2024 ABD BAŞKANLIK SEÇİMLERİ İÇİN ERKEN GÖRÜŞLER

upa-admin 10 Mayıs 2024 426 Okunma 0
2024 ABD BAŞKANLIK SEÇİMLERİ İÇİN ERKEN GÖRÜŞLER

Giriş

5 Kasım 2024 tarihinde düzenlenecek olan 60. Amerika Birleşik Devletleri (kısaca ABD) Başkanlık seçimlerinde yarışacak adaylar artık netleşti: Demokratlar (Demokrat Parti) adına 46. ve halihazırdaki ABD Başkanı Joe Biden[1], Cumhuriyetçiler (Cumhuriyetçi Parti) adına da 45. ve bir önceki ABD Başkanı Donald Trump[2] yarışacaklar. Seçmen heyeti (Electoral College) adı verilen ABD’ye özgü iki dereceli seçim sistemi uyarınca, Amerikalılar, 50 eyalet ve District of Columbia’dan (başkent Washington DC) oluşan 51 farklı seçim bölgesinde, toplam 538 ikinci tur seçmenlerini belirleyecekler, bu seçmenler de ikinci turda bir adaya 270 ve üzerinde destek vererek yeni ABD Başkanı’nı seçecekler. ABD’de eyaletlerin seçimdeki güncel oy (temsilci) sayıları ise şöyledir:[3]

Alabama – 9 oy Kentucky – 8 oy North Dakota – 3 oy
Alaska – 3 oy Louisiana – 8 oy Ohio – 17 oy
Arizona – 11 oy Maine – 4 oy Oklahoma – 7 oy
Arkansas – 6 oy Maryland – 10 oy Oregon – 8 oy
California – 54 oy Massachusetts – 11 oy Pennsylvania – 19 oy
Colorado – 10 oy Michigan – 15 oy Rhode Island – 4 oy
Connecticut – 7 oy Minnesota – 10 oy South Carolina – 9 oy
Delaware – 3 oy Mississippi – 6 oy South Dakota – 3 oy
District of Columbia – 3 oy Missouri – 10 oy Tennessee – 11 oy
Florida – 30 oy Montana – 4 oy Texas – 40 oy
Georgia – 16 oy Nebraska – 5 oy Utah – 6 oy
Hawaii – 4 oy Nevada – 6 oy Vermont – 3 oy
Idaho – 4 oy New Hampshire – 4 oy Virginia – 13 oy
Illinois – 19 oy New Jersey – 14 oy Washington – 12 oy
Indiana – 11 oy New Mexico – 5 oy West Virginia – 4 oy
Iowa – 6 oy New York – 28 oy Wisconsin – 10 oy
Kansas – 6 oy North Carolina – 16 oy Wyoming – 3 oy

 

Bu bağlamda, seçimde 54 oyu olan California, 40 oyu olan Teksas, 30 oyu olan Florida ve 28 oyu olan New York eyaletleri seçimi kazanmak noktasnda ön plana çıksa da, çoğu zaman salıncak eyaletler (swing states) adı verilen bazı daha küçük eyaletler[4], seçmen tercihlerindeki oynama/değişiklik nedeniyle seçim sonuçlarında daha etkili olabilmektedirler.

Bu yazıda, 2024 ABD Başkanlık seçimlerine etki edebilecek bazı faktörler analiz edilecektir. Bu bağlamda, yazıda, ekonomik durum, iç siyasi dinamikler, dış politika tablosu ve adayların popülaritesi/karizması gibi hususlar değerlendirmeye alınacak ve son olarak da Başkanlık seçimlerine dair yapılan güncel anketler değerlendirilecektir.

