2015 PARİS SALDIRILARININ KÜRESEL TERÖR PERSPEKTİFİNDEN GENEL OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ

upa-admin 22 Aralık 2017 4.210 Okunma 0
2015 PARİS SALDIRILARININ KÜRESEL TERÖR PERSPEKTİFİNDEN GENEL OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ

Özet: Terör, oldukça eski dönemlerden beri kullanılan bir kavramdır. Fakat modern anlamda terör kelimesinin kullanılması, ilk kez 1789 Fransız İhtilali’nde yaşanan olaylara tekabül etmektedir. Bu haliyle terör, siyasal terör, devlet terörü, ihtilalci terör gibi türlere ayrılmakta olup, 21. yüzyılda dahi çözülemeyen bir durum haline gelmiştir. Zira küreselleşmenin artmasıyla birlikte kendini sürekli olarak yenileyen farklı terör yöntemleri de ortaya çıkmaktadır. Günümüzde dünyadaki temel tehdit ve güvenlik algılarının başında terör eylemleri ve terörizm ideolojisi gelmektedir. Bu çalışmanın amacı, terör ve terörizm kavramlarının tanımlarına değinilerek, ikisi arasında bulunan ayrımların bir şemasını çizmeye çalışmaktır. Ardından uluslararası terör ve küresel terör kavramlarının tanımları yapılarak, 2015 yılında Paris’te yaşanan terör saldırılarının teorik ve pratik boyutlarını işlemektir.

Anahtar Kelimeler: Anti-Terörizm, Fransa, Paris Saldırıları, Küresel Terör, Terörizm.

 

Giriş

Soğuk Savaş döneminin sona ermesi ile birlikte, uluslararası arena, değişen bazı dinamiklere sahne olmuştur. 1991 yılı itibariyle SSCB dağılmış, Doğu Bloğu çökmüş ve yeni bir dönem başlamıştır. Bu dönem içerisinde risk ve tehdit algılamaları değişmiş ve terörizm kavramı sıklıkla kullanılan bir kavram olarak şekillenmiştir. Günümüzde terör, hem bölgesel, hem de küresel olarak çok tehlikeli boyutlara ulaşmıştır. Terör, kuşkusuz bir insanlık suçudur. Ayrıca 21. yüzyılın en önemli güvenlik sorunlarından birisidir. Çünkü günümüzde terör örgütleri daha iyi örgütlenmiş ve gelişmiş teknolojik olanaklara sahip olmuşlardır. Bu sayede, büyük çaplı olaylara ve büyük tahriplere yol açacak sansasyonel eylemlere imza atmışlardır. Bu eylemleri yaparken, teröristlerin eylem sahaları da genişlemiştir.

Günümüzde terörün eylem sahalarının genişlemesinde iki önemli özellik belirgin hale gelmiştir. Bunlardan birincisi bazı ülkelerin terör örgütlerine verdikleri destek ve bunu bir dış politika unsuru haline getirmeleri, ikincisi ise “köktendinci terör” veya “dinci terör”ün güç kazanmasıdır. Özellikle Orta Doğu ve Arap ülke kökenli örgütlenmeler, “dinci terör” kavramı ile bütünleştirilmiştir. Bunun en önemli sebebi ise, 11 Eylül 2001 tarihinde El-Kaide örgütün Amerika Birleşik Devletleri’nin iki sembol binası olan Pentagon ve Dünya Ticaret Örgütü’nün binasına yaptıkları uçaklı terör saldırılarıdır. Bu terör saldırısı, uluslararası terörün artık “küresel” olarak anılmasına ve “modern terör” kavramının terör literatürüne iyice yerleşmesine sebep olmuştur. Bu hali ile 11 Eylül 2001 terör harekâtının ABD’ye yapılmasının üç önemli sonucu olmuştur. Birincisi, görülmüştür ki, her ülke ne kadar güçlü olursa olsun teröre maruz kalabilir. İkincisi, anlaşılmaktadır ki, terör örgütlerinin ulaştıkları ekonomik ve teknolojik gücün boyutları günümüzde çok artmıştır. Üçüncüsü ise, hiçbir ülke -ne kadar güçlü olursa olsun- teröre karşı tek başına mücadele edemez ve bu konuda dayanışma şarttır.

Bu noktada, bu çalışmanın ilk bölümünde “terör” ve “terörizm” kavramlarının tanımları yapılarak, ikisi arasında nasıl bir farklılık olduğu belirtilmiştir. Ardından, uluslararası arenada neden ortak bir terör tanımının yapılamadığı tespit edilmeye çalışılmaktadır. Bu bölümde, G. Guillaume’un terör ve terörizm tanımlarından yararlanılarak kavramsal bir teorik altyapı sunulmaya çalışılmıştır. Çalışmanın ikinci bölümünde, uluslararası terörün tanımı yapılmakta ve J.P. Salmon’un hazırlamış olduğu Uluslararası Hukuk Sözlüğü’ndeki uluslararası terörizm tanımından yararlanılmaktadır. Üçüncü bölümde ise, küresel terörün tanımları ve teorik bilgisi, 2015 yılının Kasım ayında Paris’te yaşanan saldırılar bağlamında verilmektedir. Bu noktada, 11 Eylül 2001 tarihinden sonra küresel terörün durmadan boyut değiştirerek geliştiği tespit edilmiştir. Bu bağlamda, siyasal terörizmin türlerine değinilerek, IŞİD terör örgütünün bu noktada hangi tür terör türüne girdiği tespit edilmeye çalışılmıştır. Ayrıca “hiper-terörizm” kavramına değinilerek, Paris’te yaşanan saldırılarının genel bir resmi çizilmeye çalışılmıştır. Son olarak, bu bölümde küresel terörizmin neden bitirilemediği ile ilgili argümanlar maddeler halinde sunulmuştur. Çalışmanın dördüncü ve son bölümünde “anti-terörizm” konusuna değinilmiş ve Paris’te yaşanan saldırılardan sonra Fransa’nın ne gibi güvenlik önlemleri aldığı aktarılmıştır. Bu noktada, yaşanan Paris saldırıları ile ilgili akademik kaynak ve makalelerin henüz az olması sebebiyle, gazete haberleri ve Fransa basınından aktarılanlara başvurulmuştur.

