Kosova’da yeni yıldan bu yana geçen 23 gün içerisinde, bölgede zaten tesis edilemeyen barış adına önem arzeden gergin bir sürece girilmeye başlandı. Bu yazıda, Sırp ve Arnavutlar arasındaki gerginliği tırmanışa geçiren olayları ve son gelişmeleri kısaca değerlendirmeye çalışacağım.
6 Ocak 2015 günü, Sırbistan Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanı Aleksander Vulin’in Sırp hacılarla birlikte Ortodoks Noel’i dolayısı ile Kosova’nın Cakova şehrine gelmesi, yüksek tahrik içeren kasıtlı bir girişim olarak görüldü. Çünkü o hacılar arasında, 16 yıl önce Cakova’da işlenmiş olan katliamlarda bizzat yer almış Sırplar da vardı. Cakova, 1998-1999 Kosova Savaşı’nda Sırp ordusunun saldırıları sonucu en ağır maddi ve manevi tahribata uğramış şehirlerdendir. Bu nedenle, aynı gün Cakova’da halkın ve kayıp anneleri derneğinin geniş katılımıyla, 16 yıldır kayıp olan evlatları, eşleri ve yakınlarının derin acısı yüreklerinde ve gözleri yaşlı kadınların katıldığı protesto gösterileri düzenlenmiştir. 1999 yılı 27 Nisan günü Cakova’nın Meje köyünde, Sırp güçleri, yaşları 15 ile 75 arası olan 377 sivil Arnavut’un büyük kısmını katledip, bir kısmını da izleri ve akıbeti o tarihten beri henüz belli olmayan şekilde yok etmişlerdir.[1]
Yeni Kosova hükümetinde Geri Dönüş ve Topluluklar Bakanı olan ve Mitrovica’nın kuzey tarafındaki Sırpska Listesi’nden meclise seçilen Aleksander Jablanoviç, bu protestolara katılan ve eşlerinin ve evlatlarının nerede olduğunu bilmeyen kadınlara ve annelere, “vahşiler – kaba mahluklar” anlamına gelen “egersira” sözü ile hakaret edip, onları rencide etmiştir. Bir Bakan olarak, devlet görevlisi sorumluluğundan uzak, sorumsuzca, ahlaksızca ve aşağılayıcı davranmıştır. Akabinde, kamuoyundan gelen tepkiler kendisini bir özre zorlamıştır; fakat bu özür, kabahatini telafi etmeyen bir özür olmuştur. Çünkü Jablanoviç, Kosova Savaşı sırasında genç olduğunu (18 yaşında) ve Cakova’da meydana gelen katliamlardan haberi olmadığını söylemiştir.[2]
Henüz 16-17 yıl öncesine tekabül eden, 1998 ve 1999 yılında Kosova’nın dört bir yanında ve tıpkı Bosna’da olduğu gibi dünyanın gözleri önünde sivil halka karşı katliam ve soykırım gerçekleştiren Sırbistan devleti ve ordusunun, bu yaptıklarını kanıtlayan sayısız yazılı ve görsel belge mevcut olup, bunu birebir yaşamış ve acı hatıralarla dolu, canlı şahit olan insanlar vardır bu topraklarda. Daha 1 hafta önce, 1999 yılında dünya kamuoyunu harekete geçiren Reqak katliamının 16. yıldönümüydü. Reqak köyünde çocuk ve yaşlı gözetmeksizin 45 sivil insan, Sırp ordusu tarafından katledilmiştir. 1998-1999 Kosova Savaşı’ndan bazı görüntüleri izlemeniz için dipnottaki linke bakabilirsiniz.[3]
