AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ’NDE IRKÇILIK: BEYAZ ADAMIN KANLI TARİHİ

upa-admin 09 Temmuz 2020 3.753 Okunma 0
AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ’NDE IRKÇILIK: BEYAZ ADAMIN KANLI TARİHİ

Giriş

Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) işlediği iddia edilen suça istinaden yakalanırken polis şiddetine maruz kalması sonucunda hayatını kaybeden siyahi vatandaş George Floyd’un ölümü, zaman zaman benzer haberler ile gündeme gelen ABD’deki ırkçılık sorununu işaret etmektedir. Bu yazıda, bu konunun çıkış noktasını ve tarihsel gelişimini değerlendireceğim.

Kıtanın Keşfi ve Amerilan İç Savaşı: Irkçılığın Başlangıcı

1492 yılında Kristof Kolomb tarafından kıtanın keşfedilmesi ile beraber Avrupa’dan Amerika’ya göçler başlamıştır. Amerikan Devlet Başkanı Theodore Roosevelt, Batının Zaferi adlı kitabında Kızılderilileri etkisiz hale getirmek için bir ırk savaşının gerekliliğinden ve buna dair ideolojik temellerden bahsetmiştir. Roosevelt, Anglo-Saksonlar’ı üstün bir ırk olarak tanımlamış ve bu tanımla kendilerinden olmayanlar için düşman algısını yaratmıştır. Hatta bu noktada Amerikalı evrimci Protestan din adamı Josiah Strong, Sosyal Darwinizm ve Protestan ilkelerini birleştirerek “Kızılderilileri Tanrı’nın izni ile yok etme hakkı” iddiasını bile ortaya atmıştır.[1]

Kızılderililerin katliamı ve asimilasyonu ile başlayan süreçte bir diğer hedef de Afrikalı köleler olmuştur. Topraklarından zorla çıkarılan Kızılderililerin yerine yerleşen Anglo-Saksonlar, topraklarında Afrikalı köleleri alıp satmak suretiyle çalıştırmışlardır. 1830’lu yıllarda kuzey eyaletlerinde başlayan kölelik karşıtı hareketler, güney eyaletlerin buna karşı çıkması sonucunda başlayan gerginlik Amerikan İç Savaşı’na dönüşmüştür. 1861-1865 yılları arasında devam eden Amerikan İç Savaşı’nı kuzey eyaletleri kazanmış ve savaşın sonunda anayasa değiştirilerek köleler serbest bırakılmış, kölelere temel haklar tanınmış ve oy hakkı verilmiştir. Ancak bu haklar çok kısa bir süre korunabilmiş, ırkçı “Jim Crow yasaları” kabul edilmiş, 1890’larda güneyde tekrar siyahların oy verme hakkı, kelle vergisi ve okuryazarlık sınavı ile ellerinden alınmış ve yine köleliğe benzer şekilde düşük ücretlere tarım alanlarında çalıştırılarak toplumdan dışlanmışlardır.[2]

Erişim Adresi: https://adagebiopower.com/states-map-civil-war/states-map-civil-war-the-american-civil-war/ , (Erişim Tarihi: 07 Temmuz 2020).

Afro-Amerikan Nüfusun Ülkedeki Algısı: Köle mi Vatandaş mı?

1929 Dünya Ekonomik Buhranı siyahların ekonomik durumunu daha da olumsuz etkilemiş, işsizlik giderek artmıştır. 1934 yılında çıkarılan “Ulusal Konut Yasası” beyazların yaşadığı yerlerde siyahların ev almasını zorlaştırmış, 1939’da belirlenen “günbatımı kasabaları” ile ABD’deki ünlü 66.otoyolun üzerindeki 89 kasabanın 44’ünde yer alan restoranlar ve içecek makineleri siyahlar için yasaklanmıştır. 1950’li yıllarda ırkçılığa karşı “Sivil Haklar Hareketi” ortaya çıkmıştır. 1955 yılında Rosa Parks isimli siyahi bir kadının otobüste beyaz bir vatandaşa yer vermemesi üzerine tutuklanmış ve bu olayı protesto etmek için Martin Luther King, siyah ve beyazların aynı otobüslere bindiği otobüs boykotunu düzenlemiştir. 1964 tarihli “Medeni Haklar Yasası” ile siyahlara karşı yapılan ayrımcılık uygulamaları yasaklanmıştır. King, siyahların oy hakkının geri verilmesi için bir yürüyüş başlatmış ve 1965’te çıkarılan “Oy Verme Hakkı Yasası” ile siyahların temel hakları tekrar sağlanmıştır. Martin Luther King’in “I have a dream” diyerek başlattığı ve dünya çapında ses getiren konuşmasının yarattığı gelişmeler, 1968 yılında kendisinin bir suikast ile öldürülmesi neticesinde duraksamaya uğramıştır.[3]

Erişim Adresi: https://www.sozcu.com.tr/2019/dunya/abdde-martin-luther-king-gunu-martin-luther-king-kimdir-3219087/ , (Erişim Tarihi: 07 Temmuz 2020).

1990’lı yıllar polis şiddetine maruz kalan siyahlar ile beraber ırkçılığın tekrar gündeme geldiği yıllar olmuştur. Colin Powell’ın 1989 yılında ilk siyahi Genelkurmay Başkanı olması ve 2001 yılında da ilk siyahi Dışişleri Bakanı olması ve Barack Obama’nın 2008 yılında ABD’nin 44. Başkanı seçilmiş olması da toplumsal düzlemde siyahların uğradığı ırkçı davranışların sonu olmamıştır. 2012 yılında Trayvon Martin’in öldürülmesi ile sosyal medyada başlayan “Black Lives Matter” hareketi, George Floyd’un polisin gözaltı esnasında ölümü ile tekrar gündeme gelmiş ve ülkede pekçok eyalette protesto gösterileri Covid-19 salgınına rağmen devam etmiştir.[4]

Erişim Adresi: https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/george-floyd-dunya-liderlerinden-floydun-oldurulmesine-ve-protestolardaki-polis-siddetine-tepki-1742734, (Erişim Tarihi: 07 Temmuz 2020).

Sonuç

Dünyada “Özgürlükler ülkesi” olarak değerlendirilen ABD’de siyahlar anayasal haklar açısından eşit vatandaş statüsünde olsalar dahi, uygulamada pek çok noktada kendilerine uygulanan negatif ayrımcılığın devam ettiği söylenebilir. Özellikle uzun yıllar siyahların ikinci sınıf vatandaş olarak toplum içinde dışlanmış olması, Amerikan kültürüne yerleşmiş ırkçı uygulamaların içsel bağlamda devam etmesinin tarihsel ve sosyo-psikolojik nedeni olarak görülebilir.

Dr. Gamze HELVACIKÖYLÜ

 

[1] https://ilkha.com/guncel/abd-tarihinin-gunumuze-devrolan-kanli-mirasi-irkcilik-43249.

[2] https://www.sozcu.com.tr/2020/yazarlar/sinan-meydan/abdde-irkciligin-kisa-tarihi-5861166/.

[3] https://www.sozcu.com.tr/2020/yazarlar/sinan-meydan/abdde-irkciligin-kisa-tarihi-5861166/.

[4]https://www.amerikaninsesi.com/a/amerikan%C4%B1n-b%C4%B1tmeyen-sorunu-irkcilik/5452279.html.

 

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.