Terör ve Terörizm Kavramları

Tarihsel olarak terör ve terörizm, bir olgu olarak çok eski dönemlerden beri mevcuttur. Ancak siyasi ve toplumsal bir mesele haline gelmesi, daha çok modern zamanlara tekabül etmektedir. Terör kelimesi, ilk olarak Fransız İhtilali’nde karşımıza çıkmaktadır. Jakoben “terör devri”nde, 1789 yılı içerisinde ilk kez terör kelimesi kullanılmıştır.[1] Terörizm kelimesi ise, ilk defa Fransız İhtilali sonrası dönemde kullanılmıştır. Modern terörizmin başlangıcı olarak, Robespierre ve Jakoben Parti’nin “terör dönemi” kabul edilmektedir. Robespierre, terörizm faaliyetinin devlet amaçları için kullanmasına öncülük etmiş ve “devlet destekli terörizm” kelimesini literatüre kazandırmıştır.[2]

Kavramsal olarak terör ise, Latince “terrere” sözcüğünden türemiştir. Kelime, “korkutmak” anlamına gelmektedir. Fransızca “terreur”, İngilizce “terror” olarak bilinmiş ve bütün dünya dillerine okunuşuyla girmiştir. Terörizmi tanımlama meselesi de aslında siyasi bir meseledir. Her ülkenin ulusal çıkarları farklı olduğu için, ortak bir terör tanımı yapılamamaktadır. Bu yüzden, terörizm kavramında her devlet kendi sübjektif kararları doğrultusunda bir tanım yapmaktadır. Fakat hukuken bir kavramı tanımlamak demek, o kavramı sübjektif durumdan objektif bir duruma doğru getirmek demektir. Bu açıdan baktığımızda, devletlerin ortak bir terörizm tanımı yapmaları oldukça zordur. Fakat birden fazla devletin bir araya gelerek ortak saiklerle hareket ettikleri örgüt ve kuruluşlarda, en azından terörizme karşı bir düzenleme getirmeleri tanım yapmaktan daha kolaydır.[3]

Dolayısıyla, dünya genelinde birden fazla farklı terör tanımı bulunmaktadır. Terör, BM’nin 100’den fazla kabul ettiği anlamıyla “hukuk dışı güç kullanarak amaca ulaşma eylemi olarak” tanımlanabilmektedir.[4] Ya da terör, hedef alınan bir siyasi konjonktürü, uygulamakta olduğu bir politikadan vazgeçirmek, ya da geri adım attırmak için uygulanan şiddet ve tedhiş eylemleri olarak ifade edilmektedir.[5] Doktrinde ise, birden fazla terörizm tanımı bulmak mümkündür. Bu doğrultuda terörizm tanımlarına bakacak olursak:

İlk olarak, birçok çalışmada terörizm, “aşırı politik hareketlerin çıkarlarına hizmet edecek bir güvensizlik havası oluşturmak için sistematik olarak başvurdukları şiddet içerikli eylemler” olarak tanımlanmaktadır. Bu tanımlamalara bazen adam kaçırma, suikast, bombalama, kamu binalarının tahrip edilmesi şeklinde somut örnekler de verilmektedir.[6] Terörizmi bu hali terör ile karşılaştırdığımızda; terör, savaş gibi şiddetin bir araç haline getirilerek kullanıldığı bir eylem türü olarak da ifade edilmektedir.[7]  Terörizm ise, politik mücadelenin örgütlü ve sistemli bir şekilde süreklilik arz eden terör eylemleri ile sürdürülmesidir. Bu hali ile terör; korkutma, panik yaratma gibi ihtimalleri sürekli göz önünde bulunduran toplumu güvensiz kılma eylemleridir. Terörizm ise, bu durumun belli bir siyasi mekanizma içinde şekillenmesidir.[8]

Bir başka terörizm tanımına bakacak olursak; G. Guillaume şöyle açıklayıcı bir tanım yapmaktadır; “Uluslararası hukuk açısından terörizm, korku uyandırma amacıyla yapılan insanların hayatlarına ve vücut bütünlüklerine zarar verecek bir biçimde şiddete başvurmayı içeren her türlü hukuk dışı faaliyettir.” Bu tanımdan hareketle, bir faaliyetin terörizm olarak nitelendirilmesi için 3 şartın bulunması gerektiği anlaşılmaktadır. İlk şart, ölüme veya ağır bedeni zararlara sebep olabilecek bir şiddet eylemin yapılmasıdır. İkinci olarak, belirli bir hedefe doğru, önceden tasarlanmış bir plan dâhilinde hareket eden toplu ya da bireysel bir teşebbüsün bulunması gerekmektedir. Bu noktada, örneğin silahlı bir kişinin amacı olmadan sağa sola ateş etmesi terör eylemi olarak nitelendirilemez. Son olarak ise, ulaşılmak istenen amacın belirlenmesidir; yani belirli şahıslar veya toplumsal gruplar üzerinde terör yaratmak. Bu noktada, Guillaume, terörist eylemlerin amaçları, sebepleri, etkileri ve sonuçları bakımından kapsamlı bir tanımın nasıl yapılacağı konusunda bir yol haritası çizmektedir.[9] Bu açıdan baktığımızda, terörizm sadece eylemin türüne ya da niteliğine bakılarak tanımlanamaz. Eylem yapılan yer, kişiler ve eylemin neden bu yerde yapıldığı da terörizm tanımı için oldukça önemlidir. Terörizm, terör faaliyetini yapma doğrultusunda benimsenen ideolojiyi de içermektedir. O halde, terörizm, terör eyleminin hem stratejisi, hem de söylemidir. Yani terör ve terörizm arasında ince bir ayrım bulunmaktadır.  Bu noktada, terörün temel özellikleri olarak karşımıza aşağıda bulunan hususlar çıkmaktadır.

