EN SEVİLEN SİYASİ İÇERİKLİ ŞARKILAR

upa-admin 13 Ocak 2025 68 Okunma 0
EN SEVİLEN SİYASİ İÇERİKLİ ŞARKILAR

Giriş

Hayatın her alanını kapsayan siyaset, doğal olarak insan yaratıcılığı ve duygularının en iyi ifade edildiği sanat dallarından birisi olan müzikte de etkisini göstermekte ve dünyanın her ülkesi ve bölgesinde asırlardır siyasi içerikli müzik yapıtları üretilmektedir. Bu durum, müzik endüstrisinin geliştiği ve başlı başına bir sektör haline geldiği Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Birleşik Krallık ve bazı Avrupa ülkelerinde son birkaç on yıldır daha da önem kazanmış ve 1950’lerden itibaren müzik ve müzikal alanda öne çıkan bazı akım, eser ve isimler, siyasete yön vermeye dahi başlamışlardır. Ülkemiz Türkiye’de de bu konuda çok başarılı örnekler olmuştur. Bu yazıda, ABD ve Türkiye özelinde siyasal hayata yön veren ve siyasal gelişmelerle örtüşen müzikal akımlara dair bazı fikirler işlenecek ve daha sonra uluslararası alanda çok popüler olmuş siyasal şarkılar listelenecektir.

ABD Örnekleri: 1960’lar ve 1970’lerde Rock ve 1980’lerde Disco Akımları

Kısaca anımsatmak gerekirse, 1960’lardan başlayarak ABD’de patlayan ve Avrupa ve tüm dünyayı da etkisi altına alan rock müzik ve buna bağlı olarak gelişen protest alt kültür, ABD’nin bu dönemde dahil olduğu Vietnam Savaşı ile birleşince, ortaya Woodstock festivalleriyle simgeleşmiş çok güçlü bir siyasal miras bırakmış ve savaş karşıtlığı ve barış düşüncesi ABD başta olmak üzere dünyanın birçok yerinde bir yaşam tarzı haline gelmiştir. Bunu tetikleyen de dönemin önemli bazı rock müzik yıldızlarının (Bob Dylan, Joan Baez, Jimi Hendrix, Joe Cocker, Janis Joplin, The Rolling Stones, Pink Floyd, The Hollies, Jefferson Airplane ve John Lennon vs.) eserleri, yaşam tarzları ve siyasal içerikli açıklamaları olmuştur.

Bir diğer ilginç örnek ise, 1980’lerde Sovyetler Birliği’nin sosyoekonomik ve sosyokültürel olarak tıkandığı dönemde, ABD’de Hollywood’un hayata geçirdiği gençlik filmleri projeleri ve benzer şekilde ABD merkezli olarak gelişen disco/funk müzik ve buna bağlı olarak oluşan tüketim kültürünün tüm dünyayı adeta Amerikanlaştırması (serbest piyasa ve bireysel özgürlüklerin artan önemi) ve McDonaldization veya “Golden Arches Theory” (Altın Kemerler Teorisi) adı verilen yaklaşım doğrultusunda, komünizm ve kitle merkezli düşünce biçimlerinin bireyler tarafından daha az desteklenir hale gelmesi olmuştur. Tesadüfi değildir ki, ABD ve birey odaklı bu yeni alt kültürün kültür savaşlarını kazanması neticesinde, 1990’ların başında Sovyetler Birliği dağılmış ve komünizm ideolojisi ideal bir devlet modelinden daha ziyade bir entelektüel/akademik ilgi alanı haline gelmiştir. Bu dönemi sembolize eden bazı önemli müzik efsaneleri ise; Bee Gees, KC and the Sunshine Band, ABBA, Donna Summer, Chic, Kool & the Gang, Michael Jackson, Village People, Gloria Gaynor, Diana Ross, Boney M, Stevie Wonder, Giorgio Moroder ve Sister Sledge olarak örneklendirilebilir.

1990’larda ABD’nin Soğuk Savaş’ı kazanarak tek kutuplu yeni dünya düzenini ilan ettiği dönemden itibaren ise, tüm ulusal şöhretlerin ABD’de şansını deneyerek uluslararası başarı peşinde koştukları ve ABD/İngiltere eksenli müzik endüstrisinin artık dev bir sektöre dönüştüğü yeni ve daha organize bir dönemden söz edilebilir. Bu dönemlerde ise; Michael Jackson, Madonna, Nirvana, Mariah Carey, Prince, Red Hot Chili Peppers, Celine Dion, Whitney Houston, Janet Jackson, Ricky Martin, Shakira, Britney Spears, Christina Aguilera, Spice Girls, Justin Timberlake, Justin Bieber, Jennifer Lopez, Tupac Shakur, Eminem, Rihanna, Adele ve Taylor Swift gibi müzik fenomenleri ve onların toplumlara yön veren siyasal etkilerinden (bireyselleşme, tüketim, özgürlük talebi vs.) bahsetmek abes olmaz.

