Giriş
Türkiye siyasetinde ve kamuoyunda sıklıkla tartışılan 31 Mart 2024 yerel seçimleri, sağ düzlemde 1989 yılındaki yerel seçim sonuçlarına benzerlikleri ve farklılıklarıyla dikkatleri üzerine çekmektedir. Bu noktada şu temel tespiti yapmak gerekir ki; o dönemde SHP’nin, bu seçimlerde ise CHP’nin sağ seçmenlerden aldığı kısmi düzeydeki oy oranı, sağ iktidar partileri yönünden karamsar tablolar ortaya çıkarmış ve sağ siyasette 1989’da ANAP’ın, şu anda ise AK Parti’nin egemenliği kısmen kırılmıştır. Bu noktada farklılık arz eden bir sonucu vurgulamakta oldukça fayda vardır ki; Anavatan Partisi’nin (ANAP) 1989 yerel seçimlerinde elde ettiği % 21,8’lik oy oranı, Adalet ve Kalkınma Partisi-AK Parti’nin 31 Mart yerel seçimlerinde aldığı % 35,49’luk oy oranının çok ama çok gerisinde kalmıştır. Dolayısıyla, Anavatan Partisi’nin (ANAP) içerisinde bulunduğu ve Doğru Yol Partisi (DYP), Refah Partisi (RP) gibi sağ partilerin güçlendiği bir siyasi konjonktürle, AK Parti’nin içinde yer aldığı ve AK Parti dışında özellikle merkez sağ yelpazede konumlanan hiçbir siyasal partinin toplumumuza hitap edemediği günümüz siyasi konjonktürü, reel-politik düzlemde birbirinden oldukça farklılaşmaktadır. Bilineceği üzere, 1989 yerel seçimlerinde sol çizgide yer alan SHP, tarihi bir başarı sağlayarak, tıpkı CHP gibi birinci parti konumuna yükselmiş, sağ siyasette ise partiler arasında bir oy bölünmesi yaşanmıştır. Bu minvalde, Süleyman Demirel’li Doğru Yol Partisi (DYP) oylarını % 9 oranında artırmış, Necmettin Erbakan’lı Refah Partisi (RP) % 9,8’lik oy oranıyla ciddi bir ivme yakalamış, Türk milliyetçiliği görüşündeki Alparslan Türkeş’li Milliyetçi Çalışma Partisi (MÇP) ise nispeten hatırı sayılır bir seçmen kitlesine ulaşmıştır. Bu sonuçlar, o dönem ANAP için çok yıpratıcı olmuş ve sonrasında partinin oyları gün geçtikçe erimeye başlamıştır. Ayrıca DSP’nin o dönemde % 9 civarında bir oy oranına ulaşarak ülkedeki sol oyları böldüğü düşünülürse, SHP’nin elde ettiği başarı azımsanamayacak ölçüde büyüktür.
Ancak bir diğer yandan Türkiye’deki konjonktürel siyasi değişimlerden hareketle; gerçekleştirilen seçimlerin, geçmişle kıyaslanamayacak kadar önemli farklılıklar gösterebileceği de apaçık ortadadır. Bu yönden, 31 Mart 2024’te, her ne kadar 1989 yerel seçimlerinin benzeri bir sonuç çıkmış gibi görünse de, AK Parti’li seçmenlerin sandık başına gitmemeleri ayırt edici ve önemli bir farklılık yaratmıştır. Ülkemizde çoğu siyasi analist, bu sağ oylar konusunda derin bir tespit yanılgısı içerisine düşmektedir. Parantez açmak gerekirse, seçim analizleri, istatistiksel verilerden yola çıkarak monoton bir yorumlama çabası içerisine girmekten ziyade, seçmenlerin/halkın davranış kalıplarının ve esasında arka plandaki siyasi konjonktürel sürecin incelenerek okunması üzerine kurulursa bize doğru bulgular sunabilecektir.
