Bilindiği gibi, Ermenistan, Azerbaycan topraklarını 30 yıla yakın bir süre işgal altında tutarak, bu bölgedeki yasadışı faaliyetleri bir alışkanlık haline getirmişti. BM Güvenlik Konseyi’nin işgalin derhal sonlandırılmasını talep eden 4 bağlayıcı karara rağmen Azerbaycan topraklarının bir bölümü üzerinde yasadışı yerleşim yerlerinin kurulması, oraya dünyanın çeşitli yerlerinden insanların göçünün teşviki, bölgenin doğal kaynaklarının yağmalanması ve tarihi yapıtların yok edilmesi gibi barbarca faaliyetler Ermenistan tarafından kendi doğal hakkı olarak görülmekte idi. 2020 yılında Azerbaycan askeri yollarla bu uluslararası hukuk lekesini temizledi. Galip ülke olmasına rağmen, insanlığın on yıllar önce elde ettiği uluslararası hukuk kazanımları sayılan temel ilkeler bazlı barış teklifini Ermenistan’a yöneltti. Fakat son 3 sene zarfında barışın tesisi yönünde Ermenistan’ın faaliyetlerinin samimiyetten çok uzak olduğu gözlemlenmektedir. Şöyle ki; 1. Ermenistan’ın devamlı silahlanmaya öncelik vermesi; 2. Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü tanıma yönünde sözlü açıklamalarına rağmen geçici Rus barış gücünün bulunduğu Azerbaycan’a ait olan bölgede hâlâ yasadışı askeri birlikler bulundurmaya devam etmesi; 3. Başka ülkelerin cesaretlendirme politikalarına hâlâ inanarak müzakereler sürecinde zaman kazanma doğrultusunda tutum benimsemesi; 4. Zengezur Koridoru’nun açılması yönünde üzerine aldığı taahhüdü yerine getirmemesi gibi gerçekler Ermenistan yönetiminin samimiyetsizliğini ortaya koymaktadır.
Ermenistan başta olmak üzere, birkaç ülkenin samimiyetsizlik ve çıkar körlüğü, 2023 yılında Azerbaycan diplomasisinin onlar için temel uluslararası hukuk dersleri yapmasına sebep olmuştur. Ne yazık ki, Dışişleri Bakanlığımız Azerbaycan Cumhuriyeti’nin BM tarafından kabul edilen sınırında kontrol noktası kurmasının devletlerin egemen hakkı çerçevesinde gerçekleştirildiğini açıklamak zorunda kalmıştır. Aslında 2019 yılında COVID-19 pandemisi patlak verince doktorların ellerimizi nasıl yıkamamız gerektiğini dünyaya anlatmasından sonra durumun böylesine trajikomik düzeye düşeceğini anlamamız gerekmekteydi.
2020 yılında Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri’nin işgali bitirmesinin ardından Azerbaycan’da yaşayan Ermeni azınlığın güven içinde topluma entegrasyonunun sağlanması için bölgeye geçici Rus barış gücünün konuşlandırılmasına olanak sağlandı ve Ermenistan ile karayolu bağlantısı gibi insani jestler sunuldu. Fakat 3 yıla yakın sürede yasadışı Ermeni silahlı birlikleri Azerbaycan’ı terk etmemekle birlikte, Ermenistan’dan onlara silah taşınması sabırla gözlemlendi. Onlarca defa uyarılar yapıldı. 23 Nisan 2023 tarihinde ülke güvenliği için Azerbaycan Cumhuriyeti tarafından sınır kontrol noktası oluşturuldu ve Azerbaycan Cumhuriyeti yasaları çerçevesinde serbest geçit olanağının devam ettiği ilan edildi. Uluslararası Adalet Divanı-UAD, 2023 yılı Şubat ve Temmuz aylarında açıkladığı iki karar ile Azerbaycan’ın Laçın ili üzerindeki egemenlik hakkını teyit etmiştir. 15 Haziran 2023 tarihinde Ermenistan askerleri sınır kontrol merkezine saldırı düzenledi ve bir Azerbaycan askerini ciddi şekilde yaralandı. Buna karşılık olarak, Azerbaycan tarafı da sınır kontrol merkezi üzerinden acil tıbbi durumlar dışında olan geçitleri durdurdu ve Ağdam-Hankendi yolunun kullanılabileceğini duyurdu. Dikkat edilirse, Azerbaycan tarafı Ermenistan’dan Azerbaycan’ın Karabağ bölgesinde yaşayan Ermeni azınlık için gönderilen “ihtiyaçların” Azerbaycan’dan karşılanmasında hâlâ ısrar etmiyor. Bu, bir insani jesttir. Halbuki her bir devlet ülkesine dışarıdan getirilen ürünler için gümrük vergilendirilmesi başta olmak üzere diğer tüm tedbirleri almak hakkına sahiptir.
Ermenistan yönetimi ise, Azerbaycan’dan izin almaksızın Azerbaycan’da yaşayan ermeni azınlığa göndermek amacıyla 26 Temmuz 2023 tarihinden itibaren 19 tırdan oluşan “ihtiyaç” konvoyunu Azerbaycan’ın Laçın sınır kontrol noktası önünde bekletmektedir. Ermenistan, bu adımı ile Azerbaycan’ı tüm dünyaya “insani ihtiyaçları engelleyen kötü bir devlet” gibi sunmaya çalışmaktadır. Aynı zamanda, Azerbaycan’da bulundurmaya devam ettiği yasadışı silahlı birlikler, Zengezur Koridoru yükümlülüğü ve mayın sorununun üzerini örtmeyi planlamaktadır. İç politikada muhalefetin baskısını da böylece azaltabileceğini ummaktadır. Doğal olarak, Azerbaycan tarafı bu geçite izin vermemiştir. Çünkü Laçın yolu Ermeni Lebensraum‘una alet edilemez. Azerbaycan’daki Ermeni azınlığın gerçekten de “insani yardıma” ihtiyacı varsa, Azerbaycan’ın önerdiği Ağdam-Hankendi güzergâhı çok rahatlıkla kullanılabilir. Azerbaycan Cumhuriyeti hükümeti, defalarca Karabağ’da bulunan Ermeni azınlığın topluma entegrasyonu doğrultusunda çeşitli girişimlerde bulunmuştur ve bu yaklaşımını içtenlikle sürdürmektedir. Fakat bilinmesi gereken gerçek şudur ki, onları ellerinde tutsak tutarak (ve entegrasyonu engelleyerek) jeopolitik bir alet gibi kullananlar o azınlığa yapılabilecek en büyük kötülüğü yapmaktadırlar.
Ermenistan’ın Miatsum ideolojisi tarihteki Anschluss ve Enosis gibi diğer hasta ideolojilerle benzerlik teşkil ederek sahibine ve tüm dünyaya zarar vermektedir. Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri Miatsum’u bitirmiştir. Uluslararası hukuk, Ermenistan’dan ve onu destekleyenlerden işgal dönemi rahatlıklarını unutmasını talep etmektedir. Bu gerçekliği ne kadar çabuk kabul ederlerse, onlar için o kadar iyi olur.
Dr. Elsevar SALMANOV
Azerbaycan Cumhuriyeti Malezya Konsolosu