Biden Döneminde Ekonomi

ABD, yaklaşık 25,5 trilyon dolarlık ekonomisiyle halen dünyanın en büyük ekonomik gücüdür.[5] Ayrıca, yaklaşık 334 milyon nüfusu olan ABD, kişi başına düşen yıllık 85.370 dolarlık gelirle, dünyanın en zengin ülkelerinin de arasındadır.[6] Avrupa kıtasından uzakta, Kuzey Amerika’da kurulu, görece izole ve bağımsız bir güç durumundaki ABD’de, ekonomik faktörler seçim sonuçlarında en etkili olan dinamiktir. Öyle ki, 1992 ABD Başkanlık seçimlerinde, Sovyetler Birliği’ni Soğuk Savaş’ın ardından yıkmayı başaran ve ülke genelinde büyük saygı uyandıran Cumhuriyetçi George H. W. Bush (Baba Bush), Demokrat Parti adına yarışan genç Arkansas Valisi Bill Clinton’a karşı hiç beklenmedik büyük bir yenilgi alınca, Clinton’ın kampanya ekibinde yer alan James Carville, “It’s the economy stupid” (Sonuçları ekonomi belirliyor, aptal) şeklinde tarihe geçen ünlü bir söz sarf etmiştir.[7]

Bu bağlamda, 46. ABD Başkanı Joe Biden, pandemi döneminde seçilmesine karşın, oldukça başarılı bir performans göstermiş ve genelde ekonomik anlamda Amerikan halkının isteklerine karşılık verebilmiştir. Biden’ın seçimdeki en büyük kozu da ekonomideki iyi gidişattır. Şöyle ki, ekonomik büyüme (GDP growth) bağlamında, ABD, Biden döneminde yüzde 5,9 (2021), yüzde 1,9 (2022), yüzde 2,5 (2023) ve 2024’ün ilk çeyreğinde yüzde 3 düzeyinde büyüme sağlamayı başarmıştır.[8] Bu rakamlar gelişmekte olan ülke ekonomileriyle kıyaslandığında çok yüksek algılanmasa bile, unutulmamalıdır ki, ABD gibi dev ekonomilerde yüzde 2 ve üzerinde büyüme oranı sağlamak muhteşem bir başarıdır.

İşsizlik oranları bağlamında da Biden yönetimi oldukça başarılı bir performans göstermiş ve Trump’ın son döneminde pandeminin de etkisiyle yüzde 14’ler seviyesine çıkan işsizliği, önce yüzde 6’lara (2021), sonra yüzde 4’lere (2022), şimdilerde de yüzde 3,9 seviyesine indirmeyi başarmıştır.[9] Bu başarı, 1969’dan beri ABD tarihinin en düşük işsizlik seviyesi olarak, Biden ekibinin ekonomideki muazzam performansına işaret etmektedir.[10]

Keza enflasyon bağlamında da, Biden yönetimi başarısız olmamış ve 2021’de yüzde 4,7, 2022’de biraz yüksek bulunan yüzde 8 ve 2023’te de yüzde 4,1 enflasyon oranıyla Amerikan halkını yüksek fiyatlar karşısında ezdirmemeyi başarmıştır.[11]

Bu rakamlara bakıldığında, ekonomik faktörler seçim sonuçlarında daha etkili olursa, “Biden’ın yeniden seçilme ihtimali hayli yüksektir” sonucuna rahatlıkla varılabilir. Zira ABD’de işsizlik seviyesi düşük, enflasyon kontrol altında, ekonomik büyüme oranları pozitif ve genel ekonomik hava olumludur. Ancak elbette, ekonomi, birçok parametreden yalnızca birisidir. Bu konuda uzman bir isim olan Türk akademisyen Prof. Dr. Birol Akgün, Türkiye’de Seçmen Davranışı, Partiler Sistemi ve Siyasal Güven adlı kitabında seçim davranış modellerini incelerken, -bilhassa gelişmiş ülkelerde- ekonomik yaklaşım veya rasyonel seçim ekolü (rational choice model) adı verilen yaklaşım uyarınca seçmenlerin genelde geriye dönük ekonomik durumlarına bakarak oy verme (retrospective voting) eğiliminde oldukları tespitinde bulunmuştur.[12] Bu nedenle, ekonomi, Biden’ın ve Demokratların hanesine yazan bir konudur.

