TÜRKİYE’DE GERÇEKLEŞTİRİLEN 2024 YEREL SEÇİMLERİ ÖZELİNDE SAĞ SİYASETİN KISMİ ERİMESİ VE BUNUN NEDENLERİ ÜZERİNE BİR ANALİZ (1)

upa-admin 30 Nisan 2024 1.408 Okunma 0
TÜRKİYE’DE GERÇEKLEŞTİRİLEN 2024 YEREL SEÇİMLERİ ÖZELİNDE SAĞ SİYASETİN KISMİ ERİMESİ VE BUNUN NEDENLERİ ÜZERİNE BİR ANALİZ (1)

Giriş

Yüce Türk milleti ve Türkiye Cumhuriyeti, 31 Mart 2024 tarihinde gerçekleştirdiği yerel seçimlerle, tüm dünya ülkelerine ve uluslararası kamuoyuna bir kez daha demokrasisinin gücünü açıkça kanıtladı. Türk demokrasisi, genel olarak bakıldığında, demokratik standartlar açısından neredeyse kusursuz bir yerel yarışa sahne olurken, Türk sağının geleceği açısından pek çok farklı parametre ile değerlendirilebilecek nitelikte bir sonuçlar zinciri ortaya çıktı. 31 Mart 2024 yerel seçimleri, Türk siyasi tarihinde çok uzun senelerdir iktidar olarak halkta karşılık bulan Türk sağının gelecekteki yönünü tayin edebilecek bir seçim olarak siyasal tarihimizdeki yerini almıştır.

Genel anlamda ittifakların oluşturulmamasının da etkisiyle, seçim öncesindeki siyasi atmosfer gergindi ve bu durum, seçimlerin, bir yerel seçimden ziyade, sanki bir genel seçimmiş gibi okunmasına dair toplumsal bir algı yarattı. 31 Mart 2024 yerel seçimleri’ne “resmiyette veya görünürde” ittifaksız olarak giren Cumhuriyet Halk Partisi-CHP’nin, 1977 genel seçimlerinden sonra tarihinde ilk kez birinci parti konumuna yükselerek tarihi bir zafer kazandığı söylenebilir. CHP, bu yerel seçimlerde sağ görüşlü muhafazakâr/mütedeyyin ve milliyetçi seçmenlerden belirgin bir oy almış görünmekle birlikte, bu oy oranının hangi seviyelerde olduğu ve kalıcılığı net şekilde belli değildir. Buna karşın, şu hususun altını önemle çizmek gerekmektedir ki, CHP’nin kazandığı bu yerel başarıda, AK Partili (Adalet ve Kalkınma Partisi) ve genellikle sağ görüşlü seçmenlerin de çeşitli sebeplerle sandık başına gitmemeleri son derece etkili bir rol oynamıştır. Bütün bu siyasal ve sosyal dinamikler ele alınmadan önce ise, ulusal açıdan bu seçimlerin en nihayetinde bir yerel seçim olduğu asla unutulmamalıdır. Nitekim halen ülkemizi yöneten siyasal güç AK Parti ve MHP’den oluşan Cumhur İttifakı (AK Parti) ve Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip Erdoğan’dır. Ancak CHP’nin gerçekleştirilen yerel seçimlerde kazandığı bazı şehirlere ve oy oranlarına bakıldığında, AK Partili seçmenlerin de bir miktar oylarını aldığı tespiti yapılabilecektir. Türkiye Cumhuriyeti’nde 22 yıldır kesintisiz olarak iktidarda bulunan ve ülkemizde seçimler tarihinde rekorları adeta alt üst eden AK Parti ise, 2002 yılından beri ilk defa bir seçimden ikincilikle ayrılmıştır.

