VARNA’DA TÜRKİYE-AB ZİRVESİ

upa-admin 28 Mart 2018 2.495 Okunma 0
VARNA’DA TÜRKİYE-AB ZİRVESİ

Avrupa Birliği’nin (AB) Dönem Başkanlığını yürüten Bulgaristan’ın Varna kenti, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AB Konseyi Başkanı Donald Tusk ve Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker arasındaki zirveye ev sahipliği yaptı. Euxinograd Sarayı’nda basına kapalı gerçekleşen çalışma yemeğinin ardından görüşmelere geçildi. Zirve sonrası liderler açıklamalarda bulundu. Zirve, 1913 yılındaki İkinci Balkan Savaşı’ndan sonra Doğu Trakya’daki evlerini terk etmek zorunda kalan 250 binden fazla Bulgar’ın anısına Bulgaristan tarafından “Trakya Günü” olarak kabul edilen 26 Mart’ta gerçekleşti.[1] Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasından satırbaşları şöyle[2]:

“ARAMIZDAKİ GÜVENİN YENİDEN TESİSİNİN İLK ADIMINI BUGÜN ATMIŞ OLDUĞUMUZU UMUYORUM”

“AB ile aramızdaki güvenin yeniden tesisinin ilk adımını bugün burada hep beraber atmış olduğumuzu umuyorum. Ancak bu adımı attık demek yeterli değil, somut olarak atmak gerekiyor. Türkiye-AB ilişkilerinde zorlu bir dönemi geride bırakmış olmayı umuyoruz. AB ile önceki görüşmelerimizde, ortak meselelerde ve atılacak adımlarda tespitlerde bulunmuştuk. Türkiye’nin düzensiz göçle ilgili olarak sorumluluklarını fazlasıyla yerine getirdiği herkesin malumudur. 4 milyon Suriyeli ülkemizdedir. 4 milyar euro söz verildi, ama 1 milyar euro ilgili yerlere iletildi.”

“AB, ADIMINI BİR AN ÖNCE ATMALIDIR”

Vize serbestisiyle ilgili çalışma kağıdımız Şubat ayı başında AB Komisyonu’na sunulmuştu. AB tarafına, çalışmalarının bir an önce tamamlanması gerektiğini de söyledik. AB, bu noktada adımını bir an önce atarsa, o da bizi rahatlatacaktır. Bu, siyasi bir mesele haline getirilmemeli, vatandaşlarımızın AB’ye olan güvenini sarsacak bir hâl almamalıdır.

“İNSANİ KRİZLERDE BÜROKRATİK HANTALLIĞA TAHAMMÜL YOKTUR”

Gümrük Birliği’nin güncellenmesi çalışmalarına başlanması konusundaki beklentimizi de dile getirdik. Acil ihtiyaçlar beklemez. İnsani krizlerde bürokratik hantallığa tahammül yoktur. Beklediğimiz vize serbestisidir. AB’ye çalışmalarını sonlandırmalarını beklediğimizi ilettik. Bu, siyasi bir konu değildir. Bu tip teknik konuları siyasetin konusu haline getirmemeliyiz.

“TERÖR KONUSUNDA ELEŞTİRİ DEĞİL, DESTEK BEKLİYORUZ”

Diğer bir önemli konu da terördür. Türkiye, birçok terör örgütünün hedefindedir. Geçen yıl Fırat Kalkanı’nda 3.000 teröristi etkisiz hale getirdik. Zeytin Dalı operasyonunda da 3.800 teröristi etkisizleştirdik. Terör konusunda eleştiri değil, destek bekliyoruz. Teröre karşı operasyonlarımız Avrupa’nın güvenliğine de katkı sağlamaktadır.

“HEDEFİMİZ, TERÖRİSTLERİ BÖLGEDEN TEMİZLEMEK”

