TAYVAN’DA BAŞKANLIK SEÇİMİNİ BAĞIMSIZLIK VE ABD YANLISI ADAY KAZANDI

upa-admin 15 Ocak 2024 391 Okunma 0
TAYVAN’DA BAŞKANLIK SEÇİMİNİ BAĞIMSIZLIK VE ABD YANLISI ADAY KAZANDI

Giriş

Geçtiğimiz haftasonu, Tayvan’da bir süredir gündemi meşgul eden Başkanlık seçimini, bağımsızlık yanlısı ve Çin karşıtı (ABD yanlısı) Demokratik İlerici Partisi (DPP) adayı Lai Ching-te veya William Lai’nin kazandığı açıklandı. Bu zafer, uluslararası basında, daha ziyade, ülkedeki Çin etkisi bağlamında ABD ve bağımsızlık yanlılarının tepkisi olarak yorumlandı. Ayrıca, ilk kez bir partinin üst üste üçüncü defa Başkanlık seçimini kazanmış olması da tarihi bir başarı olarak öne çıkarıldı. Bu yazıda, 2024 Tayvan Başkanlık seçimine dair yazılanları özetleyecek ve bu seçimin ABD-Çin ilişkilerine olası etkilerini değerlendireceğim. Merak edenler, seçim öncesinde yaptığım analize de buradan ulaşabilirler.

Tayvan’da Bağımsızlık ve ABD Yanlıları İktidarı Bırakmıyor

Tayvan’da Merkezi Seçim Komisyonu’nun açıkladığı verilere göre, toplam oylarını yüzde 40,1’ini alan iktidardaki Demokratik İlerici Partisi’nin (DPP) adayı ve görevdeki Başkan Yardımcısı Lai Ching-te veya William Lai, ipi göğüsledi ve 4 yıl süreyle Tayvan Devlet Başkanlığına seçildi. Seçim kampanyası döneminde, partisinin genel çizgisine uygun şekilde ve önceki Devlet Başkanı Tsai Ing-wen’in devamı niteliğinde Tayvan’ın bağımsızlığı yönünde mesajlar veren Lai, bu nedenle Pekin’deki Çin Komünist Partisi (ÇKP) yönetiminin tepkisini çekmiş ve “bölücü” olmakla suçlanmıştı. Lai ise bu iddiaları reddetmiş ve Çin yönetiminin tüm Tayvanlı siyasetçilere bu şekilde yaklaştığını vurgulamıştı. Lai’nin ardından ikinci sırayı, beklendiği üzere, Çin’e daha sıcak mesajlar veren milliyetçi Kuomintang/KMT partisinin adayı Hou Yu-ih aldı ve oyların yüzde 33,5’ini elde ederek, Devlet Başkanlığı şansını kaçırdı. Tayvan Halk Partisi (TPP) adayı Ko Wen-je ise toplam oyların yüzde 26,5’ini alabildi ve üçüncü oldu. Seçime katılım oranı ise yüzde 60 olarak açıklandı.

2024 Tayvan Başkanlık seçimi sonuçları

Buna karşın, DPP, 113 koltuklu Tayvan meclisinde çoğunluğunu kaybetti ve yüzde 45 civarında oyla 51 milletvekiliği kazanarak, yüzde 46 oyla 52 milletvekilliği alan KMT’nin gerisinde kaldı. TPP ise yalnızca 8 milletvekilliği kazanabildi. Bu şekilde parlamentoda hiçbir partinin çoğunluğu sağlayamaması nedeniyle, yasama sürecinde partilerin iş birliği yapacağı bir siyasal konktür oluştu. DPP’nin meclis koltuğu sayısının 4 yıl içerisinde 61’den 51’e düşmesi ise, kuşkusuz, Devlet Başkanlığı konusunda William Lai veya Lai Ching-te’ye verilen desteğe karşın, Tayvan halkının ABD-Çin rekabetinde dengeli davranılması gerektiği yönündeki sağduyulu görüşünü ortaya koyuyor. Nitekim KMT’nin milletvekili sayısı da 4 yıl içerisinde 38’den 52’ye yükselmiş durumda.

Son dört seçimde Tayvan parlamentosunda üstün olan partiler ve oranları

Seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından yaptığı zafer konuşmasında, Lai, Tayvan halkının demokrasi ile otoriterlik arasındaki seçimde tercihini demokrasiden yana yaptığını vurgularken, Çin yönetimine mesaj olarak da “Kuşatma yerine etkileşimi, cepheleşme yerine diyaloğu tercih etmeliyiz. Barışa ve ortak refaha ulaşmanın tek yolu, eşitlikten ve demokratik diyalogdan geçiyor.” ifadelerini kullandı. Lai, konuşmasında, ayrıca, “Tayvan’ı dünya haritasında tutmayı başardık” diyerek, Çin’in Tayvan’ın tanınmasına yönelik engellerini de eleştirdi. Bu şekilde, ABD’nin de kabul ettiği resmi “tek Çin” söylemi ve politikasına karşın, Tayvan’da son 3 Başkanlık seçimini Tayvan’ın bağımsızlığını ve ABD ile yakın ilişkileri savunan DPP’li adayların kazanması dikkat çekti ve yükselen Çin tehdidine karşı Tayvan halkının duyduğu endişeyi ortaya koydu.

