Tüm sivil demokratik ülkelerde, her yılın başlangıcında geçen yılda yapılan işler hakkında analizler verilir. Azerbaycan’ın 2015 yılında elde ettiği başarıların analizi, bu açıdan güncellik arz etmektedir. Somut rakamlar ve yapılan uygulamalar, ülkenin gelişmesinin başarıyla sürdürüldüğünü göstermektedir. Sonuçlar hem dış, hem de iç politikaları kapsamaktadır. Yıl boyunca Azerbaycan yönetimi çeşitli konularda yeterince etkin adımlar attı. Ülkenin uluslararası alanda nüfuzu daha da güçlendi. Bazı saygın uluslararası etkinliklerin katılımcısı olan Azerbaycan, beğeni kazanan bazı yeni girişimlerde bulundu. Onun dünyanın enerji güvenliğinin temin edilmesindeki rolü özel olarak vurgulandı. Uluslararası projelerin aktif katılımcısı olan Azerbaycan, bağımsız konumu ile daha fazla saygı kazandı. Bunların yanında, Bakü iç politikada da ciddi başarılar elde etti. Ülkenin sosyo-ekonomik ve kültürel yükselişi devam etti. Gerçekleştirilen somut programlar, nüfusun yaşam düzeyi ve kalitesinin yükselmesine hizmet etti. Ülke, yeni yıla büyük umutlarla ayak bastı…
Karmaşık Küresel Durum ve Azerbaycan
2015 yılı, karmaşık ve çelişkilerle dolu bir süreç oldu. Beklenmedik gelişmelerin etkisi altında, dünya çapında çeşitli alanlarda önceden tahmin edilemeyen olaylar yaşandı. İstatistiklere göre, geçen yıl için verilen öngörülerde uzmanların hatası % 11 civarında teşkil etmiştir. Bu, genellikle, yüksek bir gösterge olarak kabul edilir. Burada büyük devletlerin çifte standartlar politikasının rolünü ayrıca vurgulamaya ihtiyaç vardır. Adalet ilkesinin ihlali, insanlığı çok sayıda cevapsız sorularla karşı karşıya koymaktadır. Özellikle ülkelerin etkin dış politika hattını belirlemelerinin karşısına hayli fazla sayıda yapay engel çıkarıldı.
Bu, hemen hemen tüm devletlere etkisi olan bir faktöre dönüştü. Özellikle bağımsızlığını yakın geçmişte elde etmiş ülkelerin böylesine kaotik bir manzarada yapıcı dış politika çizgisi seçmesi, oldukça zorlu bir aşamadır. Güney Kafkasya gibi jeopolitik, ekonomik ve askeri gelişmelere duyarlı olan bir coğrafyada, bu, daha da çok hissedildi. Azerbaycan’ın 2015 yılında geçtiği yola bu etkenler düzleminde bakıldığında, oldukça ilginç ve bize gurur veren bazı hususları görebiliriz.
Öncelikle, kısa da olsa, küresel çapta meydana gelen jeopolitik ve ekonomik-mali süreçlere dikkat yöneltelim. Geçen yılın başında da, dünyanın önde gelen analistleri karmaşık bir döneme ayak basıldığını vurguluyorlardı. Bu tahmin, kendini doğruladı. Çeşitli bölgelerde ihtilaflar derinleşti ve genişledi. Özellikle Ortadoğu’da silahlı çatışmalar şiddetlendi. Bu süreç, bölgede mezhep ayrımının daha da şiddetlenmesi fonunda özel bir içerik arz etmeye başladı. Öyle ki, Müslüman devletler arasında çelişkilerin keskinleşmesi tehlikesi meydana geldi.
Diğer yandan, büyük devletlerin Ortadoğu’ya askeri müdahalesi yeni bir seviyeye geldi. Böylece, bu bölgede istikrarı sağlamak şansı hayli aşağı düştü. 2015 yılının sonları, Ortadoğu’da jeopolitik-askeri durumun daha da ağırlaşması ile karakterize edildi. Bu durum, petrol fiyatlarının hızla düşmesinin fonunda meydana geldi. Göz önünde bulundursak ki, bu bölge devletleri dünya petrol satışında ciddi rol oynuyor, durumun küresel manzaraya büyük etkisini kabul etmiş oluruz.
