TÜRKİYE’DEKİ ASKERİ TEŞKİLAT DÜZENİNDEKİ DEĞİŞİMLERİN ANALİZİ

upa-admin 17 Ağustos 2023 1.209 Okunma 0
TÜRKİYE’DEKİ ASKERİ TEŞKİLAT DÜZENİNDEKİ DEĞİŞİMLERİN ANALİZİ

Türkler ordusu olan bir millet değil, milleti olan bir ordudur. Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), dünyanın en kadim ordularından birisidir. Kuruluşu her ne kadar sembolik de olsa M.Ö. 209 yılı olarak kabul edilir. Tarihsel süreçte birçok devlet kurmayı başarmış olan büyük Türk milleti, bu devletleri askeri gücü nispetince yaşatabilmiştir. Yaşanan zafer ve mağlubiyetlerden sürekli ders çıkarılarak, askeri yapılanma, çağın gereklerine uygun bir şekilde güncellenmiştir. Türk Ordusu’nun geleneksel yapılanması ile yakın zaman önce yapılan değişikliklere dair değerlendirme sırasıyla sunulmuştur.

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin geleneksel yapılanmasında savaşta ve barışta başkomutanı Genelkurmay Başkanı’dır. Genelkurmay Başkanı Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) manevi şahsını temsilen Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yani Kara, Deniz, Hava Kuvvetleri ile Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlıklarının en üst amiridir. Askeri bir teamül olarak Kara Kuvvetleri Komutanlığı’ndan atanması esas alınmıştır. Genelkurmay Başkanlığı, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni bütünsellik içinde temsil eden en üst askeri makam olmuştur.

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yakın zamana kadar geleneksel yapısı incelendiğinde, hiçbir yardıma ihtiyacı olmadan bütün sorunlarla mücadele edebilecek bir şekilde teşkilatlandığı görülmektedir. Ordunun kendine has okulları, hastaneleri ve yargısı vardı. Bunun yanında, askeri makamlar, devletin güvenliğine dair tavsiye niteliğinde karar alan Milli Güvenlik Kurulu’nda da etkili bir temsile sahip olmuştur. Geleneksel yapılanmada ayrıca yüksek komutanlıklara yapılacak atamalar ve terfiler Yüksek Askeri Şura’da titiz bir şekilde ele alınmıştır.

Türk Ordusu’nun geleneksel askeri yapılanması günün gereklerine uygun olarak en etkin şekilde düzenlenmiştir. Ordu, kendi personelini küçük yaştan itibaren yetiştirerek temel askerlik nosyonunu kazandırmıştır. Özellikle lider askeri personel olan subay ve astsubayların küçük yaştan itibaren askeri okullarda yetiştirilmeleri büyük başarı sağlamıştır. Askerliğin bir yaşam tarzı olarak benimsenmesinde ve yaşatılmasında askeri okulların çok büyük etkisi olmuştur. Türkiye’nin her köşesinden gelen vatan evlatları askeri yatılı okullarda askerlik yaşamına uyumlu olmayı öğrenmiştir. Kuleli Askeri Lisesi, Maltepe Askeri Lisesi, Işıklar Askeri Lisesi ve Çok Programlı Astsubay Hazırlama Okulu gibi tanınmış okullara girmek ve lider askeri personel olmak ülke gençleri arasında önemli bir tercih sebebi olmuştur.

TSK’nın yurt içinde terörle mücadelede çok etkin bir görevi vardır. Mesai mefhumu tanımaksızın terörle mücadele eden askerlerin icra ettiği operasyonlar doğal olarak riski de barındırmaktadır. Terörle mücadele bölgelerinde çatışmada yaralanma, mayına basma, zehirli hayvan sokması gibi acil müdahale gerektiren durumlara karşı TSK’nın bünyesinde askeri personeli vardı. Askeri doktorlar, sağlık astsubayları ve askeri hemşireler yapılan harekatlarda etkin bir şekilde sağlık desteği vermiştir. Askeri hastaneler de yaralılara ilk müdahalenin yapılması yönüyle çok önemli olan askeri kurumlardı. Mayına basmış ya da el yapımı patlayıcının (EYP) infilakına maruz kalmış askeri personelin tedavisi için kıtalarda görevli askeri sağlık personelinin yanında askeri hastanelerde çok önemli bir işlev görmüştür. Gülhane Askeri Tıp Akademisi (GATA) ordunun bünyesindeki en gelişmiş askeri hastane olarak faaliyet göstermiştir.

