ABD’NİN ASKERİ GÜÇ PROJEKSİYONUNUN DEĞERLENDİRİLMESİ

upa-admin 02 Aralık 2023 1.463 Okunma 0
ABD’NİN ASKERİ GÜÇ PROJEKSİYONUNUN DEĞERLENDİRİLMESİ

ABD’nin coğrafyası, askerî açıdan ona çok büyük avantajlar sunmaktadır. Sadece Kanada ve Meksika ile kara sınırının olması ve her iki komşusuyla iyi anlaşıyor olması, ABD’nin kendi anakarasında güvenliği için yeterlilik sağlamaktadır. ABD’nin yüzölçümü de herhangi bir istila anında ona geri çekilme ve toparlanma imkânı verecek kadar büyüktür.[1]

ABD Ordusu, ilk kez 1801 yılında uluslararası bir savaşa katılmış ve o tarihten günümüze kadar ellinin üzerinde operasyon gerçekleştirmiştir. Askeri tarihindeki büyük zaiyatlara rağmen (Tablo 1), 1880 yılından beri 143 yıldır dünya liderliğini sürdürmektedir. Sahip olduğu ileri teknoloji ve bilim seviyesi, onu diğer büyük güçlerden ayırt etmektedir. Buna karşın, ABD’nin en büyük sorunları ise yüksek kamu borcu ve İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra bıraktığı kötü izlenimlerdir. ABD’nin, dünya genelinde, emperyalist gücünü yanlış ve sömürü amacıyla kullanan, uluslararası hukuku hiçe sayan ve etik kaygısı taşımayan bir süper güç izlenimi vardır. ABD, Asya, Afrika ve Avrupa’da gerçekleştirdiği operasyonlarında “medeniyet getirme” ve “demokrasi getirme” gibi vaatleriyle milyonlarca insanın ölümüne, sakat kalmasına ve trilyonlarca dolar tahribata neden olmuştur. Bu operasyonlarını icra ederken de, genelde müttefikleri ile iş birliği içinde olmaya gayret etmiştir. Müttefikleri ile iş birliğindeki amacı ise, operasyonları dünya barışı içinmiş gibi göstermek ve operasyonun riskini ve sorumluluğunu onlara da paylaştırmaktır. ABD’yi bu kadar cüretkâr yapan şey, elbette yalnızca kendi gücü değildir; diğer ülkelerin de yeterince buna muhalif tavır takınamamasının da bunda rolü vardır. ABD’nin stratejik önemi olan bölgelerde küresel emperyalist çıkarları için icra ettiği operasyonlarında uluslararası barış ve adalet bağlamında ciddiye alınması gereken tehditlere dikkat etmek gerekir.[2]

Tablo 1. 1775-2023 Yılları Arasında ABD’nin Büyük Savaşlardaki Askeri Kayıpları[3]

Sovyetler Birliği’nin çöküşünden sonra ABD tek kutuplu bir dünyada başat güç olarak kalmış ve bunu sürdürmek için askeri olarak da güçlenmiştir. ABD, tek kutuplu hâkimiyetinin ilk 20 yılında, tam dört farklı devletlerarası savaşa katılmıştır. ABD, Soğuk Savaş’ın bitişinden itibaren 22 yılın yarısından fazlasını savaşla geçirmiştir. Soğuk Savaş sonrası geçen yirmi yıl; ABD tarihinin % 10’undan daha az bir zamana karşılık gelirken, ülke tarihinde yaşanan toplam savaşların % 25’inden daha fazlasına karşılık geldiği görülmüştür. Sonuçta, tek kutuplu bir dünyada barışın sağlanamadığı ortaya çıkmıştır.[4]

Amerika, diğer devletlere kitle imha silahları hakkında ahlak dersi vermesine rağmen, kendisi çok büyük miktarda nükleer silah depolamaktadır. Bunun yanında, ABD, çıkarlarına erişmek ya da çıkarlarını korumak için bir takım kitle imha silah/yöntemleri kullanmaktadır. Bu yöntemler ise; ekonomik yaptırımlar (Küba, Irak, Yugoslavya, İran), sindirme tarzı bombalama (Almanya, Japonya, Kore, Hindiçini) ve kimyasal silah (Vietnam) kullanımıdır. ABD, bu dört yöntemi de kullanan tek devlettir.[5]