Bunların yanında, Ortadoğu’dan dünyanın çeşitli ülkelerine olan mülteci akını da Suriye iç savaşının devamı nedeniyle hızlandı. Genel olarak Avrupa, bunu oldukça ağrılı bir süreç olarak kabul etti. “İhtiyar Kıta”, aslında bu meseleyi çözmeye gücü olmadığını göstermiştir. Aynı şekilde, Avrupa Birliği İslamofobi’ye de hemen teslim oldu. Bu da, dünya çapında jeopolitik dinamiğe olumsuz etki göstermektedir.
Dünyanın büyük ekonomik sistemlerinden olan Çin’de ekonomik kriz belirtilerinin kendini göstermesi de, 2015 yılının sorunlarından biri olarak değerlendirilmelidir. Çoğu ulusal para birimlerinin Amerikan dolarına oranda ucuzlamasında bu faktörün rol oynadığını uzmanlar ayrıca belirtiyorlar. Uzmanlar, 2016 yılının başlarında da finans sektöründe gözlenen olumsuz eğilimlerin kökünde bu hususun durduğunu vurguluyorlar.
Bunlar, 2015 yılında yaşanan bir takım küresel gelişmelerin doğurduğu karmaşık manzara hakkında tasavvurlar elde etmeye olanak sağlar. Her devlette olduğu gibi, Azerbaycan’da da gözlenen süreçleri bu noktaları dikkate almadan geniş şekilde analiz etmek mümkün değil. Onu belirtelim ki, yukarıda belirtilen karmaşıklıklar ve çelişkiler zemininde, Azerbaycan’ın 2015 yılında elde ettiği başarılar bizce yeterince olumludur. Çeşitli alanlardaki olgular da bunu onaylar.
Ülkenin Uluslararası Saygınlığı: Yükseliş Yılı
Dış politikadan başlayalım… Geçen yılda ülkenin dış politikasının en dolgun içeriğini Cumhurbaşkanı İlham Aliyev belirtti. Devlet Başkanı, Dünya Azerbaycanlılarının Dayanışma Günü ve yeni yıl dolayısıyla Azerbaycan halkına tebriğinde şöyle söyledi: “2015 yılında ülkemizin uluslararası nüfuzu daha da artmıştır. Benim dış gezilerim, yabancı devlet ve hükümet başkanlarının Azerbaycan’a gezileri bunu bir daha doğruluyor. 2015 yılında resmi seferlerde ve uluslararası etkinliklere katılmak üzere çeşitli ülkelerde oldum, 20 dış sefer hayata geçirdim ve bu yıl Azerbaycan’da 15 devlet ve hükümet başkanı resmi ve gayri resmi seferlerde olmuşlardır. Aynı zamanda, bizim yaptığımız dış politika dünya kamuoyu tarafından da takdir ediliyor, beğeniyle karşılanıyor” (bkz.: Azərbaycanın müstəqilliyi 2015-ci ildə daha da möhkəmləndi / “Azərbaycan” gazetesi, 7 Ocak 2016).
Bu, yeni kurulan bir devlet nazarında yeteri kadar dinamik bir tablodur. Devlet Başkanı, yoğun biçimde dış seferlerde oldu ve Azerbaycan için stratejik anlamda önemli anlaşmalar elde etti. Aynı zamanda, yabancı devletlerin başkanları da Azerbaycan’la ilişkilere büyük önem verdiler. Ülkemizin uluslararası etkinliklere aktif katılımıyla birlikte, önemli bazı uluslararası etkinlikleri teşkil etmesi de bunun açık göstergesidir. Onların sırasında birkaç olguyu vurgulamak mümkündür.
