ALMAN AD-DEMOKRATEN (AD-D) PARTİSİ YÖNETİM KURULU ÜYESİ SEYHAN ACU İLE RÖPORTAJ

upa-admin 14 Şubat 2018 27.212 Okunma 7
ALMAN AD-DEMOKRATEN (AD-D) PARTİSİ YÖNETİM KURULU ÜYESİ SEYHAN ACU İLE RÖPORTAJ

Murat Topçu: Sayın Seyhan Acu, sizi tanıyabilir miyiz?

Seyhan Acu: Allianz Deutscher Demokraten kısaca AD-D (Alman Demokratlar İttifakı-Alman Demokratlar Birliği) partisi Yönetim Kurulu üyesi ve partinin siyasi danışmanıyım. Ordu-Fatsa doğumluyum. 6 kardeşiz. Almanya’ya 5 yaşımda geldim. Üç çocuk annesiyim. Veterinerde et mamüllerinin hijyenik kontrollerini yapmaktayım.

Murat Topçu: AD-D partisinin kuruluş öyküsünü nasıl oldu, anlatır mısınız?

Seyhan Acu: Yaklaşık 50 sene önce başlayan göçmen işçi alımı neticesinde, Almanya’da yaşayan Türk ve Müslüman göçmenler, geçen bu uzun süre zarfında, siyasette gerçek anlamda hiçbir söz sahibi olamamıştır. Almanların köklü partilerinde siyaset yapan yabancı kökenli siyasiler ise, belli mevkilere gelebilmek için ya asimile olmuş, ya da geldikleri kültürü kötüleyerek kendilerini burada yaşayan yabancılardan ayrı bir yerde göstermeye çalışmışlardır. Senelerdir aşırı sağcı ve diğer alman siyasilerin, özellikle Türk ve Müslümanlara karşı uyum ve terör üzerinden izlediği politikalara alışmış olsak da, büyük ölçüde göçmenler sayesinde belli mevkilere gelen yabancı asıllı milletvekillerinin izlediği politikalar bizleri derinden yaralamıştır. Bu konuda “sözde Ermeni Soykırımı” tasarısını meclise sunan ve bununla birlikte göçmenleri aşağılayan, onlara terörist damgası vuran, asimilasyonu savunan ve her fırsatta Alman medyasında göçmen karşıtı mesajlar veren vb. Türk asıllı ve bunlara kayıtsız şartsız destek veren diğer Türk milletvekillerini, en büyük örnek olarak gösterebiliriz. Daha önceki senelerde birbirinden bağımsız, bu sorunlara kendi çabasıyla sosyal medyada, televizyon ve radyo programlarında karşılık vermeye çalışan Remzi Aru, Ramazan Akbaş ve Halil Ertem, Sözde Ermeni Soykırımı tasarısının bardağı taşıran son damla olduğuna kanaat getirdiler. Ve o andan itibaren, artık göçmenlerin de siyasi bir yapıya sahip olma vaktinin geldiğini düşünerek partimizi kurmak için bir araya geldiler.

