ABD BAŞKAN YARDIMCISI KAMALA HARRIS’İN ASYA TURU VE ABD İÇ VE DIŞ POLİTİKASINDAKİ GÜNCEL GELİŞMELER

upa-admin 10 Eylül 2021 1.553 Okunma 0
ABD BAŞKAN YARDIMCISI KAMALA HARRIS’İN ASYA TURU VE ABD İÇ VE DIŞ POLİTİKASINDAKİ GÜNCEL GELİŞMELER

ABD’nin Hint-Pasifik coğrafyasına olan ilgisi, Barack Obama döneminden bu yana sürekli artarak devam etmektedir. Kendisini “Pasifik Başkanı” olarak tanıtan ve Beyaz Saray’daki ilk günlerinden itibaren ABD dış politikasına yeni bir yön vererek ülkesinin stratejik önceliklerinde odak noktasını Ortadoğu’dan Pasifik bölgesine kaydıran -ki bu politikaya o dönemde “Asia Pivot” adı verilmiştir- Başkan Obama, Vietnam ziyaretinde, iki ülke ilişkilerinde 1995 yılında başlayan “normalleşme” sürecinin tamamlandığını ortaya koyan silah ambargosunun kaldırmıştır. Sonrasında ise, İkinci Dünya Savaşı’nın hemen sonunda 1945 yılında ABD tarafından atom bombasının atıldığı Hiroşima şehrini ziyaret ederek, Asya-Pasifik ve ABD arasında yeni bir barışçıl hava yaratmıştır. ABD’nin bölgeye ilgisinin yoğunlaşmasında “Yükselen Çin” faktörüne karşı bir dengeleme politika izleme amacı taşıdığı şüphesizdir.

Donald Trump döneminde ise, gerek Çin’e karşı başlatılan ticaret savaşları ve Çin’in yükselen ekonomisi, gerekse koronavirüsün Trump tarafından “Çin virüsü” olarak lanse edilmesi ve Çin’in dünya kamuoyu nezdinde suçlu olarak gösterilmesi, taraflar arasındaki ilişkileri iyice kızıştırmış, Trump’ın nobran bir şekilde yürüttüğü diplomatik yaklaşım ilişkilerin istikrarsızlaşmasına sebep olmuştur. Dolayısıyla, Trump, Çin’i çevrelemek adına Asya-Pasifik’e olan ilgisini arttırarak, Çin’e karşı avantaj sağlamaya çalışmıştır. Bu çerçevede, Trump, 11 günlük Asya turu kapsamında Japonya, Güney Kore, Çin, Vietnam, Filipinler’i ziyaret etmiş, her ne kadar daha sonraki yıllarda Dışişleri Bakanlığı nezdinde katılım olsa da, Başkanlığının ilk senesinde Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği (APEC) ve Güneydoğu Asya Uluslar Birliği (ASEAN) zirvelerine bizzat kendisi katılmıştır. Bu bağlamda, Çin ile Filipinler, Japonya ve Vietnam gibi ülkeler arasında yaşanan Güney ve Doğu Çin Denizi’ndeki anlaşmazlıklara karşı, ABD, Asya-Pasifik ülkelerinin hamiliğini üstlenmiş ve bu ülkelere “Ben sizi Çin’e karşı korurum” mesajı vermiştir. Ayrıca, Trump döneminde, ABD’nin 2017 Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi’nde, Hint-Pasifik bölgesinin sınırları Hindistan’ın batı sahillerinden Amerika’nın batı sahillerine kadar uzanan, dünyanın en büyük nüfus yapısını barındıran ve ekonomik açıdan en güçlü alan olarak yer almaktadır.[1]