  1. Terör, yaygın bir sosyal, siyasi ve ideolojik tatminsizliğin sonucudur.
  2. Terörde mutlaka bir dış desteğin bulunması gerekmektedir. Bu destek olmasa dahi, en azından bu durumu tetikleyici bir unsur bulunmalıdır.
  3. Dış ülkelerin politikalarından desteklenmeyen terör faaliyetleri uzun ömürlü olamazlar.
  4. Dış ülkelerce desteklenen terör faaliyetleri, terörün iç dinamiklerinin de devamlılığını sağlayan en önemli etkendir.
  5. Küresel bağlamda gelişen evrensel değerler, gelişmekte olan ülkelerdeki terörün meşru bir dayanağı olma zeminini hazırlamaktadır.[10]

Peki, “terörist kimdir” sorusunu sorduğumuzda karşımıza ne çıkmaktadır? Terör eylemlerini gerçekleştiren kişiler (teröristler olarak tanımlamamız mümkündür) genelde sivil olmakla birlikte, her zaman bu kişilerin sivil bir örgütlenme kurmaları da beklenmemektedir. Genellikle teröristler yeraltı tipi örgütlenme ile eylemlerini planlamaktadırlar.[11] Gizlilik içerisinde çalışarak eylemlerini yaparlar. Bu eylemlerini ise, amaçları doğrultusunda propagandaya dönüştürürler.[12] Fakat “terörist”, “gerilla”dan farklıdır. Bu iki sözcük, gerek hukuki, gerekse de ahlaki açıdan birbirine karıştırılmamalıdır. BM’nin yapmış olduğu gerilla tanımına göre, “toprağı düşmanları tarafından işgal edilmiş halklarının içinden çıkardığı ve desteklediği profesyonel anlamda asker olmayan savaşçılardır.” Gerillalar, sivil hedeflere yönelik olarak eylem yapmazlar. Dolayısıyla, uluslararası hukuk “gerilla”yı tanımaktadır. Hatta gerillaların birtakım haklarını da garanti altına almaktadır. Bu noktada ise, halkın tamamı değil sadece bir kısmı destek veriyorsa, o halde gerilla değil, “ayrılıkçı terörist” adını almaktadırlar. Bu durumun ise uluslararası hukukta yeri yoktur.[13]

Uluslararası Terör

Uluslararası terör, bir terör eyleminin birden fazla ülkede gerçekleşmiş olması, bu durumdan da birden fazla ülke vatandaşının etkilenmiş olmasıdır. Uluslararası terörde, birçok ülkenin üye olduğu örgütlere karşı da aynı suçun işlendiği kabul edilmektedir. Genel olarak uluslararası terör birden çok ülke kaynaklı olup, birden çok ülkenin desteklediği terör eylemleridir. Bu eylemlerin ise uluslararası alanda sonuç doğurması gerekmektedir. Ayrıca uluslararası ilişkiler kurallarına ve uluslararası hukuk ögelerine karşı yapılan eylemler de uluslararası terör denir.[14]

J.P. Salmon’un hazırlamış olduğu Uluslararası Hukuk Sözlüğü‘nde uluslararası terörizm tanımı şu şekildedir: “Kendi adına veya bir devletin tasvibi, teşviki ya da müsaadesi ile toplumlara karşı ya da mülkiyetlere karşı bir bireyin ya da grubun ideolojik Saiklerle hareket ederek uluslararası barış ve güvenliği tehlikeye atacak şekilde başvurdukları ağır şiddet eylemlerinin uygulanması” olarak tanımlanmaktadır.[15] Genel olarak uluslararası terörizme baktığımızda, karşımıza terör ile ilgili tanımlanamasa bile, ortak bir kanının oluştuğu bazı argümanlar gelmektedir. Bunları sıralayacak olursak:

  • Terör, genel olarak bir mücadele aracı olarak görülmektedir.
  • Terörün, siyaseten ve fiziken gerek maddi, gerekse manevi olarak var olma gibi bir amacı bulunmaktadır. Aslında terör, bakıldığında, geleceğe yönelik olarak planlanmış amaçlar taşımaktadır.
  • Terörü uygulayan tek bir kişi olsa bile, o kişiyi destekleyen topluluklar bulunmaktadır. Her ne kadar terör birileri adına yapılan eylem biçimi olarak şekillense de, terörü uygulayan kişi de ilerleyen süreçlerde kendi adına değer atfedilen bir simge olarak karşımıza çıkmaktadır.[16]

2015 Paris Saldırılarının Küresel Terör Açısından Değerlendirilmesi

2015 Paris saldırıları, 13 Kasım 2015 tarihinde, yerel saat olarak 21.16’da, Paris’in birinci, onuncu ve on birinci bölgelerinde başlayan, Fransa stadyumu da dâhil olmak üzere gerçekleştirilmiş olan silahlı ve bombalı terör saldırılarıdır. Bataclan Tiyatrosu’nda gerçekleşen rehin alma eyleminin dışında başkent çevresinde en az altı silahlı ve üç bombalı saldırı gerçekleştirildiği açıklanmıştır. Ölenlerin sayısının 132’den fazla olduğu tespit edilmiştir.[17] Bu hali ile, 2015 Paris saldırılarını “küresel terörizm” tanımı içerisinde vermemiz mümkündür. Zira küresel bir güç ya da hegemonyal bir medeniyet olarak temsil edilen Fransa ve başkenti Paris’te yapılan bu terör eylemi, tam olarak küresel terör düzlemine girmektedir.[18]