Bunun üzerine, yapılan uzun görüşmeler ve ön hazırlıklardan sonra, 26 Haziran 2016 tarihinde Berlin’de toplanarak ‘Allianz Deutscher Demokraten’ adlı partinin kurulmasına karar verildi. Bu toplantıda bir araya gelen Remzi Aru, Ramazan Akbaş, Halil Ertem, Barbaros Kaman, Uğur Karadağ ve Sinan Ünlühan, ‘Allianz Deutscher Demokraten – AD-Demokraten’i resmi olarak kurduklarını ilan ettiler. Ardından yapılan Genel Kurul seçimlerinde Remzi Aru 1. Başkan, Ramazan Akbaş ise 2. Başkan seçildi. Parti kuruluşu çok hızlı gelişirken, Almanya’da her vatandaşa hesap açma zorunluluğu bulunan Sparkasse Bankası, önce banka hesabı açıp, sonra sebepsizce feshetti. Ret cevabı alındıktan sonra özel bir bankada açılan banka hesabı yaklaşık iki hafta sonra tek taraflı, sebep gösterilmeden fesih edildi ve hesapta bulunan paralara geçici süreyle el konuldu. Almanya’da banka hesabı olmadan kalem bile alınamayacağını bilen derin devlet, bununla birlikte partimize ilk ve en ağır darbeyi vurmuş bulundu. Allianz Deutscher Demokraten’in yaklaşık 20 aydır, 4 banka hesabı sebep gösterilmeden fesih edildi ve bize destek olmaya çalışan bazı banka çalışanları işlerinden edildi. Bir yandan bu zorluklar ile uğraşan ve kendi imkânları ile büyümeye devam eden Allianz Deutscher Demokraten, Nordrhein-Westfalen, Baden-Württemberg, Hessen, Rheinland-Pfalz, Hamburg, Berlin eyalet yönetimlerini kurdu. Kurulduğu günden bugüne sadece 10 ay gibi kısa bir süre geçmesine rağmen, Almanya’nın en büyük nüfusuna sahip Nordrhein-Westfalen eyalet seçimlerine katılan AD-Demokraten, yeni olmasına rağmen ne kadar güçlü ve dinamik bir yapıya sahip olduğunu sergiliyor. Tabii bu durumdan rahatsız olan ve Allianz Deutscher Demokraten’e şans vermeyenler/vermek istemeyenler yine rahat durmadı ve geçtiğimiz aylarda aşırı sağcı parti AfD tarafından partinin kısaltması olan ‘ADD’ logosuna dava açılarak mahkeme tarafından bu logoya yasak getirildi. Bununla birlikte, partimiz, kendine ait olan logoyu ve kısıtlı bir bütçe ile alınan reklam malzemelerini kullanamaz duruma gelmiştir. Alman basını bu olaylara tamamen sessiz kalmış ve bizi yok saymıştır. Yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen, hiç durmadan ve hızını kesmeden çalışan Allianz Deutscher Demokraten yönetimleri ve partiye her konuda destek olan üyeler, Mayıs 2017 gerçekleştirilen Nordrhein-Westfalen eyalet meclisi seçimlerinde yaklaşık 13.000 oy alan partimizin Eylül 2017 federal genel seçimlerine katılmasına karar verdiler. Lakin partimiz, genel seçimlere sadece Nordrhein-Westfalen eyaletinden katılma hakkı kazandı. Bunun başlıca sebepleri; aşırı sağcı parti ‘AfD’ tarafından isim hakkından dolayı açılan davalar ve bu yüzden kendi kısaltması olan ADD’yi kullanamaması, bunun yerine internet domain’i olan ‘AD-Demokraten’i kullanması ve bunun seçmenlerin zihnini bulandırması ve ayrıca Almanya’da hiçbir bankanın hesap açmaması, dolayısıyla finans gücünün düşük olması’ dır. Bu engellere rağmen seçim çalışmalarını yürüten Allianz Deutscher Demokraten, seçim kampanyasında “VW-Skandalı”nı, çifte vatandaşlık sorununu, emeklilikte fakirlik sorununu ve devlet tv’lerine ödenen bandrol sorununu öncelikli olarak dile getirmeye karar vermiştir. Lakin hiç beklenmedik bir şekilde Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın verdiği “Türkiye dostu olanlarla beraber olun, onlara oyunuzu verin, onları büyütelim” demeci ile kendilerini kastettiğini anlayan Allianz Deutscher Demokraten yönetim kurulu, bu sözcüklere ağırlık vermeyi ve Almanya sokaklarında seçim afişi olarak kullanmaya karar vermiştir. Bu karar üzerine çalışmalarını tamamen bu yöne çeviren partinin Almanya sokaklarına astığı ‘Recep Tayyip Erdoğan portreli afişleri’, Almanya, Türkiye ve dünya basınında büyük ses getirmiştir. Bu konu Türk basını tarafından Türkiye Cumhuriyeti Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a sorulduğunda, bu durumdan çok memnun olduğu anlaşılan Sayın Erdoğan, Allianz Deutscher Demokraten’i ‘EyDiDi’ olarak telaffuz ederek partiye destek verilmesi gerektiğini belirtmiştir. Genel seçimlere sadece bir eyaletten katılmasına rağmen dünya basının takibinde olan partimiz, seçimlere ‘Smart’ markalı bir otomobili ‘Erdoğan-Mobil’ haline getirerek, Almanya’da nadir görünen bir şekilde bu otomobille sokakları turlamış ve kent merkezlerine girip Sayın Erdoğan’ın mesajını son ses Türkçe olarak halka duyurmuştur. Bu davranış, başta Türk insanı olmak üzere tüm Türkiye dostu milletlerin büyük ilgisini çekmiştir ve Allianz Deutscher Demokraten, bu seçimlerde sadece Nordrhein-Westfalen eyaletinden yaklaşık 42.000 oy olarak büyük bir zafere imza atmıştır. Bu sonuç, basının da partimize tekrar büyük bir ilgi duymasına sebep olmuştur. 2017 genel seçimlerinden sonra organize çalışmalarına devam eden Allianz Deutscher Demokraten, en son Bayern eyalet teşkilatını kurarak, toplam eyalet teşkilatı sayısını 7’ye yükseltmiş ve 2018 Hessen ve Bayern eyalet seçimleri hazırlıklarına başlamıştır. Eyalet seçimlerinden sonraki hedef 2019 Avrupa Parlamentosu seçimlerine en az iki milletvekili göndermektir.