ABD’nin küresel hegemonyasını sürdürmek için; askeri gücünü kullanma, nükleer silahlarla ilgili sıkı bir kontrol, kendine tehdit olarak gördüğü akımlarla mücadele, kendi düzenine karşı istikrarsızlık oluşturan yapılara karşı mücadele, uluslararası sistemi uluslararası örgütler yoluyla kontrol altında tutmak gibi vasıtaları kullanmaktadır.[6] Milenyum çağının başlangıcında, ABD, kendi ülkesinde gerçekleştirilen 11 Eylül saldırılarının ardından ilk olarak Afganistan’da ve ardından Irak ve Libya gibi yerlerde operasyonlara girişmiştir. NATO’nun 5. maddesi ilk ve tek defa olmak üzere ABD için uygulamaya konulmuştur.[7] NATO’ya en büyük katkının da ABD tarafından yapıldığını (Tablo 2) vurgulamak gerekir.[8] Sonuç olarak, NATO ile ilgili şu düşünce aslında her şeyi özetlemektedir; NATO, Amerika’nın moral ve jeopolitik hedefleriyle birebir uyumlu bir kurumdur.[9]

Tablo 2. 2023 Yılında NATO İçinde En Fazla Askeri Harcama Yapan Ülkeler[10]

ABD’nin uluslararası politik yaklaşımında sömürgecilik ve emperyalizm isim değiştirerek küreselleşme adını almıştır. ABD, 1945’ten bu yana küresel emperyalist bir devlettir. 11 Eylül 2001 saldırılarını da emperyal politikaları için gerekçe yapmıştır. ABD, icra ettiği operasyonlarda kamuoyunu yanıltmak için insan hakları ve terörizme karşı mücadele gibi sloganları kullanmaktadır. Enerji ithal ettiği Ortadoğu’yu 11 Eylül 2001 saldırılarından sonra “kitle imha silahı var” gerekçesiyle işgal etmiştir. Bu işgalin bir diğer gerekçesi ise, İsrail’in güvenliğini sağlamaktır. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan Birleşmiş Milletler, Uluslararası Para Fonu ve Dünya Bankası gibi kuruluşlarla sömürülen ülkeler, ABD’ye bağımlı hale getirilmektedir. ABD’nin emperyal amaçlarına varmak için kullandığı en önemli vasıtası ise kuşkusuz ABD Ordusu’dur. Para ise, ikinci küresel kontrol aracıdır. Eğitimin ve kültürün düzenlenmesi, iletişimin yönlendirilmesi de son temel kontrol aracıdır. ABD, kendi küresel çıkar önceliklerine göre uluslararası olaylara müdahaleyi seçmektedir. 11 Eylül 2001 saldırıları Afganistan ve Irak’ın işgali için gerekçe olarak kullanılmıştır. ABD’nin korumasını üstlendiği İsrail ise, sahip olduğu kitle imha silahlarını keyfiyet içinde kullanabilme kararlılığını göstermektedir. İsrail, 400’ün üzerinde nükleer dahil olmak üzere kitle imha silahına sahiptir ve Nükleer Silahların Önlenmesi Antlaşması’nı da imzalamamış bir ülkedir. Irak’ı kitle imha silahlarına sahip olduğu gerekçesiyle işgal eden, bir milyona yakın insanı öldüren, beş milyon çocuğu yetim bırakan, beş milyon Iraklıyı mülteci durumuna düşüren, ayrıca İran’ın nükleer teknolojiye sahip olmasının kabul edilemeyeceğini belirten ABD’nin İsrail’in kitle imha silahlarına karşı tutumu, bu konudaki ikiyüzlülüğünün göstergesidir.[11]