Öyle ki, 12 Şubat 2015 tarihinde -Bakü’de- Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in teşebbüsü ile Güney Gaz Koridoru’nun Danışma Konseyi’nin ilk toplantısı yapıldı. Bu, Avrupa’nın enerji güvenliğini sağlamak açısından önemli bir adım oldu. Çünkü burada söz konusu “Güney Gaz Koridoru” gibi dev bir projenin hayata geçirilmesi yönünde somut eylemdir. Bunun Azerbaycan’ın Devlet Başkanı tarafından ileri sürülmesinin ise, özel bir jeopolitik ve siyasi anlamı vardır. Ülke lideri kanıtladı ki, bölgesel işbirliği ile birlikte, Azerbaycan, Avrupa ile eşit ilişkilerin gelişimine çalışıyor. Bu, bir takım önyargılı çevrelere tutarlı cevap oldu.
21-22 Mayıs 2015 tarihinde Letonya’nın başkenti Riga şehrinde “Doğu Ortaklığı”nın 4. zirvesinde Azerbaycan için büyük önemi olan bir belge – tüm ortak ülkelerin toprak bütünlüğü, egemenliği ve bağımsızlığının desteklenmesine Avrupa Birliği’nin bağlılığını ifade eden Ortak Bildiri kabul edildi. Bu, Azerbaycan diplomasisinin başarılarından sayılabilir. Çünkü yıllardır bu meseleyi, imkan oldukça, özellikle Bakü kabartıyordu. Bununla beraber, Azerbaycan yönetimi defalarca Avrupa Birliği ile işbirliğinin daha somut ve anlaşılır içerik alması gerektiğini ileri sürmüştü. Bu doğrultuda Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in ifade ettiği stratejik ortaklık programını hatırlamak gerekir.
Tesadüfi değil ki, 21-22 Temmuz 2015 tarihinde Avrupa Birliği Konseyi Başkanı Donald Tusk’un Azerbaycan’a ziyareti sırasında bu hususlar ayrıca ele alındı. Brüksel, Bakü’nün ileri sürdüğü önerileri olumlu değerlendirdi. Donald Tusk, Azerbaycan’la ilişkilerin AB için önemini özellikle vurguladı. Karmaşık ve çelişkilerle dolu bir zamanda AB resmisinin bu itirafları adi hal değildir. Bu durum, Azerbaycan’ın tarihte ilk Avrupa Oyunları’nı geçirmesi fonunda özel içerik taşımaktadır.
Mesele şu ki, bu etkinliğe ev sahipliği yapmak cesaretini üstlenen Azerbaycan’a karşı, paradoksal ve çarpıcı da olsa, Avrupa’da bir karalama kampanyası düzenlendi. Ülkemize karşı çeşitli iftiralar ve yalanlar seslendirildi. Avrupalılar, sanki kendi tarihlerine karşı saygısızlık ediyorlardı. Bakü, bu hassas durumda da temkinlik ve adeta bir tür “doğu bilgeliği” sergiledi. O, tüm baskı veya şantajlara rağmen, yüksek düzeyde Avrupa Oyunları’nı başarıyla hayata geçirdi. On binlerce Avrupalı, Bakü’nün güzelliği, misafirperverliği ile birlikte, Azerbaycan devletinin kudretine ve Azerbaycan halkının yüksek haysiyet ve kültürüne tanık oldu.
Yeri gelmişken, bu olayı analistler Azerbaycan’ın “akıllı gücü”nün de gösterisi gibi değerlendirdiler. Gerçekten de, eski Sovyet Cumhuriyetleri arasında bunu yapan ikinci bir devlet yoktur. Bu, Güney Kafkasya’da, genellikle benzeri olmayan bir “akıllı strateji”nin göstergesidir. İlginç ve gurur verici ki, Azerbaycan, 2015 yılında, bağımsızlığının topu topu 24 yaşındayken, modern devletler için ciddi stratejik önemi olan “akıllı güç”e sahip olduğunu dünyaya gösterebildi. Bu durum, dış politikanın geçen yıldaki en büyük başarılarından biri olarak düşünülebilir.
