AVRUPA’DA VE TÜRKİYE’DE PARTİ KAPATMA ÖRNEKLERİ VE DEMOKRATİKLEŞME AÇISINDAN KARŞILAŞTIRILMASI

upa-admin 14 Eylül 2016 2.354 Okunma 0
AVRUPA’DA VE TÜRKİYE’DE PARTİ KAPATMA ÖRNEKLERİ VE DEMOKRATİKLEŞME AÇISINDAN KARŞILAŞTIRILMASI

Demokratik olsa da, olmasa da, bir ülkedeki siyasal yaşamın en önemli unsuru siyasi partilerdir.Parti sözcüğünün kökenine baktığımızda, Latince “pars” kelimesidir ve “parça” anlamına gelmektedir. Fransızca’dan aynı şekliyle dilimize geçen “parti” kelimesi, Türkçe’ de ise “parça, bölüm” anlamındadır.2 Bugün bizim parti olarak adlandırdığımız kuruluşlara, Osmanlı döneminde “fırka” denirdi ve “fark, firak” gibi bölünme ve ayrılma ifade eden kelimelerle de aynı kökten gelmekteydi. Siyasi parti, siyasi fikirler düzleminde ayırt edici ve bu anlamda birleştirici bir özellik taşır. Geniş anlamda, parti, “belli bir yapıya sahip bir insan topluluğu” şeklinde tanımlanır.3 Siyasi partilerin bulunmamış olduğu toplumlarda, belirsiz bazı eğilimler, aralarında bağlantı kurulamayan kişisel fikir ve kanaat yığınları vardır. Siyasi partiler, bu ham fikir ve siyasal eğilimleri işleyerek, kesinlik ve açıklık kazanmasında, fikirlerin istikrara kavuşmasında önemli role sahiplerdir.4 Demokrasi, siyasi partiler olmadan yaşayamaz, fakat siyasal partiler yüzünden yok da edilebilir. Siyasi partilerin tüzel kişilikleri dört şekilde sona ermektedir: Kapanma, Başka Bir Parti ile Birleşme, Kendiliğinden Dağılmış Sayılma ve Kapatma. Bunlardan iki tanesi (Kapanma, Başka Bir Parti ile Birleşme), partinin kendi iradesiyle almış olduğu kararın sonucudur. Diğer iki şekil ise (Kendiliğinden Dağılmış Sayılma ve Kapatma), hukuk düzeninden kaynaklanmakta ve partinin kendi isteğinin dışında gerçekleşen bir durumdur.5

