ULUSLARARASI ALANDA ARTAN YAPAY ZEKA REKABETİ VE TÜRKİYE’DE SÜRDÜRÜLEN YAPAY ZEKA ÇALIŞMALARI

upa-admin 25 Eylül 2022 2.406 Okunma 0
ULUSLARARASI ALANDA ARTAN YAPAY ZEKA REKABETİ VE TÜRKİYE’DE SÜRDÜRÜLEN YAPAY ZEKA ÇALIŞMALARI

Giriş

Dünyada 2010’lu yılların başlarında 4. Sanayi Devrimi (Endüstri 4.0) ile birlikte ortaya çıkan endüstri ve sanayi sektörlerinin teknolojiyle tamamen uyumlu hale getirilmesi fikri, süratle gelişimini sürdürmektedir. Bu “tam uyumlaştırma fikri”, hayata geçirdiği sınırsız kolaylıkların yanı sıra,  20. yüzyılın ortalarında gün yüzüne çıkan “Yapay Zeka” olgusunu da günümüzde son derece önemli bir hale getirmiştir. Ayrıca bu fikir, süreç içerisinde meydana getirdiği “Dijital Dönüşüm” ile birlikte, Yapay Zeka’nın büyük bir gelişim göstermesine de öncülük etmiştir. Bu bağlamda, insan hayatını kolaylaştırmak amacıyla, önceden hedeflenen her türlü iş, faaliyet ve görevleri yerine getirebilmek için kendini geliştirebilen teknolojik sistemlere veya makinelere Yapay Zeka adı verilmektedir. Yapay Zeka, en yalın ifadeyle; “İnsan zekasını taklit eden ve edinilen bilgiye göre yinelemeli olarak, kendini geliştirebilen sistemler veya makineler anlamına gelmektedir. Diğer bir deyişle, insan gibi düşünebilen ve karar verebilen makine, yazılım ya da program geliştirme olarak tanımlanabilir”.

Yapay Zeka teknolojisi, günümüz itibariyle, dünyada birçok alan ve sektörde oldukça yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. İletişim, haberleşme, üretim, ticaret, bankacılık, sağlık hizmetleri, siber güvenlik, havacılık ve en önemlisi de savunma sanayi gibi pek çok alanda insanlığın kullanımında veya denetiminde olan Yapay Zeka, son dönemde uluslararası düzlemde önemli bir rekabet faktörü haline gelmiştir. Küresel gayrisafi milli hâsılanın 2030’da yapay zekaya dayalı teknolojiler sayesinde yüzde 14 artması öngörülürken, bu teknolojilerin sunacağı fırsatlardan yararlanmak isteyen ülkeler Yapay Zeka alanına milyar dolarlık yatırımlar gerçekleştirmektedirler. İçinde yaşadığımız dönem itibariyle insanlığın, inovatif (yenilikçi) fikirlere, teknolojiyi olabildiğince entegre etmesiyle birlikte, uluslararası anlamda, her alanda Yapay Zeka yatırımları hızla artış göstermektedir. Dünya genelinde son derece önemli hale gelen Yapay Zeka çalışmaları konusunda, pek çok ülke geleceğe dönük yol haritaları oluşturarak, planlama, gelişim ve hedef stratejileri belirlemektedir.

Bu makalede, uluslararası alanda hızla artan Yapay Zeka rekabetiyle birlikte, ortaya çıkan bu durumun savunma sanayi teknolojilerine yansımaları ve Türkiye’de sürdürülen Yapay Zeka çalışmaları ele alınacaktır. Ayrıca “Türk Gençliği’nde Dijital Dönüşüm” ve “Türk Akademisi’nde Yapay Zekaya Yönelik Çalışmalar” konularına da bu çalışmada yer verilecektir.