Bütün bunlar, Devlet Başkanı’nın geçen yılda gerçekleştirdiği bağımsız dış politikanın somut tezahürlerinin sadece bir kısmıdır. Fakat onlar da, İlham Aliyev’in ifade ettiği aşağıdaki fikirlerinde tam haklı olduğunu teyit ediyor.
Bağımsız Siyasetin Anatomisi: Egemenliğin Temini
Sayın Cumhurbaşkanı, Dünya Azerbaycanlılarının Dayanışma Günü ve yeni yıl dolayısıyla Azerbaycan halkına tebriğinde şunu vurguladı: “…Bizim her konuda ilkesel tutumumuz vardır. Hiçbir dış güç bizim irademizi etkileyemez. Azerbaycan bağımsız politika yapıyor. Bu politika, Azerbaycan halkının çıkarlarını savunuyor” (bkz.: önceki kaynağa).
Bu fikirler, hem iç politika, hem de dış politikanın içeriği bağlamında oldukça büyük önem arz etmektedir. Geçen yılın çelişkilerle dolu olayları fonunda ise, onun stratejik anlamını idrak etmemek mümkün değildir. Çünkü Azerbaycan, hatta en zor zamanlarda bile, kendi devlet, milli ve kültürel çıkarları aspektinde faaliyet gösteriyorsa, o, artık yerleşik bağımsız bir devlettir! İşte bu gerçeğin dünyaya beyan edilmesi başlı başına önemli bir siyasi olaydır ve 2015 yılı başarıları sırasında özel yeri olan bir olgudur…
Bu gerçeğin arka fonunda, dış politika için ilkesel önem taşıyan bir özelliği de vurgulamak gerekir. Biz, Azerbaycan’ın Batı yönünde gerçekleştirdiği işbirliği hattına rağmen, bir takım çevrelerin kasıtlı davranışlarını kastediyoruz. Avrupa Parlamentosu, 10 Eylül 2015 tarihinde Azerbaycan ile ilgili asılsız suçlamaların yer aldığı bir karar kabul etti. Burada ülkede ifade özgürlüğünün güya sınırlandığı ve “siyasi tutuklular”ın olduğu iddia ediliyordu. Bunun ardından, geçen yılın Aralık ayında ABD’nin Helsinki Komisyonu Başkanı, Kongre üyesi Chris Smith Azerbaycan’a karşı yaptırımların uygulanmasını öngören belgeyi Kongre’ye sundu. Aynı zamanda, Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Torbörn Jagland da Azerbaycan’ın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni nasıl yerine getirmesi konusunda bir araştırmaya başlanacağı hakkında beyanat verdi. C. Smith ve T. Jagland’ın Ermeni yanlısı olduğu herkesçe bilinir. Üstelik, bu zatların Avrupa Konseyi’nde Ermenistan’ın saldırısı ile ilgili iki belgenin kabul edileceği hakkında haberlerin yayılmasından sonra etkinlik göstermesi çok sorular doğuruyor.
Tüm bu önyargılı adımlara karşı, Bakü, bilgeliğini ve demokratlığını koruyarak, yeterince temkinli tepkiler gösterdi. Bu bağlamda, Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in ifade ettiği görüşleri mutlaka vurgulamak gerekir. Devlet Başkanı şöyle söyledi: “…Bize karşı olan baskılar, tehditler bizim politikamızı zerre kadar etkilemez ve etkilemeyecek. Biz hiç kimseden ve hiçbir şeyden korkmuyoruz. Bizim temel görevimiz halka hizmet etmektir ve ülkemizin uluslararası nüfuzunu ayağa kaldırmaktır” (bkz.: önceki kaynağa).