Ayrıca 1989 yerel seçimleri ile kıyaslandığında 31 Mart yerel seçimlerinde çok farklı bazı veriler ortaya çıkmıştır. Bu veriler, CHP’ye sağdan oy geçişkenliğinin SHP’den önemli ölçüde fazla olduğu sonucu ile birlikte sağ oylarda her ne kadar bir dağınıklık durumu yaşansa da, 1989 seçimlerine oranla 2024’te sağ düzlemden Yeniden Refah Partisi (YRP) dışında başka bir sağ partinin öne çıkmamasıdır. Dolayısıyla, “Türk Sağı“nda kısmi oy erimesi yaşandığı realitesinden ziyade, sağ yelpazede konumlanan partilerin 31 Mart’ta oylarının farklı partilere dağıldığının ve bu yönde sağ seçmenlerin de önemli bir bölümünün sandığa gitmediklerinin saptanması daha yerinde bir yaklaşım oluşturacaktır. Yani 31 Mart yerel seçimlerinin kuruluşundan günümüze dek gelen siyasi süreçte sağda bir şemsiye partisi kimliği taşıyan AK Parti’yi en tedirgin edici tarafı, CHP’ye giden oylardan ziyade, bu oy dağınıklığı ve aslında sandığa çekemediği seçmenleri olan sağ görüşlü milliyetçi ve mütedeyyin yurttaşlardır. Burada sorulması gereken en kritik soru ise, bu oy dağınıklığının ve sandığa gitmeme yönündeki seçmen tepkiselliğinin önümüzdeki genel seçimlerde sağ siyasete ve AK Parti’ye nasıl şekilde yansıyacağıdır? AK Parti’nin izleyeceği politikalar, işte bu nedenle, Türk siyasetinin geleceğinde, belirleyici olacaktır.
Bununla birlikte, Türkiye geneli seçim sonuçlarına en yakın sonuç olarak kabul edilebilecek olan 31 Mart 2024 meclis üyeliği seçim sonuçlarına bakıldığında İYİ Parti, Zafer Partisi, Saadet Partisi, Büyük Birlik Partisi (BBP), HÜDA-PAR, DEVA Partisi, Demokrat Parti (DP), Gelecek Partisi (GP) gibi sağ partilerin aldıkları oyların toplamının % 10’u aştığını ifade etmek mümkündür. Kaldı ki, bu seçimlerde önemli bir çıkış grafiği yakalayan Yeniden Refah Partisi (YRP) de bu siyasi ve sosyal aritmetiğe dahil edildiği takdirde % 15’i aşan ve % 20’leri zorlayabilecek güçte bir sağ oy potansiyelinin varlığı göze çarpmaktadır. Buradan çıkarılabilecek sonuç ise, sağ siyasette bir boşluk olduğunu doğrular nitelikte görünmektedir. Dolayısıyla, önümüzdeki dönem Türkiye siyasetinde yeni sağ görüşlü partilerin kurulmasının ve bu mevcut sağ partilerin kendi aralarında ittifak yapma ihtimallerinin yüksek olduğu ifade edilebilecektir. Özellikle aşırı sağ bir parti kimliğiyle Yeniden Refah Partisi’nin yaptığı çıkıştan hareketle, merkez sağ partilerin buradaki boşluğu doldurup, dolduramayacakları Türkiye siyasetinde merak konusu olacaktır. Ancak Türk sağ siyasetini yakından takip eden bir yazar olarak, şu an için sağ siyasette bu boşluğu doldurabilecek bir partinin/oluşumun varlığı yönünde de bir emare göremediğimi belirtmek istiyorum. Dolayısıyla, AK Parti günümüzde sağa ve sağ seçmene hitap eden en güçlü parti konumunu koruyor. Bu bakımdan, ANAP ile AK Parti’yi kıyaslayarak, çıkarımlarda bulunmak doğru bir yaklaşım değildir. Ayrıca, AK Parti, yaklaşık 11 milyon üyesi bulunan ve teşkilat yapısı itibarıyla oldukça güçlü bir siyasi partidir.
Analizime geçmeden önce, bir Türk vatandaşı ve Türk genci olarak beni oldukça rahatsız eden bir hususa izninizle değinmek istiyorum. Bazı Batılı malum çevreler, 31 Mart 2024 yerel seçimlerinden çıkan sonuçlardan hareketle, Türk demokrasisini yoğun hezeyanlarıyla kasten yıpratmaya çalışmakta ve Türkiye’mizi sanki alelade bir 3. dünya ülkesiymiş gibi gösterme çabalarıyla yoğun bir gaflet içerisinde bulunmaktadırlar. 2024 Mayıs ayı itibarıyla üzerinden 1 yıl geçmiş olan 2023 genel seçimleri ile 31 Mart 2024 yerel seçimlerini birlikte ele alarak, ülkemizde sanki bir yönetim boşluğu varmış gibi algı yaratan bu Batı kökenli siyasi kalpazanlar, şunu çok iyi idrak etmelidirler ki, Yüce Türk halkı milli iradesini tüm siyasi oluşum, kişi veya ideolojilerin daima üzerinde tutmaktadır. Bu bağlamda “Cumhur” iradesiyle, seçtiği Başkanı, Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın dimdik arkasındadır. 2024 yerel seçimlerinde de yüce milletimiz sağduyulu demokratik anlayışını sürdürmüş ve Türkiye genelindeki yerleşim birimlerinde yerel yöneticilerini % 100 kendi hür iradesiyle belirlemiştir. Bu Batılı çevreler de, önce kendi halklarının % 50’yi bulmayan seçime katılım oranlarına bir bakmalıdırlar. Sonra da “biz dış politika düzlemindeki demokrasi çıtasında neredeyiz?” diye kendilerini sorgulamalıdırlar. Ezcümle, bu Batı söylemlerinin, Türk siyasetini kutuplaştırma amacı taşıdığını ve karanlık senaryoların bir parçası olduğu görmeliyiz ve millet olarak bu hezeyanlara kulak kabartmamalı asla itibar etmemeliyiz.