Uluslararası Alanda Artan Yapay Zeka Rekabeti ve Savunma Sanayi Teknolojilerine Yansımaları

Yapay Zeka çalışmaları ve yatırımları konusunda, dünyada Amerika Birleşik Devletleri ve Çin Halk Cumhuriyeti siyasi ve ekonomik alanda olduğu gibi bu alanda da rekabet halinde olan öncü ülkelerdendir. Ayrıca Rusya, Türkiye, Japonya, Güney Kore, İngiltere, Almanya, Finlandiya, İtalya, İsveç, Polonya, Kanada, Malezya, İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri, Hindistan,  Tayvan, Singapur ve Meksika gibi pek çok ülke, yapay zeka çalışmaları konusunda ulusal kalkınma stratejileri oluşturarak ve milyarlarca dolarlık büyük ekonomik yatırımlar yaparak, önemli teknolojik-bilimsel çalışmalar gerçekleştirmektedir. Özellikle Rusya, Türkiye, Almanya, Kanada, Fransa, İngiltere, İtalya, Finlandiya, Hindistan, Güney Kore ve Japonya gibi ülkeler, son dönemde Yapay Zeka alanında oldukça kritik hamleler ve teknolojik atılımlar gerçekleştirerek, uluslararası açıdan bu rekabette söz sahibi olmaya başlamışlardır.

Yapay Zeka teknolojileri alanında son dönemde öne çıkan ülkelerden biri olan Çin Halk Cumhuriyeti, 2030 yılında bu alanda 1.4 trilyon dolarlık, büyük bir endüstri kurmayı hedeflemektedir. Çin, gelecekteki iktisadi konjonktürde büyük paya sahip olacağını düşündüğü “Yapay Zeka teknolojileri” konusunda, bütün alanlarda sınır tanımaksızın teknolojik çalışmalar ve bilimsel deneyler gerçekleştirmektedir. Çin, insanlığın rasyonalitesine ait özellikler olan düşünme, karar verme ve harekete geçme gibi süreçlerde, Yapay Zeka’yı olabildiğince kullanarak, ulusal güvenlik başta olmak üzere, istihbari, adli, iktisadi ve kamusal alanların büyük bir bölümünde teknolojik entegrasyonu sağlamayı amaçlamaktadır. Çin, ayrıca “Bölgesel Bir Güç” olmaktan ziyade “Küresel Bir Hegemonya” kurabilme düşüncesiyle, öncelikle dünya teknoloji ve Yapay Zeka liderliğini ABD’den devralma yolunda kritik adımlar atmaktadır.

Çin’in uluslararası dış politikada en önemli rakibi olan Amerika Birleşik Devletleri’nde ise, küresel Amerikan liderliğinin sürdürülebilirliği açısından, Yapay Zeka teknolojileri diğer bütün gelişim faktörlerinden üstün görülmektedir. Amerika Birleşik Devletleri, teknoloji kullanımının askeri anlamda sağladığı taktik-stratejik üstünlük, sağlık hizmetlerinde yapay zeka kullanımının yarattığı avantajlar ve Yapay Zeka’nın ekonomik anlamda sunduğu birçok fırsat nedeniyle, dünyada ‘Süper Güç” olma hegemonyasını koruyabilme düşüncesiyle, Yapay Zeka teknolojileri araştırma-geliştirme faaliyetlerine son derece önem veren bir diğer öncü ülkedir.

Bu dönemde ülkeler arasında, Yapay Zeka alanında, adeta bir “Teknolojik Gelişim Savaşı” yaşandığı ifade edilebilir. Yapay Zeka alanında dünya çapında lider ülke kabul edilen ABD’nin de, Çin ve diğer ülkelerin çalışmaları karşısında, son dönemde bu unvanı uluslararası açıdan ciddi derecede sorgulanmaktadır. Ancak ABD, bu alanda, halen liderliğini korumaktadır. Diğer yandan, Yapay Zeka’nın savunma ve silah sanayilerine adapte edilerek, askeri ve stratejik açılardan kullanımının olabildiğince yaygınlaştırılması da, uluslararası anlamda ortaya çıkan “Teknolojik Gelişim Rekabetinin” en önemli etkenleri arasında yer almaktadır. Yapay Zeka teknolojileri konusunda bu döneme kadar zirvede bulunan ABD, küresel açıdan en önemli rakiplerinden Çin’e liderliğini kaptırmamak amacıyla çalışmalarını savunma alanı başta olmak üzere, sağlık, eğitim, finans, bilişim gibi farklı alanlara yayarak daha kapsamlı bir hale getirmektedir. Ancak bu noktada Çin, Yapay Zeka deney ve çalışmalarının yoğunluğu, yatırım ölçeklerinin devasa büyüklüğü ve bilimsel-teknolojik alana verdiği yüksek önemle birlikte, dünya çapında dikkatleri üzerine çekmektedir. Ayrıca son dönemde bu uluslararası rekabette, Rusya, Türkiye, Almanya, Kanada, Fransa, İtalya, İngiltere, İsrail, Finlandiya, Hindistan, Güney Kore ve Japonya gibi ülkeler de yeni geliştirdikleri üst düzey yapay zeka teknolojileriyle küresel açıdan söz sahibi olmaya başlamaktadırlar.