Bu çalışmada, siz değerli Uluslararası Politika Akademisi (UPA) takipçileri için 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde birinci parti konumuna yükselen Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) ve ikinci parti pozisyonuna gerileyen Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AK Parti) aldıkları oy oranlarından hareketle, Türk sağında yaşanan kısmi oy erimesinin üzerinde durarak, bu erimenin genel nedenlerini objektif bir biçimde özetleyeceğim. İYİ Parti, Yeniden Refah Partisi-YRP, Milliyetçi Hareket Partisi-MHP gibi diğer sağ siyasi partilerin oy oranlarını ise, bu yazı dizisinin bir sonraki makalesinde analiz edeceğim. Dolayısıyla, bu makalemde yalnızca AK Parti’yi 31 Mart’taki tabloya götüren etmenleri kısaca değerlendireceğim.

Türk Sağı 31 Mart’ta Kısmi Oy Erimesi Yaşasa da Bu Oyların CHP’de Kalıcılığı Şüphelidir…

Saygıdeğer UPA takipçileri, öncelikle Türk sağında yaşanan kısmi oy erimesi olgusunu tartışacağız. Türkiye’deki sağ görüşlü siyasal partilerin 31 Mart özelinde oy kayıpları yaşadıkları ifade edilebilir. Ancak 31 Mart 2024 tarihinde gerçekleştirilen seçimlerin bir yerel seçim olmasından hareketle, seçmenlerin de sandığa gittiklerinde bu realiteye uygun motivasyon ve davranışlar geliştirdikleri ve partiler düzleminde de bu gerçekliğe göre tercihsel eğilimler gösterdikleri asla göz ardı edilmemelidir. Dolayısıyla, ortaya çıkan bu tabloya Türkiye’deki muhafazakâr/milliyetçi/sağ seçmenler açısından bakıldığında, sağ yelpazede bulunan partilerden, merkez solda konumlanmış bir parti olan CHP’ye kısmi anlamda oy geçişleri yaşanmış görünmekle birlikte, CHP’ye verilen emanet oyların kalıcılığı şüphelidir. Örneğin, 2023 yılının Aralık ayında siz değerli UPA takipçileriyle paylaştığım bir makalede İYİ Partili seçmenlerin özellikle bu yerel seçimlerde ve büyükşehirlerde CHP’ye yönelebileceğini açıkça belirtmiştim. Sonuçlar da tahmin ettiğimiz gibi çıktı ve İYİ Parti’nin oyları bu seçimlerde eridi. Bu seçimde, bazı yerel dinamiklerle birleşen konjonktürel seçmen davranışları, hızlı tercih değişimleri de beraberinde getirdi. Oransal olarak da AK Parti’den CHP’ye oy geçişleri bu noktada esasen sınırlı düzeyde kaldı. Dolayısıyla, AK Parti’nin gözle görülür biçimde oy kaybettiği tezi, sayısal açıdan doğru tespit olsa bile, YRP gibi farklı siyasi partiler denkleminde, yerel seçim dinamiğinde okunması gereken bir neticedir.

Sonuçlara nihai olarak baktığımızda ve ülkemizde genel seçimlerin en azından kısa zaman diliminde gerçekleştirilmeyeceğini hesaba kattığımızda, önümüzdeki sürecin AK Parti’nin, sağ siyasetin ve CHP’nin geleceği açısından kritik derecede öneme sahip olduğunu ifade edebiliriz. Gelecek süreçte AK Parti ve CHP, özellikle Türkiye’deki muhafazakâr-milliyetçi sağ seçmenlere yoğunlaşacaklardır. Türk siyasi tarihine damga vurmuş bu iki büyük siyasi partimizin farklı seçmen eğilimlerini bünyelerinde toplayabilme hedeflerinin yanı sıra, yeni anayasa yapımı yönünde kısmi kararlılıklarının oluştuğu bu süreç, ülkemiz demokrasinin gelişimine de olumlu etkiler sağlayacaktır.