2015 Paris saldırılarının arka planda gelişen noktaları bu hali ile küresel terör düzleminde değerlendirecek olursak, en önemli sebeplerinden birisi Fransa’nın Koalisyon Güçleri arasına katılarak IŞİD’e karşı yapılmış olan hava saldırısına destek vermiş olması olarak tespit edilmektedir. Fransa, askeri olarak bu güce destek veren büyük devletlerden birisiydi.[19] Ayrıca Fransa, IŞİD’e karşı bölgede var olan Kürt güçlerine yardım sağlamıştır.[20] Bölgeye askeri ve insani yardım sağlayan Fransa, bu noktada IŞİD’in küresel aktörler nezdinde düşmanlarından birisi haline gelmiştir. Türk istihbaratı saldırılardan aylar önce Fransa’yı iki kere uyarmış, ancak Fransız yetkililerden bir yanıt gelmediği tespit edilmiştir.[21] IŞİD’in düzenlemiş olduğu 2015 Paris saldırılarında, o halde, Fransa’nın siyasal faaliyetlerine yönelik olarak kasıtlı ve soğukkanlı bir şekilde yapılmış olan şiddetin varlığı görmekteyiz.[22]

Bu noktada, IŞİD’in gerçekleştirmiş olduğu eylemleri “siyasal terörizm” şeklinde ifade edebiliriz. Wilkinson’a göre, siyasal terörizm, “teröristlerin siyasal amaçlarını teslim etmelerini sağlamak üzere, fertleri, grupları ya da hükümetleri yıldırmak amacıyla sistematik olarak tahrip ve cinayet işleme eylemleridir.”[23] O halde, IŞİD’in eylemleri siyasal amaçlıdır ve siyasal terörizm kategorisine girmektedir. Wilkinson, siyasal terörizmi amaçları yönünden üç büyük gruba ayırmaktadır. Bu noktada siyasal terörizmin de türlerine bakacak olursak IŞİD için hangisini söyleyebiliriz?

  1. İhtilalci Terörizm: Gerçek bir siyasal ihtilalin beraberinde gelmesi için terörist şiddet ve taktiklerinin sistematik olarak kullanılmasıdır. Fransa’daki terör rejimini buraya örnek verebiliriz (1793-1794).[24]
  2. Alt İhtilalci Terörizm: Devletin baskısından dolayı başka siyasi motifleri kullanan terörizmdir. Bu, daha çok hükümetin bazı politikalarını etkileme amacıyla yapılan eylemlerdir. Örnek olarak Avrupa’da yaşanan işçi ayaklanmalarını vermemiz mümkündür.
  3. Bastırıcı Terörizm: Gruplara boyun eğdiren, sistematik olarak bu grupların davranışlarını ele alan ve onlara korkutmak ve yıldırmak için yapılan terör türüdür. Aslında bastırıcı terörde devlet terörü, koloni terörü, polis terörü gibi çeşitler bulunmaktadır. Fakat IŞİD, küresel çapta bu grupları uluslararası aktörler olarak seçmiş ve onlara karşı bir şiddet eylemine girişmiştir. İdeolojik düşünce terörü de baskıcı terörün içerisindedir. O halde IŞİD’i bastırıcı terör formunda ele almamız mümkündür. Çünkü bastırıcı terör, totaliter rejimlere oldukça uygun düşmektedir. IŞİD, hem küresel anlamda dünya ülkelerine, hem de kendi bulunduğu coğrafya içerisindeki halklara bastırıcı terör uygulamaktadır. [25]

Baktığımızda, 11 Eylül’den itibaren, dini ve milliyetçi motivasyonlar taşıyan terör örgütlerinin ortaya çıktığını görmekteyiz. IŞİD terör örgütü de bunlardan bir tanesidir.[26] 2015’te düzenlenmiş olan Antalya G-20 Zirvesi’nin de ana gündem maddelerinden bir tanesi IŞİD konusu olmuştur. Çünkü G-20 Zirvesi’nde de belirlendiği üzere, IŞİD, yeni tip terör eylemleri literatürüne girmiştir. Klasik terör eylemlerinin konvansiyonel yöntemlerinden farklı olarak, IŞİD, yeni tip terör eylemlerinde intihar bombacılığını kullanmaktadır.[27] Genel anlamıyla intihar bombacılığı saldırılarındaki artışının temel sebebi olarak;

  1. Eylemin engellenme güçlüğü
  2. Eylemin tahrip etkisinin genişliği
  3. Toplumda ortaya çıkan derin güvensizlik ve kaygı durumu gösterilebilmektedir.[28]

Günümüzde bu durumu “hiper-terörizm” olarak adlandıran yazarlar, sorunun büyük olduğunu ortaya koymak için intihar bombacılarının da psikolojik durumlarına dikkat çekmektedirler. Çünkü hiper-terörizmde başka hayatları sona erdirmek için kendi hayatlarından da vazgeçen intihar bombacıları bulunmaktadır. Bu konuda küresel güvenlik nezdinde eylemlerin önceden de saptanması zorlaşmaktadır. Eylemcilerin kimliklerinin gizliliği sebebiyle, terörizmin neredeyse kaldırılması imkansız bir hale geldiği düşünülmektedir. 2015 Paris saldırıları da, 11 Eylül saldırılarından sonra hiper-terörizme verilebilecek nadir örneklerden bir tanesidir.[29]