Washington’un bölgeye verdiği önem, Joe Biden’ın ABD Başkanı olmasından sonra da jeopolitik bir çevreleme hedefi doğrultusunda devam etmiştir. Ticari, askeri ve diplomatik hareketliliğin yoğun olarak yaşandığı Asya-Pasifik bölgesi, ABD-Çin rekabetinin gerçekleştiği en kritik alan haline gelmiştir. Bu sebeple de, ABD nezdinde bölgede bulunan ülkelerin önemi giderek artmıştır. Biden döneminde, ABD’li yetkililerin Güneydoğu Asya ülkelerine yönelik ziyaretlerinin arkasında da, Çin’e karşı oluşturmak istediği cepheye müttefik kazandırma hedefi yatmaktadır.[2]

Jamaikalı bir baba ve Hindistan kökenli bir annenin çocuğu olarak dünyaya gelen ve ABD’nin ilk kadın ve siyahi Başkan Yardımcısı olan Demokrat Partili Kamala Harris’in son Asya-Pasifik gezisi de, işte Başkan Biden Amerika’sının bölgeye verdiği önemi derinleştirmektedir. Kuşkusuz, Washington’un Afganistan’dan çekilme kararı ve Kabil Havalimanı’nda yaşanan insanlık dışı görüntüler, ABD’nin hem dünya arenasındaki etkinliğini (jandarmalığını) azalttığı yorumlarına mahal vermiş, hem de müttefikleri nezdindeki “demokrat ABD” imajını zedelemiştir. Bu nedenle, Harris’in bölgeye gitmesi, ABD’nin “Biz daha bitmedik” mesajını verdiğini ve yönünü Ortadoğu’dan Asya-Pasifik’e kaydırdığını göstermiştir. ABD’nin bu stratejisinde, Pekin’in son yıllarda artan gücü, özellikle askeri alanda hızlı bir modernizasyon süreci başlatarak kendi güvenliğine ve küresel vizyonuna uygun bir ordu inşa etmesi, Bir Kuşak Bir Yol Projesiyle dünyanın birçok bölgesinde ekonomik yatırımlar yapması, ekonomik gücü üzerinden politik faydalar sağlaması gibi sebepler[3] etkili olmuştur Nitekim, Harris’in son ziyaretinde vurguladığı “Özgür ve Açık Hint-Pasifik” söylemi de, ABD’nin Çin’i çevreleme stratejisinde çerçevesinde hedeflediği, Washington-Pekin hattındaki “Yeni Soğuk Savaş” konseptini yaratmıştır.

Singapur ziyareti sırasında yaptığı açıklamada Çin’i hedef alan Harris, Çin’in Güney Çin Denizi’nde “baskı, sindirme ve hak iddialarına” devam ettiğini vurgulamış ve “Pekin’in eylemlerinin kurala-dayalı düzeni baltaladığı ve ülkelerin egemenliğini tehdit ettiği“ni belirtmiştir. Harris’in bu sözleri üzerine ise, Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Wang Wenbin, ABD’nin Afganistan’a keyfi olarak müdahalede bulunduğunu ve Afgan halkının acılarından bu ülkenin sorumlu olduğunu hatırlatarak “ABD’nin kendi bencil, zorba ve hegemonik tavrını meşrulaştırmak için kural ve düzen sözcüklerini bir arada kullandığını fakat artık hiçbir kimsenin ona inanmadığını[4] söylemiştir.

Son dönemlerdeki ticari rakibi Çin’in ekonomik gücünü sınırlandırmak isteyen Washington yönetimi, bölgedeki yatırımlarını arttırmayı hedeflemektedir. Washington yönetiminin bu ekonomik hedefini, Harris’in Singapur’da yaptığı şu açıklama pekiştirmiştir: “ABD’nin, 2023 yılında gerçekleşecek olan Asya Pasifik Ekonomik İşbirliği’ne (APEC) ev sahipliği yapmayı teklif ettiğini duyuruyorum. APEC aracılığıyla ABD, ortak ekonomik refahı geliştirmek adına uzun süredir Asya ve Latin Amerika’daki partnerleriyle birlikte birbirine bağlı bir bölge inşa etmeyi planlamaktadır.[5] Bu sözlerden de anlaşılacağı üzere, ABD, Çin ile arasındaki ekonomik rekabet sürecinde Asya-Pasifik ülkelerini de yanına çekerek bölgedeki yarışı kazanmak istemektedir.

