19 Mayıs 2024 (30 Ordibeheşt 1403 Güneş yılı) tarihinde, İran halkı ve siyaseti için, deyim yerindeyse “bir iyi haber, bir de kötü haber!” olayı yaşanmış oldu. Bilindiği üzere, İran İslam Cumhuriyeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti arasında çok önemli ve stratejik nitelikli Kız Kalesi Barajı’nın açılışı haberi, her iki devlet ve millet için de sevindirici ve mutlu ediciydi. Çünkü adı geçen barajın inşası, iki ülke için büyük bir fırsat olarak değerlendirilmektedir ve Doğu Azerbaycan ve Erdebil illerinde yaklaşık 40 bin kişiye doğrudan istihdam yaratacak nitelikte büyük bir projedir. Buna bakılınca, aynı durum Azerbaycan Cumhuriyeti için de geçerli sayılıyor. Her iki devletin yetkilileri, Kız Kalesi Barajı’nın inşasını Azerbaycan-İran ilişkileri için tarihi bir dönüm noktası olarak nitelerken, sanayileşmede ve tarımın katma değerinin artmasında da projenin önemli rol oynayacağı kanaatindeler.
Hudaferin ve Kıza Kalesi barajlarının inşasını İranlı mühendisler üstenmişlerdir ve bölgenin önemli ihtiyacı olan su ve enerji işte bu barajdan sağlanacaktır. Azerbaycan ve İran, ortaklaşa yatırım yatırarak su hakkı ve yüzdesine göre pay sahibi olacaklardır. Barajın her iki tarafına da (Azerbaycan ve İran) 40 MW’lık iki adet santral ünitesi inşa edilmiş olup, inşaat çalışmaları tamamen bitmiş, bazı eksik ekipmanlar da tamamlanmıştır. Barajın su depolama kapasitesi ise 3440 metreküptür. Barajın yapılması ile ilgili ilk adımlar 9 yıl önce, yani 2015 yılında her iki devletin Cumhurbaşkanlarının imzasıyla yürürlüğe girmiş ve yine her iki devletin parlamentoları tarafından onaylanmıştır.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev, barajın açılışında şu sözlerle ortak iş birliğin önemine vurgu yapmıştır: “İran ile Azerbaycan arasındaki ilişkilerin gelişimi iyi yönde devam etmektedir ve bu gidişatı çok olumlu değerlendiriyorum. İran Cumhurbaşkanı’nı Kasım ayında Bakü’de yapılacak konferansa katılmaya davet ediyorum. Bugün İran ve Azerbaycan Cumhurbaşkanları arasındaki beşinci görüşme ve sınır noktasında gerçekleşen ilk görüşme sayılıyor ama İran ve Azerbaycan Cumhurbaşkanları arasındaki görüşmenin dünyaya ve bölgeye bir mesajı var. Hiç kimse iki ülke arasında yanlış anlaşılma ve ayrılık yaratamaz.”
Aynı yaklaşım ve düşünceyle, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, duygularını şöyle ifade etmiştir: “Dost ve kardeş ülke Azerbaycan’a halkına bu ortak projenin yapılması ve her iki millete hayırlara sebep olacağına inanarak hayırlı olmasını temenni ediyorum. Azerbaycan’ın egemenliğine ve toprak bütünlüğüne inanıyor ve destekliyoruz. Karabağ bölgesinin Azerbaycan’a ait olduğunu ilan eden ilk ülkeler arasında biz de vardık. Bugün İran’da var olan kabiliyetleri, Karabağ bölgesinin iskân edilmesi konusunda İran İslam Cumhuriyeti’nin mühendislik kabiliyetlerini bu bölgede kullanmaya hazırız. İranlıların ve Azerbaycanlıların iradesiyle yapılması gereken hem köprüsü hem de tüneli bulunan Aras Koridoru ve 104 kilometre uzunluğundaki stratejik ve temel Kalaleh-Akbent yolunun inşaatına güçlü bir şekilde devam ediyoruz. Proje planlanmış süreden 36 ay önce hazır duruma geleceğini bildirmişler. Bu koridor ve yol ise iki ülkenin, iki milletin çıkarları bağlamında ve en önemlisi iki devlet ve ülkenin bölgede önemli ve stratejik bir yol olarak önem arz etmektedir.”
Ama maalesef birkaç saat önce böyle önemli bir projenin açılışı ve şenliklerle gerçekleşmiş olan törenin ardından, tedirgin edici haberlerin gelmesiyle dudaklardaki gülümsemeleri sönük kıldı. Saat 1:35 civarında, 3 helikopter, İran Cumhurbaşkanı ve yanındaki heyeti Tebriz’e götürmek üzere uçuşa başladı. Bölgede hava şartları çok kötüydü ve sis ile birlikte yağmurun da başladığını 2 gün önceden Meteoroloji Dairesi duyurmuştu. Hatta Pazar günü için turuncu uyarı bile verilmişti. Uçuştan birkaç dakika sonra, 3 helikopter arasındaki iletişim kesilerek önemli şahsiyetleri taşıyan helikopterden haber alınamadı. Helikopterde İbrahim Reisi (Cumhurbaşkanı), Muhammed Ali Al-i Haşim (Dini liderin Tebriz temsilcisi ve Cuma imamı), Dr. Malik Rehmeti (Doğu Azerbaycan eyaleti Valisi), Hüseyin Emirabdullahiyan (İran Dışişleri Bakanı) ve Reisi’nin koruması olan İkinci Tuğgeneral Seyid Mehdi Musevi bulunuyorlardı. Diğer helikopterlerin pilotlarının açıklamasına göre, iletişimi kesilen helikopteri bilenen rotada arama için devre turu atarlar, ancak çok yoğun sis ve karlı yağışın başlamasıyla hedef noktasına doğru yol alırlar. Fakat saatler geçtikçe tedirginlikler başlar. Artık haberi millete bildirmek gerekir. Herkes teyakkuzdadır! Devlet televizyon kanalları normal yayınlarına son vererek art arda haberler vermeye başlar.