Bilim ve teknolojiye verdiği önemle bilinen Rusya’da, Yapay Zeka konusunda diğer rakiplerine oranla geride kalmamıştır ve de bu alanda oldukça iddialı bir konumda bulunmaktadır. Hatta Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 2017 yılında sarf ettiği “Yapay Zeka sadece Rusya’nın değil, tüm insanlığın geleceğidir. Büyük Fırsatlar var, aynı zamanda bugün öngörülmesi zor olan tehditlerde var. Bu alanda kim lider olursa, dünyanın hükümdarı o olacak.” sözleri bu iddialı konumu destekler ve Yapay Zeka’nın önemini vurgular bir nitelik taşımaktadır. Ayrıca, bu açıklama, Yapay Zeka’nın uluslararası ilişkiler ve uluslararası savunma sanayileri düzlemini günümüzde olduğu gibi gelecekte de, ne denli değiştirip dönüştürebileceğinin önemli sinyallerini vermektedir. Bu bağlamda, Rusya’nın son dönemde savunma sanayi ağırlıklı Yapay Zeka yatırımlarını süratle artıran bir ülke olduğu da, dünya kamuoyu nezdinde açıkça bilinmektedir. Bu doğrultuda, Rusya, geçen yıl Belarus ile düzenlediği Batı-2021 Tatbikatı’nda, yapay zekaya sahip olan “Platforma-M” adlı piyade robotunu sahaya çıkarmıştır. “Platforma-M”; paletli minyatür bir tankı anımsatan ve operatör tarafından hedefe yönlendirilebilen Yapay Zeka destekli teknolojik bir savaş robotudur. Rus yetkililerin ifadelerine göre; “Robot üzerindeki yapay zeka algoritmaları sayesinde sahaya çıktığında dost-düşman ayrımını kendisi yaparak, operatöre (yönlendiricisine) sormadan düşman askeri gördüğünde de ateş açabilmektedir.” Ayrıca üzerinde zırhlı araçlara karşı kullanılabilen 4 adet roketatar ve 7.62 milimetre çapında mermi atabilen AK-47 (Kalaşnikof) marka otomatik bir silah bulunmaktadır.

Rusya “Batı-2021” tatbikatında ilk defa yapay zekaya sahip “Platforma-M” piyade robotunu kullandı

Fotoğraf: Hürriyet

Yapay Zeka ile savunma sanayisini olabildiğince entegre etmeyi başaran Rusya, ayrıca “tam otonom” (özerk) silahlar geliştirme noktasında da, ABD, Çin, İngiltere ve İsrail gibi ülkelerle askeri-teknolojik rekabetini sürdürmektedir. Yapay Zeka sayesinde düşman unsurları algılayarak, otomatik bir biçimde öldürme yeteneğine sahip olan bu “tam otonom” silahların, üretiminin ülkeler arasında yaygınlaşması sebebiyle, İnsan Hakları bağlamında, Uluslararası İnsancıl Hukuk ve Savaş Hukuku dallarında günümüzde ciddi tartışmalar yaşanmaktadır. Ülkelerin otonom silah kullanımının kısıtlanması veya yasaklanması konusu, uluslararası sivil toplumun baskısıyla, 2021 yılının Aralık ayında Birleşmiş Milletler (BM) Silah Konvansiyonu’nda, gündeme gelmiştir. Ancak ABD, Rusya, İngiltere ve İsrail gibi otonom silah üreten emperyalist devletlerin direnmesiyle, bu uluslararası sivil toplum baskısı sonuç getirmemiştir. 2022 yılı Şubat ayında başlayan Rusya-Ukrayna Savaşı’nda da, Rusya tarafından geliştirilen bu “tam otonom” silahların kullanıldığı medyaya yansımış durumdadır. Rus yetkililer, havada tam otonom özelliklere sahip olan “Lancet ve KUB-E” adı verilen kamikaze insansız hava araçlarını (İHA) Libya ve Suriye’de olduğu gibi Ukrayna’da da, kullandıklarını doğrulamaktadırlar. Buna karşılık, Ukrayna tarafı da, Rus işgaline direnmek amacıyla, “Baykar Bayraktar TB 2” adlı Türkiye yapımı silahlı insansız hava araçlarını (SİHA) kullanmaktadır. Bu noktada “Baykar Bayraktar TB 2” silahlı insansız hava araçlarının üstün teknolojik yapay zekaya sahip olduğu halde, hedef imhası sırasında operatöründen (yönlendiricisinden) komut alması sebebiyle, “insanlık için tehlike arz eden otonom silahlar” sınıfında yer almaması da, Türk Milleti açısından onur ve gurur verici bir durum olarak nitelendirilebilir. Rusların tam otonom silahlarına karşı, uluslararası normlara ve savaş hukuku kurallarına uygun bir durumda bulunan Türkiye yapımı yarı otonom SİHA “Bayraktar TB 2”, Ukrayna’da şu anda oldukça iyi bir sınav vermektedir. Bu durum, geçtiğimiz günlerde, Alman basınında da gündem konusu olmuştur. Almanya’nın önemli dergilerinden olan Focus, yayınladığı bir analizde, “Ukrayna Ordusu tarafından kullanılan Bayraktar TB-2 SİHA’larının, Putin dahil  tüm dünyadaki müşterilere ilham verdiğini’ belirtmiştir. Ayrıca, analizde, “Ukrayna Savaşı, Türkiye’nin şu anda dünyanın sunabileceği en iyiler arasında yer alan bir silah sistemi geliştirdiğini açıkça ortaya koyuyor” ifadelerine de yer verilmiştir.

