Giriş
Birleşik Krallık’ın 2016 yılında beklenmedik bir şekilde Avrupa Birliği’nden (AB) ayrılma yanlılarının üstünlüğüyle sonuçlanan referandumla başlayan Brexit macerası, 31 Aralık 2020 tarihi itibariyle tamamlandı. Böylelikle, aslında 31 Ocak 2020’de gerçekleşmesi planlanan, ancak tarafların uzlaşması neticesinde 31 Aralık 2020’ye kadar ertelenen Londra-Brüksel boşanması, 24 Aralık 2020 tarihli Birleşik Krallık-AB serbest ticaret antlaşması ile üyelik perspektifinden ayrı ve yeni bir temel üzerine oturtuldu. Bu yazıda, Brexit sürecinde Birleşik Krallık siyaseti ve dış politikasında yaşanan önemli gelişmeleri özetleyerek, bu ülkenin geleceğine dair bazı öngörülerde bulunacağım.
Brexit Sonrası Birleşik Krallık-AB İlişkileri: Şimdi Ne Olacak?
Brexit sürecinin tamamlanmasıyla birlikte[1], Birleşik Krallık-AB ilişkilerinde köklü değişiklikler yaşanmıştır. Her ne kadar bu değişiklikler, sonradan imzalanan serbest ticaret antlaşmasının da etkisiyle, iki ülke arasında gümrük tarifelerine ve kotalara dayalı farklı bir ticaret rejimini kapsamasa da, birçok alanda yeni dönemde ilişkiler daha farklı olarak gelişecektir. Birleşik Krallık Başbakanı Boris Johnson, Birleşik Krallık-AB serbest ticaret antlaşmasını “Kanada tipi bir serbest ticaret antlaşması” olarak değerlendirmektedir.[2]
Brexit antlaşmasına göre[3], öncelikle, iki taraf vatandaşlarının birbirlerinin topraklarında özgürce yaşama ve çalışmalarına yönelik kısıtlamalar getirilmiştir. Bu kapsamda, Birleşik Krallık vatandaşlarının AB pasaportları iptal edilmiş ve AB ülkelerinde 90 günden fazla kalmaları için vize şartı getirilmiştir.[4] Bu nedenle, uzun süre için AB ülkelerini ziyaret edecek olan Birleşik Krallık vatandaşlarının vize almaları ve AB ülkelerinde çalışacak olanların da yine gerekli prosedür ve işlemleri halletmeleri gerekecektir. Bu durum, kuşkusuz hem Avrupa ülkelerine giden İngiliz ve diğer Birleşik Krallık menşeli halkların turist sayısını, hem de AB ülkelerinde çalışan sayısını ciddi anlamda azaltacaktır. Bu nedenle, iki taraf arasındaki ekonomik, siyasi, toplumsal ve kültürel ilişkilerde azalma söz konusu olacaktır. Avrupa Sağlık Sigortası kartları (EHIC) ise son kullanım tarihlerine kadar geçerli olacak; ancak Birleşik Krallık hükümetince yakında ülke vatandaşlarına Birleşik Krallık Küresel Sağlık Güvencesi Kartı dağıtılacaktır.
Birleşik Krallık AB’den ayrılmasına karşın, kısa süre önce imzalanan Birleşik Krallık-AB serbest ticaret antlaşması uyarınca, yeni dönemde de taraflar arasında serbest ticaret devam edecektir. Öyle ki, iki taraf da, birbirlerinden gelen mallara yönelik olarak herhangi bir gümrük vergisi ya da kota uygulaması yapamayacaktır. Buna karşın, sınır geçişlerindeki güvenlik kontrolleri ve gümrük beyanlarında daha sıkı uygulamalar benimsenecektir. Ayrıca Birleşik Krallık’tan gelen hayvansal gıdaların AB ülkelerine kabul edilebilmeleri için -18 derecede dondurulmuş olması şartı hayata geçirilecektir. Peki bu iki taraf arasındaki ticareti nasıl etkiler? BBC’nin haberine göre, bu durum serbest ticareti azaltmayacak olsa da, kuşkusuz, bürokratik işlerin artmasına ve ticaretin en azından geçiş sürecinde yavaşlamasına, hatta bazı malların fiyatlarının iki tarafta da yükselmesine neden olabilecektir.[5] Ancak bu antlaşma sayesinde, en azından kısa vadede büyük bir kaos ve belirsizliğin önüne geçilmiştir de denilebilir. Birleşik Kralık’ın ihracatının yaklaşık yüzde 49’unu AB ülkelerine yaptığını ve eğer bu anlaşma imzalanmamış olsaydı Birleşik Krallık ekonomisinin ciddi bir darboğaza gireceğini de bu noktada belirtmek gerekiyor.[6]
Brexit sürecinden en olumsuz etkilenen sektör ise hizmet sektörü olacaktır. Öyle ki, yeni dönemde doktor, mimar, şef vs. gibi meslek gruplarından kimselerin ülkelerinde almış oldukları yeterlilik sertifikaları diğer tarafta geçerli olmayacak, bu da Birleşik Krallık ve AB vatandaşlarının diğer tarafta çalışmasına engel teşkil edecektir. Ayrıca bankacılık, mimarlık ve muhasebe gibi sektörlerde, Birleşik Krallık firmalarının AB pazarına otomatik erişim hakkı da ortadan kalkacaktır. Bu nedenle, İngiliz firmalarının yeni dönemde ticaret yapacakları ülkenin kurallarına uygun şekilde bürokratik prosedürleri takip etmeleri ve uygulamaları gerekecektir. Ancak bu konuda hizmetlerin iyileştirilmesi hususunda AB ile Londra arasındaki görüşmeler devam etmektedir.