ABD-Çin Rekabetinde Tayvan 

Tayvan, seçimde DPP’nin açık şekilde bir zafer kazanmasına karşın, ilerleyen günlerde ABD-Çin rekabeti bağlamında gergin süreçlere konu olacak gibi gözüküyor. KMT’nin son Devlet Başkanı (2008-2016) olan Ma Ying-jeou, seçimden birkaç gün önce Alman haber kanalı DW‘ye verdiği röportajda, Tayvan için daha doğru ve akılcı politikanın Çin’le iyi ilişkilerden geçtiğini söyleyerek dikkat çekmiş ve Tayvan’ın Çin’le girişeceği bir askeri mücadelede şansının olmadığını vurgulamıştı. Ying-jeou, bu bağlamda DPP’li yöneticilerin Pekin’i provoke edebilecek Çin karşıtı sert söylemlerine ise destek vermediğini açıkça belli etmiş ve kendi döneminde Pekin’le ilişkilerin çok iyi olduğunun altını defalarca çizmişti.

Nitekim seçim sonuçlarının ardından ABD Dışişleri Sekreteri Antony Blinken’ın William Lai’yi kutlaması üzerine, Pekin yönetimi, bunun Taipei’ye verilmiş yanlış bir mesaj olduğu yönünde bir resmi açıklama yaparak tepkisini gösterdi. ABD, yıllardır “tek Çin politikası“na bağlılığını vurgulamakta ve Çin ile Tayvan’ın bir gün birleşeceğine yönelik bir engel çıkarmayacağını ortaya koymaktadır. Ancak Washington, bu birleşmenin kendisine demokratik açıdan daha çok benzeyen Taipei rejiminin öncülüğünde, Çin’in de demokratikleşmesiyle olabileceğini düşünür ve Tayvan’la gayrı resmi ilişkilerini daha da geliştirerek sürdürürken, Çin, büyük devlet olarak kendi çatısı altında bir birleşme olabileceğini ifade etmektedir. Nitekim Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Tayvan’la birleşmenin en geç Çin Halk Cumhuriyeti’nin 100. kuruluş yıldönümü olan 2049’a kadar gerçekleşeceğini defalarca söylemiş ve bunun Çin’in yenilenmesinde en önemli mesele olduğunun altını kalınca çizmiştir. Tayvan konusunu ayrılıkçılık bağlamında değerlendiren Çin, bu nedenle bu konuda çok sert mesajlar vermekte ve ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin 2022’de yaptığı gibi resmi ziyaretler karşısında diplomatik ve hatta askeri tepkiler ortaya koyabilmektedir. Tayvan’la ilişkilerini resmi düzeyde sürdüren ülke sayısı ise 13’e kadar düşmüştür. Bu ülkeler; Belize, Guatemala, Haiti, Marshall Adaları, Nauru, Palau, Paraguay, St. Lucia, St. Kitts ve Nevis, St. Vincent ve Grenadinler, Esvatini, Tuvalu ve Vatikan’dır. Ancak ABD başta olmak üzere birçok devlet (Türkiye de buna dahildir), Tayvan’la ilişkilerini ticaret ofisleri üzerinden sürdürmekte ve hatta geliştirmektedir. 2758 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararı ise, Çin’in adanın tek temsilcisi olduğu yönünde uluslararası hukuk açısından bağlayıcı niteliktedir.

Yıllardır Asia Times gazetesi için analizler kaleme alan Brezilyalı ünlü siyasi yorumcu Pepe Escobar, kısa süre önce verdiği bir röportajda, Çin’in ve BRICS ülkelerinin ekonomik yükselişlerinin devam ettiği ve Rusya’nın Ukrayna’da mağlup edilemediği bir ortamda, yakın gelecekte Tayvan’ın Çin’le birleşmesinin kaçınılmaz olduğunu vurgulayarak, bu konuda “tek devlet, üç sistem” veya “tek devlet, üç yönetim” (one state, three systems) görüşünü ortaya atmış ve Hong Kong’a benzer şekilde, Pekin yönetiminin, Tayvan’ı da kendi özerk yönetim yapısını koruyarak topraklarına katabileceği fikrini işlemiştir. Bu fikrin Pekin yönetimince nasıl karşılanacağı henüz bilinmese de, Çin’in ekonomik, siyasal ve askerini yükselişini devam ettirmesi durumunda, topyekun bir savaş (işgal) ya da abluka gibi yöntemlerden ziyade, Pekin-Taipei arasında sıcak ilişkilerin geliştirilmesi ve bu şekilde Tayvan’ın kendi demokratik sistemi ve özerk yapısını koruyarak Çin’e katılması mantıklı bir öneri olarak gözükmektedir. Bu, aslına bakılırsa hem Çin, hem de ABD için ideal bir formül olabilir. Nitekim zaman zaman yaşanan sorunlara karşın, Hong Kong’taki durum genel olarak 1997’den beri oldukça stabildir.

Sonuç

Sonuç olarak, 2024 Tayvan Devlet Başkanlığı seçimi, parlamento seçimi de dikkate alınırsa, aslında Tayvan halkının dikkatli bir mesaj verdiğini ortaya koymaktadır. Yani bir tarafta ABD’ye yakın ve bağımsızlık yanlıları Başkanlığı kazanırken, mecliste daha karmaşık bir tablo vardır ve hatta Çin’e daha yakın olan KMT artık büyük parti durumundadır. Bu nedenle, seçimi ABD’nin kesin zaferi veya Çin’in mağlubiyeti olarak görmemek gerekir. Gerçek çok daha karmaşıktır ve Çin, genel olarak bölgede güçlenmeye devam etmektedir. Ancak Çin yönetiminin Ukrayna sorunu karşısındaki Rusya gibi mi davranacağı, yoksa Hong Kong’a benzer şekilde ekonomik ve siyasi gücünü ve özerk yönetim cazibesini kullanarak farklı ve barışçıl bir yönetimi mi tercih edeceği önümüzdeki dönemde en kritik soru olacaktır. Dileğimiz, Çin ile Tayvan’ın barışçıl yollardan birleşmesidir…

Doç. Dr. Ozan ÖRMECİ

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.