Bütün bu olgulardan hareketle; siz değerli Uluslararası Politika Akademisi (UPA) takipçileri için daha önce kaleme almış olduğum makale çalışmasının devamı niteliği taşıyan bu yazımda AK Parti dışındaki sağ partilerin “31 Mart 2024 yerel seçimlerindeki” performanslarını objektif bir biçimde analiz edeceğim. Bu sağ siyasi partiler ise, seçimlerde halkımızın verdiği oy oranlarından da hareketle; ilk 6 siyasi parti arasına katılmış olan ve görece yerel başarıya sahip MHP, İYİ Parti ve Yeniden Refah Partisi (YRP) olacaktır.
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP)
Analizimize Türk milliyetçiliği görüşünün ülkemizdeki lokomotif siyasal partisi MHP ile başlıyoruz. 31 Mart 2024 yerel seçimleri sonrasında özellikle ulusal basında sıklıkla MHP’nin oy oranı üzerinde duruldu. Siyasal iktidara (Cumhur İttifakı’na) muhalif cenahta yer alan bazı medya kuruluşları ve gazeteciler, yoğun bir şekilde “Partinin 31 Mart seçimlerinde oy oranlarının eridiğini” dile getirdiler. Buna karşın, MHP Genel Başkanı Sn. Dr. Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantılarında ve medyaya verdiği çeşitli demeçlerde, bu görüşü taşıyan medya kuruluşları ile gazetecilere çok sert cevaplar verdi.
Türkiye, 2024 yerel seçimleri için ülke geneli seçim sonuçlarına en yakın sonuç olarak kabul edilebilecek olan büyükşehir belediyesi 30 il için ilçe belediye meclis üyeliği seçimleri ile diğer 51 ildeki il genel meclisi oylarını referans alındığında, MHP 2024’te % 6,60’lık bir oy oranı elde etmiştir. Bu yerel seçimlerde AK Parti ile fikir birliği sağladığı şehir ve yerleşim birimlerinde Cumhur İttifakı’nı sürdüren MHP, Gümüşhane, Tokat, Kırklareli ve Kars gibi şehirlerde farklı partilerden Belediye Başkanlıklarını devralmış, daha önceki dönemde Belediye Başkanlıklarını elinde bulundurduğu Çankırı, Osmaniye, Karaman, Erzincan gibi şehirlerde “3 Hilalli bayrağı” yeniden dalgalandırmıştır. Bu şehirlerin haricinde ise, Bayburt, Karabük, Amasya, Bartın, Kastamonu, Kütahya ve Manisa belediyelerini Cumhuriyet Halk Partisi’ne karşı kaybetmiştir. Ancak MHP, 31 Mart 2024 seçimlerinde, 8 il 122 ilçe ve 54 belde kazanarak Türkiye genelinde toplamda 184 belediyeyi kazanmayı başarmıştır. Herhangi bir Büyükşehir Belediye Başkanlığı yönetimini kazanamayan MHP’nin, genellikle söz konusu bu büyük kentlerde ittifak ortağı AK Parti’yi desteklediğini de mutlaka akılda tutmak gerektir.
Bu minvalde oy oranlarında kısmi bir düşüş yaşanmış gibi görünse de, esasen ülke geneli itibarıyla 3 milyonu aşkın oy alan MHP’nin önemli Belediye Başkanlıklarını kazandığını ifade etmek mümkündür. MHP’nin Türk siyasal tarihinde oldukça köklü ve ideolojik bir parti olduğu realitesinden hareketle, ayrıca, sağ görüşlü milliyetçi seçmenlerin MHP’ye her seçimde oy verebileceği düşüncesiyle yukarıda değindiğim tartışma düzleminde, Sayın Dr. Devlet Bahçeli’nin daha haklı olduğu ifade edilebilecektir.
Dolayısıyla, MHP, tek bir seçim temel alınarak değerlendirilebilecek türde bir siyasal oluşum değildir. Başlangıçta belirttiğim gibi, MHP’deki kısmi oy düşüşünü de, sayısal verilerle yorumlamaktan ziyade, ittifak olgusunun stratejik yönelimlerinin yanı sıra, konjonktürel düzlemde yerel dinamiklerle gelişim gösterebilen seçmen tercihleriyle analiz etmek daha rasyonel ve tutarlı bir analiz bakışı sunabilecektir.
