AKP-CHP İKİLEMİ VE DENKLEME DAHİL EDİLMEYENLER

upa-admin 28 Mart 2025 254 Okunma 0
AKP-CHP İKİLEMİ VE DENKLEME DAHİL EDİLMEYENLER

Demokratlar ve Cumhuriyetçiler olmak üzere iki taraftan oluşan Amerikan tarzı bir demokrasi anlayışı Türkiye’de de kök salabilir mi? Dahası, Türkiye’nin başkanlık sistemine geçmesiyle birlikte, ABD’deki Demokratlar ve Cumhuriyetçiler’in izdüşümü Türkiye için AKP ve CHP olabilir mi? Amacın % 51’i yakalamak olduğu ve bu nedenle tamamen iki kutuplu bir anlayışı dikte eden başkanlık sisteminde aşırı sağ ve aşırı sol hangi pozisyona sahip olacak? Şüphesiz üzerinde düşünülmeye, hatta düşünmekten de öte Türkiye’de son zamanlarda yaşanan gelişmelere ışık tutmaya aday bir varsayım bu…

İktidar tarafından yürütülmeye başlanılan ve ciddi tartışmalara yol açan yeni çözüm sürecinin ardından İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ekseninde yaşanan diploma iptali ve yasal süreçler, Türk siyaseti yeniden dizayn edilirken ciddi köşe taşları olacak gibi duruyorlar. Tüm bu yaşananlar başlamadan önce Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ’ın ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik’ gibi bir suçlamayla tutuklanması çoğu kişide bu yaşananların siyasi mi, yoksa hukuki temelli mi olduğu konusunda şüpheler uyandırıyor.

Tüm bu yaşananların siyasi mi, hukuki mi olduğu tartışması bir yana, bu olayların tetiklediği siyasal hareketlilik ve gösterilerin öznelerinin iyi okunması gerekiyor. Bunları doğru yapmadığımız müddetçe, tıpkı oyunu doğru okuyamayan bir satranç oyuncusu gibi yanlış hamleler yapar ve kısa zamanda mat oluruz.

Türkiye’de Kürt ayrılık hareketinin siyasal ayağını temsil ettiğini rahatlıkla söyleyebileceğimiz DEM Parti yıllardır sürdürdüğü stratejisini devam ettirerek bazen AKP’ye, bazen de CHP’ye yaklaşarak her iki partiden de siyasal konjonktüre uygun olarak tavizler koparmaya devam ediyor. Özellikle İBB ve Ekrem İmamoğlu’na yönelik operasyonlar sırasında AKP ve MHP ile birlikte ‘yeni çözüm süreci’ bağlamında iş birliği yapar konumda oldukları için onların tarafında pozisyon almış gibi duruyorlar. Peki onlar bu pozisyonu alırken CHP hangi pozisyonda yer alıyor? Dahası, CHP muhalif seçmeni konsolide etme bağlamında doğru bir politika izliyor mu?

Çoğu kişi İBB ve Ekrem İmamoğlu’na yönelik operasyonların ardından ortaya çıkan gösterilerde ikinci bir ‘Gezi Parkı’ olayı görmek istese de, durum pek öyle gözükmüyor. İki olayın zamanı ve motivasyonu gibi iki olayın ardından gösterilere katılan kitleler de birbirinden oldukça farklı. Gezi Parkı eylemlerinde daha çok sol görüş ve hatta sol örgütler hâkim olsa da, son gösterilerde ciddi bir Türk milliyetçisi-Türkçü ağırlığı göze çarpıyor. Gösterilerde ortaya çıkan Bozkurt işaretleri, kam davulları, Atatürk ve Atatürkçülük çizgisinde atılan sloganlar, hatta gösterilere gerçek bir kurdun getirilmesi bile gösterilerdeki ideolojik ağırlığı göstermek için yeterli. Peki kim bu kişiler? Türk milliyetçiliği denildiğinde ilk akla gelen parti olan MHP taraftarları mı, yoksa yeni ortaya çıkmış yeni bir Türkçülük akımı mı?