Sonuç itibarı ile, Jablanoviç’in “vahşiler – kaba mahluklar” dediği Cakovalı kadınlara ve annelere halkın verdiği destek giderek büyümektedir. 17 Ocak Cumartesi günü Cakova’da düzenlenen protesto gösterilerine, Kosova’nın farklı şehirlerinden büyük katılımlar olmuştur. Bu protestolarda, kayıp ve şehit ailelerine “vahşiler – kaba mahluklar” diyen Sırp Bakan’ın hükümetten çekilip istifa etmesi talep ediliyor. Halkın desteği giderek büyüyor, hatta bu protestoların kararlılıkla ve Jablanoviç istifa edene kadar devam edeceği söyleniyor.[4]
Trepça Maden İşletmeleri
Sözünü ettiğimiz protestoların kapsamına, son 5 günde ana muhalefet partisi ile halk tarafında tepkilere yol açan ve Trepça maden işletmelerinin Sırbistan Devleti’ne bırakılma ihtimaline bir karşı duruş olarak “Trepça Bizimdir” söylemi ile gelişen Trepça sorunu da giriyor. Trepça maden işletmeleri, Kosova’nın kuzey kısmında kalır. 29 Aralık 2014 tarihinde UPA’da yayımlanan yazımda Trepça maden yataklarının Sırbistan için stratejik önemini uzunca yazmış ve Kosova-Sırbistan hükümetleri arasında büyük gerginliklere sebep olabilme potansiyeli nedeniyle bu konunun çok hassas olduğunun altını çizmiştim. 1999 Kosova-Sırbistan Savaşı akabinde, Kosovalı Sırpların hızlı ve bilinçli bir şekilde Kuzey Mitroviça’yı -teslim etmemek adına- zapt etmeleri, Belgrad destekli çok önemli ve stratejik bir adım olduğu görülüp-bilinen bir hamleydi.[5] Yarın (Cumartesi), Kosova’nın başkenti Priştine’de organize edilecek protesto yürüyüşü; hem Bakan Jablanoviç’e tepki, hem de Trepça’nın kaderinin belirlenmesi için Sırbistan’la hiçbir pazarlığa meydan vermeme mücadelesinin protesto yürüyüşü olacaktır.
Kosova hükümeti, Trepça maden işletmelerinin geleceği için 19 Ocak günü parlamentoda oylama yapmak üzere bir yasa teklifi sunmuştu. Alınacak bir kararla, Trepça maden işletmelerinin devlet mülkiyetine alınması planlanıyordu. Ancak Sırbistan hükümeti, gelişen durumdan oldukça rahatsız olmuş ve aynı gün içerisinde (19 Ocak günü) hem Kosova hükümetini, hem de Sırbistan-Kosova ilişkilerinin normalleştirilmesi müzakerelerine arabulucu olan AB’yi tehdit ederek, Trepça ile ilgili yasa tasarısı onaylanırsa, 4 yıldır devam eden ve pek çok anlaşmaya imza atılan müzakerelerden çekileceğini söylemiştir.[6] Sırbistan’ın, Kosova Parlamentosu’nda ve hükümetinde yer alan milletvekilleri ve 3 Bakan aracılığı ile konuyla alakalı olarak Kosova hükümet yetkililerine büyük baskı yaptığı tahmin edilmektedir. Kosova hükümeti geri adım atıp, yasa önerisini bir kez daha gözden geçirme bahanesiyle bu konuda “u dönüşü” yapmıştır. Sırp hükümet yetkilileri, konuyu önümüzdeki günlerde Brüksel’de devam edecek müzakerelerde pazarlık masasına yatırmayı planlamaktadırlar. Kısacası Trepça meselesinin, Priştine ile Belgrad arasında tam manasıyla henüz başlamamış devletlerarası ilişkileri daha da zorlayacağını tahmin etmek hiç de güç değildir.
Aleksander Vuçiç kimdir?