Zeytin Dalı Harekatı ile ilgili bir soru üzerine, harekat kapsamında bugüne kadar 3.800’e yakın teröristin etkisiz hale getirildiğini bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu görüşlerini paylaştı: “Şu anda topraklarını terk etmiş bulunan bölgedeki insanlar yavaş yavaş tekrar topraklarına dönmeye de başlamışlardır. Buradaki hedefimiz, bu teröristleri bölgeden temizlemektir. Bu teröristlerin şu anda sahip oldukları imkânlar, ne yazık ki bizim stratejik ortaklarımızın bunlara temin ettikleri silah ve mühimmatlardan oluşmaktadır. Bunlarla ilgili de bütün flash bellekler, flash diskler elimizde mevcut, hatta hatta açtıkları beton tüneller ve bu tünellerin altında inşa ettikleri teröristlerin hastaneleri de var. Bütün bunlar şu anda her geçen gün meydana çıkmakta, buralarda silah ve mühimmatları nasıl depoladıklarını da tespit etmiş bulunuyoruz. Bunları yine bizim stratejik ortaklarımızın terör örgütlerine vermiş olması da ayrıca manidardır. Tabii şu anda onların hepsi toparlanıyor. Teröristler kaçtıkça, nerede ne var bunlar da meydana çıkıyor; ama DEAŞ merkezli, PYD, YPG merkezli bütün bu terörle mücadelemiz hem içeride, hem de dışarıda… Çünkü içeride de PKK ile çok ciddi bir mücadelemiz var. Bu süreç devam ediyor. Buraları terör örgütlerinden temizleyene kadar da devam edecek. Burayı gerçek sahiplerine teslim ettiğimiz anda, bizim bu teröristlerle mücadelemiz son bulacaktır.”[3]

“BU, VAHİM BİR HATA OLUR”

Türkiye ve AB, uzun süreli stratejik ortaklardır. Türkiye’nin, genişleme politikalarının dışında tutulması vahim bir hata olacaktır.

“AB KIBRIS KONUSUNDA ADİL BİR TUTUM TAKINMALIDIR”

Kıbrıs meselesinin seyrinden bağımsız olarak, adanın etrafındaki doğal kaynaklara dair karar alma mekanizmalarına Kıbrıslı Türklerin eşit olarak dâhil edilmesi uluslararası hukukun gereğidir. Türkiye, bölgede kilit aktördür. AB, Kıbrıs konusunda adil bir tutum takınmadığı sürece anlaşmamız mümkün değildir. Varna’dan AB ülkelerine seslenmek istiyorum: Gelin, ortak coğrafyamız olan Balkanlar’da istikrar ve refahın sağlanması yönünde birlikte çalışalım. Gelin, Suriye, Irak, Filistin, Kudüs, Yemen, Rohingya, Afrika gibi uluslararası konularda işbirliğimizi derinleştirelim. Gelin, güçlü, müreffeh ve istikrar abidesi Avrupa’yı hep birlikte inşa edelim.

TUSK: TÜRKİYE’NİN GAYRETLERİNİ TAKDİR EDİYORUZ

AB Konseyi Başkanı Donald Tusk, Erdoğan’dan önce yaptığı açıklamada, “Türkiye’nin sığınmacılarla ilgili gayretleri konusunda yüksek takdirlerimizi belirtmek istiyorum” derken, Türkiye’ye Afrin harekatıyla ilgili çekincelerini ilettiklerini söyledi.

JUNCKER: MÜZAKERELERİN GARANTÖRÜYÜM

AB Komisyonu Jean Claude Juncker ise, “Türkiye ile müzakerelerin devamının garantörüyüm” ifadesini kullandı.

Juncker, ayrıca Türk halkının büyük ve cesur bir ulus olduğunu ve Türklere büyük saygı duyduğunu belirtti. Türkiye’nin AB’nin gerçek bir ortağı olmasını istediklerini ifade eden Juncker, “Stratejik ortaklıkta bizi bir araya getirenler etrafında toplanmak ve bizi bölen konulara çözüm bulabilmek için samimi ve açık bir işbirliği ve diyalogu sürdürmemiz lazım.” dedi. Türkiye ile AB arasında ortak çıkar alanları ile beraberce ele alınması gereken sınamalar olduğunu aktaran Juncker, enerji, güvenlik ve terörle mücadele işbirliğini ortak çalışma alanları arasında saydı.

Türkiye’nin Afrin Operasyonu’na ilişkin de konuşan Juncker, her türlü müdahalenin uluslararası hukuk çerçevesinde yapılması gerektiğini ifade etti. Sığınmacılar konusunda herşeyin mükemmel olmadığını, ancak AB ve Türkiye arasında yapılan anlaşmanın etkili olduğunu belirten Juncker, “AB’ye gelen sığınmacıların sayısı yüzde 75 oranında düştü. Bu, Türkiye devletinin başarısı. Çünkü, Suriye’den gelen birçok sığınmacıyı topraklarına aldılar. Bu da, Türkiye’nin sorumluklarını yerine getirmede ve AB’yle dayanışma gösterme ve gerekeni yapma konusunda büyük bir örnek. Bunun için Türkiye’ye çok teşekkür ediyoruz.” diye konuştu.

