ŞİLİ’NİN SEBASTIAN PINERA’YA VEDASI…

upa-admin 12 Şubat 2024 598 Okunma 0
ŞİLİ’NİN SEBASTIAN PINERA’YA VEDASI…

Geçtiğimiz 6 Şubat’ta geçirdiği helikopter kazasında hayatını kaybeden Şili’nin eski Devlet Başkanı Sebastián Piñera, düzenlenen görkemli bir devlet töreniyle son yolculuğuna uğurlandı. Ülkede yaşanan aşırı sıcaklara rağmen tören, oldukça geniş halk katılımıyla gerçekleşti. Demokrasiye geçişi sonrasında ülkede göreve gelen, hatta Pinochet liderliğindeki askeri darbenin öncesi düşünüldüğünde yarım asrı aşkın sürenin ardından demokratik yollarla iktidara gelen ilk sağcı lider olan Piñera, 2010-2014 ve 2018-2022 tarihleri arasında iki kez Devlet Başkanlığı görevini yürüttü. 74 yaşında hayata gözlerini kapatan Piñera, üçüncü kez Başkanlığa aday olmayı düşünmediğini daha önce dile getirmişti ve artık aktif siyasal rekabetin içinde değildi. Üniversite eğitimini Şili’de tamamlayan Piñera; iktisat alanında Harvard Üniversitesi’nde doktora yaptı. Şili’de ve ABD’de üniversitelerde ders verdi, bölgesel ve uluslararası kuruluşlarda çalıştı ve 1990-1998 yılları arasında Senatörlük görevinde bulundu. Kendisini Şili’de Başkanlık görevinin öncesinde ünlü bir isim yapan ise, ülkenin en varlıklı iş insanlarından biri olmasıydı. Babası da bir iş insanı ve ülkesini Birleşmiş Milletler nezdinde de temsil etmiş bir Büyükelçiydi. Ayrıcalıklı bir aileden gelen Piñera’nın geniş serveti ve iş hayatındaki başarısı, bir yandan halkın kendisinden ekonomi alanında büyük başarılar bekleyerek oy vermesine, bir yandan da isminin gerek Başkanlığı öncesinde, gerekse yönetimdeyken çeşitli mali skandallara anılmasına yol açtı.

İlk kez 2005 seçimlerinde aday olan Piñera, seçimleri Michelle Bachelet’nin karşısında ikinci turda kaybetmiş, 2009’daki ikinci denemesinde ise Başkanlığa seçilmişti. Fakat Şubat 2010’da Şili’de yaşanan 8,8 ölçeğindeki büyük deprem ve ardından yaşanan tsunami ülke yasaları gereğince Mart ayında görevi devralan Piñera’nın ilk Başkanlık döneminde mesaisinin büyük bölümünü depremin yaralarını sarmaya adamasına yol açtı. Can kaybı yüksek olmamasına karşın, yıkılan veya hasar gören binaların çokluğu, devam eden güçlü artçı depremler, oluşan insani ihtiyaçlar ve altyapıya da zarar veren depremin ekonomi üzerindeki olumsuz etkileri, Piñera yönetiminin zorlu bir sınavdan geçmesine neden oldu. Yine ilk döneminde Şili’de yaşanan büyük maden kazasında yer altında mahsur kalan madencilerin günler süren kurtarılma sürecinin, hükümet için bir başka zorlu sınav olmakla beraber başarıyla tamamlanması, dünya basınında geniş yer buldu. Nitekim madenciler de son görevlerini yerine getirmek için cenaze töreninde hazır bulundular.

Piñera hükümetinin üniversite eğitiminin ücretli olması gerektiği yönündeki görüşleri, 2010’ların başlarından itibaren yükselen güçlü bir öğrenci protestoları dalgasına yol açtı. Kuzey yarımküre yazı yaşarken Şili kışında zaman zaman kar yağışı altında süren eylemler, birkaç yıl içinde çoğu Güney Amerika ülkesine yayılacak olan sokak protestoları dalgasının ilk örneklerinden oldu ve dünya basının büyük ilgisini çekti. Öte yandan Şili’de öğrencilerle sınırlı kalmayan geniş katılımlı sokak protestoları Piñera’nın ilk döneminden sonra da durulmadı ve hem yeniden Başkanlığa seçilerek 2014-2018 döneminde ülkeyi yöneten sol görüşlü Bachelet döneminde, hem de sonrasında Piñera’nın ikinci döneminde devam etti. Piñera’nın 2018-2022 arasındaki ikinci Başkanlığı, öncelikle 2019’da başlayan ve sağlık, eğitim ve sosyal güvenlik sistemlerini protesto eden gösterilerle sarsıldı. Ardından 2020’de Latin Amerika’ya yayılan Covid-19 pandemisi sürecinde dünya genelinde en yüksek aşılama oranına sahip ülkelerden bir olmasına rağmen, Şili, bölgede Peru’nun ardından nüfusuna oranla en fazla can kaybının yaşandığı ülke oldu. Özellikle 2019’da başlayan protesto dalgasını bastırmaya yönelik sert polis müdahaleleri, Piñera yönetimini eleştirilere maruz bıraktı. Ölümlerin ve çok sayıda yaralanmanın yaşandığı protestolar döneminde ülkedeki siyasal bölünmüşlüğü aşmak için Pinochet döneminin mirası olan anayasanın yenilenmesi için 2020’de düzenlenen plebisite halk destek verdi. Fakat araya pandeminin girmesi nedeniyle yavaş ilerleyen süreci halihazırdaki Devlet Başkanı Gabriel Boric yönetimi devraldı. Başkanlık dönemlerinde küçük işletmelerin desteklenmesi, yaşlıların ekonomik koşullarının iyileştirilmesi, kadın hakları ve sağlık gibi çeşitli alanlarda reformlar gerçekleştirdi. Geçtiğimiz aylarda katıldığı bir televizyon programında “iyi bir eski Başkan olmak istiyorum” diyen Piñera,[1] görevinin sona ermesinin ardından Boric yönetimine doğal afetler ve sosyal programlar gibi çeşitli alanlarda dışarıdan katkı sağlamaya ve aynı zamanda eşiyle birlikte çeşitli sosyal sorumluluk projeleri yürütmeye devam etti.