Murat Topçu: AD-D partisi Avrupa’da ve Almanya’da yaşayan gurbetçilerimizin sesi olacak mı?

Seyhan Acu: Bilindiği üzere, Allianz Deutscher Demokraten partisinin kurulmasında büyük rol oynayan olayların başında, Almanya Meclisi’nde Türk kökenli milletvekillleri tarafından da istisnasız kabul edilen sözde Ermeni soykırımı yasa tasarısı gelmektedir. Sadece bu konuya tepki vermekle kalmayan partimiz, Türk ve Müslüman azınlıkları hedef alan her açıklama ve karara açıkça tepkisini göstermiştir ve göstermeye devam edecektir. Bu yüzden de, kurulduğu günden beri Alman mercileri başta olmak üzere Almanya’da yaşayan Türk ve Müslüman toplumunu bölmeye çalışan kurumlar/siyasi partiler ve özellikle de Türkiye düşmanlığı yapanlar tarafından hedef tahtası haline getirilmektedir. Ayrıca Almanya’da siyasette aktif rol üstlenmek için sadece belli bir kısma hitap edilerek bir ağırlık oluşturulamayacağının farkındayız. Bundan dolayı, yaşadığımız ülkenin tüm milletler için huzur dolu bir ülke haline gelmesini amaçlayan partimiz, kesinlikle ırk, din, dil ayrımcılığı yapmamaktadır ve her türlü görüşe açıktır. Parti yapımızı incelediğinizde, bunu açıkça görebilirsiniz. Partimizin amacı öncelikli olarak Almanya’da ve Alman siyasetinde etkin rol almaktır ve diğer Avrupa ülkelerindeki azınlıklara örnek olmaktır. Bunun örneklerini Avusturya, Bulgaristan, Hollanda ve Fransa’da görebilirsiniz.

Murat Topçu: Sizce son dönemde özellikle Almanya’da yaşayan gençlerimiz siyasetle ilgili mi? Daha çok gencimizi siyaset arenasına nasıl çekeriz?

Seyhan Acu: Almanya’da son zamanlarda yaşadığımız siyasi sorunlar ve aşağılamalar, Türk gençlerinin siyasi bakımdan gözünü açmalarına yaramış ve daha çok siyasetle ilgilenmelerine sebep olmuştur. Fakat bu ilgi kısa vadeli olmakla birlikte, Türkiye’de yaşanan olaylar gençlerin ilgisini daha çok çekmekte. Bu yüzden, burada Türk gençleri ile Almanya siyaseti yapmakta zorlanıyoruz. Lakin gençlerin ilgisini çekmek için onların dilini konuşup, yazılar yazıyor, grafikler hazırlıyor, videolar hazırlıyoruz ve sosyal medyayı en aktif şekilde kullanıyoruz. Bu anlamda örnek bir parti olduğumuzu birçok kez kanıtlamış bulunmaktayız. Dolayısıyla, gençlerin Alman siyasetine ilgisini çekmeye ve modern siyaset yapmayı birlikte öğreniyoruz. Buna bir anlamda “Siyaset 2.0” da diyebiliriz. Tabii ki bu sadece siyaset ile olmuyor. Gençlerimiz idol olabilecek insanları benimsedikleri ve kendi düşüncelerini dile getiren birileri olduğu zaman bu işe dört elle sarılmaya başlıyor. Parti olarak birçok idol insana sahibiz ve buna gün geçtikçe yenileri ekleniyor.

Murat Topçu: AD-D partisinin vizyonu ve misyonu konusunda neler söylersiniz?

Seyhan Acu: Biz vizyonumuzu sloganımıza yazdık ve bunu üç kelime ile özetledik ‘Gestalten statt Spalten’ yani ‘Bölünme yerine Birleştirme’. Başlıca amacımız, 50 senedir bölünmüş bir şekilde yaşayan ve çeşitli STK’ları olmasına rağmen kendi başına bir güç olamayan Türk ve Müslüman kökenli insanları bir çatı altında toplamak ve Almanya’da siyasi güce ulaştırmaktır.

Murat Topçu: Avrupa’da yaşayan gurbetçiler olarak sorunlarınız aslında yurtdışındaki Türk diyaspora topluluklarıyla aynı; ırkçılık, entegrasyon ve işsizlik… Bu sorunlara karşı partiniz ne gibi çözüm önerileri getiriyor?

Seyhan Acu: Biz şunu gördük, duyduk ve yaşadık. Avrupa’da istediğin kadar entegre de olsanız, o ülkenin dilini kendi halkından da iyi konuşsanız, milyon euroluk firmalarınız da olsa ve hatta dininizi bile değiştirseniz, bu ırkçılık yapılmasına mâni olmuyor. O yüzden, birlik, beraberlik ve siyasi güç diyoruz.