2015 Paris terör eylemleri, altı silahlı saldırı ve üç patlamayı içeren yedi ayrı noktadan gerçekleşen saldırılardır. Silahlı saldırılar Rue de la Fontaine-au-Roi, Rue de Charonne, ve Rue Bataclan sokakları çevresinde gerçekleştirilmiştir. Yani küresel terörün geçmiş terör eylemleri ile kıyasladığımızda, teknolojik olarak kolaylıklardan yararlandığını görmekteyiz. Paris saldırılarında hem silah teknolojisi, hem de bomba kullanılmıştır. Geleneksel terör örgütleri kapsamına bu durumda IŞİD girmemektedir. Silahlı ve bombalı eylemleri planlarken birbirine bağlı olan özerk eylemler geliştirebilme kapasitesini de sağlamışlardır.[30] Bu noktada 2015 Paris saldırılarını ele alacak olursak eğer;

  1. Petit Cambodgeve Le Carillon silahlı saldırıları
  2. Bataclan Tiyatrosu Ablukası
  3. Fransa Stadyumu Patlaması
  4. La Cosa Nostra Silahlı Saldırısı
  5. Rue de Charone Silahlı Saldırısı

Bu saldırıların her birinde gözlemlediğimiz nokta, küreselleşmenin de etkisiyle IŞİD’in mal, insan ve sermayeye hareketlerini arttırmasıdır. Çünkü IŞİD, Paris saldırılarında uluslararası alanın yeni aktörlerinden de yararlanma imkânı bulmuştur. Bu haliyle IŞİD terör örgütü, sınır tanımayan ve hiçbir şekilde ahlaki açıdan sistemle bağdaşmayan eylemlere imza atmıştır. Yeni terör, 11 Eylül saldırıları ile isim değiştirmiş ve politik dini motivasyona dayanan “İslamcı” ya da “Cihatçı” şeklinde ifade edilmiştir. Aslında bu durumun sebebi, Orta Doğu ülkelerinde yaşanan siyasal istikrarsızlıktır. Bu olumsuz durumun hükümetin politikalarını sarsarak, siyasal bir hareket haline geldiği ileri sürülmektedir. IŞİD’in de ortaya çıkmasında siyasal istikrarsızlık gibi oldukça önemli bir faktör bulunmaktadır. [31]

Bu kapsamda baktığımızda, küresel terörizmin ve terör örgütlerinin devamını sağlayan faktörleri şu şekilde sıralamamız mümkündür.

  1. Dünyada bulunan modern koşullar terörist taktiklere başvurmayı teşvik etmektedir. Bu koşullara örnek olarak siyasi bölünmeleri ve istikrarsız rejimleri örnek vermemiz mümkündür.
  2. Dünyada daha küçük, hafif ve taşınabilir ucuz silahlara doğru yaklaşan bir eğilim bulunmaktadır.
  3. Terörizmin özellikle özgür ve demokratik toplumlara karşı göreceli olarak sürdürülmesi daha kolaydır. Bu yüzden totaliter toplumlarda terörizm daha az görülmektedir. Bu durumu ise demokrasinin terör karşındaki üç temel zaafı ile sıralayabiliriz: a-) Demokratik ülkelerde seyahat özgürlüğü bulunmaktadır, b-) Demokratik ülkelerde özel hayatın gizliliği söz konusudur, c-) Bireyler kendi seçtikleri gruplara katılma haklarına sahiptirler.
  4. Batılı bazı ülkelerin getirdikleri bazı yasal düzenlemeler de teröristlerin işine gelmektedir. [32]
  5. Devlet destekli terörizm güçsüz devletlerce kullanılarak profesyonel ordular karşısında daha fazla kullanılır hale gelecektir.
  6. Terörizm faaliyetleri ile terör örgütleri birtakım çıkarlar da elde etmektedirler. Bu konuda maddi ve manevi olarak kendilerine para, prestij, statü gibi ayrıcalıklar sağlamaktadırlar. Bunlardan dolayı, terörün kısa zaman içerisinde bitmesi de çok olası görülmemektedir. [33]

Anti-Terör ve Terörle Mücadele

Terör eylemleri toplumun yüzyüze kalmış olduğu karşı koyulması en zor tehditlerden birisidir. Yukarıda görmüş olduğumuz adam kaçırmadan silahlı saldırıya, bomba yüklü araçlardan intihar saldırılarına kadar sivil hedeflere yönelik olarak yapılmış terör eylemleri güvenlik sorunlarının başında gelmektedir. Bu nedenle, gerek küresel, gerekse de ülkesel bazda terör eylemlerini durdurmak için birçok çalışma yapılmaktadır. Anti-terör adı verilmiş olan bu önlemleri üç kategoride toplamamız mümkündür:

  • Güvenlik önlemlerinin güçlendirilmesi,
  • Askeri mücadele,
  • Politik önlemler.