ABD, günümüzde askeri tehdit unsurlarından sadece nükleer silahların menzilinde görülmektedir. ABD yönetimi, on yılda Ortadoğu’ya altı trilyon dolar harcamıştır. ABD ekonomisi büyük borç yükü altındadır, ancak buna rağmen özellikle savunma harcamalarında kesintiye gitmemektedir (Tablo 3-4). 11 Eylül saldırıları, ABD’nin savunma harcamalarını arttırmasına ve dünyanın birçok bölgesinde askeri müdahalede bulunmasına olanak sağlamıştır. Diğer bir ifadeyle, ABD, bilhassa 11 Eylül 2001 saldırılarından sonra kendini uluslararası sistemin jandarması olarak görmüştür.[12] Bununla beraber, silah satışları 11 Eylül saldırılarının ardından önemli düzeyde artış gösteren ABD, dünyanın önde gelen silah üreticisi ve dünyanın geri kalanına silah sağlayan başlıca tedarikçi (Tablo 5, 6, 7, 8) olmuştur. Küresel askeri güç karşılaştırmalarında ABD halen en güçlü devlettir. Nükleer silahlar da dahil olmak üzere ezici bir askeri gücü vardır. Öyle ki, ABD’nin askeri harcamalarına hiçbir devlet yaklaşamamaktadır.[13]

Tablo 3. 2022 Yılında En Fazla Askeri Harcama Yapan Ülkeler[14]

Tablo 4. 2022 Yılında En Fazla Askeri Harcama Yapan Ülke Dağılımı[15]

Tablo 5. 2018-2022 Yılları Arasında Devletlerin Uluslararası Silah İhracat Dağılımı[16]

Tablo 6. 2000-2022 Yılları Arasında ABD’nin Silah Satışından Elde Ettiği Gelir[17]

Tablo 7. 2000-2022 Yılları Arasında ABD’nin Silah Alış Harcamaları[18]

Tablo 8. 2022 Yılında Küresel Çapta Önde Gelen Silah Üreticisinin Gelirleri[19]

ABD, ulusal çıkarlarını korumayı, caydırıcılığını devam ettirmeyi ve uluslararası alandaki hâkim konumunu sürdürmeyi amaçlamaktadır. Bu bağlamda ABD’nin 2000-2033 yılı askeri harcama projeksiyonunda (Tablo 9) 2029 yılından itibaren bir trilyon doları aşması beklenmektedir. ABD askeri personeli dünya çapında 3. sırada yer alırken (Tablo 10-11), mevcudu yaklaşık 1.4 milyondur. Görevdeki asker sayısı ise 1,2 milyon personeldir. Personelin Kuvvet dağılımda (Tablo 12) Kara Kuvvetleri’nin ağırlığı görülmektedir. Ardından ise, sırasıyla, Deniz Kuvvetleri, Ulusal Muhafızlar ve Hava Kuvvetleri gelmektedir. Askeri personelin ırksal dağılımında (Tablo 13) bariz bir şekilde beyaz tenliler (920 binin üzerinde) dikkat çekmektedir. Sırasıyla siyahlar (230 binin üzerinde) ve Asyalılar (65 binin üzerinde) onları takip etmektedir. Kişi başına düşen savunma harcaması yükü (Tablo 14) çoğunlukla 2.000 doların üzerinde seyretmektedir. ABD’nin savunma harcamaları (Tablo 15) sırasıyla Hava, Deniz, Kara Kuvvetleri Komutanlıkları tarafından gerçekleştirilmektedir. Bunun dışında kalan diğer savunma kurumlarınca kendilerine tahsis edilen bütçenin aşıldığı görülmektedir. ABD Silahlı Kuvvetleri’nin nükleer silah programları (Tablo 16) için talep ettiği bütçe 2024 yılında itibaren 17 milyar doları geçecektir. ABD yönetimince muazzam askeri harcamalar yapılmasına rağmen, halkın kendi ordusuna olan güveninde (Tablo 17) belirgin bir azalış görülmektedir. Halkın kendi ordusuna dair dünyanın en iyi ordusu olup olmadığına yönelik bakış açısında (Tablo 18) zaman seyrinde büyük değişiklikler olmakla beraber, baskın bir güven belirtisi görülmemektedir.[20]

Tablo 9. 2000-2033 Yılları Arasında ABD Savunma Harcama Projeksiyonu[21]