Türkiye Örnekleri: 1960’lar ve 1970’lerde Arabesk ve Anadolu Rock

Ülkemiz Türkiye’den örnek vermek gerekirse ise; köyden kente göçün yoğunlaştığı 1960’lardan itibaren şehre eklemlenmekte zorluk yaşayan şehir çeperlerinde yaşayan yeni kentlilerin yaşadığı zorlukların sesi haline arabesk müzik dalının efsane bazı isimleri (Orhan Gencebay, Müslüm Gürses, Ferdi Tayfur ve İbrahim Tatlıses), Meral Özbek’in “arabesk kültürü” adını verdiği yeni bir sosyolojik fenomeni tetikleyen ve bunu anlamlandıran bir nitelik kazanacak kadar ülke siyasetini etkilemiştir.

Benzer şekilde, 1970’lerde Barış Manço, Erkin Koray, Üç Hürel, Cem Karaca, Ersen ve Dadaşlar, Edip Akbayram ve İlhan İrem gibi efsanevi sanatçılarla sembolleşen Türkiye’nin kurucu iradesini yansıtan Cumhuriyet Halk Partisi’nin Bülent Ecevit önderliğinde Anadolu kültürü ve halkıyla yeniden bütünleşme çabası, modern değerlerle yerli ve milli değerlerin bir sentezinin hem sanatsal, hem de siyasal alanda örtüştüğü ve başarılı sonuçlar üretmiş bir diğer örnek olarak dikkat çeker.

Daha güncel örnekler vermek gerekirse, Kürt siyasal hareketinin yükselişe geçtiği 1980’ler ve 1990’larda efsaneleşen Kürt asıllı Türk protest müzik yıldızı Ahmet Kaya’nın inanılmaz ticari başarısı ve siyasi etkisinden bahsetmemek olmaz. Kaya, adeta bir nesle Kürtlerin varlığını kabul ettirmeyi başardığı gibi, Kürt vatandaşlarımıza Türkçe şarkılar söyleterek aslında Türkçe’nin Kürt nüfus arasında öğrenilmesini de tetiklemiş ve olumlu etkilemiştir. Benzer şekilde, protest müzik sanatçısı Zülfü Livaneli’nin de milyonları bütünleştirebilen ölümsüz eserleri bu noktada hatırlanmalıdır. Bu bağlamda, 1990’larda Türkiye’nin Gümrük Birliği üyeliği süreciyle birlikte Avrupa tarzı bir piyasa ekonomisine dönüşmesiyle yükselişe geçen Türkçe pop müzik sektöründen söz etmek de yerinde olacaktır. Nitekim Yonca Evcimik’in “Abone” şarkısıyla başlayan ticarileşme ve popülerleşme süreci, 1990’lar ve 2000’lerde altın yılların başlamasına vesile olmuş, ancak Türkiye’nin giderek demokratik kalitesinin düştüğü ve milliyetçilik/İslamcılık sarmalına sıkıştığı 2010’ların ikinci yarısından itibaren düşüşe geçmiştir. Son olarak, Almanya’da yaşayan gurbetçi Türklerin sorunlarına dikkat çeken rap tarzlarıyla bir dönem efsane haline gelen Cartel grubundan da Türkiye odaklı ve siyasi içerikli bir müzik fenomeni olarak bahsetmek yerinde olacaktır.

Tarihe Geçen Siyasi İçerikli Şarkılar

Şimdi tarihe geçmiş bazı siyasi içerikli şarkılara birlikte göz atalım. Caz müziğin efsane isimlerinden Billie Holiday’in 1939’da seslendirdiği “Strange Fruit” şarkısı, Amerikalı komünist bir Yahudi olan Abel Meeropol’un şiirinden uyarlanmış ve halen tarihin en güçlü ırkçılık karşıtı eserlerinden birisi kabul edilen bir başyapıttır. Afrikalı Amerikalıların ırkçılarca linç edildiği ve hatta Ku Klux Klan (KKK) gibi yapıların siyahileri yakarak öldürdüğü bir dönemde kaydedilen eser, aynı zamanda oldukça cesur ve öncü bir yapıt olarak da övgüyü hak etmektedir.