Geçen yıl Nisan ayında Başbakan olarak göreve gelen Aleksander Vuçiç, 1993 yılında Sırp Radikal Partisi’ne katılan ve yakın geçmişinde aşırı milliyetçiliği ile tanınan bilinen bir siyasetçidir.[7] Vuçiç’in halk tarafından tercih edilmesi, bölgenin kaderini her zaman olumsuz etkileyen aşırı milliyetçi siyaset noktasında düşündürücü bir neticedir. 1980-2000 yılları arasında 20 yıl boyunca Sırpların Yugoslavya’da yaşayan halklara yayılmacı ve aşırı milliyetçilik perspektifiyle yaklaşması sonucunda, büyük bir savaşa kadar varan şovenist düşünce ve politikaların, Sırp halkının büyük kesimi arasında hala teveccüh görmesi, bölge barışı adına maalesef talihsiz bir olaydır. Balkan ülkelerindeki aşırı milliyetçilik hadisesi; 1980-2000 döneminde, yani sosyalizmden kapitalizme geçiş sürecinde yükselişe geçti ve yaygınlaştı. Ama daha çok Sırbistan ve Sırp ulusu, aşırı milliyetçi faaliyetleriyle tarihe geçmiştir.[8]
Kosova hakkında milliyetçi söylemler
Kosova’yı asla tanımayacaklarını her fırsatta dile getiren Sırbistan Başbakanı Aleksander Vuçiç, geçen hafta Çarşamba günü Kosova’da Sırp yerleşim yerlerinde açılışlara katılmak ve Kosovalı Sırp Belediye Başkanları ile temaslarda bulunmak üzere Kosova’ya geldi. Başbakan Vuçiç, yüzlerce Kosovalı Sırp tarafından coşkuyla karşılandı. Bir doğum hastanesi ve Sırpların milli kahramanı (diğer halkların ise güzel duygular beslemediği) Kral Milutin’in büstünü açtıktan sonra halka bir konuşma yapan Vuçiç, “Kosova, Sırbistan’ın beşiğidir. Kosova’yı hiçbir zaman unutmayacağız. Sırbistan hükümeti, burada daha fazla işyerlerinin açılması ve Sırplara daha fazla refah sağlamak için sürekli olarak çaba gösterecektir”[9] diye konuşmuş ve büyük alkışlarla karşılanmıştır.
Sonuç
Yıllarca yaşanan onca vahşetten sonra, yayılmacı milliyetçi olarak niteleyebileceğimiz Vuçiç ve onun düşüncesinde olanların tekrar iktidara getirilmesinin, Sırbistan’ın yakın komşuları (özellikle Bosna Müslüman kesimi ve Kosova) ile ilişkilerinde, önümüzdeki -en az- 4 yıllık dönemde gerginlik ve sıkıntılara gebe olduğunu tahmin etmek zor olmasa gerek. Sırbistan Başbakanı Aleksander Vuçiç’le ilgili olarak Boşnak eski bir askerin söylediklerine dikkat edilmesi, atılacak siyasi adımlar açısından kesinlikle önem arzeder. Bosna Savaşı sırasında ordu mensubu olan Ömer İsoviç’in, 2 Şubat 2014 tarihinde bir yerel gazeteye verdiği demeç aynen şöyledir; “Bugün Sırbistan’ı yönetenler, Bosna Hersek’in dostları değil, hala Büyük Sırbistan planları yapan kişilerdir.”[10]
Geçen hafta Kosova’ya gelip, burada yaşayan Sırp halkının zaten hiç sönmeyen milliyetçi duygularını ve heyecanlarını körükleyen bir Başbakan, evlatları, eşleri ve yakınları katledilen veya yok edilen kadınların haklı protestosu sonunda büyük bir aymazlık ve edepsizce o kadınlara hakaret eden bir Sırp Bakan sayesinde 20 gün içerisinde tırmandırılan gerginliğin vardığı nokta ve son olarak -beklenilen ve tahmin edilen- Sırpların Trepça’dan hisse kapma kurnazlıkları ve tehdit edici tutumları ile Kosova’da gerdirilen sosyal ve siyasi ortam karşısında, Kosova halkının da Bosnalı eski ordu mensubu Ömer İsoviç’ten farklı düşünemediğini görüyoruz. Maalesef…
Esma BUNJAKU
[1] https://www.youtube.com/watch?v=_u9xjOBSwho.
[2] http://gazetablic.com/cka-tha-edhe-dicka-jablanovici-e-qe-ne-nuk-e-kuptuam/.
[3] https://www.youtube.com/watch?v=WGZ_FqiNi2w.
[4] https://www.youtube.com/watch?v=_u9xjOBSwho.
[5] http://politikaakademisi.org/1999-savasindan-sonra-gecen-15-yilin-kisa-degerlendirme-ve-gelinen-nokta/.
[6] http://www.telegrafi.com/lajme/qeveria-heq-dore-nga-ligji-per-trepcen-propozon-ristrukturim-2-56977.html.
[7] http://en.wikipedia.org/wiki/Aleksandar_Vu%C4%8Di%C4%87.
[8] http://akademikperspektif.com/2014/04/09/balkanlardaki-milliyetcilik-hareketleri-ve-kokenleri/.
[9] http://www.oranews.tv/rajoni/vucic-ne-pasjan-kosova-eshte-djepi-i-serbise/.
[10] http://www.oranews.tv/rajoni/vucic-ne-pasjan-kosova-eshte-djepi-i-serbise/.