Türkiye’nin ürettiği Bayraktar TB-2 Silahlı İnsansız Hava Aracı

Fotoğraf: Hürriyet

Rusya, yapay zeka destekli ölümcül otonom silahlar geliştirme noktasında giderek büyük yatırımlara imza atmaktadır. Tam otonom silahlar, savaşlarda Yapay Zeka algoritmaları sayesinde, yönlendiriciye ihtiyaç duymadan hedefleri etkisiz hale getirebilme potansiyeline sahip olan teknolojik açıdan bir anlamda öldürücü savunma sanayi araçlarıdır. Bunların dışında, Rusya’da, Yapay Zeka’nın farklı alanlarda değerlendirilmesi için de değişik çalışmalar yapılmaktadır. Bu bağlamda, Rusya’da, 2022 yılı başında AVM, aktivite merkezleri ve müze gibi yerlerde çalıştırılmak üzere tasarlanan, insansı hiper gerçekçi robot “Robo C-2” kamuoyuna tanıtılmıştır. Bu tasarım, Yapay Zeka’nın ayrıca vasıfsız işgücü olarak da kullanılabileceğini ortaya çıkarmıştır. Tüm bu örneklerden de görüldüğü üzere, Rusya da, günümüzde Çin Halk Cumhuriyeti, Amerika Birleşik Devletleri ve Türkiye gibi hiç şüphesiz ki; Yapay Zeka teknolojilerine yoğun biçimde önem veren rekabetçi bir ülke konumundadır. Dolayısıyla, bütün bu somut olgulardan hareketle; ABD ile Çin Halk Cumhuriyeti arasında genel anlamda yaşanan “Yapay Zeka rekabetinin” bir benzerinin, Ukrayna-Rusya Savaşı’nda kullanılan yapay zeka destekli hava savunma sistemleri (İHA ve SİHA’lar) ve de çeşitli savunma sanayi teknolojileri üzerinden, Rusya ile Türkiye arasında da yaşandığı belirtilebilir.

Türkiye’nin Ürettiği Yapay Zeka Entegreli Savunma Sistemlerinin Uluslararası Rekabette Yansımaları