Kızılay ekipleri, Ordu komandoları, Dağcılar Federasyonu’na bağlı bölgedeki dağcılar ve diğer halktan birçok kişi tahmini bölgeye sevk edildiler. Ama havanın kararması ile birlikte yoğun sis ve karlı yağış ayrıca bölgenin kayalık ve ormanlık olması nedeniyle ilerleme zordu. Zaten 2 gün önceden Meteoroloji Dairesi turuncu uyarı ilan etmişti ve sel, tipi, kar ve şiddetli yağmurlarının başlanacağını duyurmuştu. Nedense böylesi bir durumun karşısında bile uçuş gerçekleşmişti! Saat ilerledikçe, tedirginlikler arttı. Bu arada artık komşu ülkelerin liderleri, Türkiye, Irak, Rusya, Azerbaycan, Katar hatta Avrupa’dan Charles Michel ve Josep Borrel bile tedirginliklerini mesajlarla bildirmişlerdi. Beyaz Saray’ın da olayı yakından takip ettiği duyurusunu NBC ve CNN kanalları haberlerinde vermişti. Irak’tan, Türkiye’den ve Rusya’dan yardım ve arama ekiplerinin İran’a gönderilmesi haberi art arda gelmeye başladı bile. Hatta Rus lider Vladimir Putin, bizzat Tahran’a uçacağını bildirmişti.
Gece yarısı geçiyor ama hâlâ yeni bir gelişme yok. Karlı yağış ve sert kayaların ve engebeli orman yollar arama ekiplerinin işini bayağı zorlaştırıyor. Ancak havadan destek gerekiyor. Birkaç sorti uçuş İran Hava Kuvvetleri arama helikopterleri ve İHA’lar ile gerçekleşir ama gece görüşünü sağlayacak donanım gerekiyor. Bu kez de Türkiye’den destek geliyor. Gece görüşü sağlayabilen helikopterler ve Akıncı İHA’sı İran sınırını artık geçmiş ve bölgeye yaklaşmıştır. Akıncı, birkaç saat arama sonucu Tevil ve Kurtlar köyleri arasında kaya ve ormanlık bölgede ısı yayılmasını tespit eder. Bu kez koordinatlar kesinleşmiştir. Herkes o yöne yöneliyor. Köylülerin dediğine göre patlama sesi ve yahut yangın alevleri fark edilmemiştir. Belki de sisten dolayı alev sezilememiştir. Ama bölgeye yaklaştıkça yangın ve duman kokuları duyulmaya başladı.
Evet! Ne yazık ki helikopter kafa tarafından kayalara isabet etmiş ve ön gövdesi koparak yanmıştır. Çevrede aramalar başlamış ama helikopterin yolcularından sadece bir kişinin cesedinin uzak mesafeye yüzü koyun düştüğü ve diğerlerinin yanarak can verdiği belli olmuştur: “İran, başın sağolsun!”…
Muhammed Muhbir
Peki, şimdi durum ne olacaktır? İran anayasası gereği Cumhurbaşkanı herhangi bir nedenle görevini yapamazsa (hastalık, ölüm), onun yerine geçici olarak İran’ın Dini Lideri’nin (Ali Hamaney) atayacağı kişi, devleti yeni seçimlere kadar idare etmek zorundadır. Dolayısıyla, günün ilk saatlerinde Ayetullah Hameney’in emriyle, Cumhurbaşkan Yardımcısı Muhammed Muhbir, geçici Cumhurbaşkanı olarak göreve başlayıp ilk Bakanlar Kurulu’nu gerçekleştirmiştir. Anayasanın 131. maddesi gereği, bugünden itibaren 14. Cumhurbaşkanlığı seçimleri 50 gün içinde gerçekleştirilmeli ve yeni Cumhurbaşkanı seçilmelidir. Anayasanın 135. maddesi gereği olarak, Dışişleri Bakanı görevlerini de atanmış Cumhurbaşkanı Yardımcısı bizzat kendisi idare etmelidir. Seçim sonrasında ise yeni Bakan meclisten güven oyu alarak göreve başlayacaktır.
Bu durumda, İran’da devlet faaliyetleri ve icraatları durmaksızın devam edecektir ama yaklaşık 3 ay taşlar yerine oturana kadar hem iç, hem de dış politikada beklenilen gidişatın yerinde yapılacağı pek inandırıcı olmayabilir. Düşen helikopterde 4 siyasi şahsiyet ve 1 koruma görevlisi ile birlikte 2 pilot ve 1 uçuş mühendisi de görevlerini yaparken şahadete nail olmuşlardır. Hepsine Allah’tan rahmet diliyor ve İran halkına sabır niyaz ediyorum. Başın sağolsun İran…
Prof. Dr. Ghadir GOLKARIAN