Güncel İç Siyasi Dinamikler

ABD’de iç siyasette şu an için en önemli konu, Gazze Krizi (Hamas-İsrail Savaşı) nedeniyle İsrail’i protesto eden Filistin ve barış yanlısı üniversite öğrencilerinin birçok yükseköğretim kurumunda eğitim faaliyetlerine ara verdirecek ölçüde sert ve etkili protesto gösterileri düzenlemeleridir.[13] Bu protestolar, genelde Amerikan halkının tepkisine neden olmamakla birlikte, protestoların sağ tabanda ve özellikle Yahudi Amerikalılar ve onlara destek olan Hıristiyan dindar gruplar tarafından algılanma biçimi oldukça olumsuzdur. Öyle ki, “Winning the Issues” kuruluşunun 27-29 Nisan tarihlerinde yaptığı bir kamuoyu araştırmasına göre, Cumhuriyetçi Parti seçmenlerinin yüzde 47’si bu gösterilere karşı durur ve yalnızca yüzde 42’si öğrencilere destek verirken, bağımsız seçmenlerde karşıt duruş yüzde 39 (destek verenler yüzde 46), Demokrat Parti seçmelerinde ise destek oranı 70 düzeylerindedir.[14] Bu da, bu konunun genelde Demokrat Partilileri konsolide ederken, diğer bloku (sağ seçmen) da kutuplaşma nedeniyle birleştirdiği algısı oluşmaktadır ki, olayların büyümesi ve fiziksel saldırı boyutuna ulaşması durumunda, gösterilere yönelik tepkilerin artması olasıdır. ABD siyasi sisteminde John Mearsheimer ve Stephen Walt’un “İsrail Lobisi” adını verdikleri etkili Yahudi lobisi de düşünülürse[15], bu olayların devam etmesi ve büyümesi, seçim öncesinde Trump’a yarayan bir gelişme olabilir.

İç dinamikler bağlamında Statista’nın yayınladığı güncel bir araştırma da, seçimde Trump’ı şanslı kılan bazı konuları gündeme taşımaktadır. Öyle ki, Amerikan halkının yüzde 28’i ülkedeki en önemli sorun olarak göç/göçmenler hadisesini görmektedir.[16] Trump’ın çok üzerinde durduğu bir konu olan göç hadisesini, yüzde 19’luk oranla kötü yönetim, yüzde 14’le ekonomi ve yüzde 11’le enflasyon gibi sorunlar takip etmektedir.[17] Bir laf ebesi olan Trump’ın seçim öncesinde yapacağı kalabalık mitinglerde göç konusunu Amerikalılara yönelik büyük bir tehdit gibi yansıtabileceği de hesaba katılırsa, iç dinamikler bağlamında Trump’ın şansı hiç de az değildir.

Ancak bu noktada, Trump’ın başarı şansını azaltan ve Biden’ı potaya sokan etken ise, genelde Cumhuriyetçi Parti, özelde de Trump’ın Afrikalı Amerikalı ve kadın seçmenlerden oldukça düşük oy almasıdır. Ancak son dönemde Trump’ın 2024 yılı itibariyle seçimde oy kullanabilecek durumda olan seçmenlerin yüzde 14’ünü oluşturan[18] Afrikalı Amerikalı seçmen nezdinde desteğini yüzde 17’ye çıkarması önemli bir gelişmedir.[19] Bu bir artışa işaret etse de, elbette yüzde 17, oldukça düşük bir destek oranıdır.

Kadınlar bağlamında ise, kürtaj konusunun da etkisiyle Demokratlar daima daha avantajlı olmakla birlikte, aradaki fark çok yüksek değildir. Şöyle ki, Pew Araştırma Merkezi’nin 2024 verilerine göre, ABD’de kadın seçmenlerin yüzde 51’i Demokrat, yüzde 44’ü Cumhuriyetçi eğilimlidir. Bu oran, partneriyle evlenmeden yaşayan kadınlar (yüzde 64), evlenmemiş kadınlar (yüzde 72) ve eşcinsel/lezbiyen kadınlarda (yüzde 83) Demokratlar lehine çok daha yüksektir.[20] Yani, bağımsız kadın figürleri ve geleneksel aile kurumuna karşı çıkan feminist kadın seçmenler, genelde özgürlükleri ve muhafazakârlık karşıtlıkları nedeniyle Demokrat eğilimlidir. Ancak ilginç bir şekilde, bu durum, muhafazakâr ve geleneksel kadın ve erkek seçmenleri de Trump ve Cumhuriyetçilere itmekte ve onların kazanma şansını arttırmaktadır. Nitekim Trump ve Cumhuriyetçiler, beyaz seçmenlerde yüzde 41’e karşı yüzde 57 ile çok ağır basmaktadırlar.[21] Dolayısıyla, bu konuda dengeli bir durum söz konusudur.