Tablo 10. 2022 Yılında Ülkeler Bazında Askeri Personel Mevcudu[22]

Tablo 11. 1995 – 2021 Yılları Arasında ABD’de Görevdeki Askeri Personel Sayısı[23]

Tablo 12. 2021 Yılında ABD’de Görevde Olan ve Yedek Askeri Personel Sayısı[24]

Tablo 13. 2021 Yılında ABD Askerlerinin Irksal Dağılımı[25]

Tablo 14. 1995-2023 Yılları Arasında ABD’de Kişi Başına Düşen Savunma Harcaması[26]

Tablo 15. 2023 Yılında ABD Kuvvet Komutanlıklarının Yıllık Tahmini Harcama Bütçesi[27]

Tablo 16. 2019-2027 Yılları Arasında ABD’de Nükleer Silah Programları İçin Talep Edilen Bütçe[28]

Tablo 17. 1975-2023 Yılları Arasında ABD Ordusunun Halk Nezdinde Güven Oranı[29]

Tablo 18. Amerikan Halkının ABD Ordusunun Dünya Çapında En Güçlü Ordu Olmasına Dair Değerlendirmesi[30]

11 Eylül saldırılarının ardından ABD’nin birçok ülke ile (özellikle Ortadoğu bölgesinde) teması terörizm üzerinden ve çok maliyetli askeri varlığıyla (Tablo 19) cereyan etmiştir. Oysaki ABD politikalarında daha sınırlı bir çerçeve çizebilse, yurtdışında daha az askeri varlığı olsa (Tablo 20) ve diğer devletlerin işlerine karışmasa kendisine yönelik terör tehdidi de önemli bir oranda azalacaktır. Nitekim ABD’nin “Teröre Karşı Savaş” bildirisinden sonra dünyada terör olayları yaklaşık dokuz kat artmıştır. En nihayetinde ise, toplumları tarafından benimsenen terör örgütlerinin yok edilmeleri çok zordur ve belki de ABD’nin en az dikkate aldığı unsur bu olmaktadır. ABD’nin teröre karşı sonsuz savaş politikasından dolayı dünyada üç milyar insan fakirleşmiştir ve şimdilik en azından 2050 yılına kadar bu vizyonun izleneceği öngörülmektedir.[31]

Tablo 19. 2001-2024 Yılları Arasında ABD Ordusunun Denizaşırı Operasyonlar da Dahil Olmak Üzere Bütçesi[32]

Tablo 20. ABD Askerinin Yurtdışında Konuşlu Olduğu Ülkeler[33]

İkinci Dünya Savaşından beri dünyanın en büyük gücü olan ABD, her koşul altında üstünlüğünü sürdürmeyi öngörmektedir. Günümüzde Çin’i kendine tehdit olarak görürken, İsrail’i ise düzenli olarak (Tablo 21-22) desteklemektedir.[34] Yakın gelecekte ABD hegemonyasının devamı özellikle Asya-Pasifik ve Orta Doğu bölgesinde askeri gücünün etkinliği üzerinden bütün aktörler tarafından dikkatle izlenecektir.

Tablo 21. 2009-2020 Yılları Arasında ABD’nin İsrail’e Yapılan Askeri Yardım Miktarı[35]

Tablo 22. Amerikan Vatandaşlarının Ülkelerinden İsrail’e Yapılan Askeri Yardıma Bakış Açıları[36]

Dr. Mehmet EMİR

DİPNOTLAR

[1] Mehmet Emir, “Almanya’nın 1990-2018 Yılları Arasındaki Ekonomik Gücünün Askeri Güce Tahvili” (Master, Ufuk University, 2019), s. 96.

[2] Haydar Çakmak, ABD’nin Küresel Müdahaleleri 1801’den Günümüze, Ankara: Kaynak Yayınları, 2016, ss. 25-448.

[3] Statista, Armed Forces of the United States, 2023, s. 47, https://www.statista.com/study/10652/armed-forces-of-the-united-states-statista-dossier/. ABD’nin askeri harp tarihinde en fazla zaiyatı 1861-1865 yılları arasında cereyan eden İç Savaşta (600 binin üzerinde) olmuştur. Bunun ardından sırasıyla İkinci Dünya Savaşı, Birinci Dünya Savaşı, Vietnam Savaş ve Kore Savaşı verilen kayıplar bağlamında dikkat çekmektedir.

