“Kaos bir çukur değildir. Kaos bir merdivendir.” – Game Of Thrones, Bölüm: The Climb
“Siyaset şapkadır, devlet ise baş. Bu yüzden kafayı eskitmemek gerekir.” – Süleyman Demirel[1]
“Acımayla herkes kaybeder, çünkü herkes başkalarının
kederli halini görerek kederlenir. Bu kuşkusuz doğal
bir duygumuzdur, ama onu ahlaki bir buyruğa dönüştürmemek
gerekir; çünkü bu köleleştirici ahlak
herkesi güçsüz kılmaya eğilim gösterir. Başkalarına
gerçekten yardımcı olmak isteyen birinin onlara biraz
daha güç kazandırmaya, özerklik vermeye çalışması
onlara acıyıp durmasından daha iyi değil mi? Komşunun
yardımına kadınsı bir acımayla, tarafgirlik veya
hurafecilikle değil, yalnızca aklın kılavuzluğunda
koşmak da mümkündür.”
Spinoza Üzerine On Bir Ders – Gilles Deleuze[2]
“Bir köpeğin kafasına taç takarsan, tasma takman zor olur.”
Game of Thrones’un keskin zekâlı karakteri Tyrion Lannister
BİR GİRİŞ DENEMESİ: “4, 8, 15, 16, 23, 42’DEN KRAL’DA BENİM SULTAN’DA BENİME[3] GİDEN YOL: ALACAKARANLIK KUŞAĞI”
Lost[4], House Of Cards[5], Homeland[6], Black Mirror[7] gibi son on yıl içerisinde yayımlanmış olan birçok diziyle karşı karşıyayız. Her birinin kendi içerisinde bir kurgusu, bir ana fikri var. Benim bugüne kadar tekrar tekrar yeniden izlemiş olduğum tek dizi tabii ki Lost’tur. Pek tabii bunun belirli sebepleri var. Biraz “mucize”lere inanmak istemem, “bir adaya düşünce yanıma almam gereken üç şey ne olabilir” sorusunu irdelemem, ya da izleyenlerin hatırlayacağı üzere dizinin karakterlerinden birisi olan Hurley’e 150 milyonun üzerinde para kazandıran muhteşem rakamların birden bire hayatımıza girmesi “4, 8, 15, 16, 23, 42”.[8] Acaba o dönem diziyi izleyenlerden kaç tanesi bu rakamları kullanarak şans oyunlarına başvurmuştur doğrusu merak ediyorum. Bu rakamlar, dizide sadece karşımıza Hurley’in kuponu ile çıkmadı. Yine dizinin karakterlerinden birisi olan Fransız kadının gemisinde yazılı olan da bu sayılardı. Ya da 815 Oceanic Havayolları’na ait uçuş numarası da bu sayılardı. Ayrıca Kate’in banka soygunu sırasında baktığı kasa numarası ve Charlie’nin satmış olduğu fotokopi numarasının da model koduydu. Yani bu rakamlarda “gizem” dediğimiz kelimenin her bir saniyesini görebiliriz. İlginçtir ki, İrlanda’da sayısal loto çekilişinde “4, 8, 15, 16, 23, 24” numaralı bilete de büyük ikramiye vurmuştur. Son rakamı ters çevirip yazan talihliyi buradan yeniden kutlarım.