Biden Döneminde Dış Politika

Biden yönetiminin oldukça başarısız olduğu bir alan ise, aslında oldukça parlak bir diplomatik kariyeri olan mevcut Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın tüm çabalarına karşın, dış politika olmuştur. Öyle ki, Biden yönetiminin ilk döneminde Afganistan’dan adeta kaçarcasına çekilen[22] ve müttefiklerinde büyük bir güvensizlik yaratan ABD, Rusya’nın Ukrayna politikası nedeniyle Avrupa ülkeleri üzerinde ve NATO bağlamında yeniden bir hizalanma (bandwagoning) etkisi yaratmayı başarsa da, Ukrayna’nın Rusya’ya karşı savaşta büyük bir başarı gösterememesi ve Rus Ordusu’nun ilerleyişinin devam etmesi nedeniyle zor durumda kalmış ve prestij kaybetmiştir. Cumhuriyetçi Başkan adayı Donald Trump’ın Ukrayna’yı Rusya etkisinde bırakmaya ve sorunu Putin’le görüşerek bir günde (24 saatte) çözmeye sıcak baktığına dair sözleri[23] ve bu konuda eski danışmanlarının yaptığı açıklamalarla[24] birlikte ABD Kongresi’nin onayladığı Ukrayna’ya rekor düzeydeki yardımlar da hesaba katılırsa, Ukrayna konusu seçim öncesinde Rusya’nın sahada daha da ilerlemesi durumunda Biden hanesine eksi yazabilir. Zira  bizzat Başkan Biden’ın bile Ukrayna’nın NATO’ya alınmasının gündemde olmadığını söylemesi[25], Amerikalı seçmende, bu alanda uygulanan politikanın temelde Rusya’yı zayıflatma amacı taşıdığı ve Ukraynalılara o kadar da yaramadığı düşüncesini uyandırmaktadır.

ABD, Biden yönetimi döneminde Çin’le ilişkiler konusunda da kayda değer bir ilerleme sağlayamamış ve Trump dönemindeki çatışmacı söylem ve ticaret kısıtlamaları, biraz yumuşamasına karşın, genelde sürdürülmüştür. Çin’in ekonomik büyümesini ve diplomatik nüfuzunu sürdürmesi de, Biden yönetimi adına olumsuz bir gelişmedir ki, Trump, yine Çin ve komünizm karşıtı bir söylemle ABD’deki yaşlı kuşak seçmenleri Soğuk Savaş benzeri bir kutuplaşma ortamına sokup, onların oylarını almayı başarabilir. Zira Çin’in yükselişi bir gerçektir ve ABD’de, bu husus, Çin’de Şi Cinping yönetiminin son yıllarda daha atak ve cüretkâr davranmasının da etkisiyle, genelde tehdit olarak algılanmaya başlamıştır.

İran konusunda da, Biden yönetimi, çok eleştirdikleri Trump’ın İran nükleer anlaşmasını (JCPOA) bozma politikasını geri çevirememiş ve bu konuda güvenilir bir isim olan Rob Malley’i görevlendirmelerine karşın[26], İran’daki muhafazakâr İbrahim Reisi yönetimiyle herhangi bir anlaşmaya varamamıştır. Bu ise, kuşkusuz, İran’ın yakında nükleer silah kapasitesine ulaşacak olması nedeniyle, ABD’de ve İsrail’de ciddi korkulara neden olmaktadır.