Öncelikle, siyasi partilere yasal yaklaşımın ve sınırlamaların ülkeden ülkeye değişiklik gösterdiğinin altını çizmek gerekiyor. Örneğin Arnavutluk, Finlandiya, İrlanda, İsviçre gibi bazı ülkelerin anayasalarında siyasi partilere özel bir atıf yapılmazken, diğer birçok Avrupa ülkesi siyasi partilerin kurulma ve yasaklanma şartlarını açıkça belirten yasalara sahiptir. Siyasal parti kapatma konusunda anlamlı örnekleri, Almanya ve İspanya’dan verebiliriz. Özellikle Nazi deneyimi, Anayasa’sında yalnızca “faşist partinin yeniden kurulamayacağını” (geçici 12. madde) hükme bağlayan İtalya’dan farklı olarak Almanya’yı yasaklama konusunda daha köktenci bir düzenleme yapmaya yöneltmiştir. Alman Anayasası’nın 21. maddesi ilk fıkrasında partilerin demokratik siyasal yaşam açısından önemini vurgulayıp maddi açıdan açıklıklarını sağlamayı amaçladıktan sonra, ikinci fıkrasında demokratik rejimi ve Federal Alman Cumhuriyeti’nin varlığını tehlikeye düşürmeye yönelen partilerin, Anayasa’ya aykırı olacağını ve bu aykırılığa Federal Anayasa Mahkemesi’nin karar vereceğini hükme bağlamıştır. Almanya’da bu açık yasağa dayanarak iki parti kapatılmıştır. Irkçı Sosyalist Devlet Partisi ve Alman Komünist Partisi hakkında 1951 yılında dava açılmıştır. Irkçı parti hiç duraksamadan 1952, Komünist Parti ise dört yıl sonra kapatılmıştır. Alman Anayasa Mahkemesi, bu davalarda, bir yorum ilkesi olarak “mücadeleci demokrasi” kavramına başvurmuştur. Buna göre; hiçbir demokratik siyasal düzen, demokrasiyi yıkmak için girişilen faaliyetlere izin vermez, ortadan kaldırılmaya yönelik somut bir tehlikenin varlığı, partinin kapatılması için yeterlidir. İşte bu kavram, 1950’lerden sonra siyasal partilerin kapatılması konusunda temel tartışma konularından biri haline gelmiştir. Bir parti, demokrasi için yaşamsal değerdedir; fakat gün gelip o rejimi yıkmaya kalkışırsa, yaşamına son vermek de yine demokrasinin soluk alabilmesinin bir gereğidir. Bu sebeple, hem korunup güvenceye alınmalı, hem de sınırlanmalıdır. Fakat kapatma konusu, Türkiye’de, örnek alınan düzenlerden farklı bir evrim geçirmiştir diyebiliriz.6 Yine 2002 yılında yürürlüğe giren İspanya Siyasi Partiler Yasası’na bakarsak, demokrasiye veya anayasal değerlere saygı duymayan siyasi partiler yasadışı kabul edilmektedir. Bu yasa çerçevesinde, şiddet yanlısı ayrılıkçı Bask Vatanı ve Özgürlüğü (Euskadi Ta Askatasuna – ETA) örgütü tarafından kontrol edilen terörist şebekeyle bağlantısı olduğu iddiasıyla, 2003 yılında Batasuna Partisi, ETA ile bağını reddetmesine ve ETA saldırılarını kınamasına rağmen kapatılmıştır. Vermiş olduğumuz birkaç Batı örneğinin hiçbirinde, partilerin kapatılması veya kapanmasına yol açılması demokrasiye tehdit olarak görülmemiş, aksine demokrasiyi tehdit eden partilerin ceza alması veya tamamen yasaklanması, Batı demokrasilerini korumak iddiasıyla gerçekleştirilmiştir. Fakat özellikle 1980 sonrasına bakarsak, Batı ülkelerinin genelinde bu örneklerin sayısal olarak azaldığını, bu tarz uygulamaları yasalarında da giderek daha sıkı şartlara bağlayarak zorlaştırdıklarını görmekteyiz. Venedik Komisyonu’nun Siyasi Partilerin Yasaklanması ve Benzer Önlemler Raporu da, diğer uyarıcı yaptırımlar sonuç vermez ise, siyasi partilerin kapatılmasının en son hamle olarak görülmesi gerektiğinin altını önemle çizmektedir.7