AB’nin anlaşmalar çerçevesinde Türkiye’deki sığınmacılar için mali yardımda bulunduğunu anımsatan Juncker, AB’nin sığınmacılar gerekli miktarda para transferinin gerçekleştirmediğine ilişkin eleştirilere dair olarak da bu katkının yerine getirilebilmesi belirli bir prosedürü izlemek zorunda olduklarını dile getirdi. “AB’nin 3 milyar euroluk yardım konusundaki sorumluluklarını yerine getirmesine ilişkin herhangi bir şüphe olmamalı.” diyen Juncker, bunu yerine getireceklerini belirtti.

AB-Türkiye ilişkilerine de değinen ve her zaman AB’nin üyeliğini ve bir noktada Türkiye’nin AB’ye alınmasını desteklediğini ifade eden Juncker, “Hiçbir zaman üyelik müzakerelerinin durdurulması taraftarı olmadım. Türkiye ile müzakerelerin devamının garantörüydüm ve öyle olmaya da devam edeceğim.” şeklinde konuştu. Türkiye’nin üye ülkelerle ilişkilerini, özellikle de Güney Kıbrıs ve Yunanistan geliştirmesi gerektiğini savunan Juncker, AB ve Türkiye arasındaki diyalogun geliştirilmesi için bunun bir gereklilik olduğunu söyledi.

15 Temmuz darbe girişimini, gece yarısı, daha sonuç belli olmadan kınadıklarını anlatan Juncker, AB’nin gösterdiği tepkinin sonuçla değil, Türk halkıyla ilgili olduğunu belirtti. O gece Cumhurbaşkanı Erdoğan’a suikast girişiminde bulunulduğunu bilmediklerini söyledi ve bu andan itibaren Türk kurumları yeterince istikrarlı ve güçlü olduğunu kanıtlamış bulunduklarının altını çizdi. “Böyle kritik bir anda doğru hareket edebilecek güce sahip olduklarını kanıtlamış bulunuyorlar” diyen Junker, “Güzel bir toplantıydı, çünkü büyük demokrasilerde açık ve samimi şekilde konuşabilmek bir prensiptir.” ifadesini kullandı.[4]

BORİSOV: HAZİRAN AYINDA TEKRAR TOPLANACAĞIZ

AB Konseyi Dönem Başkanlığını üstlenen Bulgaristan Başbakanı Boykov Borisov ise, yapıcı bir toplantı için bir araya geldiklerini, Bulgaristan-Türkiye ilişkileri ve AB-Türkiye ilişkileri hakkında kapsamlı görüşmeler gerçekleştirdiklerini aktardı. Bulgaristan’ın birkaç yıl öncesine kadar ciddi bir sığınmacı baskısıyla karşı karşıya kaldığını hatırlatan Borisov, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a verdiği sözleri tuttuğu için teşekkür etmek istiyorum. Bu sayede sınırımızda mülteci baskısı sıfıra indi. Bulgar vatandaşlarımızın da bunun kıymetinin farkında olduğunu düşünüyorum.” diye konuştu. Türkiye sınırını ihlal eden ve tutuklanan iki Yunan askeri konusunun da gündeme geldiğini ifade eden Borisov, bu çerçevede bağımsız Türk yargısının gerekli adımları atacağına dair güvence aldıklarını kaydetti. Borisov, Türkiye ve AB’nin tekrar diyalog yolunu açmasının büyük bir başarı olduğunu belirterek, “Haziran sonuna kadar kaydettiğimiz gelişmelere göre tekrar bir araya geleceğiz.” açıklamasında bulundu.[5]

 

                                                                                 Şeniz DENİZELLİ

 

[1] http://www.dw.com/tr/erdo%C4%9Fanla-g%C3%B6r%C3%BC%C5%9Fecek-borisova-tazminat-hat%C4%B1rlatmas%C4%B1/a-43142908, (Erişim Tarihi: 28.03.2018).

[2] http://www.bbc.com/turkce/haberler-turkiye-43544932, (Erişim Tarihi: 28.03.2018).

[3]https://www.ntv.com.tr/dunya/juncker-muzakerelerin-devam-edeceginin garantoruyum%2cBKpyqaqsl0evafjUYgh5Eg, (Erişim Tarihi: 28.03.2018).

[4]https://www.ntv.com.tr/turkiye/varnada-turkiye-ab-zirvesi,yhptQ0l6_Eaw8LSgCZaCWg,(Erişim Tarihi: 28.03.2018).

[5] http://www.bbc.com/turkce/haberler-turkiye-43539040, (Erişim Tarihi: 28.03.2018).

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.