Biden yönetimi, İsrail-Filistin Sorunu bağlamında da ortaya herhangi bir barış planı koyamamış ve Trump’ın açıkladığı ve açıkça İsrail’i kollayan Asrın Anlaşması (Deal of the Century) planının[27] bile gerisinde kalmıştır. Biden, insani yardım ve İsrail’deki aşırı sağ eğilimli yönetimi eleştirmek bağlamında Trump’tan daha cesur davransa da, seçim öncesinde İsrail lobisinin desteğini kaybetme korkusunun da etkisiyle, bu konuda net ve kapsamlı bir politika geliştirememiştir. Bu da, Biden’ı hem Arap/Müslüman seçmenler, hem de Yahudi ve İsrailli seçmenler nezdinde zayıf kılmaktadır.

Son olarak, Biden döneminde Türk-Amerikan ilişkilerinin de çok kötü geliştiğini ve Türkiye’deki yapısal sorunların da etkisiyle, hiçbir sorunun çözülemediğini belirtmek gerekir. Öyle ki, son olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Washington ziyaretinin iptal edilmesi de bu bağlamda yeni bir kriz konusu olmuştur.

Yani, sonuç olarak, dış politika, Biden yönetimi ve Demokratlara eksi yazan bir alan haline gelmiş ve tüm aşırılıklarına rağmen, Trump, bu alanda daha avantajlı aday durumuna geçmiştir.

Adayların Popülaritesi/Karizması

Seçimlerde etkili olacak bir diğer önemli husus ise, hiç şüphesiz, adayların popülarite veya yarattıkları antipatidir. Biden, aslında ortalama bir Demokrat ve Amerikalı için oldukça babacan ve iyi bir Başkan profili sergilemesine karşın, yaşının çok ileri olması ve zaman zaman bunun da etkisiyle garip durumlara düşmesi nedeniyle, bazı seçmenlerce antipatik ve zayıf bulunabilir. Dahası, Biden, Demokratlar adına birkaç seçim önce çok başarılı olan Barack Obama’dan farklı olarak, genç Demokrat ve muhalifleri sandığa gitmek için motive etme bağlamında da yeterince başarılı olamayabilir. Zira ABD’de seçime katılım oranı son yıllarda ortalama yüzde 60 düzeyindedir ve oy kullanmayan seçmenler, seçim sonuçlarına doğrudan etki etmektedir.[28] 2020 seçimlerinde ise, pandemi etkisiyle posta yoluyla oy kullanma çok popüler olmuş ve bu nedenle katılım yüzde 70’lere yaklaşmış, bu faktör de Biden’ı avantajlı hale getirmiştir. Bunlar, Biden’ı defosu yüksek bir aday yapmakla birlikte, Biden’ın en büyük şansı da bazı gruplara çok antipatik gelen rakibidir.

Şöyle ki, daha önce de belirttiğim üzere, bazı konularda aşırı söylemleri olan Donald Trump, sağ ve aşırı sağcı seçmeni birleştirmekte başarılı olabilirken, merkezdeki ve merkez sağdaki makul seçmenleri kendisinden itebilmektedir. Bu durum, özellikle kadın, Afrikalı Amerikalı ve Hispanik seçmenlerde daha yoğun olarak gözlemlenebilmektedir. Bu nedenle, birçok Amerikalı, aslında çok beğendikleri için değil, ama sırf Trump olmadığı için Biden’a oy vermişler ve 2024’te de yine benzer şekilde oy verebileceklerdir. Bunun yanında, kuşkusuz, Trump’ın görece daha genç ve güçlü görünmesi, kendisi adına bir avantajdır. Zira sağ tabanda bu gibi faktörler daha önemli ve anlamlı hale gelmektedir. Ek olarak, Trump hakkında açılan davalar ve devam eden soruşturmaların sandığa ne şekilde yansıyacağı da henüz belli değildir. Normalde yolsuzluk algısı yaratan bu gibi olayların bir adayın popülaritesine olumsuz etki yapması beklenirken, Trump gibi yetenekli popülist sağ siyasetçiler, bunu kolaylıkla kendi lehlerine çevirebilmektedirler. Bu nedenle, bu husus da henüz belirsizdir.