Bir diğer önemli konu ise balıkçılıktır. Önümüzdeki beş buçuk yıl süresince, Londra, kendi sularındaki balıklar konusunda daha fazla hakka (yüzde 50’den yüzde 66’ya çıkan) sahip olacaktır. 2026 yılında Birleşik Krallık’ın AB menşeli balıkçıları yasaklama imkânı olmasına karşın, bu durumda AB de vergilendirme uygulamalarına yönelebilecektir. Müzakerelerde en sert geçen tartışmaların ardından kabul edilen bu statüko, İskoçya Balıkçılar Birliği başta olmak üzere Birleşik Krallık tarafını pek memnun etmezken, 2026 yılından sonra bu konuda Brüksel ile Londra arasında yeni görüşmelerin olabileceği düşünülmektedir. Başbakan Boris Johnson ise, bu anlaşmanın İngiliz balıkçıları için 1973’ten beri en avantajlı durum olduğunu iddia etmektedir.
Hukuk anlamında, artık AB’nin en yüksek yargı mercii olan Avrupa Adalet Divanı’nın Birleşik Krallık hukukunda hiçbir yeri olmayacaktır. AB ile Birleşik Krallık arasında yaşanan hukuki tartışmalar ise, Avrupa Adalet Divanı yerine bağımsız bir mahkemede (tahkim) karara bağlanacaktır. Ancak Kuzey İrlanda’nın AB kurallarına uygun olarak ticaret devam edecek olması nedeniyle, Adalet Divanı’nın Kuzey İrlanda’da kısmi yetkisi devam edecektir. Birleşik Krallık’ın demokratik geleneğinin güçlü olması nedeniyle, bu durumun bir sorun olmayabileceği umulsa da, kuşkusuz, AB standartlarından uzaklaşılmasının Birleşik Krallık demokrasisini olumsuz yönde etkileyeceğine dair endişe ve eleştiriler de vardır.
Güvenlik anlamında da, Birleşik Krallık, artık AB’nin veri sistemlerine (database) otomatik olarak erişim hakkını yitirecek, ancak istek üzerine erişim sağlama hakkına sahip olacaktır. Ayrıca, Birleşik Krallık, Avrupa Polis Teşkilatı – Europol’den de ayrılmış olacak, fakat Europol genel merkezinde temsilci bulundurabilecektir. Bu şekilde, Europol-Londra ilişkileri, Europol-Washington (ABD) ilişkileri gibi daha sınırlı nitelikte olacaktır.
Eğitim alanında ise, Birleşik Krallık üniversiteleri, bundan böyle Erasmus değişim programından ayrılacaktır. Ancak Kuzey İrlanda’da yaşayan Birleşik Krallık vatandaşları, İrlanda Cumhuriyeti ile olan anlaşma sayesinde Erasmus programından yararlanabileceklerdir. Birleşik Krallık hükümeti, Erasmus yerine matematikçi Alan Turing’in ismini taşıyan ve tüm ülkelere açık olacak 100 milyon sterlin bütçelik yeni bir öğrenci ve akademisyen değişim programı başlatacağını da bu süreçte ilan etmiştir.[7]
Birleşik Krallık Başbakanı Boris Johnson, Brexit sürecinde AB ile yapılan serbest ticaret antlaşması ile netleşen yeni dönem koşullarını “ülkemizin (para, sınırlar, hukuk, ticaret, balıkçılık) kontrolünü ve yazgımızı geri kazandık” şeklinde lanse ederken, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen de anlaşmanın “adil ve dengeli” olduğunu belirtmiştir.[8] Ancak anlaşmanın serbest ticarete izin vermesine karşın, Londra ile Avrupa arasındaki ilişkileri azaltacağı ortadadır.