Singapur’da üst düzey devlet yetkilileriyle görüşen Harris’in, görüşmelerde ekonomik ilişkilerin pekiştirilmesi dışında Singapur ile ABD’nin; siber tehditler, iklim değişikliğiyle mücadele ve Covid-19 salgını gibi konularda iş birliğini geliştirmek amacıyla anlaşmaya vardıklarını belirtmiştir. Özellikle Trump’un inanmadığı küresel ısınma ve katılmadığı Paris İklim Zirvesi, Biden döneminde daha çok önem atfedilen konular haline gelmiştir.

Bir diğer Asya ülkesi olan Vietnam’a ziyarette bulunan ilk ABD Başkan Yardımcısı olan Harris, ABD ve Vietnam ilişkilerinin çeyrek asırda uzun bir yol kat ettiğini vurgulayarak, Vietnam’ı Çin’in zorbalığına karşı mücadele etmek için ABD ile ortaklığa çağırmıştır. Bu süreçte Vietnam ile kurala dayalı uluslararası seyrüsefer serbestisini korumak için yakından çalışacaklarını belirten Harris, BM Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne uyması için Pekin’e baskı yapılmasının mecburiyet haline geldiğini ve Çin’in, Güney Çin Denizi’ndeki saldırganlığının sona ermesi gerektiğini vurgulamıştır. Ayrıca, Harris, ABD’nin Vietnam’ın deniz çıkarlarını savunmasına yardımcı olmak için ek bir ABD Sahil Güvenlik Desteği göndermek için hazır olduğunu belirtmiştir.[6]

Son yıllarda Vietnam-ABD ticari ilişkileri hızla artmaktadır. ASEAN ülkelerinin deniz taşımacılığı yoluyla ABD’ye yaptığı ticaret oranı, ABD’nin deniz taşımacılığıyla gerçekleştirdiği toplam ithalatın % 21,9’una tekabül etmektedir. Bu oranın % 10,8’ini Vietnam tek başına karşılamaktadır. Rakamlar, Singapur ve diğer yedi ülke de dahil olmak üzere ASEAN’dan ABD’ye yapılan sevkiyatlarda kayda değer bir artış olduğunu gösteriyor. Harris’in Güneydoğu Asya ziyaretinin bölgedeki ülkelerle olumlu ticari ve güvenlik odaklı ilişkiler geliştirmeyi amaçladığını sürekli vurgulaması, Asya-Pasifik’in ABD için ne kadar önemli bir coğrafya haline geldiğini ve Çin’e karşı bir müttefiklik kurma çabası içinde olduğunu göstermiştir.[7]

Harris, Güneydoğu Asya ziyaretine son verirken, Vietnam’da aktivist gruplarla bir etkinliğe katılmış; aktivist gruplardan övgüyle bahsetmiş ve işbirliğinin önemine vurgu yapmıştır. Toplu olarak sahip olunan kaynakların en üst düzeye çıkarılması için hükümet de dahil olmak üzere topluluk liderleri, iş liderleri, sivil toplum gibi sektörlerdeki liderleri güçlendirmek gerektiğinin altını çizmiştir.