[4] Nuno P. Monteiro, “Unrest Assured Why Unipolarity Is Not Peaceful,” International Security 36, No. 3, 2011: ss. 9-40; Emir, “Almanya’nın 1990-2018 Yılları Arasındaki Ekonomik Gücünün Askeri Güce Tahvili”, s. 250.

[5] Carl Boggs, “The American Nuclear Warfare State”,  Rethinking Security in the Twenty-First Century (New Jersey: Palgrave Macmillan, 2017), ss. 42-43; Emir, “Almanya’nın 1990-2018 Yılları Arasındaki Ekonomik Gücünün Askeri Güce Tahvili”, s. 250.

[6] Cengiz Dinç ve Bülent Akkuş, “Giriş,”  Küresel ve Büyük Güçlerin Stratejileri Güncel Değerlendirmeler (Ankara: Orion Kitabevi, 2017), s. 6; Emir, “Almanya’nın 1990-2018 Yılları Arasındaki Ekonomik Gücünün Askeri Güce Tahvili”, ss. 250-251.

[7] Mehmet Emir, “Milenyum Çağında AB Kimliğinin Analizi (2010-2018),” International Journal of Politics and Security (IJPS) Cilt 3, No. 2, 2021, s. 190.

[8] Mehmet Emir, “Almanya’nın 1990-2018 Yılları Arasındaki Ekonomik Gücünün Askeri Güce Dönüşüm Analizi,” Anadolu Strateji Dergisi, Cilt 4, No. 2, 2022, s. 47, https://dergipark.org.tr/tr/pub/anasamasd/issue/74454/1226236.

[9] Ozan Örmeci, “Henry Kissinger’dan ‘Yeni Dünya Düzeninin Değerlendirilmesi’,” (2017). http://politikaakademisi.org/2017/11/07/henry-kissingerdan-yeni-dunya-duzeninin-degerlendirilmesi/.Erişim Tarihi: 29.11.2023; Emir, “Almanya’nın 1990-2018 Yılları Arasındaki Ekonomik Gücünün Askeri Güce Tahvili”, s. 239.

[10] Statista, Defense Spending and Arms Trade, 2023, s. 11, https://www.statista.com/study/12526/defense-spending-and-arms-trade-statista-dossier/. NATO üyesi ülkelerin harcamaları bağlamında ABD’nin 2023 yılı için bütçesi 860 milyar dolardır. ABD’yi sırasıyla Almanya, İngiltere ve Fransa takip etmektedir.

[11] Ömer Lütfi Taşcıoğlu, ABD’nin Küreselleşme Politikaları, Ortadoğu’da Türkiye’ye Biçilen Rol, Ankara: Nobel Yayın Dağıtım, 2009, ss. 20-181; Emir, “Almanya’nın 1990-2018 Yılları Arasındaki Ekonomik Gücünün Askeri Güce Tahvili”, ss. 251-252.

[12] İrfan Kaya Ülger, “Soğuk Savaş Sonrası Dönemde ABD Büyük Stratejisinin Kapsam ve Sınırları”, Küresel ve Büyük Güçlerin Stratejileri Güncel Değerlendirmeler, Cengiz Dinç ve Bülent Akkuş (eds.), (Ankara: Orion Kitabevi, 2017), s. 238; Emir, “Almanya’nın 1990-2018 Yılları Arasındaki Ekonomik Gücünün Askeri Güce Tahvili”, s. 251.

[13] Mehmet Emir, “Yirminci Yıldönümünde 11 Eylül: Kopenhag Okulu Çerçevesinde ABD İç ve Dış Politikasının Değerlendirilmesi”, International Journal of Politics and Security (IJPS) Cilt 3, No. 3, 2021: ss. 293-294.

[14] Statista, Defense Spending and Arms Trade, s. 7.