Türk Ordusu’nun kendine has yapılarından birisi de askeri mahkemelerin varlığıydı. TSK’da askeri suçlara dair davalar askeri mahkemelerde görülmüştür. Buradaki davaların kesinleşmesi ise Askeri Yargıtay’ın kararına istinaden gerçekleşiyordu. Askeri işlere yönelik olarak idari davalara bakmak ve karar vermek ise Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin (Askeri Danıştay) görev alanındaydı. Bu kurumlarda görev yapan askeri hakim ve savcılar da tamamen TSK’nın kendi bünyesinden çıkan subaylardan oluşuyordu.

Yüksek Askeri Şura (YAŞ) toplantıları Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki atama ve terfilerin yapılması nedeniyle çok önemli bir yere sahiptir. Hayatının büyük bir bölümünü TSK’ya adayan General ve Amiral terfileri ile General/Amiralliğe terfi edecek Albayların durumu görüşülerek karara bağlanmaktadır. Geleneksel olarak YAŞ toplantılarına Başbakan, Genelkurmay Başkanı, Milli Savunma Bakanı, Kuvvet Komutanları ile Orgeneral ve Oramiraller katılmıştır. Üç gün boyunca süren toplantılarda kimlerin terfi edeceği ile kimlerin emekliye sevk edileceğine yönelik olarak çok titiz bir şekilde kararlar alınmıştır.

Türkiye, konumu gereği büyük güvenlik risklerinin olduğu bir coğrafyada yer almaktadır. Güvenliğin sağlanması ise en öncelikli devlet çıkarıdır. Bu nedenle, Türkiye’de Milli Güvenlik Kurulu’nun (MGK) kararları ve olaylara bakış açısı dikkat çekmiştir. Geleneksel olarak (eskiden) Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı, Milli Savunma Bakanı, İçişleri Bakanı, Dışişleri Bakanı, Kuvvet Komutanları ve Jandarma Genel Komutanlığı’ndan oluşan yapı ayda bir defa toplanmıştır. Bu yapıda MGK Genel Sekreteri asker kişidir ve teşkilatıyla beraber milli güvenliğin sağlanmasına yönelik yapılacak toplantılar öncesinde gerekli çalışmalardan sorumludur. Bu dönemde Milli Güvenlik Kurulu kararları hükümet tarafından öncelikle dikkate alınmıştır.

Türkiye’de 2017 yılında yapılan referandum sonucunda büyük bir yönetimsel değişim gerçekleşmiştir. Parlamenter sistemin geride kaldığı yeni sisteme 2018 yılında bilfiil geçilmiştir. Yeni sistemde devletin işleyiş mekanizmasında çeşitli dönüşümler yapılmıştır. Türk Silahlı Kuvvetleri de bu yeni dönüşümden etkilenmiştir.[1] Radikal dönüşüm sürecinde Genelkurmay Başkanlığı sadece plan ve programlar yapmakla sınırlandırılmıştır. Bununla birlikte, komutanlık vasfı ise savaş durumuna indirgenen bir yapı olarak tanımlanmıştır. Barış zamanında Kuvvet Komutanlıkları üzerinde bir otoritesinin kalmadığı gibi sembolik yetkileri de çok azdır. Genelkurmay Başkanlığı ve Kuvvet Komutanlıkları ayrı ayrı olmak üzere Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanmıştır. Askerlik sisteminin temeli olan hiyerarşik düzen zarar gördüğü gibi, emir-komuta zincirinde de belirsizlikler meydana gelmiştir. Yeni düzende Milli Savunma Bakanı’na tam yetki verilirken, Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanlarının ise bütünlük oluşturamayacağı şekilde tasarlanmış parçalı bir yapı görülmektedir. Yönetim sisteminin başı tarafından bu birimlere doğrudan emir verilebilmektedir. Barış zamanında Türk Silahlı Kuvvetleri başkomutanının kim olduğuna dair açık bir hüküm görülmemektedir. Ayrıca parçalara ayrılmış bu yapının uyumlu bir şekilde çalışmasında birtakım sorunlar çıkabilir. Bu yeni yapının yeniden değerlendirilmesi gerekmektedir.

