Giriş
Küresel ısınma, kuraklık ve Covid-19 döneminde tarımsal üretimin yavaşlamasının etkileri devam ederken, Rusya-Ukrayna Savaşı’nın da yansımaları küresel tahıl (gıda) krizinin tetiklenmesine neden olmuştur. Avrupa ülkelerinin Rusya’ya karşı aldığı yaptırım kararlarına karşılık olarak Rusya’nın da tahıl koridoru ve enerji arzına yönelik attığı adımlar gidişatı zorlaştırmaktadır. Bu bağlamda, geçtiğimiz gün Soçi’de yapılan Erdoğan-Putin görüşmesinin çıktıları uluslararası kamuoyu adına önem taşımaktadır.
Tahıl Koridoru ve Küresel Gıda Krizi
Erdoğan ve Putin’in Soçi’deki görüşmesi, Rusya ve Türkiye basınına ek olarak, uluslararası basın ve kamuoyu tarafından da yakından takip edilmiştir. Rusya-Ukrayna Savaşı sonrasında olası bir gıda krizinin önüne geçmek adına oluşturulan Tahıl Koridoru, insani krizleri önlediği gibi, ekonomik olarak da birçok ülkeye fayda sağlanmıştır. Ancak yaşanan gelişmeler sonucunda Rusya tek taraflı olarak Tahıl Koridoru Anlaşması’nı dondurduğunu ilan etmiştir. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e göre, Rusya, bu anlaşmayı dondurmaya mecbur bırakılmıştır.
Görüşme sonrası yapılan açıklamalara bakıldığında, konunun farklı boyutlardan ele alındığı, ancak net bir uzlaşmaya varılamadığı görülmektedir. Rusya, Tahıl Koridoru’nu yeniden canlandırmak adına gönüllü olduklarını belirtirken, aslında dondurma kararına neden olan etkenlerin henüz çözülmediğini ve çözülmesine yönelik bir taahhüt de alamadıklarını ifade etmiştir. Türkiye tarafı ise, görüşmelerde yeni bir öneri paketinin değerlendirildiğini, ancak net bir uzlaşıya varabilmek adına Rusya-Ukrayna Savaşı’na ilişkin gidişatın ve tarafların yaklaşımlarındaki yumuşamanın önemli olacağını belirtmiştir. Tahıl Koridoru’nun devamlılığı için Rusya’nın en önemli şartı Ukrayna’dan çıkan ürünler gibi Rus tarım ürünlerinin de engelsiz bir şekilde ihracatının önünün açılması olarak masada durmaktadır. Yani, Rusya, kazan-kazan prensibine göre hareket edilmesini beklemektedir.
Avrupa ve ABD başta olmak üzere uluslararası kamuoyunun endişesi ise, küresel anlamda gıda krizi ve buna bağlı oluşabilecek gıda enflasyonu artışı olarak ortaya çıkmaktadır. İklim krizi, kuraklık ve özellikle Covid-19 döneminde tarım faaliyetlerinin aynı şekilde devam ettirilemeyişi bu sorunun temelini oluşturmaktadır. Bu olumsuzlukların üzerine patlak veren Rusya-Ukrayna Savaşı ve devamında yaşanan ihracat krizi de sorunu çözümsüzlüğe sürüklemektedir.
Putin, görüşme sonrasında yaptığı açıklamada, arabuluculuk çabaları için Erdoğan’a teşekkür ederken, Tahıl Koridoru Anlaşması’nı kendilerine vaat edilen maddeler yerine getirilmediği halde üç kez uzattıklarını belirtmiş ve artık anlaşmanın Rusya açısından önemli olan maddeleri yerine getirilmeden devam etmesinin mümkün olmadığını paylaşmıştır. Tahıl Koridoru gündemine ek olarak, Rusya ve Türkiye farklı bir tahıl ihracatı planına ilişkin prensip olarak anlaştıklarını açıklamıştır. Rusya’dan Afrika’ya gönderilmesi planlanan 1 milyon ton tahılın sevkiyatını Türkiye’nin yönetmesi ve Katar’ın da finansal destek vermesi ile düşük fiyattan alım yapılmasının sağlanması planlanmıştır. Henüz detayları açıklanmamış olmakla beraber, önümüzdeki dönemde teknik işleyişin netleşmesi beklenmektedir.
Doğalgaz Merkezi Projesi
Rusya’nın yakın coğrafyasındaki askeri gücünün bir yansımasının sonucu olarak oluşan gelişmeler Avrupa devletleri tarafından enerji güvenliği adına bir risk olarak değerlendirilmiş ve alternatif enerji güzergâhları oluşturulmaya çalışılmıştır. Bölgede bu yönde pek çok farklı enerji projesi gündeme gelmiş ve özellikle Doğu Akdeniz coğrafi olarak sahip olduğu enerji kaynakları ile ön plana çıkmıştır.
Türkiye de, bu doğrultuda yeni proje ve işbirlikleri geliştirmek için harekete geçmiştir. Hem kendi enerji güvenliğini sağlamak adına, hem de bir doğalgaz merkezi olmak adına adımlar atmaya başlamıştır. Bu konuda da Rusya ile görüşmeler yapılmaktadır. 6 Eylül’de Soçi’de gerçekleştirilen Erdoğan-Putin görüşmesindeki ana başlıklardan birisi de bu konu olmuştur.
Putin, bu konuda Gazprom’un BOTAŞ’a bir yol haritası ilettiğini ve yakın zamanda ortak çalışma grubunun kurularak çalışmaların başlamasının planlandığını açıklamıştır. Erdoğan da, bu merkez üzerinden üçüncü ülkelere de sevkiyat yapılmasının öngörüldüğünü, dolayısıyla da hem fiyatlandırma, hem de nakil yolları açısından ilerleme sağlanacağını belirtmiştir. Dolayısıyla, Türkiye’de kurulması planlanan gaz merkezi sadece Türkiye ve Rusya için değil, Avrupa ve diğer gaz ithalatçısı ülkeler için de yüksek derecede önem taşımaktadır.
Sonuç
İki liderin görüşmesini yapılan açıklamalar ve konu başlıkları açısından değerlendirdiğimizde, karşılıklı bir kazan-kazan durumunun var olduğu söylenebilir. Ancak pozisyon olarak Rusya, her iki başlıkta da elinde gücü bulunduran taraf olmakla beraber, Türkiye’nin uluslararası politik koşulları ve stratejik konumu Rusya’ya farklı alternatiflerin önünü açabilir. Dolayısıyla, iki ülkenin ortak hareket edebilmesi uluslararası ekonomik ve politik dengeleri değiştirerek bölgesel ve küresel anlamda sorunların çözümüne katkı sağlayabilir.
Dr. Gamze HELVACIKÖYLÜ