[15] A.g.e., s. 10. ABD’nin yalnızca 2022 yılındaki askeri harcaması 877 milyar dolardır. ABD’nin askeri harcamaları 2022 yılında küresel seviyede yapılan toplam harcamanın % 39’una denk gelmektedir. Diğer hiçbir devletin askeri harcamaları ABD ile kıyas edilebilir seviyede değildir.

[16] A.g.e., s. 23.

[17] A.g.e., s. 25.

[18] A.g.e., s. 26.

[19] A.g.e., s. 32. 2018-2022 yılları arasında uluslararası silah ihracatının % 40’ı ABD tarafından gerçekleştirilmiştir. Yalnızca 2022 yılında silah ihracatından 14 milyar dolar net gelir elde edilmiştir. Aynı 837 milyon dolar silah ithalatı yapılmıştır. ABD’nin ihracat ve ithalat dengesinde ezici bir şekilde ihracat avantajı görülmektedir. 2022 yılında küresel seviyede önde gelen silah üretici gelirlerinde ABD menşeli şirketlerin ağırlığı görülmektedir. Lockheed Martin, RTX (önceki Raytheon Technologies), Northrop Grumman, Boeing, General Dynamics, L3Harris Technologies, HII, Leidos, Amentum, Booz Allen Hamilton başlıca 20 üretici arasındadır. 2022 yılında Lockheed Martin 63 milyar doları gelir elde etmiştir. RTX yaklaşık 40 milyar dolar gelir elde ederken, Northrop Grumman’ın geliri 32 milyar doları aşmıştır.

[20] Emir, “Yirminci Yıldönümünde 11 Eylül: Kopenhag Okulu Çerçevesinde ABD İç ve Dış Politikasının Değerlendirilmesi”, s. 297.

[21] Statista, Defense Spending and Arms Trade, s. 15.

[22] Statista, Armed Forces of the United States, s. 5.

[23] A.g.e., s. 24.

[24] A.g.e., s. 28.

[25] A.g.e., s. 40.

[26] Statista, Defense Spending and Arms Trade, s. 17.

[27] A.g.e., s. 18.

[28] A.g.e., s. 19. ABD Silahlı Kuvvetleri’nin nükleer silah programları için talep ettiği bütçe 2024 yılında itibaren 17 milyar doları geçecektir.

[29] Statista, Armed Forces of the United States, s. 6.

[30] A.g.e., s. 7.

[31] Emir, “Yirminci Yıldönümünde 11 Eylül: Kopenhag Okulu Çerçevesinde ABD İç ve Dış Politikasının Değerlendirilmesi”, s. 295.

[32] Statista, Armed Forces of the United States, s. 14. ABD’nin denizaşırı askeri operasyon harcamaları 2003-2021 yılları arasında bütçeyi aşırı geçerken 2022 yılından itibaren daha istikrarlıdır.

[33] Dyfed Loesche, Where U.S. Military Personnel is Stationed Abroad: Statista, 2017, https://www.statista.com/chart/8598/where-us-military-personnel-is-stationed-abroad/. ABD askerinin yurtdışında en fazla konuşlu olduğu ülke Japonya’dır. Japonya’nın ardından ise sırasıyla Almanya, Güney Kore ve İtalya’da ABD askeri mevcudu görülmektedir.

[34] Ülger, “Soğuk Savaş Sonrası Dönemde ABD Büyük Stratejisinin Kapsam ve Sınırları,” ss. 133-136; Emir, “Almanya’nın 1990-2018 Yılları Arasındaki Ekonomik Gücünün Askeri Güce Tahvili,” s. 252.

[35] Statista, Proposed United States Military Aid to Israel from 2009 to 2020 2023, https://www.statista.com/statistics/209368/proposed-us-military-aid-to-israel/. ABD’nin İsrail’e yaptığı askeri yardımlar 2011 yılından itibaren üç milyar doları geçmiştir. Amerikan vatandaşlarınca ülkelerinin İsrail’e yaptığı askeri yardımlar güçlü bir şekilde destek görmemektedir.

[36] Statista, Do you favor the U.S. increasing, decreasing, or maintaining the same amount of military aid to Israel? , 2023, https://www.statista.com/statistics/1417617/opinion-israeli-military-aid-us/.

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.