Türkiye de, geliştirdiği hava ve kara savunma sistemleriyle, uluslararası Yapay Zeka rekabetinde söz sahibi bir ülke konumundadır. Özellikle son dönemde savunma sanayisine büyük yatırımlar gerçekleştiren Türkiye, ürettiği ve geliştirdiği yapay zekaya sahip askeri-stratejik teknolojilerle uluslararası arenada adından sıkça söz ettirmektedir. (ECRF) Avrupa Dış İlişkiler Konseyi Kıdemli Üyesi Alman Diplomat Ulrike Franke, medyaya yansıyan açıklamalarında “Son yıllarda Türkiye’ye uygulanan çeşitli yaptırımlar ve ambargoların Ankara’nın yeni nesil silahların geliştirilmesine ağırlık vermesindeki itici güç olduğunu” belirtmiş, “SİHA’ların geliştirilmesinde dört ülkenin başı çektiğini ve bunların ABD, İsrail, Çin ve Türkiye olduğunu” dile getirmiştir. Franke, ayrıca, “Türkiye’nin küresel İHA piyasasında önemli bir oyuncu haline geldiğini” söylemiş ve “Türkiye orta düzeyli bir gücün zekasını ve parasını ortaya koyduğunda son derece gelişmiş SİHA’lar üretebileceğini gösterdi” şeklinde yorumlarda bulunmuştur. Batılı diplomatın açıklamalarından da anlaşılacağı üzere, Türkiye, Yapay Zeka destekli uluslararası hava savunma sistemleri rekabetinde söz sahibi olan öncü bir ülke konumuna geçmiştir. Türkiye’nin ürettiği Yapay Zeka entegreli savunma araçlarının günümüzde birçok ülkeye ihracatı da, gerçekleştirilmektedir. Ayrıca “Baykar Bayraktar TB 2” gibi birçok önemli savunma sanayi aracı da, Türkiye ve bu teknolojileri kullanan ülkeler özelinde, kritik savaşların seyrini ciddi derecede etkilemektedir. 2020 Dağlık Karabağ Savaşı’nda Azerbaycan’ın Ermenistan’a karşı elde ettiği büyük zaferde, Türkiye’nin ürettiği “Bayraktar TB 2” gibi SİHA’ların ve savunma araçlarının kilit rol oynaması da, bu durumun önemli bir göstergesi niteliğindedir.

Ayrıca Rusya’nın ürettiği “Platforma-M” adlı piyade robotu göz önüne alındığında, Türkiye’nin ürettiği yapay zeka entegreli ve uzaktan kumandalı “Koralp” silah kuleleri büyük bir savunma sanayi kazanımı olacaktır. Çünkü bu teknoloji de, uluslararası savaş hukuku kurallarına son derece uygundur. Ayrıca bütün bu çalışmalar göz önüne alındığında, Türkiye’nin tam otonom silahlar geliştirebilme potansiyeline sahip bir ülke olduğu ifade edilebilir. Ancak Birleşmiş Milletler Silah Konvansiyonu’nun otonom silahlar konusundaki olumsuz tutumu nedeniyle ve Uluslararası Savaş Hukuku prensipleri gereğince, Türkiye’nin bu “tam otonom” potansiyeli yeterince kullanmadığı da net bir şekilde belirtilebilir. Yapay Zeka destekli uzaktan kumanda edilebilen “Koralp” yönlendiricisi olan personele en iyi görüntüleri sağlayan, düşman unsurları doğru algılayan ve yönlendiricisine danışmadan hedefe ateş açmayan oldukça iyi bir savunma sanayi aracıdır. Rusya’nın ürettiği “Platforma-M” adlı otonom yapay zeka robotunun teknolojik açıdan hata payı göz önüne alınarak operasyonel anlamda yanılabileceği düşünüldüğünde, yüzde 100 yerli ve milli üretim “Koralp”, son derece avantajlı bir konumdadır. Ayrıca tam otonom silahların, görüntü işleme ve hedef alma noktasında yanılma paylarının yüksek olduğu da, dünya savunma sanayi kamuoyunda açıkça bilinmektedir. Rus üretimi “Platforma-M”, yalnızca üzerinde ağır silahlar bulundurması yönüyle avantajlıdır. Bu durumda, “Koralp” silah kulelerinde sonraki süreçte değiştirilebilir ve yeniden dizayn edilebilir. Dolayısıyla, uluslararası Yapay Zeka ve teknoloji rekabeti açısından değerlendirildiğinde, geliştirilen bütün bu savunma araçları Türkiye’nin ulusal anlamda büyük bir başarısı olarak nitelendirilebilir. Türkiye’nin ürettiği yapay zeka entegreli yerli ve milli savunma araçlarıyla, Azerbaycan ve Ukrayna gibi dünya genelindeki mazlum devletlerin en büyük destekçisi konumunda bir ülke olduğu, uluslararası ilişkiler ve uluslararası teknoloji rekabeti açısından rahatlıkla ifade edilebilir.

