AVRUPA BİRLİĞİ’NİN ABD BAŞKAN ADAYLARI DONALD TRUMP VE KAMALA HARRIS’E YAKLAŞIMI

upa-admin 03 Ağustos 2024 531 Okunma 0
AVRUPA BİRLİĞİ’NİN ABD BAŞKAN ADAYLARI DONALD TRUMP VE KAMALA HARRIS’E YAKLAŞIMI

Giriş

Avrupa Birliği (AB), dünyanın en büyük ekonomik ve siyasi bloklarından/devletlerinden biri olarak, Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) iktidarda bulunan veya iktidara talip olan siyasal liderlerin politikalarını yakından takip etmektedir. 2024 ABD Başkanlık seçimlerinde yarışan iki aday olan ABD’nin eski Başkanı Donald Trump ve mevcut Başkan Yardımcısı Kamala Harris’in Avrupa Birliği nezdindeki algıları, izledikleri politikalar ve küresel meselelerdeki duruşlarına bağlı olarak belirgin farklılıklar göstermektedir.

Donald Trump Dönemi: Tek Taraflılık ve Gerilim

Donald Trump’ın Başkanlık dönemi, AB ile ilişkilerde belirgin bir gerilim dönemi olarak hatırlanacaktır. Trump’ın “Önce Amerika” sloganıyla özetlenen politikaları, Transatlantik ilişkilerde ciddi çatlaklara yol açmıştır. AB, Trump yönetiminin tek taraflı, korumacı ve milliyetçi politikalarını endişeyle izlemiş, onun Başkanlığı döneminde özellikle ticaret ve savunma konularında yaşanan gerilimler dikkat çekmiştir.

Transatlantik Ticaret: Trump, Avrupa ürünlerine ek tarifeler getirerek, Transatlantik ticaret savaşını tetiklemiş ve bu durum AB ülkelerinde büyük bir hayal kırıklığına neden olmuştur. AB, ticaretin serbest ve adil olmasını savunan bir yapıdadır ve Trump’ın bu korumacı yaklaşımı, AB’nin ticaret politikalarıyla çatışmıştır.

NATO ve Savunma Harcamaları: Trump’ın NATO üyelerine yönelik eleştirileri ve savunma harcamalarını artırma talepleri, AB’nin savunma politikasında sorgulamalara yol açmıştır. AB, kolektif savunma anlayışını benimsemekle birlikte, Trump’ın bu konudaki sert üslubu ve tehditkâr söylemleri, müttefikler arasında güvensizlik yaratmıştır.

İklim Politikaları: Trump’ın Paris İklim Anlaşması’ndan çekilme kararı, AB tarafından büyük bir üzüntüyle karşılanmıştır. AB, iklim değişikliğiyle mücadelede küresel iş birliğini savunmakta ve bu anlaşmayı, gezegenin geleceği için kritik önemde görmektedir.

Çok Taraflılık ve Uluslararası Kurumlar: Trump yönetimi, çok taraflılığı ve uluslararası kurumları sıklıkla eleştirerek, AB’nin benimsediği uluslararası iş birliği ilkeleriyle çelişmiştir. Bu durum, AB’nin küresel meselelerde ABD ile ortak bir zemin bulmasını zorlaştırmıştır.

Kamala Harris ve Biden Yönetimi: Yeniden İş Birliği ve Çok Taraflılık

Kamala Harris’in Başkan Yardımcısı olarak görev yaptığı Joe Biden yönetimi dönemi ise, ABD-AB ilişkilerinde olumlu bir dönüm noktası olarak değerlendirilmektedir. Biden yönetiminin dış politikada iş birliği ve çok taraflılık ilkelerine geri dönüşü, AB tarafından memnuniyetle karşılanmıştır. Kamala Harris de, bu politikaların güçlü bir destekçisi olarak öne çıkmaktadır.

İkili İlişkiler: Harris ve Biden yönetimi, Trump döneminde zedelenen Transatlantik ilişkileri yeniden inşa etmek için önemli adımlar atmışlardır. Çok taraflılığı ve ortak değerleri vurgulayan yaklaşımları, AB ile ilişkilerde yeni bir sayfa açmıştır.

İklim Politikaları: ABD’nin Paris İklim Anlaşması’na geri dönmesi, AB tarafından büyük bir memnuniyetle karşılanmıştır. Harris, iklim değişikliğiyle mücadelede kararlı bir duruş sergileyerek, AB’nin bu konudaki çabalarına önemli bir destek sağlamıştır.

İnsan Hakları ve Demokrasi: Kamala Harris, insan hakları, demokratik değerler ve sosyal adalet konularında aktif bir duruş sergilemektedir. Bu, AB’nin temel değerleriyle uyumlu bir yaklaşım olup, iki taraf arasında güçlü bir ortaklık zemini oluşturmaktadır.

Sosyal Politikalar ve Eşitlik: Harris’in sosyal adalet, eşitlik ve ayrımcılıkla mücadele konularındaki çalışmaları, AB’nin sosyal politikalarıyla uyumlu olarak görülmekte ve takdir edilmektedir.

Sonuç

Avrupa Birliği’nin Donald Trump ve Kamala Harris hakkındaki düşünceleri, bu iki siyasi figürün izledikleri politikalar doğrultusunda belirgin şekilde farklılık göstermektedir. Trump’ın tek taraflı ve milliyetçi politikaları AB tarafından eleştirilirken, Harris’in ve Biden yönetiminin iş birliği ve çok taraflılık odaklı yaklaşımları daha olumlu değerlendirilmektedir. Bu durum, Transatlantik ilişkilerin geleceği açısından da önemli bir gösterge niteliğindedir. Bu bağlamda, 2024 ABD Başkanlık seçimleri öncesinde AB’nin Harris’e daha yakın bir duruş göstermesi şaşırtıcı olmayacaktır.

Sümer Esin ŞENYURT

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.