Türkiye’deki duruma bakacak olursak; parti kapatmaları ülkemizde 1980 sonrasında yaşanmış olan siyasi gelişmeler içerisinde gelenek haline gelmiştir. Türk siyasi hayatında kapatılmış olan ilk partiler hakkındaki kararları sulh ceza ve asliye hukuk mahkemeleri vermiştir. Çok partili döneme geçilmiş olan 1950 yılından sonra kurulan Millet Partisi, 26 Ocak 1954 tarihinde Ankara Sulh Ceza Mahkemesi’nce kapatılmıştır. 1960 ihtilalinden sonra da iktidardan uzaklaştırılmış olan Demokrat Parti, 20 Haziran 1960 tarihinde Ankara Asliye Hukuk Mahkemesi’nce kapatılmıştır. 1963 yılında Anayasa Mahkemesi’nin kurulmasıyla beraber parti kapatma davaları, verilmiş olan görev gereği bu mahkemede görülmeye başlanmıştır ve tüm partilerin kapatıldığı 12 Eylül 1980 tarihine kadar açılmış olan altı parti kapatma davasının tümünde Anayasa Mahkemesi kapatma yönünde karar vermiştir. Anayasa Mahkemesi, 12 Eylül 1980 müdahalesinden sonraki dönemde 1983 yılında yeniden partilerin kurulmasına izin verilmesinin ardından açılmış olan kapatma davalarında ise 18 partinin kapatılmasına karar vermiştir ve DYP’nin de aralarında bulunduğu 17 parti hakkındaki istemi de reddetmiştir. Yüksek Mahkeme, 45 yılda (1963-2008) 24 siyasi partiyi kapatmıştır. Tam da bu noktada dehşete kapılmak gerektiğini düşünüyorum. Çünkü Batı ile karşılaştırdığımızda, Türkiye’deki parti kapatma sayısının fazlalığı dikkat çekicidir.8 Avrupa’daki siyasi parti deneyimlerinin getirmiş olduğu yasaklamalar ve parti kapatma örneklerine baktığımızda, siyasi parti kapatma uygulamalarının yalnız Türkiye’ye özgü olmadığı, fakat siyasi partilere uygulanmış olan yaptırım ve yasakların ülkenin tarihsel tehdit algılamalarına göre biçimlenebileceğidir. Türkiye’deki asıl sıkıntı, parti kapatmaların bir gelenek haline dönüşmüş olmasıdır. Siyasi parti kapatmanın demokrasiyle bağdaşıp bağdaşmadığını değerlendirdiğimizde ise şunu söyleyebiliriz; siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır fakat bir siyasi partinin varlığına veyahut yokluğuna kurulma ve kapatılma örneklerine bakarak, bir ülke demokrasisini değerlendirmek uygun olmaz. Elbette Türkiye’deki parti kapatma sayısının Avrupa’dakinden sayısal olarak fazla olması dikkat çekicidir demokrasi açısından. Fakat demokratik düzenin dayanmış olduğu temel değerlere ve kurumlara karşı yıkıcı eylemlerde bulunmuş olan veya bulunmayı amaçlayan siyasi partiler, Avrupa ülkelerinin hepsinde farklı olabilmekte ve yaptırımlarla karşı karşıya kalmaktadırlar. Bu açıdan, önlemlerin en son basamağı olarak nitelenen siyasi partinin kapatılması uygulamaları, Türkiye ile karşılaştırdığımızda az olmakla beraber vardır. Bu açıdan, demokrasiyi siyasi parti kapatmaya indirgemek yanlış sonuçlar doğurabilir.

Tülin AVCU

 

KAYNAKÇA

KAPANİ, Münci, “Politika Bilimine Giriş”, 9. baskı, Bilgi Yayınevi, Ankara, 1997.

PERİNÇEK, Doğu “Anayasa ve Partiler Rejimi Türkiye’de Siyasi Partilerin İç Düzeni ve Yasaklanması”, 3. baskı, Kaynak Yayınları, İstanbul, 1985.

DUVERGER, Maurice, “Siyasi Partiler”, (Çev. Ergun Özbudun), 4. baskı, Bilgi Yayınevi, Ankara, 1993.

DUVERGER, Maurice, “Partiler ve Siyasi Rejimler”, (Çev. Ergun Özbudun), AÜHFD, C. 19, S. 1-4, 1962.

PERİNÇEK, Doğu, “Siyasal Partilerin Hukuki Rejimleri”, Siyasi Partiler ve Demokrasi Sempozyumu, TESAV, Ankara, 1995.

6 SEVİNÇ, Murat, “Devletin Siyasal Partilerle Sınavı: AKP’nin Kapatılması Davası”, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, ‘Kronik’ 63-2, 2008.

COŞKUN, A. Birce, “Türkiye’de Siyasi Parti Kapatma ve Avrupa Örnekleri: Parti Kapatmak Demokrasi Tehdidi mi?”, ‘MEMLEKET, Siyaset, Yönetim’, Cil3, Sayı 7, 2008/7.

8Erkek, Seyida, “Türkiye’de ve Avrupa’da Parti Kapatmaları”, Bilgi Raporu, Konya Ticaret Odası, Etüt Araştırma Servisi, 21.03.2008, Sayı: 2008/12/106.

COŞKUN, A. Birce, “Türkiye’de Siyasi Parti Kapatma ve Avrupa Örnekleri: Parti Kapatmak Demokrasi Tehdidi mi?”, ‘MEMLEKET, Siyaset, Yönetim’, Cil3, Sayı 7, 2008/7.

 

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.