Avrupa Birliği içinde merkezileşme modeli arayışları sürmektedir. AB’nin 19-20 Mart’ta Brüksel’de düzenlenen zirvesinde kabul edilen nihai senette, Enerji Birliği’nin (EB) yaratılması hedeflendi. Bu senette, EB’nin yaratılmasıyla ilgili Avrupa Komisyonu’nun 25 Şubat 2015 tarihli çerçeve stratejisine atıfta bulunuldu (Bkz: European council meeting (19 and 20 March 2015) – Conclusions / www.consilium.europa.eu).
Komisyon’un hazırladığı senette, yıllık enerji talebinin % 53’ünü dışarıdan alan ve buna 400 milyar Avro ödeyen AB’nin dünyanın en büyük enerji dışalımcısı olduğu söyleniyordu. Altı AB ülkesi gaz alımında bir dış kaynağa (burada Rusya’dan bahsedilebilir) bağlıdır ve bu sebeple donanımın beklenmedik sorunlarına karşı oldukça hassastır. Senette, “iddialı iklim siyasetine sahip, sürdürülebilir Enerji Birliği’nin amacı, AB enerji kullanıcılarını – yaşayış yerleri ve iş yerlerini – güvenli, sürekli, rekabet edebilir ve ucuz enerjiyle temin etmektir. Bu amaca ulaşılması, Avrupa’nın enerji sisteminde esaslı değişiklik talep eder” ifadeleri belirtilir (Bkz: A Framework Strategy for a Resilient Energy Union with a Forward-Looking Climate Change Policy / eur-lex.europa.eu, 25 fevral 2015).
Ayrıca, AB ülkelerinin vatandaşlarının enerji güvenliğinin temin olunmasının birbirine bağlı olduğu fikri de vurgulanır. O sebeple, EB’nin küresel siyasette ortak görüş bildirebilmesi için dayanışma ve güven ilkelerine dayanan bir birlik yaratılmalıdır. Genel amaç, enerjinin, yakıtın sınırlar boyunca serbest dolaşacağı bütünleştirilmiş, kıta çapında bir enerji sisteminin kurulmasıdır. Bu sistem; kaynakları verimli kullanmayı, rekabeti, enerji pazarlarının istendiğinde AB seviyesinde düzenlenmesini, düşük karbon salınımlı teknolojilerden istifadeyi amaçlar. Yaratılacak sistem, AB devletlerinin enerji siyasetini birbirine bağlayacak, kıtanın enerji pazarlarındaki kısıtlamalar ve bazı bölgelerin enerjiden tecrit olma problemlerini ortadan kaldıracaktır.
Bugün AB’nin kıta çapında ortak enerji kuralları vardır, lakin işleyişte bu, ayrı ayrı 28 üye ülkenin milli kanunlarından ibarettir. Çerçeve stratejiden de görüldüğü gibi, Avrupa Komisyonu bu durumun son bulmasına karar vermiştir. Avrupa enerji pazarlarındaki birtakım problemler de bu adımı hızlandırır. Sıralanan problemler arasında şunlar vardır: Satış pazarları yeterli işlerliğe sahip değildir, kullanıcıların enerji kaynakları ve fiyatlandırma seçenekleri sınırlıdır. Birçok Avrupalı aile, enerji borçlarını ödeyememektedir. Enerji altyapısı eskimektedir, ayrıca bu sektöre yeni yatırımların teşvik edilmesi ve iş koşullarının iyileştirilmesine ihtiyaç vardır.
Avrupa Bütünleşmesi: Genel Birlik Hedefleri Milli Çıkarlara Zarar Verir Mi?
Verilen bilgiye göre, EB’nin yaratılma konusu, son 10 yıldır AB çevrelerinde müzakere edilmektedir (Bkz: EU’s energy union must overcome serious obstacles / “The Guardian”, 25 Şubat 2015). EB’nin yaratılma çabaları, Avrupa Birliği bütünleşmesinin derinleştirilme siyasetinin devamı olarak görülebilir. Bilindiği gibi, AB çerçevesinde yaratılan Avrupa Şurası, Avrupa Parlamentosu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Avrupa Merkez Bankası, Avro bölgesi, Şengen bölgesi vb. kurum ve yapılar, bölge devletleri arasındaki sınırları yumuşatarak, onları ortak siyasi, iktisadi, mali, hukuki merkezlerde birleştirir; birlik ülkelerinin iç ve dış siyasetlerinin kısmen de olsa, bir odaktan idare edilmesine zemin yaratır. Yaratılacak Enerji Birliği ise sanırız, bölge ülkelerinin enerji siyasetini de tek bir merkezden yönetmeye imkân yaratacak. Burada ilgi doğuran mesele, milli devlet çıkarları ile genel birlik çıkarlarının nasıl uyumlaştırılacağıdır.
Malumdur ki, birbirinden ayrı siyasi, iktisadi yapılara ve gelişmişlik seviyelerine sahip ülkeler için aynı siyasetin uygulanması bazen talihsiz neticelere yol açabilir. Örneğin, 1999 yılında gerçekleştirilen ortak para birimi olan Avro’ya geçiş siyaseti, bazı AB ülkelerinin maliye ve bankacılık sektöründe ek problemler yaratmış, onların buhrana karşı direncini azaltmıştır.