I. Güvenlik Önlemlerinin Güçlendirilmesi

Orta Doğu coğrafyası, 1990’lardan bu yana sürekli etnik milliyetçi ve dini-mezhepsel kökeni olan terör örgütleri üreterek, ABD, İsrail, Fransa, İngiltere ve Türkiye gibi demokratik ülkelerin uzunca yıllar bu sorunlar ile yüz yüze kalmasına sebep olmuştur. Bu nedenle, özellikle 11 Eylül’den sonra devletlerin güvenliklerini arttırdığını ve acil yasalar geliştirerek olağanüstü önlemler aldığını bilmekteyiz. Yine baktığımızda, 2015 Paris saldırıları bize göstermiştir ki, 11 Eylül’den sonra atılan adımlar yeterli olmamış ve terörün önüne geçememiştir. Çünkü bazı terör örgütleri ve özellikle de IŞİD, demokrasi ve küreselleşmenin nimetlerinden fazlasıyla yararlanmaktadır. Dolayısıyla, terör örgütleriyle mücadele etmek için devletler çeşitli önlemlere yönelmektedirler. Nitekim buna örnek olarak 2001 yılında ABD’de çıkartılan Yurtseverlik (Patriot) Yasası ile göçmenlere yönelik olarak gözaltı kuralları inanılmaz derecede artmasını örnek gösterebiliriz. Ancak ilginç bir şekilde, bu durum ve ABD’nin demokrasiden uzaklaşması, daha sonradan ortaya çıkacak olan IŞİD’in örgütlenme kabiliyetini artıracak ve kendisine meşru bir zemin bulma çabası içine girmesine yardımcı olacaktır.[34]

Baktığımızda 2015 Paris saldırısından sonra Fransa’da ne gibi güvenlik önlemleri alınmıştır?

  1. Sivil özgürlükler kısıtlandı. Güvenlik ve istihbarat ile ilgili yeni kanunlar yürürlüğe girdi.
  2. Ülkede 3 ay süre ile olağanüstü hal ilan edildi. Bu olağanüstü hal kanunu neleri kapsamaktadır?[35]
  • Şüpheli herkesin gözaltına alınıp ikametlerinde arama yapılması.
  • Kamu düzeni tehlikeli olduğu düşünüldüğünde mahkeme izni olmadan dahi arama yapılması.
  • Polise arama izni yapılması için ayrıcalıklı bir yetkinin verilmesi.
  • Gözaltındaki terör zanlılarının birbirleri ile iletişim kurmalarının engellenmesi.
  • Şengen Antlaşması’nda olan Fransa’nın birçok sınır noktasında serbest geçişlerin kaldırılarak, sıkı kontrollerin getirilmesi.[36]

Peki bu saldırının siyasal sonuçları ne olmuştur?

  • Siyasette aşırı sağ kanadın yükselişe geçmesi. Terörizm korkusu ile aşırı sağcı Ulusal Cephe’nin (FN) Sosyalist Parti’nin (PS) birinci olduğu bölgelerde galip gelmesi. 
  • Paris saldırılarından sonra Fransa’da ırkçılık da ciddi derecede artmıştır. Fransa İslamofobi’ye Karşı Mücadele Derneği’nin yayınladığı rapora göre, saldırılardan sonraki ilk üç hafta içerisinde 120 Müslüman karşıtı olayın yaşandığı belirtilmektedir.
  • Fransız toplumunda terör durumundan dolayı psikolojik olarak devlet destekli terapiler başlatıldığı bilinmektedir.
  • Basın özgürlüğünün ise ciddi derecede azaldığı ve bu ülkede medya üzerinde önemli oranda baskının olduğu tespit edilmiştir.[37]

II. Askeri Müdahele

Askeri güç konsepti, ABD’nin 11 Eylül saldırılarından sonra ilan ettiği temel terörle mücadele yöntemi olarak ortaya çıkmıştır. Genel olarak askeri önlemler, terörle mücadelede bir strateji olarak algılanmaktadır. Bu noktada ilk olarak yapılan eylemler, teröre destek veren rejimlerin yıkılmasını sağlamaktır. İkinci olarak ise, teröristlerin kamplarına ve sığınaklarına yönelik doğrudan hava saldırısı düzenlemektir. Tüm bunlar ile birlikte, Fransa, 2015 Paris saldırılarından sonra doğrudan IŞİD’e yönelik bir kara saldırısına geçmemiştir. Fakat Fransa, bu terör örgütüyle mücadele etmek için BM, NATO ve AB gibi uluslararası kuruluşlar ile birlikte hareket etmektedir. Politikalarını da bu kuruluşlar ile aldığı kararlar şeklinde sistematize etmektedir.[38]

III. Politik Önlemler

Terörle mücadelenin diğer bir yöntemi ise politik yöntemlerdir. Çünkü çoğu terör eylemleri siyasi amaçlar taşımaktadır. Bu yüzden, terörle mücadelede mutlaka diplomasi ve uzlaşma yer almaktadır. Örneğin Kuzey İrlanda’nın bağımsızlığı için çatışan IRA ile 1998’de Belfast Antlaşması imzalanmıştır. Ayrıca Güney Afrika’da çok ırklı bir demokrasi kurulmuş ve bir dönemin terörist lideri kabul edilen Nelson Mandela Devlet Başkanı seçilmiştir.

Fakat Fransa ya da Batı dünyası, İslamcı terör ya da köktendinci terör olarak nitelendirdikleri terör örgütleri ile siyasal bir tabanda uzlaşmanın sağlamayacağını ve bunun asla mümkün olmayacağını belirtmişlerdir. Genel olarak baktığımızda, Batılı devletler (Arap Baharı örneğindeki gibi) terör örgütlerinin beslendikleri rejimleri siyasal olarak devirmeye çalışmaktadırlar. Ayrıca bu örgütlerin de kendi liberal demokrasilerine zarar verdiklerini söyleyerek, politik önlemlerden ziyade askeri önlemlere ağırlık vermeyi tercih ettiklerini belirtmektedirler.[39]

Sonuç

Bu çalışmada “terör” ve “terörizm” kavramlarının tanımları yapılmış, ardından “uluslararası terörizm” ve “küresel terör” perspektifinden 2015 Paris saldırılarının genel bir değerlendirilmesi aktarılmıştır. Sonuç olarak baktığımızda, terör, küreselleşmeden önce de var olan bir kavramdır. Fakat küreselleşmenin artmasıyla birlikte, terör de uygulanma ve yayılma kapasitesini güçlendirmiştir. Küreselleşme ile birlikte, terör, geleneksel kalıbının dışına çıkmış ve artık küresel bir boyut almıştır. 11 Eylül saldırıları ile zirvede kaldığı düşünülen terör fikri artık çürümüştür. Çünkü 2015 Paris saldırıları ile terörün aslında bir zirvesinin olmadığı ve giderek yeni yöntemler ile geliştiği ve sistematik haline geldiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle terörizmden tamamen kurtuluş, küreselleşme ile birlikte artık zor gibi görünmektedir. Bu evrede anti-terör uygulamalarının Paris saldırıları üzerinden bir şeması çizilmeye çalışılmıştır.