Yapay Zeka Destekli Uzaktan Kumanda Edilebilen Koralp Silah Kulesi

Fotoğraf: Anadolu Ajansı

Türkiye’nin Başarıyla Sürdürdüğü Yapay Zeka Çalışmaları

Türkiye, son dönemde yürüttüğü Yapay Zeka çalışmaları ve gerçekleştirdiği yatırımları ile bu alanda gelişmeyi hedefleyen ve gün geçtikçe ilerleyen bir ülkedir. Bu bağlamda, 2009- 2019 yılları arasında Türkiye’de 3.4 milyar dolarlık Yapay Zeka yatırımı gerçekleştirilmiştir. Türkiye Yapay Zeka İnisiyatifi’nin (TRAI) “Girişimler Haritası” incelendiğinde de, bu alanda faaliyet göstermeye başlayan (start-up) işletmelerin sayısının 2017 yılından itibaren gün geçtikçe arttığı gözlenmektedir. Ocak 2022 itibariyle bu alandaki girişim sayısı 226’ya ulaşmıştır. Türkiye’de faaliyet gösteren Yapay Zeka girişimlerinden 64’ü görüntü işleme, 43’ü makine öğrenmesi, 37’si öngörü ve veri analitiği, 20’si chatbotlar ve diyalogsal yapay zeka, 19’u doğal dil işleme, 9’u optimizasyon, 9’u robotik süreç otomasyonu, 9’u otonom araçlar, 6’sı arama motoru ve arama asistanı, 5’i akıllı platformlar ve 5’i de nesnelerin interneti üzerine çalışmalar gerçekleştirmektedir.

Ayrıca Türkiye’nin ilk “Ulusal Yapay Zeka Stratejisi” (UYZS) de, 2021 yılı Ağustos ayında Kocaeli Bilişim Vadisi’nde açıklanmıştır. Bu stratejik planlama doğrultusunda, Türkiye Cumhuriyeti, Yapay Zeka konusunda, 6 stratejik öncelik ve 24 hedef belirlemiştir. Bu 6 stratejik öncelik kapsamında; Türkiye’de Yapay Zeka alanında istihdamı artırmak, yapısal dönüşümü ve işgücü dönüşümünü hızlandırmak, uluslararası alanda işbirliklerini güçlendirmek, Yapay Zeka konusunda sosyo-ekonomik uyumu hızlandıracak düzenlemeler yapmak, kaliteli verilere ve teknik altyapıya erişimin sağlanması, araştırma, girişimcilik ve yenilikçilik faktörlerini desteklemek gibi maddeler yer almaktadır. Türkiye’nin Yapay Zeka konusunda belirlediği hedefler içerisinde ise; istihdamın bu alanda en az 50.000 kişiye çıkarılması, merkezi ve yerel yönetim kamu kurum ve kuruluşlarında istihdamın en az 1.000 kişiye ulaşması, Yapay Zekanın, Gayrisafi Yurtiçi Hâsıla’ya (GSYH) katkısının yüzde 5 dolaylarına çıkarılması ve lisansüstü düzeyde mezun sayısının en az 10. 000 kişiye yükseltilmesi gibi amaçlar ön plana çıkmaktadır.

Ayrıca, Türkiye’nin açıkladığı stratejik amaçlarla, son yıllarda Yapay Zeka konusunda uluslararası alanda söz sahibi bir ülke olmayı hedeflediği de, açık ve net bir şekilde görülmektedir. Bu bağlamda, uluslararası kuruluşların güvenilir ve sorumlu Yapay Zeka ile sınır ötesi veri paylaşımı alanındaki düzenleme çalışmalarına ve standartlaşma süreçlerine aktif olarak katkı verilmesi amacı da, Türkiye’nin bu konuma yükselme hedefine ciddi bir örnek teşkil etmektedir. Diğer bir yandan, Türkiye, gelecek planlamasında Uluslararası Yapay Zeka endekslerindeki sıralamalarda ilk 20 ülke arasında yer almayı hedeflemektedir. Dolayısıyla, Yapay Zeka teknolojilerinin, gelecekte küresel ölçekte büyük bir potansiyel barındırdığını Türkiye de ulusal ve uluslararası açıdan fark etmektedir. Bu bağlamda, Yapay Zeka alanında, ulusal zeminde yapılacak olan tüm yatırım, girişim ve araştırma-geliştirme faaliyetleri, gelecekte yeniden şekillenecek olan küresel dünya düzeninde Türkiye açısından önemli bir artı değer teşkil edecektir.

Cumhur Kartal YILDIZ

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.