (2017), ‘A Guide to Germany’s Possible Coalitions’, Bloomberg, https://www.bloomberg.com/graphics/2017-germany-coalition/ adresinden alınmıştır.
[18] Greenstein, Claire & Brandon Tensley (2017), “Why Does Germany Have Boring Politics?”, Foreign Affairs, https://www.foreignaffairs.com/articles/germany/2017-05-17/why-does-germany-have-boring-politics adresinden alınmıştır.
4 Comments »