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin belkemiği olan lider personeli subay ve astsubayların yetiştirildiği askeri okullar kapatılmıştır. Radikal dönüşüm sürecinde askeri liselere yer verilmemiştir. Askerlik hayatına yönelik olarak farkındalık süreci etkili bir şekilde genç yaşlarda verilirken bu düzen ortadan kaldırılmıştır. Askerlik nosyonunun en temel seviyede kazandırılabilmesi hayati öneme haizdir. Bu nedenle, subay ve astsubayların yetiştirildiği askeri liselerin yeniden açılması gerekmektedir. Milli Savunma Üniversitesi olarak açılan yapının ise yönetimi sivil bir mekanizma ile sağlanmaktadır. Askeri öğrenim veren bir kurumun yönetiminin tamamen asker kişilerden oluşması çok daha etkili olacaktır. Bu okullara kabul sürecinde aranan irticai faaliyette bulunmama şartı yeni düzende dikkate alınmamaktadır.[2] Aynı durum, TSK’da faal olarak çalışan askeri personel içinde geçerlidir. İrtica, askerlikten ayırma gerekçesi olarak kabul edilmemektedir.[3]

Türk Ordusu’nun en önemli varlıklarından biri olan sağlık kurumları kendisinden koparılarak Sağlık Bakanlığı’na bağlanmıştır. TSK gibi görev tanımı gereği sürekli riske maruz kalan bir kurum için sağlık kurumları çok önemlidir. Terörle mücadele ve harbe hazırlık konularında daima aktif bir çalışma içinde olan askerlere sağlanan sağlık hizmetinin öncelikli olarak verilmesi gerekmektedir. Yeni düzende barış zamanında dahi işleyişi olumsuz etkilenen bu yapının savaş durumda ise çok daha riskli bir durumda kalacağı değerlendirilmektedir. Askeri hastane sisteminin etkili bir şekilde uygulanabildiği eski yapısına dönüştürülmesi sağlanmalıdır.

Askerlik, kendine özgü bir yaşam tarzıdır. Bu durum, askeri yapılanmaya diğer kurum ve kuruluş yapılarına göre farklılık kazandırmaktadır. Askerlik sisteminin emir-komuta zincirini gerektirmesi başarı için mutlak bir gerekliliktir. Türk Ordusu, kendi özel yapısı içinde adaletin sağlanması için özel yargı kurumlarına sahip olmuştur. Askeri mahkemeler, Askeri Yargıtay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin etkili bir şekilde işleyişi söz konusuyken bu kurumlar kapatılmıştır.[4] Askerlik mesleğine özgü yargılamaların yapılması ve kararların alınması sürecinin bu kurumlarca icra edilmesi gerekirken bütün yetki sivil mahkemelere devredilmiştir. Askerliğe mahsus olayların anlaşılması ve bunun üzerinden yargılamaların yapılması askeri nosyonu içselleştirmekle sağlanabilir. TSK’da görevli askeri hakim ve savcıların olduğu eski sistemde bu işlerlik etkili bir şekilde uygulanabilmiştir. Askeri olaylara yönelik olarak yargı süreci için TSK’nın yargı kurumlarının yeniden tesis edilmesi gereklidir.

Yüksek Askeri Şura’nın yapısı yeni dönemde değiştirilerek Cumhurbaşkanı Yardımcıları, Adalet Bakanı, Dışişleri Bakanı, İçişleri Bakanı, Hazine ve Maliye Bakanı, Milli Eğitim Bakanı, Milli Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanı ile Kuvvet Komutanlarından teşkil edilmiştir.[5] Cumhurbaşkanı ise, gerekli gördüğü hallerde YAŞ’a katılarak toplantıya Başkanlık etmektedir. Askerlik sisteminde atama, terfi ve emeklilik sürecinde çok önemli bir yeri olan YAŞ toplantılarına Mili Eğitim Bakanı, İçişleri Bakanı, Dışişleri Bakanı, Adalet Bakanı ile Hazine ve Maliye Bakanı’nın katılımının gerekçelendirilmesi önemli bir husustur. General/Amiral terfilerinin yapılması, rütbe bekleme sürelerinin uzatılması ya da emeklilik işlemleri TSK’nın kendine özgü idari faaliyetleridir. Radikal dönüşüm sürecinde askeri teamüllerin dışında yeni uygulamaların icrası görülmektedir. Genelkurmay Başkanı’nın atanmasında Kara Kuvvetleri Komutanlığı yapmayan bir ordu komutanı tercih edilmiştir.[6] Rütbe bekleme süreleri dolmadan askeri personel emekliye sevk edilmiştir. Askeri Şura’nın yapısı askeri odaklı olmaktan çıkarılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin varlık teminatı olan TSK’nın geleceğine yönelik yönetim sürecinde siyasetin eskisine oranla daha belirgin bir ağırlığı görülmektedir. Emir-komuta zincirinin zarar görmemesi ve ordunun siyasetin dışında ve üstünde kalması için YAŞ’ın eski düzenine kavuşturulması çok önemli bir adım olarak görülmektedir.