Lakin bu noktada adayları çok öne çıkaran yaklaşımların yanında, Sosyo-Psikolojik yaklaşım veya Michigan ekolünün vurguladığı parti aidiyeti (party identification) olgusunun gücü nedeniyle, yine büyük ölçüde Demokratların Demokrat adaya, Cumhuriyetçilerin de Cumhuriyetçi adaya oy vermesini beklemek doğru olur. Yani bu anlamda, seçimi asıl belirleyecek olan, bence, sandığa kimin seçmeninin daha çok gideceği olacaktır. Bu konuda da genelde bir denge durumundan söz etmek daha doğru olacaktır.

Güncel Anketler

Son olarak, yakın tarihli anketlere bakmak da bize seçim sonuçları hakkında fikir verebilir. Elbette, ABD’deki ilginç seçim sistemi nedeniyle, toplamda çok oy almak, birçok defa olduğu gibi, seçimi kazanmak anlamına gelmeyebilir. Nitekim Trump, 2016 seçimlerinde de Hillary Clinton’dan yaklaşık 3 milyon daha az oy alarak Başkan seçilmiştir.[29] Ancak Joe Biden’ın onaylanma oranının (approval rating) şimdilerde yüzde 39 seviyelerinde olması[30], kendisi adına bir alarm sinyalidir.

Ülke genelinde yapılan güncel üç anketin sonuçlarını paylaşmak gerekirse;

  1. RealClearPolitics’in 12 Nisan-5 Mayıs tarihli anketinde Trump’a destek yüzde 46,1, Biden’a yüzde 44,9[31],
  2. Race to the WH’nin 8 Mayıs tarihli anketinde Trump’a destek yüzde 45,2, Biden’a destek yüzde 44,9[32],
  3. Decision Desk HQ/The Hill’in 9 Mayıs tarihli anketinde Trump’a destek yüzde 44,6, Biden’a destek ise yüzde 44,4’tür[33].

Bu sonuçlar göstermektedir ki, henüz hiçbir şey bitmiş değildir ve Trump biraz (ortalama yüzde 0,6 puan) önde olsa da, aradaki fark oldukça azdır. Bu nedenle, seçim kampanyası ve iki adayın birlikte katılacakları televizyon münazaraları büyük önem kazanmaktadır. Bu süreçlerde daha iyi performans gösteren ve seçmenleri ikna eden aday, seçimi kazanacaktır. Ancak avantaj ve rüzgâr, sanki bu defa Trump’ın arkasındadır. Zira toplam oyda bile az farkla önde gözüken Trump, stratejik planlama doğrultusunda geleneksel olarak güçlü olduğu eyaletleri kazanırsa, seçimi rahatlıkla alabilir.

Sonuç

Sonuç olarak, Kasım ayındaki seçimlere daha çok zaman olduğu ve kararsız ve parti aidiyeti düşük seçmenin genelde kararını seçim öncesi döneme göre verdiği de düşünülürse, ABD tarihinin en yakın, çekişmeli ve sonucu belirsiz seçimlerinden birine gidildiği iddia edilebilir. Özetlemek gerekirse, ekonomik faktörlerde Biden’ın, dış politikada Trump’ın üstünlüğünden, iç politika ve adayların popülaritesi bağlamında ise bir dengeden söz edilebilir. Carville’in tarihe geçen sözü doğru kabul edilirse ise, kuşkusuz, seçimleri Joe Biden’ın kazanmasını beklemek yerinde olacaktır; zira Amerikan ekonomisi oldukça iyi bir performans göstermektedir. Ancak ülkedeki siyasi kutuplaşma ortamında, sanki ekonomi bu defa o kadar belirleyici olmayacaktır.

Kapak fotoğrafı: https://www.ndtv.com/world-news/2024-us-presidential-elections-joe-biden-donald-trump-election-wildcard-candidates-who-could-be-spoilers-in-2024-us-election-5085344

Doç. Dr. Ozan ÖRMECİ

 

DİPNOTLAR

[1] Biyografisi için; https://politikaakademisi.org/2020/08/13/abd-baskan-adayi-joe-bidenin-turkiye-hakkindaki-gorusleri/.