Aslında burada anlatmak istediğim nokta bu gizem, şüphe, olağanüstülük, evrenin değişmesi, canavarların adayı sarması gibi fantezi kurgu adını verebileceğim olayların seyirciyi ele alıyor olmasıdır. 20. yüzyıl içerisinde bu fantezi kurguyu fark edip bunu oldukça iyi pazarlayan Rod Serling’in de katkılarını atlamamak gerekmektedir. Onunla birlikte hayatımıza giren Alacakaranlık kuşağının izlerini Lost’tan başlayarak Game Of Thrones dizisine kadar getirmemiz mümkündür. Görsel olarak seyirciden gizlenen esrarengiz yaratıkların varlığı, kaybolan insanlar, tam dizinin son dakikalarına doğru seyirciyi tepe taklak eden durumlar, sürpriz sonlar, alternatif gerçekler hepsini bu dizilerde görmemiz mümkündür. [9]
Game Of Thrones da hem ana akım izleyicileri, hem de fantastik kurgu seven alt kültür izleyenlerini bir araya getirmeyi başarmış olan başarılı bir dizidir. HBO yapımı olan bu dizi, George Martin’in yazmış olduğu “A Song of Ice and Fire” (Buz ve Ateşin Şarkısı) adlı eser üzerine kurulmuştur.[10] Dizi, çok yüksek maliyetli olarak çekilmekte ve tam yedi farklı ülkede; İrlanda, Fas, Malta, Hırvatistan, ABD, İskoçya, İzlanda birçok farklı mekânı içerisine almaktadır.[11] “Savaş sahneleri[12], entrikalar, ikili ilişkilerin sıklıkla değişmesi de diziyi izleyenler üzerinde derinden etkilemektedir. Dizinin bu etkisi sayesinde, ilk bölümün yayımlanmasından sonra 10 milyar dolar gibi astronomik bir bütçeyle çekilmiş olduğu da ayrı bir gerçektir. Bu gerçeğin yanında, insanların 3. sezondan sonra sürekli olarak acaba kitaba mı başlasam, yoksa diziye mi devam etsem gibi kafa karışıklıklarına rağmen ciddi derecede dizinin fanatiklerinin ortaya çıkmış olması, geceleri alarmlarını kurarak sabahları erken kalkıp işe veya okula gitmeden önce diziyi izleyenler, dizinin artık kültür endüstrisi içerisinde de dolu dolu pazarlanmaya başlamış olması, kupalar, rozetler, çantalar, posterler[13] ve armaların varlığıyla dizi dünya tarihindeki yerini almıştır.[14]
Tabii bunu bizler Türk televizyon dizileriyle de yaşadık. Mesela Bihter Ziyagil makyajı, Hürrem tokası, daha eskilerde Sihirli Annem saatleri, Asmalı Konak fanlarının oluşturmuş oldukları Nevşehir (Kültür) turizmi gibi… Ama bu dizilerin değil de neden Game Of Thrones’un bu kadar çok tutulmuş olması tabii ki de dizideki “mükemmeliyetçilik” meselesine dairdir. Türk dizilerinde göremediğimiz ince detay ve süreklilik vurgusunu da buraya katmamız mümkündür. Dizi ekibi, herşeyi ince ince düşünüyor. Her bir oyuncunun 20’şer tane peruğu olduğunu düşünelim, her bir mekân için mimarların ayrı ayrı çalışmış olduğu da aşikâr bir durum. İşte tüm mesele de burada başlıyor; mekânlar sentetik değil, aksine gerçek maddelerden yapılarak bizlere veriliyor. Bu da dizinin etkileyiciliğini seyirciler üzerinde bir kere daha artırıyor.
Bu çalışmada Game Of Thrones dizisinde karşımıza çıkmış olan belirli kavramları belirli siyasal teoriler ışığında inceleyerek diziye dair bir felsefe argümanı ortaya koymaya çalışacağız. Nitekim Game Of Thrones dizisi, bilinenin aksine “iyi” ve “kötü” argümanlarının yanına “gri” rengini de ekleyen savaş ve barış, çatışma ve güç, kaos ve anarşi gibi fikirleri artık sadece salt olarak siyah ve beyaz renkler ile düşünmemiz gerektiğini bizlere aktaran bir dizidir. Dünya siyaseti içerisinde çekimser oy kullananların, belirsiz olanların, petrol ihraç ederken beyaz, meselenin içine tamamıyla