Milli Güvenlik Kurulu’nun 2003-2018 yılları arasındaki yapısı Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı, Başbakan Yardımcıları, Adalet Bakanı, Milli Savunma Bakanı, İçişleri Bakanı, Dışişleri Bakanı ile Kuvvet Komutanlıkları ve Jandarma Genel Komutanı’ndan teşkil edilmiştir. Bu dönemde MGK’nın yapısı değiştirilmiş ve sınırlandırılmıştır. MGK kararları, yeni düzenlemeyle, yönetim kademesinde uygun görülmesi halinde kabul edilecek tavsiye kararları olarak değerlendirilmiştir. MGK, bu dönemde iki ayda bir toplanmıştır. Genelkurmay Başkanı’nın MGK’yı olağanüstü toplantıya çağırma hakkı kaldırılmıştır.[7] MGK Genel Sekreteri’nin sivil olması düzeneğine geçilmiştir. İlk sivil MGK Genel Sekreteri 2004 yılında görevine başlamıştır. 15 Temmuz 2018 yılında yapılan düzenlemeyle MGK’nın yeni yapısı Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanı Yardımcıları, Adalet Bakanı, Milli Savunma Bakanı, İçişleri Bakanı, Dışişleri Bakanı, Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanlarından oluşmuştur. MGK’nın yapısı değiştirilerek katılımcı sayısı düşürülmüştür. Yeni yapıda toplantıya çağrının Cumhurbaşkanınca yapılacağı, Cumhurbaşkanı’nın katılmadığı toplantılara Cumhurbaşkanı Yardımcısı’nın Başkanlık edeceği hükümleri kararlaştırılmıştır. MGK’da yapılan değişikliklerle milli güvenliğin esasını teşkil eden askeri yapılanmanın tamamen arka plana atıldığı görülmektedir. MGK’da gündemin belirlenmesi ve karar alma süreçlerinde askerilerin etkili ve belirleyici olan gücü tamamen değişikliğe uğramıştır.

Ayrıca Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu’nun 35. maddesi de değiştirilerek ordunun görevi yeniden tanımlanmıştır. Türkiye Cumhuriyeti’ni korumak ve kollamakla görevli olan TSK, artık sadece yurt dışından gelecek tehdit ve tehlikelere karşı görevli kılınmıştır.[8] Oysaki Türkiye’nin maruz kaldığı büyük tehlikeler yalnızca yurt dışı kaynaklı değildir. Yurt içinde terörle mücadelede etkin bir rol oynayan TSK’nın eylemlerindeki hukuki statünün kendi yasasıyla güçlendirilmesi gerekmektedir. Ayrıca son yıllarda sayıları milyonlara varan düzensiz göç akınına karşı büyük bir müdahale gerekirse, TSK’nın hukuki statüsü gözden geçirilmelidir. Bununla beraber, yakın zamanda büyük bir depremi yaşayan ülkede vatandaşlara yardım edecek en etkili kuruluş olan TSK’nın bu konudaki yetkileri artırılmalıdır. Bunlara binaen, milli orduya yönelik olarak kumpas dahi kurulabiliyorken[9], ülkede Cumhuriyet rejimine karşı polis ve jandarma gücünü aşan gerici/bölücü bir ayaklanma çıkarsa buna dair meşru müdahale için TSK’nın yasal dayanakları güçlendirilmelidir.

Türk milletinin bağrından çıkan vatan evlatlarından teşkil edilen kahraman Türk Ordusu, tarih boyunca el üstünde tutulmuştur. Milletiyle bir bütün olan TSK’nın değeri siyasetin dışında ve üstündedir. Türk tarihinde çok zorlu bir süreci yaşadığımız bu dönemde TSK’nın geleneksel yapısına döndürülerek en etkili ve verimli olduğu düzene kavuşturulması en önemli ve öncelikli ulusal çıkarımızı ifade etmektedir. Türk Silahlı Kuvvetleri ileri görüşlü ve aydın yapısıyla dün olduğu gibi bugün ve yarın da Türkiye Cumhuriyeti’nin varlık teminatı olarak kalacaktır.