Birleşik Krallık’ın İmzaladığı Diğer Serbest Ticaret Antlaşmaları
Brexit sürecinde, Birleşik Krallık, ilk serbest ticaret antlaşmasını beklenmedik bir şekilde toplam ticaretinin yalnızca yüzde 2’sini oluşturan[9] Japonya ile imzalamıştır.[10] Birleşik Krallık’ın imzaladığı ikinci serbest ticaret antlaşması ise, dış ticaretinin neredeyse yarısını yaptığı AB ile yapılan antlaşma olmuştur.[11] Bu antlaşmanın hemen ardından ise, Londra, Türkiye ile de bir serbest ticaret antlaşması imzalamıştır.[12] Birleşik Krallık hükümeti, bu üç antlaşma sonrasında, ABD, Avustralya ve Yeni Zelanda ile de yeni antlaşmalar üzerinde çalışmaktadır. Bu antlaşmaların 2021 yılı içerisinde imzalanmasını öngörmek yerinde olacaktır. Birleşik Krallık hükümetinin son yıllarda ekonomik ve siyasi ilişkilerini geliştirdiği Çin’le bir serbest ticaret antlaşması imzalayıp imzalamayacağı ise kritik bir husustur. Ayrıca “Global Britain” (Küresel Britanya) vizyonu doğrultusunda Asya-Pasifik’te de siyasi ve ekonomik olarak etkili olmak isteyen Birleşik Krallık’ın Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık Antlaşması – RCEP’e de katılımı ciddi bir ihtimaldir.[13] Bu noktada, Birleşik Krallık’ın Asya-Pasifik hedeflerinin sadece ekonomik olmadığını ve bu ülkenin 1971’den bu yana Avustralya, Malezya, Singapur ve Yeni Zelanda ile birlikte “Five Power Defence Arrangements” yani Beşli Savunma Düzenlemeleri’ne dahil olduğunu da hatırlatmak gerekir.[14] Buna karşın, Londra ile ekonomik ilişkilerini geliştirmek isteyen Çin’in Birleşik Krallık’ın Asya-Pasifik’te askeri-güvenlik politikalarına yönelmesine karşı tavrı olumsuzdur.[15]
Sonuç
Sonuç olarak, Brexit sonrasında Birleşik Krallık’ın Avrupa yönelimli bir dış politika ve ekonomi politikasından daha küresel ve Ortadoğu ve Asya-Pasifik odaklı bir politikaya yöneleceğini beklemek yerinde olacaktır. Bu ise, hem bir geçiş sürecini gerektirmesi, hem de son 40-50 yıldır ada siyasetinde Avrupa’nın daima ağır basması nedeniyle, oldukça zor bir döneme işaret etmektedir. Nitekim AB yönelimli siyasal partiler, entelektüeller, sivil toplum kuruluşları, gazeteciler ve araştırmacıları daha küresel ve Asya-Pasifik odaklı hale getirmek, birkaç sene içerisinde yapılabilecek bir husus değildir. Bu nedenle, Birleşik Krallık’ın geleceğine dair büyük umutlar ama aynı zamanda belirsizlikler söz konusu olmaya devam edecektir. Tüm bu belirsizlikleri düşününce, bunca zahmete gerek var mıydı ve neden AB içerisinde kalınarak çeşitli imtiyazlar elde edilmeye çalışılmadı diye düşünmeden edilememesi de bence gayet doğaldır. Yeni dönemde Birleşik Krallık’ın ABD ve Avustralya, Yeni Zelanda, Kanada gibi eski kolonileri ve Commonwealth (İngiliz Milletler Topluluğu) üyeleriyle ilişkilerini geliştirmesini beklemek ise yerinde olacaktır. Bence en kritik husus ise, Avustralya’da daha şimdiden siyasi krizlere neden olan Çin’le ilişkilerin nasıl kurgulanacağı ve devam ettirileceği kararı olacaktır. Ayrıca Birleşik Krallık’ın yeni dönem politikaları, Türkiye’nin AB ile zıtlaşması devam ederse, Türkiye-AB ilişkilerine dair de bir model oluşturabilecek nitelikte olduğu için, ülkemizde yakından takip edilmelidir.