bağımlılık girdiğinde siyah olanların, bağımlıyım ama konuşamam konuşursam ya suyumu ya başımı kesecekler diyenlerin de gri olduğunu daha net anlamamızı sağlayan bir dizidir. Her ne kadar dizi bizlere Orta Çağ Avrupa’sı içerisinde yaşanan bir dizi olayı aktarsa da, “Dün dündür bugün bugündür” fikrini doğrudan vererek aslında bireyler arasında yaşanan kişisel çatışmaların, modern bireylerin arzularının krallar, kraliçeler, fahişeler, paralı askerler, bilginler, köleler şövalyeler, barbarlar gibi geçmişe dönük siyasal angajmanın günümüzdeki tarihi bir fotoğrafıdır. Pek tabii, bunun içerisine teoriyi katmadan asla ilerleyemeyiz. Teori ya da felsefe ikisi de hem gerçek hayat, hem de dizideki kurgusal olaylarda birebir karşımıza çıkmaktadır. Antik Yunan medeniyeti içerisindeki büyücüler, warglar, wightlar, ejderhalar, aşk tanrıçalarını bunları atlamamız gerekmektedir. Ve tabii ki bu düzlemde karşımıza çıkan Machiavelli, Hobbes, Descartes, Spinoza, Kant, Sartre, Nietzsche ve pek tabi Foucault…
DEMİR TAHT YA DA MACHİAVELLİ’DE İKTİDARA GİDEN YOL
Daha önce “İnsan Doğası” adlı dosya konumuzda ele alarak incelemiş olduğum Machiavelli’nin eserleri olan, Prens[15], Söylevler[16], Savaş Sanatı[17], Adamotu[18], Floransa’da Komplolar ve Karşı Komplolar Tarihi[19] gibi çalışmalarda karşımıza çıkan insan doğasının değişmezliği fikri, mücadele kavramı, hile, kurnazlık, yurttaşlık bilinci, ele geçirilen ve fethedilen yerleri nasıl elde tutabiliriz fikri, iyi bir hükümdarın sahip olması gereken davranışlar, hükümdarın danışmanlarına ve yanındaki diğer ülkelere nasıl davranması gerektiği fikri; bunların her birini Game Of Thrones adlı dizide görmemiz mümkündür[20]
“Taht Oyunları” olarak çevirebileceğimiz dizi, epik fantastik bir dokuya sahiptir. Bu noktada dizide karşımıza çıkmış olan hanedanlıkların varlığı mevcuttur. Barethon Hanedanlığı, Stark Hanedanlığı Lanniser Hanedanlığı, Targaryen Hanesi, Tully Ailesi, Arryn Hanesi, Frey, Greyjoy, Bolton, Martell ve Mormont hanedanlıkları dizide yer alan ailelerdir. Dizinin konusu Westeros adı verilen kurgusal bir adada geçen olaylar zincirinden meydana gelmektedir. Ada içerisinde yedi krallık aralarında “Demir Taht” ele geçirebilmek için mücadele etmektedirler. Burada dizi içerisinde karşımıza çıkmış olan mücadele fikri önemlidir. Zira iktidarı ele geçirmek ve kendi egemenliğini devam ettirebilmek için kişilerin, devletlerin, ülkelerin halkların, ya da toplulukların sürekli olarak bir “savaş” halinde oluyor olması fikrini dizi içerisinde görebiliriz. O halde, Taht, burada iktidara giden yoldaki nihai hedeftir. Bu taht fikri, siyasal teorisyenler arasında karşımıza farklı şekillerde çıkabilmektedir. Örneğin, Machiavelli için Demir Taht’ı ele geçirme teorisi hükümdarın egemenliğini ve saygısını göstermesindeki temel oluşumdur. Machiavelli, Prens adlı eserinde bir hükümdarın “güç” ve “mücadele” olgularından bahsederken, işin içine iktidarın nasıl elde edileceği fikrini de koymuştur. O halde, bizler de Game of Thrones dizisinin felsefi düzleminde Machiavelli’de güç ve çatışma fikirlerine iktidarı elde etmek için zorunlu olarak ortaya çıkan çatışma teorisinin izlerini görebiliriz.[21] Nitekim Machiavelli, kendi dönemi Floransa’sında yaşamış olduğu dönemde Medici ailesinin tahtı elde tutmak için yaptıklarını[22] anlatırken, bizler 2000’li yıllar itibariyle bunu Game Of Thrones dizisinde yakından görebiliyoruz.