İYİ Parti
2024 yerel seçimlerinde seçmenleri ve tabanı nezdinde en fazla hayal kırıklığı yaratan parti ise, “Hür ve Müstakil 3. Yol” siyasetiyle İYİ Parti olmuştur. Makalelerimi takip eden siz değerli UPA takipçilerinin bileceği üzere, Sn. Akşener’in özellikle 2023 seçimlerinde ve sonrasında parti tabanının ve halkın görüşlerinden genellikle kopuk bir siyasi anlayış sergilediğini ve böyle yoluna devam etmesi halinde uzun bir süre İYİ Parti Genel Başkanı sıfatıyla kariyerini sürdüremeyeceğini, bu tablonun ise en nihayetinde bir yönetim değişikliğine yol açacağını yerel seçimlerden önce açıklıkla ifade etmiştim. Dolayısıyla, yerel seçimden sonra tahminlerimin doğruluğu ortaya çıktı. Sn. Meral Akşener, partideki Genel Başkanlık görevini bırakma kararı aldı ve İYİ Parti Kurultayı seçim sonuçları sebebiyle toplandı. Partide Genel Başkan değişimi yaşandı ve Sn. Müsavat Dervişoğlu İYİ Parti’nin ikinci Genel Başkanı seçildi.
“Türk siyasetinin ve Türk Sağı’nın babası” olarak nitelendirilen Sn. Süleyman Demirel’in meşhur ve yerinde bir deyişi vardır; “Halkınıza rağmen, siyaset yapılmaz, yapamazsınız” derdi rahmetli Demirel. Bu sözün daha geniş siyasal anlamı ise, siyasetçiyseniz ve şayet içinden geldiğiniz milleti yönetmeye talip olmuşsanız, halkınızın dediklerine, ihtiyaç ve isteklerine çok uygun hareket edeceksiniz demektir. Esasen “Kırat geleneğinden” (DP-AP-DYP) gelen ve Doğru Yol Partisi’nde yetişen Sn. Akşener’in siyasi hayatında bu tarihi söz adeta karşısına çıktı. Sn. Akşener, parti tabanının ve halkın dediklerini duymazdan gelince, halk mesajı sandıkta verdi. İYİ Parti oyları eridi ve Genel Başkanı adeta halk değiştirdi.
İYİ Parti, 31 Mart yerel seçimlerinde yalnızca 1 il (Nevşehir) ile birlikte 24 ilçe ve 7 belde kazanabildi. Genel seçimlere en yakın sonuca göre de İYİ Parti % 4,58 dolayında oy alarak % 5’leri bile bulamadı. İYİ Parti’de halen istifalar yaşanıyor. Önümüzdeki süreç, Dervişoğlu başkanlığındaki İYİ Parti için belirleyici olacak gibi gözükmekle birlikte, İYİ Parti’nin halk ile yeniden kaynaşması oldukça zor gibi görünüyor.
Yeniden Refah Partisi (YRP)
2024 yerel seçimlerinde Yeniden Refah Partisi (YRP), 3. parti konumuna gelerek, sağ siyasette sürpriz bir sonuca imza atmıştır. Türkiye geneline en yakın sonuçlar bağlamındaki seçim istatistiklerinde % 7 dolayında bir oy potansiyelini bünyesinde toplayan YRP, 3 milyon bandında bir seçmen kitlesine hitap ettiğini kanıtladı. Parti, ülke genelinde bir büyükşehir (Şanlıurfa), bir il (Yozgat), 39 ilçe ve 24 belde belediye başkanlığı kazandı. Milli Görüş ekolünün yeni kurulan (2018) bir partisi sıfatıyla, YRP’nin yerelde gözle görülür bir başarı elde ettiğini söylenebilir. Özellikle partinin halka dokunabilen muhafazakâr-İslami-milli-yerli yönü bu seçimler özelinde sağ seçmenlerin ilgilerini çekmişe benziyor.
Ancak “Yeniden Refah Partisi bu başarı grafiğini gelecek dönemde sürdürebilir mi?” veya “YRP-AK Parti ve Cumhur İttifakı ilişkisi gelecek dönem siyasi konjonktüründe hangi yöne evirilir?” gibi çeşitli kritik sorular ise, Yeniden Refah Partisi açısından bakıldığında, güncelliğini korumayı sürdürmektedir.
Sonuç
Sonuç olarak, 31 Mart 2024 yerel seçimleri, çeşitli gelişmelerin etkisiyle Türk sağının başarısız olduğu bir seçim olarak siyasal tarihimize geçmiştir. Ancak bunun sonucunda Türk sağının veya AK Parti’nin çökmekte olduğu görüşüne ulaşmak için henüz elimizde yeterince kanıt ve veri bulunmamaktadır.
Cumhur Kartal YILDIZ