[2] Biyografisi için; https://politikaakademisi.org/2016/11/10/abdnin-yeni-baskani-donald-trump-oldu-2/.

[3] National Archives, “Distribution of Electoral Votes”, Erişim Tarihi: 11.05.2024, Erişim Adresi: https://www.archives.gov/electoral-college/allocation.

[4] ABD’de siyaset bilimcilerce genelde salıncak eyelet statüsünde kabul edilen yerler şunlardır: Colorado, Florida, Iowa, Michigan, Nevada, New Hampshire, North Carolina, Ohio, Pennsylvania, Virginia ve Wisconsin. Bakınız; POLYAS, “POLYAS Election Glossary”,Erişim Tarihi: 11.05.2024, Erişim Adresi: https://www.polyas.com/election-glossary/swing-states.

[5] The World Bank, “GDP (current US$) – United States”, Erişim Tarihi: 11.05.2024, Erişim Adresi: https://data.worldbank.org/indicator/NY.GDP.MKTP.CD?locations=US.

[6] International Monetary Fund, “GDP per capita, current prices”, Erişim Tarihi: 11.05.2024, Erişim Adresi: https://www.imf.org/external/datamapper/NGDPDPC@WEO/USA/DEU.

[7] Galen Druke (2024), “Is it still the economy, stupid?”, ABC News, 08.05.2024, Erişim Tarihi: 11.05.2024, Erişim Adresi: https://abcnews.go.com/538/economy-stupid/story?id=110024758.

[8] Trading Economics (2024), “United States GDP Annual Growth Rate”, Erişim Tarihi: 11.05.2024, Erişim Adresi: https://tradingeconomics.com/united-states/gdp-growth-annual.

[9] YCharts (2024), “US Unemployment Rate (I:USUR)”, Erişim Tarihi: 11.05.2024, Erişim Adresi: https://ycharts.com/indicators/us_unemployment_rate#:~:text=US%20Unemployment%20Rate%20is%20at,but%20are%20without%20a%20job.

[10] America’s Better Future Network (2023), “US Unemployment at Lowest Rate Since 1969, Showcasing Labor Market Resiliency”, 02.06.2023, Erişim Tarihi: 11.05.2024, Erişim Adresi: https://www.americasbetterfuturenetwork.org/post/us-unemployment-at-lowest-rate-since-1969-showcasing-labor-market-resiliency?gad_source=1&gclid=CjwKCAjwi_exBhA8EiwA_kU1Mrbmpizk-x7nU41vXBC5Kip_80tvbR6_mXROXeEHClRgbhPef5oRyxoC9pEQAvD_BwE.

[11] Investopedia (2024), “U.S. Inflation Rate by Year: 1929 to 2024”, Erişim Tarihi: 11.05.2024, Erişim Adresi: https://www.investopedia.com/inflation-rate-by-year-7253832#:~:text=In%202023%2C%20the%20average%20rate,of%20inflation%20was%201.2%25.6.

[12] Bakınız; https://politikaakademisi.org/2016/12/02/birol-akgunden-turkiyede-secmen-davranisi-partiler-sistemi-ve-siyasal-guven/.

[13] Sam Cabral & Ana Faguy (2024), “What do pro-Palestinian student protesters at US universities want?”, BBC News, 03.05.2024, Erişim Tarihi: 11.05.2024, Erişim Adresi: https://www.bbc.com/news/world-us-canada-68908885.

[14] David Winston (2024), “How voters are responding to the latest campus protests”, Roll Call, 08.05.2024, Erişim Tarihi: 11.05.2024, Erişim Adresi: https://rollcall.com/2024/05/08/how-voters-are-responding-to-the-latest-campus-protests/.

[15] Bakınız; https://politikaakademisi.org/2023/01/21/mearsheimer-ve-waltdan-israil-lobisi-ve-amerikan-dis-politikasi/.

[16] Statista.com (2024), “What do you think is the most important problem facing this country today?”, Erişim Tarihi: 11.05.2024, Erişim Adresi: https://www.statista.com/statistics/323380/public-opinion-on-the-most-important-problem-facing-the-us/.