SOREL, ARENDT, KEANE’DA ŞİDDET YA DA GAME OF THRONES’DA ŞİDDET VE HAZ TEORİSİ
İkinci bir noktaysa, burada “şiddet” fikrinin bizleri zorunlu olarak düşündürmesidir. Nitekim hepimizin bildiği üzere Game Of Thrones’un birçok sahnesinde kanlı şiddet sahneleri mevcuttur. Şiddet kavramı, oldukça eski bir kavramdır. Çünkü toplumlar var oldukça şiddet de onlar ile birlikte var olmaya devam etmiştir.[23] Şiddetin en yaygın kabul edilen tanımı, “kişileri yaralamayı ya da mallara zarar vermeyi amaçlayan davranıştır”. John Keane’e göre, şiddeti tanımlamak zor bir iştir. John Keane’e göre, şiddetin kendine yönelik olarak belirttiği bir amacı vardır.[24] Buna göre, Keane açısından şiddeti, “rahatsız olması, alıkonması, kabaca ya da sertçe müdahaleye uğraması, dokunulmazlığının bozulması, onurunun kırılması, aşağılanması ya da kirletilmesi” olarak tanımlamak mümkündür. Keane’e göre şiddet, “bir grubun veya bireylerin başkalarının bedenlerine yönelttiği şok, çürük, çizik, şişme ya da baş ağrısından kırılmış kemiklere, kalp krizlerine, kol ve bacakların yitirilmesine, hatta ölüme dek uzanan bir dizi sonucun ortaya çıkmasına neden olabilecek nitelikteki, istenmeyen fiziksel müdahaleler olarak ele alınırsa” daha iyi anlaşılabilir.[25] Bu noktada şiddet tanımlarını genel olarak değerlendirdiğimizde ortak tanımları olarak şunlar karşımıza çıkmaktadır:
- Şiddet kişilerin canını yakmaktadır.
- Yaralamak, öldürmek ya da mala zarar vermek şeklinde çıkmaktadır.
- Bu noktada şiddet eyleminde aslında yasalara aykırı olarak güç kullanma eylemi vardır.
- Şiddet maddi ve manevi olarak vücut bütünlüğüne yönelik tehdit ya da tehlike durumudur. Hannah Arendt’e göre, şiddet, iktidar ve güç ilişkisi içerisinde değerlendirilmektedir.[26] George Sorel’e göre ise, şiddet, devrimcidir. Kitleleri harekete geçiren ve devlet sistemi alaşağı eden bir durumdur.[27]
Bu noktadan hareketle şiddetin türlerinin bir şemasını çizecek olursak:
- Fiziksel Şiddet
- Psikolojik Şiddet
- Yapısal Şiddet
- Cinsel Şiddet
- Ekonomik Şiddet
- Devrimci Şiddet
- Etnik ve Dini Şiddet
- Terörizm ve Soykırım
- Siyasal Şiddet karşımıza çıkmaktadır.[28]
Dizi içerisinde bizler de bu şiddet türlerinden özellikle cinsel şiddet ve fiziksel şiddet olgularını sıklıkla gözlemleyebiliyoruz. Gerçekçi bir feodalite fantezisi olan dizide, sosyo-kültürel ve tarihsel süreçler içinde yaşanan olaylarda şiddet sıklıkla temel argüman haline geliyor. Özellikle şiddetin yanına “iyilik- kötülük”, “riyakârlık- merhamet”, “gaddarlık ve sevgi”, “sadakat ve hainlik” gibi insan doğasına dair kavramlar da dizide mevcuttur. O halde, Machiavelli’de bulunan insan doğasının kötü olmasına dair teori ile beraber şiddetin insan doğası içerisinde yer alması fikri, HBO yapım ekibi tarafından da benimsenmiş gözükmektedir. Yoksa Yusuf Has Hacib ya da diğer İslam filozoflarında karşımıza çıkan insan doğasının iyi oluşu ya da genel[29] olarak klasik Marksist teorinin kabul ettiği insanın toplum tarafından kötüye sürüklenmesi fikri[30], nitekim bu dizi için geçerli değildir. Dizinin insan doğasına dair fikirleri net olarak Machiavelli’nin insan doğası fikirleriyle uyuşmaktadır.