Amerikalı folk müzik efsanesi Pete Seeger’ın 1940’larda seslendirdiği “We Shall Overcome”, dönemin sembol eserlerinden biri olmuş ve o dönemlerde yeni gelişmeye başlayan Amerikan sivil haklar siyasetinin sesi olmuş çok önemli bir çalışmadır.

Afrikalı Amerikalı önemli bir yıldız olan Sam Cooke’un 1964 tarihli şarkısı “A Change Is Gonna Come” da, o dönemde Dr. Martin Luther King ile özdeşleşen sivil haklar mücadelesinin sesi olmuş çok önemli bir eser olarak tarihe geçmiş ve siyasi mesajlarıyla da dikkat çekmiştir. Eser, sanatçının ABD’deki ırkçılık ve ayrımcılıkla mücadelesine dair deneyimlere dayalı olarak bestelenmiştir.

Afrikalı Amerikalı efsaneleşmiş sanatçılardan bir diğeri olan Aretha Franklin’le özdeşleşen 1967 tarihli “Respect” şarkısı da, zaman içerisinde bir feminist manifesto niteliği kazanmış ve cinsiyetler arası siyasi ve toplumsal eşitlik talebiyle ABD başta olmak üzere birçok ülkede çok popüler hale gelmiştir.

Rock and Roll’un kralı ve genelde siyasi içerikli şarkı üretmeyen Elvis Presley’in 1969 tarihli hiti “In The Ghetto” parçası da, sanatçının az sayıdaki siyasi içerikli bestesinden biri olarak sivrilmiş ve çok sevilmiştir. Şarkıda, ABD’de yaşanan ekonomik eşitsizlik ve zorluklara dikkat çekilmiştir.

Siyasi içerikli şarkı denince akla gelen ilk eser ise, kuşkusuz The Beatles sonrası daha politize müziğe yönelen ünlü İngiliz müzisyen John Lennon’ın 1971 tarihli “Imagine” adlı eseridir. Bir tür “barış manifestosu” olarak yorumlanabilecek eser, tüm dünyada halen en çok bilinen şarkılardan birisidir. Agnostik içeriğiyle de dikkat çeken eser, tüm zamanların belki de en güçlü siyasi mesajlarını içermektedir.

Gil Scott-Heron’un seslendirdiği yine 1971 tarihli “The Revolution Will Not Be Televised”, ABD’de 1960’ların sonları ve 1970’lerde gelişen protest kültür ve devrimci hareketleri sembolize eden çok önemli bir diğer eserdir. Eserde, dönemin tüketim alışkanlıkları ve kapitalizm öğeleri de eleştirilmektedir.

Yine 1971 tarihinde Amerikalı ünlü folk müzik yıldızı Johnny Cash ve eşi June Carter tarafından kaydedilen ve aslen kilise çıkışlı bir gospel müzik eseri olan “Old-Time Religion” şarkısı ise, Hıristiyan muhafazakâr kitlelerin dine özlemlerini yansıtan farklı türde bir siyasi içerikli beste olarak ayrışmakta ve dikkat çekmektedir.

1978 tarihli Gloria Gaynor hiti “I Will Survive” da, disco çağını çok iyi yansıtan hoş melodisinin yanı sıra, zaman içerisinde önemli bir siyasal güç haline gelen Amerikalı eşcinsel (gay) komünitesinin milli marşı haline gelmiş çok ilginç bir siyasal içerikli çalışmadır.

1979 tarihli ve İngiliz rock grubu Pink Floyd imzalı “Another Brick in the Wall” şarkısı da, siyasi içerikli müzik eserleri arasında müstesna bir konuma sahip olan ve özellikle eğitim sektörünü hedef alan özgün yaklaşımıyla dikkat çeken çok değerli bir klasiktir. Şarkıda, grubun lideri Roger Waters imzası vardır.

İrlanda’dan çıkan rock müzik efsanesi U2’nun -grubun beyni- Bono tarafından seslendirilen 1983 tarihli “Sunday Bloody Sunday” parçası ise, İngiltere Ordusu ile Kuzey İrlanda aktivistleri arasında 1972’de yaşanan Kanlı Pazar olayını ve genel olarak Kuzey İrlanda’nın hak mücadelelerini yansıtan çok önemli bir siyasal eserdir.