[17] A.g.e.

[18] Pew Research Center (2024), “Key facts about Black eligible voters in 2024”, 10.01.2024, Erişim Tarihi: 11.05.2024, Erişim Adresi: https://www.pewresearch.org/short-reads/2024/01/10/key-facts-about-black-eligible-voters-in-2024/.

[19] Dwayne Oxford (2024), “Why are Black voters backing Donald Trump in record numbers?”, AlJazeera, 18.03.2024, Erişim Tarihi: 11.05.2024, Erişim Adresi: https://www.aljazeera.com/news/2024/3/18/why-are-black-voters-backing-donald-trump-in-record-numbers.

[20] Pew Research Center (2024), “3. Partisanship by gender, sexual orientation, marital and parental status”, 09.04.2024, Erişim Tarihi: 11.05.2024, Erişim Adresi: https://www.pewresearch.org/politics/2024/04/09/partisanship-by-gender-sexual-orientation-marital-and-parental-status/.

[21] Pew Research Center (2023), “1. Voter turnout, 2018-2022”, 12.07.2023, Erişim Tarihi: 11.05.2024, Erişim Adresi: https://www.pewresearch.org/politics/2023/07/12/voter-turnout-2018-2022/.

[22] Jennifer Hansler & Kylie Atwood (2023), “US State Department report details damning failings around chaotic Afghanistan withdrawal”, CNN, 30.06.2023, Erişim Tarihi: 11.05.2024, Erişim Adresi: https://edition.cnn.com/2023/06/30/politics/state-deparment-afghanistan-withdrawal-report/index.html.

[23] Anders Hagstrom (2023), “Trump describes how he could solve Russia-Ukraine conflict in 24 hours”, Fox News, 16.07.2023, Erişim Tarihi: 11.05.2024, Erişim Adresi: https://www.foxnews.com/politics/trump-describes-how-he-could-solve-russia-ukraine-conflict-24-hours.

[24] Sara Dorn (2024), “Trump Believed Ukraine ‘Must Be Part Of Russia,’ Ex-Adviser Reportedly Claims In New Book”, Forbes, 12.04.2024, Erişim Tarihi: 11.05.2024, Erişim Adresi: https://www.forbes.com/sites/saradorn/2024/04/12/trump-believed-ukraine-must-be-part-of-russia-ex-adviser-reportedly-claims-in-new-book/?sh=131499a213c7.

[25] Katie Rogers (2023), “Biden Says Ukraine Is Not Ready for NATO Membership”, The New York Times, 09.07.2023, Erişim Tarihi: 11.05.2024, Erişim Adresi: https://www.nytimes.com/2023/07/09/us/politics/biden-ukraine-nato.html#:~:text=Biden%20said%20that%20he%20did,all%20in%20war%2C%E2%80%9D%20Mr..

[26] Bakınız; https://politikaakademisi.org/2021/02/12/yeni-abd-yonetiminin-iran-nukleer-anlasmasi-konusundaki-zorlu-sinavi/.

[27] Bakınız; https://politikaakademisi.org/2020/01/28/abd-baskani-donald-trumpin-acikladigi-asrin-anlasmasi-plani/.

[28] US Elections Project, “National Turnout Rates 1789-Present”, Erişim Tarihi: 11.05.2024, Erişim Adresi: https://www.electproject.org/national-1789-present.

[29] Gregory Krieg (2016), “It’s official: Clinton swamps Trump in popular vote”, CNN, 22.12.2016, Erişim Tarihi: 11.05.2024, Erişim Adresi: https://edition.cnn.com/2016/12/21/politics/donald-trump-hillary-clinton-popular-vote-final-count/index.html.

[30] Bakınız; https://projects.fivethirtyeight.com/biden-approval-rating/.

[31] Bakınız; https://www.realclearpolling.com/polls/president/general/2024/trump-vs-biden.

[32] Bakınız; https://www.racetothewh.com/president/polls.

[33] Bakınız; https://elections2024.thehill.com/national/biden-trump-general/.

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.