SON OLARAK: MARKSİST TEORİ GAME OF THRONES YA DA PAUL MASON’A KARŞI SAM KRISS’İ SAVUNMAK
Hatırlanacağı üzere, “Game of Thrones’un (Taht Oyunları) tamamen materyalist bir okuması neye benzer?” gibi bir sorundan yola çıkan Sam Kriss[31], daha önce The Guardian gazetesinde Channel 4 haberlerinin ekonomi editörü Paul Mason tarafından yazılan makaleye cevap niteliğinde, Jacobin dergisinde bir yazı yayımlamıştı.[32] Burada Mason’un “Marksist teori ‘Taht Oyunları’nın’ sonunu tahmin edebilir mi?” başlıklı makalesi, herşeyden çok bu önemli noktayı kavramayı başaramadığı için, hem fanteziyi, hem de Marksizm’i yanlış anlamıştır. Başarısızlığının bir kısmı da boyundan büyük bir ihtirasa kapılmış olmasından kaynaklanır. Mason, kısa bir makalenin sınırları içinde, Taht Oyunları’nın gelecekteki olay örgüsünü tahmin etmeye çalışır; feodalizmin çöküşünü ve kapitalizmin yükselişini açıklamaya soyunur, kapitalist ekonomilerde yaşayanların Orta Çağ karanlıklarında geçen fantezi hikâyelerinden neden hoşlandıklarını açıklamaya çalışır.[33]
Mason’ın ana argümanı, Westeros’da Beş Kral’ın Savaşı sırasında yaşanan borç ve yıkım çilesinin, bize kendi tarihimizin “Geç Orta Çağ” kriziyle (aynı zamanda, şaşırtıcı bir biçimde, euro bölgesinde yaşanmakta olan güncel krizle) hayali bir benzerlik kurma olanağı vermesidir. Krallık, bir burjuva devrimi için yeteri kadar olgunlaşmıştır. Mason’ın söylediği biçimde söylemek gerekirse; “Westeros’un kapitalistlere ihtiyacı vardır”. Ama ileri fantezi, Tanrı’nın sınırlamalarından dolayı asla gerçekleşemez. Bu kurgulardaki toplumsal sistem çürüyebilir, fakat fiilen asla çökmez. Bunun yerine, fantezi feodalizm, kendi krizinin içinden Batı’daki Günbatımı Denizi’nin karşı yakasında yeni toprak ve kaynaklar bularak soluk soluğa selamete çıkar. Sam Criss ise, kendi makalesinde Mason’un bu düşüncelerinin Marksist teoriyle uzaktan yakından alakası olmadığı vurgusunu bizlere yapmaktadır. Zira Marx bugün Game Of Thrones’u izleseydi acaba sona doğru gelişen olayların seyrini Mason gibi mi aktarırdı? Bizlere göre de Sam Criss haklıdır. Zira Mason’un tanımlamakta olduğu şey feodal değil, ama kapitalist bir krizdir. Orta Çağ döneminin başlangıcında herhangi bir uluslararası finans sermaye kurumu yoktu, ama feodalizmin can çekiştiği dönemde varlardı. Dünya finans imparatorluğunun ortaya çıkması için gereken tohumları eken başka birşey meydana geldi.
Tarihsel materyalist bir analiz olduğunu iddia eden birşey için sınıf mücadelesinden herhangi bir biçimde bahsedilmemesi ilgi çekicidir. Feodalizmin gerçek krizinin, yozlaşmayla ve aristokratik sefahatle çok az ilgisi vardır ve aslında olup biten herşey emekçi yığınlar tarafından sürdürülen kolektif eylemle ilişkilidir. Ama nesir geleneğine göre bu gerilemenin sürekli ve yaygın olması gerekmektedir. Fantezi dünyasının ejderhalara ve cadılara sahip olmasına izin verilirken, gerçek ilerlemeye asla yer verilmez: “Westeros’un kapitalistlere ihtiyacı vardı”… Fakat fantezi kurmacasının ikincil dünyasında bunun gerçekleşmesi mümkün değildi. Gerileme sürecinin sonlanmasına asla izin verilemezdi; dram mantığının işleyebilmesi için gerileme sürecinin daimi olması gerekmekteydi. Mason’a göre, fantezi daima akıl dışıdır ve gerçek daima mantıklı ve akla uygundur. Bu iddia, en iyi olasılıkla müphemdir. Başlangıç olarak Mason’ın Taht Oyunları’ndaki güçlerin ve iktidarların güncel işbirliği üzerine yaptığı analizinin yanlışlığı kısa bir sürede hızla ortaya çıkmıştır.