Daha çok 2000 ve sonrası doğumlu gençlerin temsil ettiği ve milliyetçiği dinden bağımsız olarak gören, işin içine illa din girecekse de kadim Türk dinini tercih eden bir Türkçü gençlik yetiştiği oldukça açık. Şüphesiz bu yeni Türkçü anlayışla Türk-İslam sentezini benimseyen Ülkücü hareket arasında ciddi bir fark, milliyetçiliğe bakışta kökten bir ayrım var. Peki bu yeni Türkçü nesil nasıl ve hangi motivasyonlarla ortaya çıktı? Şöyle bir bakıldığında; neredeyse doğduklarından beri millet anlayışı yerine ümmet anlayışına yakın duran AKP iktidarı dışında bir iktidar görmemeleri, 2011 sonrasında ülkeye alınan ve birçok açıdan tartışma konusu olan Suriyeli göçmenleri deneyimlemiş olmaları, başarısızlıkla sonuçlanan ilk çözüm sürecinin ardından ikinci çözüm sürecine de şahitlik etmeye zorlanmaları başlıca motivasyonlar olarak görülebilir. Tıpkı Avrupa siyasetinde olduğu gibi özellikle göçmen akınının aşırı sağ ve ırkçı diyebileceğimiz hareketleri Türkiye’de de güçlendirmesi, hele hele bu aşırı sağ hareketin Ülkücülük sınırını da geçerek direkt olarak kadim Türk tarihine, mitolojisine ve sembollerine gönderme yapması çok da şaşırtıcı olmasa gerek.

Tüm bunlar yaşanırken CHP ne yapıyor? Şüphesiz iktidara talip bir parti olarak CHP tüm taraflardan ve tüm siyasi görüşlerden maksimum oyu almak istiyor. Yalnız bunu yapmaya çalışırken CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in kürsüden hem Selahattin Demirtaş’a, hem Osman Kavala’ya, hem de Ümit Özdağ’a aynı anda selam göndermesi bu konuda kafalarının oldukça karışık olduğunu gösteriyor. Zira gösterilere katılan ve yukarıda bahsettiğimiz yeni nesil Türkçü görüşe sahip olan, parti olarak da Zafer Partisi’ne yakın olduğunu varsayabileceğimiz gençlerin DEM Parti ve temsil ettiği ideolojik görüşe bakışı belliyken, benzemezleri, hatta benzemeyi bırakın, birbirlerinin görüşlerine taban tabana zıt kesimleri bir arada tutmaya çalışmak CHP için ciddi bir ikilem olacak gibi duruyor.

CHP için benzer bir ikilem Ekrem İmamoğlu-Mansur Yavaş konusunda da yaşanıyor. Ekrem İmamoğlu daha pragmatist ve Kürt tarafından oy almak için oportünist çıkışlar –Amedspor’a sahip çıkmak gibi– yapabiliyorken, Mansur Yavaş Ülkücü kökenli bir siyasetçi olarak daha ideolojik bir duruşa sahip. Mansur Yavaş’ın bu duruşu CHP tabanının kendisine mesafeli yaklaşmasına neden olurken, kendisinin milliyetçi ve Türkçü tabanda ciddi bir karşılığı olduğu da açık. CHP’nin çözmesi gereken bu Mansur Yavaş dilemması Cumhurbaşkanlığı konusunda başlarını oldukça ağrıtabilir. Zira Mansur Yavaş’ın Doğu’da yapılan Nevruz kutlamalarında ‘paçavra’ sallandığına dair sözleri konusunda Özgür Özel’in özür dilemesi de Yavaş ve CHP arasındaki ideolojik ayrımı açıkça ortaya koyuyor. Bu noktada CHP’nin kendisine sorması gereken soru şu; Kürtler’den oy almak için bu politikaya devam etmeli ve Türk milliyetçilerinin oylarını yok mu saymalıyız? Saraçhane’ye gelerek gösterilere katılan Türkçü gruplar gerçekten İmamoğlu için mi oradalardı, yoksa Türkiye’de çok daha derin siyasi sorunlar olduğunu düşündükleri ve buna tepki koymak istedikleri için mi oradalardı?

Tıpkı Avrupa siyasetinde olduğu gibi Türk siyasetinde de aşırı sağın yükselişi devam ediyor. Bunun çözümü Ümit Özdağ ve ona benzer siyasileri tutuklamak mı, yoksa bu aşırı sağın yükselişinin nedenini ve bu kesimin isteklerini anlamaya çalışmak mı? Görünen o ki AKP-CHP sığlığına sıkışan Türk siyasetinde artık yeni ve ciddi aktörler de devrede. Önümüzdeki süreçte olayların gelişimini ve yeni aktörleri iyi okuyamayanlar oyun dışı kalacak gibi görünüyor.

Erol NAGAŞ

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.