Vefatının ani ve trajik bir gelişme olması kadar, sonrasında ülkede yaşananlar oldukça dikkat çekiciydi. Özellikle, aralarındaki siyasi rekabete ve siyasi yelpazenin farklı uçlarından gelmelerine karşın sol görüşlü Başkan Boric’in gerek vefat haberinin ardından yaptığı açıklamalarda, gerekse törende sergilediği tutum, gerek Şili’de, gerekse de ülke dışında takdir topladı. Vefat haberinin akabinde kameralar karşısında açıklama yapan Boric, Piñera’nın devlet töreniyle defnedileceğini ve sürecin ailesi ve eski Devlet Başkanlarıyla istişareleri çerçevesinde yürütüleceğini açıkladı. 2009 seçimleri sonrasında görevi devraldığı ve 2014’te görevden ayrılırken yine koltuğunu devrettiği Michelle Bachelet ve yine ülkenin eski Başkanlarından Eduardo Frei törende yaptıkları konuşmalarda Piñera’nın demokrasiye ve yasalara bağlılığına ve ülkeye katkılarına vurgu yaptılar. 2017 seçimlerinde Bachelet’nin ardından yine Başkan seçilen Piñera, görevi bu kez halihazırdaki Devlet Başkanı Boric’e devretmişti. 2010’larda üniversitelerde yaşana protesto dalgasının liderlerinden olan, henüz 30’lu yaşlardaki Boric, yaptığı konuşmada, aralarındaki kuşak farkı nedeniyle fazla paylaşımları bulunmamış olsa da, görevi devraldığı tecrübeli politikacı Piñera’nın kendisine desteğine ve tavsiyelerine müteşekkir olduğunu ifade etti.

Ülkenin hayattaki eski Devlet Başkanlarının tümünün katıldığı cenaze için Başkan Boric’e minnettarlıklarını samimi biçimde gösteren Piñera’nın ailesi de törende sergilenen tablonun ülkede beraberliğin yeniden sağlanmasına katkı yapması dileklerini dile getirdi. Sağ ve sol partiler arasındaki keskin rekabetin karşılıklı ağır ithamlar, darbe girişimleri, hapis cezaları, görevden azil gibi siyasal istikrarı ve toplumsal huzuru zedeleyici eylemlere kolaylıkla dönüştüğü Latin Amerika için, saygı ve devlet geleneği çerçevesinde yürütülen süreç, oldukça anlamlı bir örnek teşkil etti. Piñera’nın siyasi mirası Şili’de tartışılmaya ve eleştirilmeye şüphesiz devam edecek. Bununla beraber, sağ siyaseti temsil etmesine rağmen Pinochet dönemine mesafeli duruşu ve yasaları önceleyen demokratik tutumu, yine ilk başkanlık dönemindeki gösterilerde protestoların başını çekenlerden olan Boric ile kurduğu yapıcı ilişki, Piñera’nın Şili için katkılarıyla hatırlanan bir başkan olmasını sağlayacaktır.

Doç. Dr. Segâh TEKİN

Kapak Fotoğrafı: TRT Haber

[1] Francisco Iturra (2024), “Terremoto, los 33 mineros, 18-O y pandemia: así fue la última entrevista de Sebastián Piñera en TV”, Biobio.chile, 06.02.2024, https://www.biobiochile.cl/noticias/espectaculos-y-tv/notas-espectaculos-tv/2024/02/06/terremoto-los-33-mineros-18-o-y-pandemia-asi-fue-la-ultima-entrevista-de-sebastian-pinera-en-tv.shtml.

 

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.