Taht Oyunları’yla birlikte çok farklı bir şey cereyan etmektedir. Taht Oyunları, başlangıçta sadece tanıdık olmadığımız coğrafi bir yörede geçen tarihsel bir diziydi. Doğaüstü olana sürekli olarak imada bulunulurken, dizideki karakterlerin çoğu Aydınlanma’nın kuşkucu tutumunu koruyordu. Kral topraklarının kendi kendini kemiren mahzen mezarlarında ejderha iskeletleri bulunmaktaydı; ama bunlar yalnızca kemiktiler, herşeyi yalnızca bir güç oyununa indirgeyen gerileme sürecinin öncesinde yaşanmış bir zamanın kutsal emanetleriydiler. Marx ise, Komünist Manifesto’da burjuvazi kutsallığı boğar, nurları söndürür ve tüm mistik ilişkileri soğuk ve rasyonel mali hesaplara indirger. Manifesto’nun başlangıcında komünizm bir “hayalet” (ilk taslakta, “korkunç bir şakacı peri” ) olarak görünür. Jacques Derrida’nın geri dönmüş olan bu hayalet için yaptığı tanımlama meşhurdur; Komünizm sadece başarısız geç Orta Çağ devrimlerinin geri dönen ve döndükten hemen sonra burjuvazinin duygusuz rasyonelliğini silip süpüren mistik güçlerini mi temsil etmektedir? Bu fikir biraz daha karmaşıklaştırılır. Marx, kapitalistleri “büyüleriyle başvurduğu ölüler diyarının güçlerini artık denetleyemeyen büyücüyle” karşılaştırır…
Gülçin SAĞIR
KAYNAKÇA
- Filippo Del Lucchese, Machiavelli ve Spinoza’da Çatışma, Güç ve Çokluk, Çev. O. Güner, İstanbul: Otonom Yayıncılık, 2016.
- Game Of Thrones (Taht Oyunları), Tür: Epik, Fantezi Dram, Uyarlanan Eser: Buz ve Ateşin Şarkısı, Yazar: George R.R. Martin, 2011, Ülke: ABD, İlk Gösterim: 17 Nisan 2011
- George R. Martin, A Game Of Thrones, A Book One Of A Song of Ice and Fire.
- Georges Sorel, Şiddet Üzerine Düşünceler,Çev. Anahid Hazaryan, Ankara: Epos Yayınları, 3.Baskı, 2013.
- Gilles Deleuze, Spinoza Üzerine On Bir Ders, Çev. Ulus Baker, İstanbul: Kabalcı Yayınları, 2008.
- Gülçin Sağır, “15 Temmuz Darbe Girişimlerinin Kilit Kavramları”, Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Araştırmalar Merkezi, Yıl: 3 Ağustos 2016, s. 22. Ayrıntılı bilgi için bakınız; http://www.turksam.org/tr/makale-detay/1288-%EF%BF%BD15-temmuz-2016-darbe-girisiminin-kilit-kavramlari.
- Gülçin Sağır, “N. Machiavelli ve İnsan Doğası Üzerine”, Koza Düşünce, Ocak-Şubat 2017, Sayı: 16.
- Gülçin Sağır, “Liderlik Kültürü Ve İnsan Doğası Üzerine: Yusuf Has Hacib Ve Nıccolo Machiavelli Üzerinden Adnan Menderesi Okumak”, Sosyal Bilimler Araştırmalar Konferansı, Adana Çukurova Üniversitesi, 14.10.2016, Davetli Konuşmacılar, Bildiri Metni.
- Bahadır Türk, “Spinoza’nın Tractatus Politicus’unda Zorunluluk ve İnsan Doğası Tartışmasının Siyasal Anlamı”, Beytülhikme, Yıl: 2016.
- Hannah Arendt, Şiddet Üzerine, Çev. Bülent Peker, İstanbul: İletişim Yayınları, 2014.
- John Keane, Şiddet ve Demokrasi, Çev. Meral Üst, Ankara: İmge Kitabevi Yayınları, 2010.
- John Keane, Şiddetin Uzun Yüzyılı,Çev. B. Peker, İstanbul: Dost Yayınları, 1998.
- Machiavelli, Adamotu, Çev. Samim Sinanoğlu, İstanbul: Mitos Boyut Yayınları, 2009.
- Machiavelli, Floransa’da Komplolar ve Karşı Komplolar Tarihi, Çev. Berna Hasan, İstanbul: Özne Yayınları, 2002.
- Machiavelli, Hükümdar, Çev. Necdet Adabağ, İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2010.
- Machiavelli, Prens, Çev. Alev Tolga, İstanbul: Say Yayınları, Nisan 2010.
- Machiavelli, Savaş Sanatı, Çev. Alev Tolga, İstanbul: Say Yayınları, 2009.