Fakat 2015 Paris saldırıları ve ardından yaşadığımız diğer terör eylemleri gösterdi ki, oldukça uzun yıllara dayanan terörizm olgusu ile mücadele etmek, barışçıl ve çatışmacı teoriler geliştirmek her ne olursa olsun yetersiz kalmaktadır. Çünkü terör eylemleri de aynı barış ve savaş kavramları gibi ideolojik fikirlere dayanmaktadırlar. Bu sebeple, ülkelerin ırkçı politikalar benimseyerek kendi ülkelerindeki diğer göçmenlere yönelik ağır yaptırımlar uygulamaları insan hakları çerçevesine de uymamaktadır. Hatta belirli bir süre sonra bu ağır yaptırımlar kendi ülke politikalarını da etkileyerek, terör örgütlerinin örgütlenme kapasitesini arttıracaktır.  Uluslararası anlamda terör ile mücadele etmek için, uluslararası kuruluşların birlikte ve daha niteliksel olarak hareket etmeleri gerekmektedir. Yani, kendi ülkesinin çıkarlarını düşünerek, fakat çok da sübjektif olmadan objektif bir biçimde karar alma mekanizmalarını geliştirmeleri gerekmektedir. Çünkü dün teröre yardım eden birçok devlet, bugün terörden küresel anlamda zarar görmektedir.

 

Gülçin SAĞIR

 

KAYNAKÇA

  • ARIBOĞAN, Deniz Ülke, Globalleşme Senaryosunun Aktörleri, İstanbul: Der Yayınları, 2001.
  • BİRDİŞLİ, Fikret, Teori ve Pratikte Uluslararası Güvenlik, Ankara: Seçkin Yayıncılık, 2016.
  • BOZKURT, Giray Saynur, “Küreselleşme ve Terörizm”, içinde İdris Bal (der.), Değişen Dünyada Uluslararası İlişkiler, Ankara: Lalezar Kitabevi: 2006.
  • ÇAĞIRAN, Mehmet Emin, “Terörizm ve Uluslararası Hukuk”, içinde Haydar Çakmak (ed.), Terörizm, Ankara: Platin Yayıncılık, 2008.
  • ÇAKMAK, Haydar, “Kavramsal Olarak Terör”, içinde Haydar Çakmak (ed.), Terörizm, Ankara: Platin Yayıncılık, 2008.
  • DEDEOĞLU, Beril, Uluslararası Güvenlik ve Strateji, İstanbul: Yeni Yüzyıl Yayınları, 2014.
  • GİLBERT, Guillaume, “Terrorisme et droit international”, içinde Recueil des cours de l’Académie de droit international, 1989/III, t. 215.
  • GOLDER, B. & WILLIAMS, G. , “What is Terrorism? Problems of Legal Definition’’, UNSW Law Journal, 27 (2) 2004.
  • SALMON, Jean, Dictionnaire de droit international public, Ed. Bruylant, Bruxelles: Université francophone, 2001.
  • SPINZAK, E., “The Lone Gunmen”, Foreign Policy, 2001.
  • JOHNSON, P. “The Seven Deadly Sins of Terrorism”, Charles Kegley (ed.), International Terroism, Characteristics, Causes Controls, New York: St. Martin Press, 1190.
  • KÜÇÜKCAN, Talip, “Terörün Sosyolojisi: Toplumsal Kökenleri Anlama İmkânı”, Uluslararası İlişkiler, Cilt 6, Sayı: 24, 2010.
  • KÜÇÜKCAN, Talip, Demokrasi Din ve Küresel Şiddet Eylemleri.
  • WILKINSON, P., Political Terrorism, London: The MacMillan Press, 1976.
  • WILKINSON, P., Terrorism and Liberal State, London: The MacMillan Press, 1986.
  • TAŞDEMİR, Fatma, Uluslararası Terörizme Karşı Devletlerin Kuvvete Başvurma Yetkisi, Ankara: Siyasal Basın Yayın Dağıtım, 2006.

 

Gazete Haberleri:

  • Akif Altundaş, “Dünya’nın En Çok Ziyaret Edilen Ülkesinde 3 Ay Olaganüstü Hal İlan Edildi”, Euronews, 19 Kasım 2015, Saat: 17.33.
  • “Ankara Fransa’yı 2 Kez Uyardı”, Habertürk, 17 Kasım 2015, Saat: 07.29.
  • “IŞİD’e Karşı Hangi Ülke Ne Yaptı, Ne Yapacak”, Rudaw.
  • “Paris’de Ölenlerin Sayısı 132’ye Yükseldi”, Vatan Gazetesi, 15 Kasım 2015 Pazar, Saat:21.12.
  • Serkut Bozkurt, “Paris Neden Hedef”, Posta Gazetesi, 17 Kasım 2015,  Saat:05.06.