Her ne kadar, ABD, Asya-Pasifik’e doğru yayılma alanını genişleterek içe kapanmadığını, Çin gibi yükselen güçleri çevrelemek adına bölgesel ittifaklara sırtını dayadığını ve halen dünyanın jandarmalığına soyunduğunu gösterse de, Biden’ın iç politikada çözmesi gereken birçok mesele vardır. Bunlardan birisi de “kürtaj meselesi“dir. Joe Biden, Teksas’ta kürtajı büyük oranda yasaklayan yasanın yürütmesinin Yüksek Mahkeme tarafından durdurulmamasına tepki göstermiş ve mahkemenin tavrını “Anayasal haklara görülmemiş bir saldırı” olarak nitelendirerek, kürtaj hakkı konusunda topyekün mücadele sözü vermiştir. Biden, Sağlık ve İnsani Hizmetler Bakanlığı ile Adalet Bakanlığı’na kadınlar ve hizmet sağlayıcıların korunması için talimat verdiğini söylese de, çok fazla detaya girmemiş ve kürtaj hakkını savunan kişilerin gönlüne yeterince su serpmemiştir. Bu karar, kadın hakları destekçileri tarafından eleştirilmiştir. Biden’in bir sonraki seçimlerde kadınların oyunu kazanabilmesi adına yargıyı karşısına alması ve yasağı kaldırmak için mücadele etmesi büyük önem teşkil etmektedir.

Başkan Biden’ın ABD askerlerini Afganistan’dan çekme kararı ve bu süreçte Taliban’ın ülkenin tamamına egemen olması birçok kesim tarafından eleştirilirken, öte yandan iç politikada Biden’ın kasırga ve sel gibi doğa olaylarına etkili çözümler üretememiş olması da kendisinin sınavı başarı ile geçemediği yorumlarını beraberinde getirmiştir. Doğa olaylarının New York ve Louisiana eyaletleri başta olmak üzere birçok eyalette sert bir şekilde hayatı felç etmesi sonucu yüzlerce kişinin hayatını kaybetmesi, Beyaz Saray’ın afet ve krizle yönetim konusunda hazırlıksız olduğunu ve yeterli adımlar atamadığını göstermiş ve Biden’ın desteğini azaltmıştır.

Öte yandan, ABD ekonomisine bakıldığında; ABD işsizlik maaşı başvurularında Haziran’dan beri en büyük düşüş gözlenmiştir. ABD Çalışma Bakanlığı’nın verilerine göre, başvurular 4 Eylül’de sona eren haftada 35 bin düşüşle 310 bine gerilemiştir.[8] Bu düşüş, istihdam piyasasının tam toparlanmaya doğru ilerlediğini ve işsizliğin azaldığını göstermiştir. Fakat ABD Merkez Bankası’nın (FED) yayınladığı, Amerikan ekonomisindeki mevcut duruma ilişkin değerlendirmelerini içeren “Bej Kitap” raporunda; Temmuz-Ağustos arası ekonomik büyümede yavaşlama olduğu, bu yavaşlamanın büyük ölçüde COVID-19 salgınında Delta varyantının yayılmasından kaynaklandığı, yemek, seyahat ve turizm sektörlerinin daha çok etkilendiği, enflasyonun yüksek seviyede kaldığı[9] vurgulanmıştır.

İç ve dış politikada hal böyle iken, Emerson Polling tarafından yapılan son ankete göre, “2024’te seçim olsa kime oy verirsiniz?” başlıklı ankette seçmenlerin yüzde 47’si Trump’a, yüzde 46’sı Biden’a oy vereceğini söylerken, yüzde 7’si da bir başka adayı tercih edeceğini belirtmiştir. Elbette tek bir anket sonucu çiçeği burnunda başkan Biden’ın Trump karşısında güç kaybettiğini göstermez; fakat Biden’ın Trump karşısında açık ara önde olduğunu gösteren herhangi bir anket de mevcut değildir. Dolayısıyla, Biden’ın bugüne kadar iç ve dış politikada atmış olduğu adımlar konusunda kendi halkına yeterince güven vermediği aşikardır.