AK Parti’de yaşanan oy kayıplarının nedenleri ise özetle ve genellikle şu 5 başlıkta sıralanabilecektir:

1. Ekonomik Nedenler ve Yüksek Enflasyon Problemi

Son dönemde Türkiye ekonomisinde yaşanan çeşitli sorunların, Türk Lirası’nda yaşanan değer kaybının ve yüksek enflasyon (hayat pahalılığı) probleminin, gözlemsel olarak AK Partili seçmenleri ve sağ görüşteki diğer seçmenleri genellikle 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde sandık başına gitmekten alıkoyduğu ifade edilebilir. Ülkedeki iktisadi durumun AK Partili seçmenlerin sandığa gitmesini engellediği ve AK Partili seçmenlerin bir bölümünü farklı partilere kanalize ettiği gözlemlenmektedir. Yani AK Parti, bu seçimlerde ekonominin kötü gittiğine dayanan seçmen algısına kaybetmiş görünmektedir.

Ekonomik gidişat noktasında Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek’in ve Türkiye ekonomi yönetiminin parasal istikrarı sağlama hamleleri ile enflasyonu (fiyatlar genel düzeyini) düşürme hedefinin, AK Parti’nin de siyasi geleceğini önümüzdeki yıllarda şekillendirebilecek durumlar arasında yer aldığı kaydedilebilir. Ayrıca alt ve orta gelir grubunda bulunan vatandaşlara yönelik çeşitli ekonomik iyileştirmeler yapılması da önem arz etmektedir. Bu bakımdan, işçi, köylü, emekli, asgari ücretli, vb. düşük ve orta gelir grubuna dahil olan muhafazakâr/mütedeyyin ve milliyetçi seçmenler; geçen ki YRP makalemizde öngördüğümüz gibi 2024 yerel seçimlerinde ağırlıkla Yeniden Refah’a ve CHP’ye yönelmişlerdir. Ancak elbette 2028’e doğru gidilen süreçte ekonomik gidişatın ne yönde gelişeceği önemli bir hale gelmiştir.

2. Yeniden Refah Partisi Faktörü

Cumhurbaşkanımız Sn. Erdoğan’ın ideolojik olarak Yeniden Refah Partisi ile ilgili politik duruşunu reel düzlemde doğru bulmakla birlikte, bu yerel seçimler özelinde AK Parti’yi negatif etkilediğini düşünüyorum. Bu doğrultuda, YRP’nin siyasi çizgisinin AK Parti’ye ciddi bir tehdit oluşturduğunu görmek gerekir. Bununla birlikte, Yeniden Refah Partisi (YRP), AK Parti’nin seçim yenilgisini ağırlaştırdı. Ancak burada parantez açmak gerekirse, YRP, bu seçimleri kendi başına AK Parti’ye kaybettirmedi. Henüz Yeniden Refah Partisi’nin AK Parti ile boy ölçüşebilecek düzeyde bir oy oranı bulunmuyor ve YRP’nin aldığı yaklaşık % 6’lık oy oranı AK Parti’yi mağlubiyete götüren etmenlerden sadece biriydi.

3. Suriyeli Sığınmacılar

Türkiye’de özellikle muhafazakâr/mütedeyyin ve milliyetçi seçmenlerimizin yoğun olarak yaşadığı bölgelerde, AK Parti hükümetlerinin Suriyeli sığınmacıların entegrasyonuna yönelik insan hakları çizgisindeki politikalarının rahatsızlık yarattığı ve bu durumun da önce sahada yapılan kimi anketlere, sonrasında da iktisadi tablonun ağırlaşmasıyla 2024 yerel seçimlerinde sandığa yansıdığı söylenebilir. Bu noktada, özellikle ekonomik tablonun seyrinin ve sığınmacılarla ilgili politikanın gelecekteki belirsizliğinin, AK Partili seçmenlerimizde negatif bir kırılmaya sebebiyet verdiğini düşünüyorum. Dolayısıyla, önümüzdeki süreçte sığınmacılarla ilgili adımlar atılması ihtimalini ise güçlü görüyorum.