 

İnternet Kaynakları:

 

[1] B. Golder & G. Williams , “What is Terrorism? Problems of Legal Definition’’, UNSW Law Journal, 27 (2) 2004, s. 270.

[2] Ibid., s. 71.

[3] Terörizmle ilgili ilk uluslararası sözleşme 1937 tarihli Terörizmin Önlenmesi ve Cezalandırılmasına İlişkin Uluslararası Sözleşme’dir. Burada (M/1/1’de)  terörizm ile ilgili genel bir tanım verilmiştir. Fakat sözleşme yürürlüğe girmemiştir. Daha fazla bilgi için bakınız: Fatma Taşdemir, Uluslararası Terörizme Karşı Devletlerin Kuvvete Başvurma Yetkisi, Ankara: Siyasal Basın Yayın Dağıtım, 2006, s. 23.

[4] Konu ile ilgili bkz: https://www.un.org/sc/ctc/.

[5] Beril Dedeoğlu, Uluslararası Güvenlik ve Strateji, İstanbul: Yeni Yüzyıl Yayınları, 2014, ss. 167-168.

[6] Mehmet Emin Çağıran, “Terörizm ve Uluslararası Hukuk”, içinde Haydar Çakmak (ed.), Terörizm, Ankara: Platin Yayıncılık, 2008, s. 46.

[7] Beril Dedeoğlu, op. cit., s. 168.

[8] Ibid., s. 169.

[9] Guillaume, Gilbert, “Terrorisme et droit international”, içinde Recueil des cours de l’Académie de droit international, 1989/III, t. 215, ss. 3-296

[10] Giray Saynur Bozkurt, “Küreselleşme ve Terörizm”, içinde İdris Bal (der.), Değişen Dünyada Uluslararası İlişkiler, Ankara: Lalezar Kitabevi: 2006, s. 552.

[11] Beril Dedeoğlu, op. cit., s. 168.

[12] Mehmet Emin Çağıran, op. cit., s. 82.

[13] Haydar Çakmak, “Kavramsal Olarak Terör”, içinde Haydar Çakmak (ed.), Terörizm, Ankara: Platin Yayıncılık, 2008, ss. 29-30.

[14] Ibid., s. 39.

[15] Jean Salmon, Dictionnaire de droit international public, Ed. Bruylant, Bruxelles: Université francophone, 2001, ss. 1081-1085.

[16] Beril Dedeoğlu, op. cit., ss. 170-172.

[17] “Paris’de Ölenlerin Sayısı 132’ye Yükseldi”, Vatan Gazetesi, 15 Kasım 2015 Pazar, Saat: 21.12.

[18] Fikret Birdişli, Teori ve Pratikte Uluslararası Güvenlik, Ankara: Seçkin Yayıncılık, 2016, s. 160.

[19] Serkut Bozkurt, “Paris Neden Hedef”, Posta Gazetesi, 17 Kasım 2015,  Saat: 05.06.

[20] “IŞİD’e Karşı Hangi Ülke Ne Yaptı, Ne Yapacak”, Rudaw, İnternet Kaynağı: http://web.archive.org/web/20151117063307/http://rudaw.net/turkish/world/031020141.

[21] “Ankara Fransa’yı 2 Kez Uyardı”, Habertürk, 17 Kasım 2015, Saat: 07.29.

[22] P. Johnson, “The Seven Deadly Sins of Terroism”, Charles Kegley (ed.), International Terrorism, Characteristics, Causes Controls, New York: St.Martin Press, 1190, s. 65.

[23] P. Wilkinson, Terrorism and Liberal State, London: The MacMillan Press, 1986, s. 56.

[24] P. Wilkinson, Political Terrorism, London: The MacMillan Press, 1976, s. 36.

[25] P. Wilkinson, Political Terrorism, s. 49.

[26] Fikret Birdişli, op. cit., s. 160.

[27] Ibid.

[28] Ibid., s. 164.

[29] E. Spinzak, “The Lone Gunmen”, Foreign Policy, 2001, s. 127.

[30] Fikret Birdişli, op. cit., s. 160.

[31] Ibid., s. 162.

[32] Talip Küçükcan, “Terörün Sosyolojisi: Toplumsal Kökenleri Anlama İmkânı”, Uluslararası İlişkiler, Cilt 6, Sayı: 24 (2010), s. 45. Ayrıca Bakınız: Talip Küçükcan, Demokrasi Din ve Küresel Şiddet Eylemleri, s. 138.

[33] Deniz Ülke Arıboğan, Globalleşme Senaryosunun Aktörleri, İstanbul: Der Yayınları, 2001, ss. 250-251.

[34] Fikret Birdişli, s. 165.

[35] Akif Altundaş, “Dünya’nın En Çok Ziyaret Edilen Ülkesinde 3 Ay Olağanüstü Hal İlan Edildi”, Euronews, 19 Kasım 2015, Saat: 17.33.

[36] Olağanüstü hal, Fransa anayasasında 3 Nisan 1955 tarihli kanunda öngörülen güvenlik tedbirlerinin arttırıldığı özel bir durumdur. Fransa’da bundan önce Cezayir Savaşı esnasında 1955, 1958 ve 1961 yıllarında ülke genelinde olağanüstü hal ilan edilmişti.1984’te ayrılıkçı hareketler sebebiyle Yeni Kaledonya’da ve 2005 yılında da banliyö ayaklanmaları sebebiyle Paris çevresinde bir buçuk aylık kısmi olağanüstü hal ilan edilmiştir. Daha fazla bilgi için: http://tr.euronews.com/2016/01/07/teror-saldirilari-sonrasi-bir-yilda-fransa-da-neler-degisti/.

[38] Fikret Birdişli, op. cit., s. 166.

[39] Ibid., s. 168.

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.