Sonuç olarak ABD, yaşlı bir Başkan’ın da olduğu düşünülürse, dış politikada Kamala Harris gibi ratingi yüksek ve sempatik bir Afrikalı Amerikalı ve Asyalı siyasetçiyi, başta Asya-Pasifik olmak üzere hüküm sürmek istediği coğrafyalarda daha sık kullanacaktır. Bilhassa Çin ile ekonomik, siyasi ve askeri rekabet ekseninde ABD’nin ASEAN ve APEC ülkeleri ile işbirliği geliştireceği ve Çin’i çevreleme politikası güdeceği kuvvetle muhtemeldir. ABD’nin Ortadoğu’dan çıkması hükümranlık alanını artık uzak coğrafyalarda değil, kendisine yakın coğrafyalarda hissettireceğini ve en büyük küresel rakibi olarak gösterilen Çin’e karşı bir soğuk savaş içine gireceğini göstermektedir. Öte yandan, Biden’ın iç politikada sorunlara yeteri kadar çözüm üretememesi ve beklentileri karşılayamaması ve Afganistan meselesindeki başarısız geri çekilme, bu çekilmenin sonuçları ile eşzamanlı olarak iç politikada da Biden’a karşı eleştirileri artırmıştır. Bundan sonraki süreçte, Biden’ın iç politikada seçimden önce verdiği sözleri tutarak, kürtaj, enflasyon, işsizlik, COVID-19 ve afetlerle mücadele gibi sorunları çözmesi, dış politikada ise Trump gibi kutuplaştırıcı söylemlerden kaçınarak duygusal davranmaması, bilakis rasyonel hareket ederek Çin’i karşısına almak yerine bilhassa ekonomik konularda Pekin ile işbirliğine yönelmesi, ayrıca dünyanın küresel jandarmalığına soyunmaktan vazgeçmesi gerekmektedir. Kamala Harris ise 2024 Başkanlık seçimlerine giden yolda hem dış politikayı öğrenmekte, hem de dünya çapında tanınırlığını arttırmaktadır ki, Biden’ın da bu konuda komplekssiz tavrı takdire şayandır.

Dr. Eren Alper YILMAZ

DİPNOTLAR

[1] NSS (2017), “National Security Strategy of the United States”, The White House Publishing, https://www.whitehouse.gov/wp-content/uploads/2017/12/NSS-Final-12-18-2017-0905-1.pdf.

[2] ANKASAM (2021), “Kamala Harris’in Asya Gezisi”, Erişim: https://www.ankasam.org/kamala-harrisin-asya-gezisi/#_edn1.

[3] ANKASAM (2021), “Kamala Harris’in Asya Gezisi”, Erişim: https://www.ankasam.org/kamala-harrisin-asya-gezisi/#_edn1.

[4] Global Times (2021), “US rules-based order means ‘arbitrary intervention’ in sovereign countries, ‘paying no price’:Chinese FM”, Erişim: https://www.globaltimes.cn/page/202108/1232331.shtml.

[5] The White House (2021), “Remarks by Vice President Harris on the Indo-Pacific Region”, Erişim:  https://www.whitehouse.gov/briefing-room/speeches-remarks/2021/08/24/remarks-by-vice-president-harris-on-the-indo-pacific-region/.

[6] DW (2021), “US VP Kamala Harris makes historic visit to Vietnam”, Erişim: https://www.dw.com/en/us-vp-kamala-harris-makes-historic-visit-to-vietnam/a-58975607.

[7] Hellenic Shipping News (2021), “ASEAN share of US-bound container shipping reaches 20%”, Erişim: https://www.hellenicshippingnews.com/asean-share-of-us-bound-container-shipping-reaches-20/.

[8] Bloomberg (2020), “ABD işsizlik maaşı başvurularında Haziran’dan beri en büyük düşüş”, Erişim: https://www.bloomberght.com/abd-issizlik-maasi-basvurularinda-hazirandan-beri-en-buyuk-dusus-2287271.

[9] ParaAnaliz (2021), “Bej Kitap: ABD ekonomisi delta ile hız kesti; enflasyon yüksek seviyede dengelendi”, Erişim: https://www.paraanaliz.com/2021/dunya-ekonomisi/bej-kitap-abd-ekonomisi-delta-ile-hiz-kesti-enflasyon-yuksek-seviyede-dengelendi-g-12939/.

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.