Mehmet EMİR

DİPNOTLAR

[1] Sarp Özer (2017), “Darbe Girişimi Sonrası TSK’da Köklü Değişiklikler Yapıldı”, Anadolu Ajansı, Erişim Tarihi:  17.08.2023, Erişim Adresi: https://www.aa.com.tr/tr/turkiye/darbe-girisimi-sonrasi-tskda-koklu-degisiklikler-yapildi/861324; Abdülkerim Arslan (2017), “15 Temmuz’dan Sonra TSK’daki 10 Köklü Değişiklik”, GZT.com, Erişim Tarihi:  17.08.2023, Erişim Adresi: https://www.gzt.com/jurnalist/15-temmuzdan-sonra-tskdaki-10-koklu-degisiklik-2756249.

[2] Hüseyin Hayatsever (2021), “Harp Okullarına Giriş Koşullarını Belirleyen Yönetmeliklerde Kritik Değişiklik: ‘İrticai Faaliyet’ Çıkarıldı”, Cumhuriyet Gazetesi, Erişim Tarihi:  17.08.2023, Erişim Adresi: https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/harp-okullarina-giris-kosullarini-belirleyen-yonetmeliklerde-kritik-degisiklik-irticai-faaliyet-cikarildi-1822750; Euronews (2021), “Deniz Harp Okulu Mezunlarından ‘TSK’da İrtica ve Bölücü Faaliyet’ Açıklaması”, Euronews, Erişim Tarihi:  17.08.2023, Erişim Adresi: https://tr.euronews.com/2021/04/04/eski-deniz-harp-okulu-ogrencilerinden-tsk-da-irtica-ve-bolucu-faaliyet-ac-klamas.

[3] Yeniakit Gazetesi (2014), “TSK’da Köklü Değişiklik.. Artık İrtica Yok!”, Erişim Tarihi:  17.08.2023, Erişim Adresi: https://www.yeniakit.com.tr/haber/tskda-koklu-degisiklik-artik-irtica-yok-15572.html.

[4] Milliyet Gazetesi (2017), “Askeri Yargıtay ve AYİM Kaldırıldı”, Erişim Tarihi:  17.08.2023, Erişim Adresi: https://www.milliyet.com.tr/gundem/askeri-yargitay-ve-ayim-kaldirildi-2441186.

[5] TRT Haber (2018), “Yüksek Askeri Şura’nın Yapısı Yeniden Düzenlendi”, Erişim Tarihi:  17.08.2023, Erişim Adresi: https://www.trthaber.com/haber/gundem/yuksek-askeri-suranin-yapisi-yeniden-duzenlendi-375381.html.

[6] Coşkun Başbuğ (2023), “Bu MGK Farklı…”, Star İnternet Sitesi, Erişim Tarihi:  17.08.2023, Erişim Tarihi: https://www.star.com.tr/yazar/bu-mgk-farkli-yazi-1804461/.

[7] Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği (2018), “Hakkımızda”, Erişim Tarihi:  17.08.2023, Erişim Adresi: https://www.mgk.gov.tr/index.php/kurumsal/hakkimizda.

[8] Türk Silahlı Kuvvetleri (1961), “TSK İç Hizmet Kanunu”, Erişim Tarihi:  17.08.2023, Erişim Adresi: https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuatmetin/1.4.211.pdf.

[9] Cumhuriyet Gazetesi (2013), “Yalçın Akdoğan: Cemaat Orduya Kumpas Kurdu”, Erişim Tarihi:  17.08.2023, Erişim Adresi: https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/yalcin-akdogan-cemaat-orduya-kumpas-kurdu-21941; Hürriyet Gazetesi (2013), “Yalçın Akdoğan: ‘O Cemaat Orduya Kumpas Kurdu'”, Erişim Tarihi:  17.08.2023, Erişim Adresi: https://www.hurriyet.com.tr/gundem/yalcin-akdogan-o-cemaat-orduya-kumpas-kurdu-25431903; Arzu Yıldız (2014), “TSK’dan ‘Milli Orduya Kumpas’ İddiası için Suç Duyurusu ve Hükümlü Askerlere Yeniden Yargılama Talebi”, T24, Erişim Tarihi:  17.08.2023, Erişim Adresi: https://t24.com.tr/haber/tsk-ergenekon-ve-balyozda-yeniden-yargilama-icin-dilekce-verdi,247455.

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.