- Machiavelli, T. Livius’un İlk On Kitabı Üzerine Söylevler, Çev. Alev Tolga, İstanbul: Say Yayınları, 2009.
- Oktay Ege Kozlak ve Ali Ercivan, “Lost Bitti Peki Yorumlar?”, Beyazperde, Tarih: 8 Haziran 2010, Salı, 00.00.
- Paul Mason, “Can Marxist theory predict the end of Game of Thrones?”, The Guardian, Yıl: 6 Nisan 2015, https://www.theguardian.com/tv-and-radio/2015/apr/06/marxist-theory-game-of-thrones-lannisters-bankers-sex-power-feudal-westeros-revolution.
- Sam Kriss, “Game of Thrones and the End of Marxist Theory”, Jacobin, https://www.jacobinmag.com/2015/04/game-of-thrones-season-five-marxism/.
- Süleyman Demirel’in Türk siyasetine damga vuran sözleri; http://www.hurriyet.com.tr/suleyman-demirel-in-turk-siyasetine-damga-vuran-sozleri-29305259, Erişim Tarihi: 23.12.2017.
- Ted R. Gurr ve Hugh D. Grahm, Violence in America, New York: Signet Books, 1960.
FİLMLER
- The Eagle
- Gladyatör
- Braveheart
- Kahpe Bizans Film Müziği, İmparator, Senaryo: Gani Müjde, Gösterim Tarihi: 20 Ocak 2000, Film Müziğinin Bestecileri: Cem Karaca ve Uğur Dikmen.
[1] Süleyman Demirel’in Türk siyasetine damga vuran sözleri için bakınız; http://www.hurriyet.com.tr/suleyman-demirel-in-turk-siyasetine-damga-vuran-sozleri-29305259, Erişim Tarihi: 23.12.2017.
[2] Gilles Deleuze, Spinoza Üzerine On Bir Ders, Çev. Ulus Baker, İstanbul: Kabalcı Yayınları, 2008, s. 110.
[3] Kahpe Bizans Film Müziği, İmparator, Senaryo: Gani Müjde, Gösterim Tarihi: 20 Ocak 2000, Film Müziğinin Bestecileri: Cem Karaca ve Uğur Dikmen.
[4] Lost dizisi, Amerikan drama televizyon dizisidir. Dizide Avusturalya’da Sydney’den Amerikan Birleşik Devletleri’nin Los Angeles eyaletine gitmekte olan 815 sefer sayılı Oceanic hava yollarının uçağının Güney Pasifik civarında bir adaya düşmesini konu edinmektedir. Dizideki en önemli ayrıntı her bir bölümünde dizideki karakterlerin birinin geçmişine dair anlatımların mevcut olmasıdır. Yayımlandığı ilk zamanlarda 16 milyona yakın izleyici toplamış olan bu dizide dünya çapında geniş yankı uyandırmıştır.
[5] Politik drama türündeki Amerikan dizisidir. Michael Dobbs’un romanından alınarak uyarlanmıştır.
[6] ABD’de yapımlı politik gerilim filmdir. İsrail TV Dizisi Hatufim’den esinlenerek Howard Gordon ve Alex Gansa tarafından gelişilmiştir. Gideon Raff tarafından yaratılmıştır.
[7] 4 Aralık 2011 yılında gösterilmeye başlanmış olan İngiliz televizyon dizisidir.
[8] Sayılar hakkındaki ilginç yorumları için Marsel Russo’nun Genetik Ayna Teorisi’ne dair okumalar yapılabilir.
[9] Oktay Ege Kozlak ve Ali Ercivan, “Lost Bitti Peki Yorumlar?”, Beyazperde, Tarih: 8 Haziran 2010, Salı, 00.00.
[10] George R. Martin, A Game Of Thrones, A Book One Of A Song of Ice and Fire.
[11] Alman Blogger Andrea David,Game Of Thrones dizisinin çekilmiş olduğu yerleri ziyaret etmiştir.
[12] Epik-Fantastik Tarzdaki Gelmiş Geçmiş En İyi Savaş Sahneleri dizide yer almaktadır. Bu noktada aklımıza benzer savaş sahneleriyle başka filmleri de düşündürmektedir. Örneğin; The Eagle adlı filmde Romalı askerlerin yerli halk ile olan savaşı son derece epik bir hal alıyor. Ya da Gladyatör filminde Maximus’un ordusunun başında savaştığı ve hepimizi gaza getiren bir sahne bulunmaktadır. Braveheart filmindeki cesur yürekli insanların verdiği mücadeleyi de unutmamız gerekmektedir.