Ülke lideri, bu politikanın 2016 yılında da devam edeceğini ayrıca kaydetti ve dedi ki, “…Bize karşı kampanya yapmak isteyenler bunu dikkate alsınlar. Onların çabaları boşunadır, bizim politikamızı etkilemez ve asla etkilemeyecektir” (bkz.: önceki kaynağa). Demek ki, söz konusu herhangi epizodik ve geçici atılmış bir adım değildir; Azerbaycan, önceden düşünülmüş, somut içeriği ve hedefleri olan bir dış siyaset yürütüyor. Tüm bunlar ise, nihai olarak ülkenin, devletin ve toplumun egemenliğini kararlılıkla savunmak anlamına geliyor. Tarihi başarıdır!
Yukarıda vurgulanan etkenler aspektinde bazı çevreleri çok rahatsız eden bir husus dikkati çekiyor. ABD Başkanı Barack Obama, Devlet Başkanı İlham Aliyev’e 3 Aralık 2015’te özel bir mektup göndererek, onu bu ilkbaharda Washington’da düzenlenecek 4. Nükleer Güvenlik Zirvesi’ne davet etti. Bu konuyu, Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı İdaresi Genel Sekreter Yardımcısı ve Dış İlişkiler Daire Başkanı Novruz Mammadov Twitter sayfasında söyledi. Mektupta vurgulanıyor ki, “Azerbaycan küresel nükleer güvenliği mimarisine kararlı destek vermektedir” (bkz.: Azərbaycan bölgədə sabitliyin və təhlükəsizliyin qorunmasında əsas mövqe sahibidir / “Azərbaycan” gazetesi, 8 Ocak 2016).
Bu bilgilere çok kıskançlıkla yaklaşan Ermeniler, çeşitli sahte argümanlarla davetin siyasi önemini azaltmaya çalışıyorlar. Fakat tamamen açıktır ki, Washington, Bakü ile ilişkilerine büyük önem veriyor. Bunun da temel sebebi, Azerbaycan yönetiminin -Rusya uydusu Ermenistan’ın aksine- bağımsız bir dış politika yürütmesidir. Ermenistan yönetimi hakkında ise bunu söylemek mümkün değil…
Kültür ve Ekonomi: Başarılı Programların Uygulanması ve Perspektifler
Aslında, 2015 yılında Azerbaycan’ın uluslararası nüfuzunun yükseldiğini teyit eden birkaç olay da meydana geldi. Onların arasında Türkiye’nin Antalya kentinde yapılan G-20’nin Liderler Zirvesi’ne Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in davet edilmesi özel bir yere sahiptir. Bu etkinlikte İlham Aliyev’e büyük saygı gösterilmiştir ve onun konuşması ilgiyle dinlenilmiştir. Azerbaycan lideri, küresel siyaset için büyük önem arz eden sorunlara değinmiş, aynı zamanda, bunların çözümüne Azerbaycan’ın verdiği katkıları vurgulamıştır. Bu sırada, ülkenin dünyanın enerji güvenliği için 2015 yılında attığı adımları da belirtmek gerekiyor.
Öyle ki, Bakü, TANAP ve TAP enerji projelerinin gerçekleşmesi için somut çalışmalar hayata geçirmektedir. Doğu ile Batı arasında önemli bir köprü olarak kabul edilen bu projelerin uygulanmasına başlanmıştır. İşte bu bağlılıkta, Azerbaycan’ın Yeni İpek Yolu projesinin gerçekleşmesinde oynadığı önemli rol 2015 yılında net ifadesini buldu. Bu, Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in Çin’e tarihi ziyareti sırasında belli oldu. Orada imzalanan belgeler, Bakü’nün bu dev süreçte ne gibi önemli bir rol oynadığını göstermektedir. Artık bu proje çerçevesinde yükler Azerbaycan ve Gürcistan’dan geçerek Avrupa’ya teslim ediliyor.