Doç. Dr. Ozan ÖRMECİ
[1] Brexit sürecinin kısa bir özeti için, bakınız; BBC Türkçe (2020), “Brexit: İngiltere ve Avrupa Birliği arasında ticaret anlaşması”, 25.12.2020, Erişim Tarihi: 08.01.2021, Erişim Adresi: https://www.youtube.com/watch?v=9PrIG9sfzbc.
[2] BBC Türkçe (2020), “Brexit: İngiltere ve Avrupa Birliği arasında ticaret anlaşması”, 25.12.2020, Erişim Tarihi: 08.01.2021, Erişim Adresi: https://www.youtube.com/watch?v=9PrIG9sfzbc.
[3] Tom Edgington (2020), “Brexit: What are the key points of the deal?”, BBC, 30.12.2020, Erişim Tarihi: 09.01.2021, Erişim Adresi: https://www.bbc.com/news/explainers-55180293.
[4] BBC (2020), “Travel after Brexit: How will it affect my holidays to the EU?”, 28.12.2020, Erişim Tarihi: 09.01.2021, Erişim Adresi: https://www.bbc.com/news/uk-46627083.
[5] Tom Edgington (2020), “Brexit: What are the key points of the deal?”, BBC, 30.12.2020, Erişim Tarihi: 09.01.2021, Erişim Adresi: https://www.bbc.com/news/explainers-55180293.
[6] Tom Edgington (2020), “Brexit: What trade deals has the UK done so far?”, BBC, 31.12.2020, Erişim Tarihi: 09.01.2021, Erişim Adresi: https://www.bbc.com/news/uk-47213842.
[7] Gov.uk (2020), “New Turing scheme to support thousands of students to study and work abroad”, 26.12.2020, Erişim Tarihi: 09.01.2021, Erişim Adresi: https://www.gov.uk/government/news/new-turing-scheme-to-support-thousands-of-students-to-study-and-work-abroad.
[8] Daniel Boffey & Lisa O’Carroll (2020), “UK and EU agree Brexit trade deal”, The Guardian, 24.12.2020, Erişim Tarihi: 09.01.2021, Erişim Adresi: https://www.theguardian.com/politics/2020/dec/24/uk-eu-agree-brexit-trade-deal-agreement.
[9] Tom Edgington (2020), “Brexit: What trade deals has the UK done so far?”, BBC, 31.12.2020, Erişim Tarihi: 09.01.2021, Erişim Adresi: https://www.bbc.com/news/uk-47213842.
[10] Gov.uk (2020), “UK and Japan sign free trade agreement”, 23.10.2020, Erişim Tarihi: 09.01.2021, Erişim Adresi: https://www.gov.uk/government/news/uk-and-japan-sign-free-trade-agreement.
[11] European Commission (2020), “The EU-UK Trade and Cooperation Agreement”, Erişim Tarihi: 09.01.2021, Erişim Adresi: https://ec.europa.eu/info/relations-united-kingdom/eu-uk-trade-and-cooperation-agreement_en.
[12] Gov.uk (2020), “UK and Turkey sign trade deal”, 29.12.2020, Erişim Tarihi: 09.01.2021, Erişim Adresi: https://www.gov.uk/government/news/uk-and-turkey-sign-trade-deal#:~:text=The%20deal%20will%20secure%20existing,the%20automotive%20and%20manufacturing%20sectors.&text=In%202019%2C%20UK%20car%20exports%20to%20Turkey%20were%20worth%20%C2%A3174m..
[13] Gov.uk (2020), “UK approach to joining the CPTPP trade agreement”, 17.06.2020, Erişim Tarihi: 09.01.2021, Erişim Adresi: https://www.gov.uk/government/publications/uk-approach-to-joining-the-cptpp-trade-agreement.
[14] J. Vitor Tossini (2017), “The Five Power Defence Arrangements”, UK Defence Journal, 28.02.2017, Erişim Tarihi: 09.01.2021, Erişim Adresi: https://ukdefencejournal.org.uk/britain-and-regional-security-the-five-power-defence-arrangements/.
[15] Ian Storey (2020), “Can the UK Achieve Its Naval Ambitions in the Indo-Pacific?”, The Diplomat, 07.11.2020, Erişim Tarihi: 09.01.2021, Erişim Adresi: https://thediplomat.com/2020/11/can-the-uk-achieve-its-naval-ambitions-in-the-indo-pacific/.