[13] İlüstratör Miguel Lokia (lokiable) özgün bir fikirle popüler kültüre ait karakterler için birer poster hazırladı. Ama bu posterleri sıradan değil Game of Thrones’daki ailelere ait sancak gibi tasarladı.
[14] Rus sanatçı Lera Kiryakova, Game of Thrones karakterlerini karikatürlere dönüştürmektedir.
[15] N. Machiavelli, Prens, Çev. Alev Tolga, İstanbul: Say Yayınları, Nisan 2010.
[16] N. Machiavelli, T. Livius’un İlk On Kitabı Üzerine Söylevler, Çev. Alev Tolga, İstanbul: Say Yayınları, 2009.
[17] N. Machiavelli, Savaş Sanatı, Çev. Alev Tolga, İstanbul: Say Yayınları, 2009.
[18] N. Machiavelli, Adamotu, Çev. Samim Sinanoğlu, İstanbul: Mitos Boyut Yayınları, 2009.
[19] N. Machiavelli, Floransa’da Komplolar ve Karşı Komplolar Tarihi, Çev. Berna Hasan, İstanbul: Özne Yayınları, 2002.
[20] Bu konu hakkında daha fazla bilgi almak için: Gülçin Sağır, “N. Machiavelli ve İnsan Doğası Üzerine”, Koza Düşünce, Ocak-Şubat 2017, Sayı: 16
[21] Filippo Del Lucchese, Machiavelli ve Spinoza’da Çatışma, Güç ve Çokluk, Çev. O. Güner, İstanbul: Otonom Yayıncılık, 2016, s. 45.
[22] N. Machiavelli, Hükümdar, Çev. Necdet Adabağ, İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2010, s. xvii.
[23] Ted R. Gurr ve Hugh D. Grahm, Violence in America, New York: Signet Books, 1960, s. XVII.
[24] John Keane, Şiddet ve Demokrasi, Çev. Meral Üst, Ankara: İmge Kitabevi Yayınları, 2010, s. 25.
[25] John Keane, Şiddetin Uzun Yüzyılı, Çev. B. Peker, İstanbul: Dost Yayınları, 1998, s. 68.
[26] Hannah Arendt, Şiddet Üzerine, Çev. Bülent Peker, İstanbul: İletişim Yayınları, 2014, s. 10.
[27] Georges Sorel, Şiddet Üzerine Düşünceler, Çev. Anahid Hazaryan, Ankara: Epos Yayınları, 3. Baskı, 2013, s. 105.
[28] Gülçin Sağır, “15 Temmuz Darbe Girişimlerinin Kilit Kavramları”, Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Araştırmalar Merkezi, Yıl: 3 Ağustos 2016, s. 22. Ayrıntılı bilgi için Bkz. http://www.turksam.org/tr/makale-detay/1288-%EF%BF%BD15-temmuz-2016-darbe-girisiminin-kilit-kavramlari.
[29] Gülçin Sağır, “Liderlik Kültürü Ve İnsan Doğası Üzerine: Yusuf Has Hacib Ve Nıccolo Machiavelli Üzerinden Adnan Menderesi Okumak”, Sosyal Bilimler Araştırmalar Konferansı, Adana Çukurova Üniversitesi, 14.10.2016, Davetli Konuşmacılar, Bildiri Metni, s. 9.
[30] H. Bahadır Türk, “Spinoza’nın Tractatus Politicus’unda Zorunluluk ve İnsan Doğası Tartışmasının Siyasal Anlamı”, Beytülhikme, Yıl: 2016, s. 43.
[31] Sam Kriss, “Game of Thrones and the End of Marxist Theory”, Jacobin,
https://www.jacobinmag.com/2015/04/game-of-thrones-season-five-marxism/.
[32] Paul Mason, “Can Marxist theory predict the end of Game of Thrones?”, The Guardian, Yıl: 6 Nisan 2015, Bkz. https://www.theguardian.com/tv-and-radio/2015/apr/06/marxist-theory-game-of-thrones-lannisters-bankers-sex-power-feudal-westeros-revolution.
[33] Sam Kriss, op.cit., s. 2.