Bunlarla birlikte, ne yazık ki, 2015 yılında Dağlık Karabağ çatışmasının çözümünde ciddi bir ilerleme olmadı. Bu durumun oluşmasının esas suçlusu Erivan’ın yıkıcı tutum sergilemesidir. Ermeniler, mevcut durumu sürdürmeye çalışıyorlar. Ayrıca, AGİT Minsk Grubu eşbaşkanları da kararsız konumdadırlar. Kısacası, Ermenistan-Azerbaycan arasındaki Dağlık Karabağ çatışması, çifte standartlar siyasetinin esirine dönüşmüştür. Ancak Azerbaycan yönetimi, sorunun barışçıl çözümü yönünde çabalarını sürekli devam ettiriyor. Devlet Başkanı, bununla ilgili görüşler öner sürüyor, müzakerelerin yapıcı mecraya yönelmesi için etkinlik gösteriyor ama sonuç alamıyor. Aynı zamanda, ordunun savaş kabiliyeti de durmadan artıyor ve işgal altındaki topraklarımızın kurtarılması için ciddi adımlar atılıyor. Düşünüyoruz ki, 2016 yılında bu konuda Azerbaycan diplomasisi olumlu sonuçlar elde edebilecektir.
Dış politikayla birlikte, iç politikada da ciddi başarılar elde edildi. Ülkenin kültürel hayatında önemli olaylar meydana geldi. Azerbaycan, geçen sene 3. Kültürlerarası Diyalog Forumu’na ev sahipliği yaptı. Etkinliğe 100’den fazla ülkenin temsilcileri katıldı. Genel olarak, Bakü Uluslararası İnsani Forumu artık bir gelenek haline geldi. Ayrıca, Kasım 2015 tarihinde Bakü’de İslam Eğitim, Bilim ve Kültür Teşkilatı (İSESCO) Genel Konferansı’nın 12. oturumu yapıldı. Bu gibi etkinlikler, ülkenin dünya çapında nüfuzunun daha da yükseldiğini ve uygarlıklararası diyalogda önemli bir rol oynadığını göstermektedir.
Geçen yılda ülkede seri halde gerçekleştirilen reformlar sonucunda, sosyoekonomik alanda gelişme devam etti. 2015 yılının ilk 11 ayında, Azerbaycan’da ekonomik büyüme % 3,1 düzeyinde teşkil etti. Gayri safi yurtiçi hasıla üretimi 50 milyar dolar civarındadır. Burada petrol sektörü önemli rol oynamıştır. Bu alan geçen yıla kıyasla % 4 oranında yükseldi. Onun ekonomide ağırlığı % 70’e ulaştı. Genel olarak yıl boyunca petrol endüstrisinin hacmi % 7,7 oranında arttı.
Geçen yılda Azerbaycan ekonomisine 20 milyar ABD doları tutarında yatırım yapıldı. Onun 9 milyarını iç yatırım oluşturuyor. Bu süreçte 87 bin yeni iş yeri açıldı. 2015 yılında ülkenin gıda güvenliğini sağlamak yönünde de önemli adımlar atıldı. Tarım ürünleri üretiminin hacmi % 6,7 oranında arttı.
Ayrıca, Azerbaycan’ın rekabet yeteneği de arttı. Dünya Ekonomik Forumu tarafından düzenlenen küresel rekabet yeteneği indeksi klasmanında Azerbaycan 140 ülke arasında 40. sırada yer almaktadır. Uluslararası Para Fonu ise, cari yıl için Azerbaycan’ın ekonomik büyüme öngörüsünü % 4 oranına yükseltti.
2015 yılında vatandaşlara ünvanlı sosyal yardım programı kapsamındaki çalışmalar da sürdürüldü. Şu anda ülkede 114 bin aile veya 500 bine yakın insan ünvanlı sosial yardım alıyor. Bu yönde reformların genişletilmesi öngörülüyor. Genel olarak, Azerbaycan halkının refahının yükseltilmesi daima ülke yönetiminin dikkatindedir.
Tüm bunlar, geçen yılda Azerbaycan’ın iç politikasının büyük başarılar elde ettiğini göstermektedir. Dış politikayla iç politikanın uyumu da gözler önündedir. Onlar, birbirini tamamlıyorlar. Şüphe yok ki, bu eğilim 2016 yılında daha da güçlenecek ve ülkemiz Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in yönetimi ile yeni gelişme seviyesine yükselecektir.