Murat Topçu: Sizce özellikle Almanya başta olmak üzere gurbetçi vatandaşlarımız yaşadıkları ülkede önemli bir aktör müdür?

Seyhan Acu: Bu sorunuzun cevabı sayılarda… Avrupa’da faaliyet gösteren firmalara, Türklerin iş gücüne ve futbol kulüplerinde oynayan Türk futbolculara bakmanız yeterli olacaktır.

Murat Topçu: Yaşadığımız konjonktürde, küresel ekonomik kriz ve  özellikle de yaşanılan sosyopolitik ve sosyoekonomik sorunların derinleştiği dünya sisteminde kaos ortamından çıkış yolu sizce nedir?

Seyhan Acu: Dünyayı yöneten hükümet ve siyasiler bu işe ilk önce “insanı sevmek” ile başlamalıdırlar. Dünyada huzur ve barışın tekrar yer edebilmesi, öncelikle en yakınındaki insanı sevmeyi öğrenmekle başlar. Dinimiz İslam ve diğer dinler de aslında bunu emretmektedir. Yaşadığımız bu zamanda dünya maalesef kapitalist sistemin pençesine bırakılarak, insanı insan yapan değerlerden vazgeçilmesine sebep verilmiştir. Lakin bu sistemi İslam’ın değerleri ile birleştirmeyi ile başarabilirsek, işte o zaman sıkıntılardan kurtulabilmenin önünü açmış oluruz. Bizler, bir yönetim tarzı olan ‘İnsanı yaşat ki, Devlet yaşasın’ geleneğinin tüm dünyada bu sorunlara çözüm olacağına inanıyoruz.

Murat Topçu: En son okuduğunuz kitap?

Seyhan Acu: Haram Lokma.

Murat Topçu: En son izlediğiniz film?

Seyhan Acu: Ayla.

Murat Topçu: Buradan son olarak okurlarımıza vermek istediğiniz mesaj nedir?

Seyhan Acu: Bundan 4-5 senesine kadar, Avrupa ve özellikle de Almanya’da demokrasinin cidden yaşatıldığını düşünüyordum. Lakin son senelerde ve özellikle de partimiz kurulduğundan beri yaşadığımız baskılar, bana bunun böyle olmadığını yaşayarak öğretti. Sırf Türkiye dostu bir tavır takındığımız için önümüze konulan engelleri tecrübe edişim ve bu engelleri görüp de ‘işimden gücümden olurum’ diyerek partiye üye olmaktan ve oy vermekten korkan insanları görmek, bana burada aslında demokrasinin olmadığını gösterdi. Dünyanın gelişmiş demokrasi anlayışı olan hangi ülkesinde böyle bir korku, böyle bir esaret vardır? Bu bağlamda burada yaşayan insanlarımıza vermek istediğim mesaj; Almanya’da gelecekte güven ve huzur içinde yaşamak istiyorsanız siyaset yapmaktan çekinmeyin olacaktır. Buradaki ‘Allianz Deutscher Demokraten’ gibi gerçek demokratik partilere hem destek olun, hem de aktif olarak siyaset yapın ve şu anda oyları % 13 düzeyinde olan aşırı sağcı partilere karşı bir ağırlık olmak için bizimle birlikte yola çıkın. Eğer bu yola çıkmazsak, yarın onlar bizim tepemize çıkarlar ve bize yol yaparlar. Siyaset, kesinlikle sadece bir erkek ya da yaşını almış insan işi değildir. Bundan ötürü, tüm bayanları ve gençleri aktif siyasete davet ediyorum. Bu iki kesimin siyasette ön plana çıkması en büyük gayelerimizden birisidir ve bunun sonuçlarını üyelerimizin en iyi şekilde temsil ettiğini söyleyebilirim. Zaman din, dil, ırk ve görüş ayrımı yapmadan beraber olma zamanıdır… Herkese sevgiler!

 

Röportaj: Murat TOPÇU

Tarih: 13.02.2018

7 Comments »

  1. Nazmiye A. 15 Şubat 2018 at 14:36 - Reply

    ???

  2. Sakine 15 Şubat 2018 at 15:57 - Reply

    Seyhan Abla’yı gönülden tebrik ederim. Seviliyorsun, Seyhan Abla.

  3. Fatma 15 Şubat 2018 at 16:37 - Reply

    Arkandayız Seyhan Abla

  4. Zeynep 15 Şubat 2018 at 16:44 - Reply

    Seyhan abla ?

  5. Ayşe S. 15 Şubat 2018 at 18:37 - Reply

    ???

  6. Emine 16 Şubat 2018 at 08:43 - Reply

    ?

  7. Şerife 16 Şubat 2018 at 12:49 - Reply

    Seyhan Abla seviliyorsun ❤️

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.