4. Yeniden Refah ve Saadet Partisi’nin “İsrail ile Ticarete Devam Ediliyor” Propagandaları

AK Parti’nin, ayrıca seçim öncesinde Yeniden Refah ile Saadet Partisi’nin gerçekleştirdiği “İsrail ile Ticarete Devam Ediliyor” propagandaları karşısında sağ seçmene doyurucu cevaplar veremeyerek, milliyetçi ve muhafazakâr seçmenler açısından bu seçimler özelinde kırık bir not aldığı söylenebilir. Hem Anadolu bölgelerinde, hem de radikal sağ seçmenlerde bu propaganda tutmuş gibi görünmektedir ki, İslami dini gruplara mensup seçmenlerin tamamının AK Parti’ye oy vermemeleri de tabii bu zaviyeden okunabilecektir.

5. AK Parti Teşkilatları

AK Parti Genel Başkanı ve Sn. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın da dile getirdiği üzere, 31 Mart’ta yaşanan mağlubiyetin sorumlularından biri de AK Parti teşkilat yöneticileridir. AK Dava’ya hiçbir şey kazandırmayan, çalışma yapmayan, fikir üretmeyen, gençlerin önünü tıkayan yönetim anlayışına sahip bazı teşkilat yöneticilerinin görevlerine son verilerek, Cumhurbaşkanımız gibi yeni isimlerin önünü açan, vizyoner gençlere vazifeler veren yöneticilerin teşkilatlarda söz sahibi olması gereklidir. Aksi halde, bu yönticiler, Sn. Cumhurbaşkanımıza ve AK Dava’ya ciddi zararlar verecektir.

Sonuç

Sonuç olarak, AK Parti ile CHP arasındaki rekabet, sağ siyasetin geleceği açısından şüphesiz ki çok önemlidir. Bu rekabet, Türkiye’de siyasetin işlevsellik kazanması, demokratik ve hukuki altyapının güçlendirilmesi için fırsattır ve değerli halkımıza tercihsel zeminde özgür bir siyasi ortam sunacaktır. Sağ siyaset 2024 yerel seçimlerinde kısmi bir erime yaşasa da, gelecekte yine varlığını sürdürecektir. Bu varoluş da, farklı siyasal partilerle olabileceği gibi ağırlıkla, AK Parti ve MHP ile devam edecektir. CHP’ye giden sağ oyların akıbetinde, öncelikle AK Parti, sonrasında CHP belirleyici rol oynayacaktır.

Ancak özellikle 22 yıldır kesintisiz iktidarda olan AK Parti’nin geleceğinden hareketle, Türk siyaseti düzleminde sağın kendini konumlandırması noktasında öncelikle sorulması gereken soru şudur ki; vatandaşlar yerel seçim sonuçlarından da gözlenebileceği üzere, CHP eksenli merkez sola, diğer yandan radikal sağdan YRP gibi siyasi partilere eğilim gösterirken nasıl bir siyasal duruş alınmalıdır?

Dolayısıyla, önümüzdeki dönemde milli ve manevi değerlere bağlı Türk sağının muhafazasının şifresi; ayrıştırmadan, kutuplaştırmadan herkesi kucaklayıcı merkez sağ bir siyasetin ortaya çıkışında saklıdır. Özellikle Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın da önümüzdeki süreçte merkez sağa yakın bir politik duruş sergileyeceğine inanıyorum. Bu siyasi duruşun aslında sinyallerini kendileri veriyor. Ayrıca Türkiye Yüzyılı Vizyonu’nun mimarı Sn. Cumhurbaşkanımızın siyasi tecrübesi çok yüksektir. Bu bağlamda, Cumhur’un verdiği mesajlar alınmıştır. AK Parti’deki ve ülkemizdeki yenilik ve değişim sürecine de Cumhurbaşkanımızın kendileri önümüzdeki zaman diliminde bizatihi liderlik edeceklerdir.

Dolayısıyla, 31 Mart yerel seçimlerinden çıkarılabilecek asli mesaj, AK Parti ve Türk Sağı açısından basit bir yol kazası veya bir çöküş olarak yorumlanmaktan ziyade, Cumhurbaşkanımızın da belirttiği gibi seçmenlerin AK Parti’ye ve hükümete verdiği değişim/dönüşüm motivasyonu olarak okunmalıdır.

Cumhur Kartal YILDIZ

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.