Özet: Pakistan ile Afganistan arasındaki çatışma süreci, tarihsel olarak sınır anlaşmazlıkları, etnik kimlik sorunları ve terör faaliyetleri üzerine inşa edilmiştir. 1947’den bu yana süregelen Durand Hattı tartışması, 1979 Sovyet işgali, 11 Eylül sonrası güvenlik politikaları ve 2021’de Taliban’ın yeniden iktidara gelişi bu süreci şekillendiren başlıca dönüm noktalarıdır. Günümüzde ise (2025 itibarıyla) iki ülke arasındaki gerilim, sınır çatışmaları, mülteci politikaları ve terör saldırılarıyla yeniden tırmanmış durumdadır.
*******************************************************************************************************************************************************************************************************
Giriş
Pakistan ile Afganistan arasındaki ilişkiler, coğrafi yakınlık ve kültürel ortaklıklara rağmen istikrarlı bir yapı kazanamamıştır. İki ülke arasındaki en temel sorun, sınırın meşruiyeti ve sınır güvenliğidir. Bunun yanında, Afganistan’daki iç istikrarsızlık, Pakistan’ın güvenlik politikalarını doğrudan etkilemektedir. 2021’de Taliban’ın Afganistan’da yeniden yönetimi ele geçirmesi, ilişkilerde kısa süreli bir umut yaratsa da, 2023’ten itibaren çatışmalar ve karşılıklı suçlamalar yeniden artmıştır.
Tarihsel Arka Plan: Durand Hattı ve Süregelen Etnik Gerilim
Durand Hattı, 1893’te İngilizler tarafından çizilen 2.640 kilometrelik sınırdır. Afganistan, Pakistan’ın bağımsızlığından bu yana bu hattı tanımayı reddetmiştir. Peştun nüfusunun ikiye bölünmesi, hem Afganistan, hem de Pakistan içinde kimlik temelli bir sorun yaratmıştır. 1947 sonrası dönemde Afganistan, “Peştunistan” söylemiyle Pakistan’ın sınır bütünlüğünü sorgulamış; bu durum iki ülke arasında uzun süreli bir güvensizlik ortamı oluşturmuştur.
Soğuk Savaş Dönemi: Pakistan’ın Stratejik Rolü (1979–1989)
1979’da Sovyetler Birliği’nin Afganistan’ı işgali, Pakistan’ı bölgedeki en önemli aktör haline getirmiştir. ABD’nin desteğiyle Pakistan, Afgan mücahitlerine silah, eğitim ve lojistik destek sağlamıştır. Bu süreç, Sovyetlerin çekilmesiyle sona erse de, bölgede silahlanma ve radikalleşme kalıcı hale gelmiştir. 1980’lerde başlayan mülteci akınları, Pakistan’ın sosyal ve ekonomik yapısını da derinden etkilemiştir.
11 Eylül Sonrası Güvenlik Dönemi (2001–2020)
11 Eylül 2001 saldırılarının ardından ABD’nin Afganistan’ı işgali, Pakistan’ı “teröre karşı savaş”ın merkezine yerleştirmiştir. Pakistan, bir yandan ABD’nin müttefiki olmuş, diğer yandan Taliban’la tarihsel bağlarını tamamen koparamamıştır. Bu ikili pozisyon, Tehrik-i Taliban Pakistan (TTP) gibi örgütlerin güçlenmesine neden olmuştur. 2010’lu yıllar boyunca Pakistan, Afganistan’dan kaynaklanan terör saldırılarına karşı sınır güvenliğini artırmış; ancak bu önlemler iki ülke arasındaki güven krizini derinleştirmiştir.
Taliban’ın İktidara Dönüşü ve Yeni Dönem Çatışmaları (2021–2023)
2021’de ABD’nin Afganistan’dan çekilmesiyle Taliban yeniden iktidara geldi. Pakistan başlangıçta bu gelişmeyi “stratejik bir zafer” olarak gördü. Ancak kısa sürede beklenen istikrar sağlanamadı. Afganistan’daki Taliban yönetimi, Pakistan’a yönelik TTP saldırılarını engellemedi; aksine bazı grupların Afgan topraklarında barınmasına izin verdi. Bu durum, Pakistan Ordusu’nun sınır ötesi operasyonlar düzenlemesine yol açtı. 2022 ve 2023 boyunca sınır bölgelerinde (özellikle Khyber Pakhtunkhwa ve Balochistan) onlarca silahlı çatışma yaşandı; sınır kapıları sık sık kapatıldı.
Günümüz (2024–2025): Artan Gerilim ve Diplomatik Kriz
2024’ten itibaren Pakistan-Afganistan ilişkileri yeni bir kriz dönemine girdi.
- Sınır Çatışmaları: 2024 sonlarında Durand Hattı boyunca, özellikle Torkham ve Chaman geçişlerinde yoğun çatışmalar yaşandı. Her iki taraftan askerî kayıplar bildirildi.
- Mülteci Krizi: Pakistan, güvenlik gerekçesiyle yaklaşık 1,7 milyon Afgan mülteciyi sınır dışı etme kararı aldı. Bu adım, Afganistan yönetimi ve uluslararası toplum tarafından sert biçimde eleştirildi.
- TTP Saldırıları: 2025 başlarında TTP’nin Pakistan Ordusu’na yönelik saldırıları arttı. Pakistan hükümeti, bu saldırıların Afganistan topraklarından planlandığını iddia etti.
- Diplomatik Gerginlik: 2025 ortalarında Pakistan, Kabil’deki diplomatik temsilciliğini geçici olarak kapattı. Afganistan ise Pakistan’ı hava sahasını ihlal etmekle suçladı.
Bu gelişmeler, iki ülke arasında “soğuk savaş” niteliğinde yeni bir dönemin başladığını göstermektedir.
Çatışmanın Temel Dinamikleri
Pakistan-Afganistan çatışmasının günümüze dek sürmesinde etkili olan başlıca faktörler şunlardır:
- Sınırın meşruiyeti ve güvenliği (Durand Hattı sorunu)
- TTP ve diğer silahlı grupların varlığı
- Etnik kimlik ve Peştun milliyetçiliği
- Mülteci politikaları ve insani krizler
- Bölgesel güçlerin rekabeti (ABD, Çin, İran, Rusya gibi aktörler)
Değerlendirme ve Sonuç
Pakistan ile Afganistan arasındaki çatışma, tarihsel bir miras olmanın ötesinde günümüzde bölgesel güvenliğin en kritik kırılma noktası haline gelmiştir. 2025 itibarıyla:
- Diplomatik ilişkiler zayıflamış,
- Sınır güvenliği askeri düzeyde ele alınır hale gelmiş,
- Ekonomik ve insani ilişkiler ciddi şekilde zarar görmüştür.
Kalıcı bir çözüm için, iki ülkenin karşılıklı suçlamalardan uzaklaşıp ortak güvenlik komisyonları, ekonomik iş birliği mekanizmaları ve uluslararası arabuluculuk çerçevesinde yeniden diyalog kurmaları gerekmektedir. Aksi takdirde, Pakistan-Afganistan hattındaki çatışmalar hem Güney Asya’nın, hem de Orta Asya’nın istikrarını tehdit etmeye devam edecektir.
Oğuzhan MANİOĞLU
























