The Boss” (Patron) lakaplı Amerikalı müzik efsanevi Bruce Springsteen’in 1984 tarihli “Born In The USA” şarkısı ise, Vietnam gazilerinin ve Amerikalı beyaz işçi sınıfının isyanına tercümanlık edebilmiş bir diğer çok önemli siyasal içerikli müzik klasiğidir.

“USA for America” kısa adıyla bilinen ve Amerikalı efsanevi sanatçıların bir araya gelmesiyle oluşan grubun 1985 yılında kaydettiği “We Are The World” parçası ise, beste ve güftesi dönemin büyük yıldızları Michael Jackson ve Lionel Richie tarafından yapılmış ve ABD’nin Afrika’daki açlık sorunlarına yönelik büyük bir kampanyasının sözcülüğünü üstlenmiş çok önemli bir yardım şarkısıdır.

1988 tarihli Guyanalı-İngiliz şarkıcı Eddy Grant hiti Gimme Hope Jo’anna da, neşeli melodisi altında çok sarih bir Güney Afrika’daki ırkçı/ayrımcı apartheid rejimi eleştirisi barındıran başarılı bir örnek ve hoş bir klasiktir. Şarkı, Mandela’nın siyasi mücadelesinin başarıya ulaştığı döneme de denk gelmiş ve büyük bir popülarite yakalamıştır.

Alman rock müzik grubu Scorpions’ın 1990 tarihli hit şarkısı “Wind of Change” ise, iki Almanya’nın birleşmesi ve Soğuk Savaş’ın bitişini müjdeleyen çok önemli bir siyasi şarkı olarak tarihçe geçmiştir. Sovyetler Birliği’nin Gorbaçov döneminde Glasnost ve Perestroika politikalarıyla değişime yöneldiği bir zamanda değişim ruhunu yansıtan eser, halen en çok beğenilen ve tanınan siyasi şarkılardan biri olarak büyük bir başarı kazanmıştır.

1991 tarihli pop müziğin kralı Michael Jackson’ın seslendirdiği “Black or White” şarkısı da, ırkçılık eleştirisini nazik bir şekilde işleyen hoş bir pop müzik çalışması olarak müzikseverlerin hafızasında yer etmiştir. Şarkının, dönemin ünlü çocuk aktörü Macaulay Culkin’li klibi de çok beğenilmiştir.

Afrikalı Amerikalı protest rap müzik yıldızı Tupac (2Pac) Shakur’un 1992 tarihli “Changes” şarkısı ise, 1990’larda da kısmen halen devam eden ABD’deki ırkçılık konusuna ve ABD’nin savaş eksenli dış politikasına göndermeler yapan çok önemli bir siyasal içerikli müzik yapıtıdır. Şarkıda, ilginç bir şekilde, henüz Afrikalı Amerikalı bir Başkan seçilmediği de vurgulanarak, Barack Obama’nın gelişi öncesinde bu durumdan yakınılmaktadır.

Aslen 1979 tarihli bir Village People şarkısı olan ama daha çok 1993 yılında İngiliz synthpop ikilisi Pet Shop Boys tarafından versiyonuyla tanınan “Go West” parçası ise, SSCB’nin dağıldığı ve ABD ile Batı blokunun zaferini ilan ettiği 1990’ların başında patlamış çok önemli bir siyasal içerikli şarkıdır. Şarkıda, Batı değerlerine duyulan büyük güven ve bunun parçası olarak hissedilen özgüven yansıtılmaktadır.

Yine popun kralı Michael Jackson’ın seslendirdiği 1995 tarihli “They Don’t Care About Us” parçası da, gelişmekte olan üçüncü dünya ülkelerinin sorunlarına dikkat çeken ve Brezilya’da yoksul halkla birlikte çekilen klibiyle olay yaratan önemli bir çalışmadır.

Sonuç

Sonuç olarak, daha ziyade ABD eksenli olarak gelişen müzik endüstrisinin büyük gücü ve etkisi nedeniyle daha ziyade Afrikalı Amerikalıların hak mücadelelerini konu alan popüler siyasal içerikli müzik türleri, ABD ve dünyanın geri kalanında çok etkili olmaya devam etmekte ve kitleleri politik olarak da etkileyebilmektedir. Bu anlamda, sanatın gücü, zaman zaman uluslararası siyasete yön verebilen önemli bir parametre olarak değerlendirilebilir.

Prof. Dr. Ozan ÖRMECİ

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.