Diğer yandan Avrupa ülkeleri enerji kaynaklarına, enerjiye olan talebin hacmine, enerji altyapısına, dış bağımlılığına vs. bağlı olarak birbirinden farklanır. Kıtanın petrol ve gaz zengini olan ülkeleri Büyük Britanya ve AB üyesi olmayan Norveç’tir. Almanya ve Doğu Avrupa ülkelerinde kömür rezervleri geniştir. Su elektrik santralleri Avrupa’nın kuzeyinde daha sık istifade edilir. Kıtanın birçok yerinde yenilenebilen enerji istifade olunur: Almanya’da esasen güneş enerjisinden, İspanya’da rüzgâr enerjisi istifade edilir; Fransa enerji talebinin önemli bölümünü nükleer santrallerinden alır (Bkz: EU’s energy union must overcome serious obstacles / “The Guardian”, 25 Şubat 2015). Her ülkenin enerji sektörü kendine özgüdür. Sonuçta, kıta ülkelerinin ortak enerji siyaseti altında birleştirilmesinin olumlu taraflarının yanında, olası olumsuz sonuçları da dikkate alınmalı, ön alıcı tedbirler hazırlanmalıdır.
Henüz ortadaki belge çerçeve stratejisi niteliğindedir ve daha ziyade genel amaç ve ilkeleri belirtir. Bununla birlikte, orada bazı idari hususlar da belirtilmiştir. Örneğin, belgede, EB’nin idaresinde Avrupa Komisyonu’nun öncü rol oynayacağı ve EB’nin durumuyla ilgili her yıl Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Konseyi’ne rapor sunulacağı netleştirilmiştir (Bkz: A Framework Strategy for a Resilient Energy Union with a Forward-Looking Climate Change Policy / eur-lex.europa.eu, 25 Şubat 2015).
Şimdi Avrupa kamuoyunu meraklandıran esas meselelerden biri, EB’nin yaratılması durumunda milli devletlerin kendi enerji siyasetleri üzerinde egemenliklerinin ne kadarını yitireceğine ilişkindir. Sanırız, bölge ülkeleri böyle bir birliğin yaratılması için yapacakları fedakârlığa karşılık olarak, enerji güvenliklerinin tam olarak temin edileceğinden emin olmak isteyecektir.
Enerji Birliği’nin Avrupa’nın Yabancı Ortakları ile İlişkilerine Olası Etkisi
EB’ye ilişkin çerçeve belgesinde ekolojik olarak temiz teknolojiler ve yenilenebilen enerji kaynaklarından istifade meseleleri belirgin olsa da, birliğin yaratılmasının hızlandırılmasını zorunlu kılan unsurlar içerisinde Rusya ile Ukrayna arasındaki gaz buhranına işaret edilir. Bildirilir ki, son aylardaki siyasi süreçler Avrupalı vatandaşların güvenli ve sürekli enerjiyle temin olunması için enerji kaynaklarının, donanımının ve ulaşım yollarının çeşitlendirilmesinin zorunluluğunu göstermiştir. Ayrıca Avrupa Birliği’nin Rusya ile enerji alanındaki iş birliğinin yeniden gözden geçirileceği belirtilir. Enerji Birliği’nin yaratılmasından tabii ki en çok Rusya rahatsız olacaktır. Zira birlik ülkelerinin enerji siyasetini birleştirmesi, AB’nin alternatif enerji kaynak ve ulaşım yolları arayışının daha sistemli, süratli ve verimli hale gelmesiyle sonuçlanabilir, bu ise bölge pazarlarındaki üstün konumunu elden bırakmak istemeyen Rusya için arzu edilmezdir. Rus uzmanlar, ortak Avrupa enerji siyasetinin kurulma olasılığının onları rahatsız ettiğini gizlemiyor. EB’nin yaratılmasına dönük çalışmaları tahlil eden bazı uzmanlar, bele bir siyasetin oluşmasının engellenmesi için Rusya’nın enerji donanımına olan güvenin artırılmasını ve AB ile siyasi ilişkilerde olumlu zeminin yaratılmasını teklif ediyor (Bkz: Энергетический союз ЕС – новая упаковка для старых проектов / “Russian Council”, 27 Mart 2015).
Belgede net olarak belirtilen şudur ki, gaz donanımının çeşitlendirilmesini temin etmek amacıyla gazın Orta Asya ülkelerinden Avrupa’ya satışına ortam yaratılması için “Güney Gaz Koridoru” çalışmaları süratlendirilmelidir. Bu ise, “Güney Gaz Koridoru”nda kaynak sağlayan ve transit ülke olan Azerbaycan’ın Avrupa için önemi daha da artacak ve ” Güney Gaz Koridoru”nun önemli bölümü olan TANAP projesinin Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan devlet başkanlarının katılımıyla 17 Mart’ta Kars’ta temelinin atılması, yaratılacak Enerji Birliği’nin hedeflerine ulaşmasında belirgin önem taşır. Enerji ortaklığı meselelerinde AB ülkelerinin ortak karar almasının, onların alternatif kaynak ve transit ülkelerle görüşmelerinin daha süratli, net ve engelsiz olmasına ortam sağlayacağı hesap edilebilir.