CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’IN BM 79. GENEL KURULU KONUŞMASI: “DÜNYA 5’TEN BÜYÜKTÜR” VE “DAHA ADİL BİR DÜNYA MÜMKÜNDÜR”

upa-admin 07 Ekim 2024 465 Okunma 0
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’IN BM 79. GENEL KURULU KONUŞMASI: “DÜNYA 5’TEN BÜYÜKTÜR” VE “DAHA ADİL BİR DÜNYA MÜMKÜNDÜR”

Giriş

Geçtiğimiz günlerde düzenlenen Birleşmiş Milletler 79. Genel Kurulu’nda, Türkiye’yi temsil eden Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, burada tarihi bir konuşma gerçekleştirmiştir. Cumhurbaşkanı’nın insani değerler temelinde ve içten bir dil çerçevesindeki diplomatik, tarihsel, kültürel, siyasal ve sosyolojik kodları bünyesinde taşıyan nitelikli hitabı, yalnızca salondaki devlet temsilcilerince değil, aynı zamanda dünyada barış ve huzuru savunan tüm toplum kesimlerince çok beğenilmiştir. Birleşmiş Milletler Genel Kurul salonundaki konuşması, ülke temsilcileri tarafından sıklıkla alkışlarla kesilen Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, dramatik insani ve dış politik konulara deyim yerindeyse barışçıl parantez açarak sağduyulu bir neşter vurmuştur.

Bu makalede, Türkiye Cumhuriyeti ve 15.000 yıldır tarihi yolculuğu bulunan Türk Milleti’nin her daim insan haklarından yana tavır alan barışçıl duruşunu tüm dünyaya aktaran Erdoğan’ın bu tarihi konuşması, siz değerli Uluslararası Politika Akademisi (UPA) takipçileri için özetlenecektir.

Erdoğan: “Uluslararası Toplum Gazze Konusunda Artık Harekete Geçmeli”

Tarihi konuşmasına Birleşmiş Milletler 79. Genel Kurulu’nu selamlayarak başlayan Erdoğan, konuşmasının büyük bir bölümünü son aylarda son derece acı olaylar yaşanan Gazze’de ve Batı Şeria’ya, yani Filistin’de insanlık adına utanç verici biçimde zulüm ve eziyet gören Filistin halkına ayırdı. “Uzun mücadeleler sonucunda dost ve kardeş Filistin’in temsilcisini üye ülkeler arasında hak ettiği konumda görmekten mutlu olduklarını” kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Atılan bu tarihi adımın BM üyeliğine giden süreçte son dönemeç olmasını diliyorum” ifadesini kullandı.

Buradaki dostlarımızın çoğunun ekranlarda seyrettiği krizleri biz anbean yaşıyor ve yönetmeye çalışıyoruz” diyen Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Dolayısıyla bugün sizlere gerilimlerin uzağında değil, tam kalbinde yer alan bir ülkenin lideri olarak sesleniyorum. Birileri rahatsız olsa da birileri şahsımızı yine hedef alacak olsa da bugün burada, insanlığın ortak kürsüsünde, insanlık adına bazı gerçekleri açık açık konuşmak ve dünyaya aktarmak arzusundayım.” diyerek Genel Kurul’daki sözlerine başladı.[1]

Erdoğan: “Birleşmiş Milletler Misyonunu İfa Etmekte Yetersiz Kalıyor”

Birleşmiş Milletler’in İkinci Dünya Savaşı’nın yaşanmasından sonraki süreçte dünya genelinde barışı sağlamak amacıyla kurulduğunun” altını çizen Erdoğan, “Her ne kadar BM’nin kuruluşu ile küresel istikrara, huzura ve adalete dair beklentilerin yeniden yeşerdiğini, barış umutlarının yeniden filizlendiğini düşünsek de görüyoruz ki misyonunu ifa etmekte yetersiz kalıyor.” dedi.

Erdoğan: “Dünya 5’ten Büyüktür…”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “uluslararası barış ve güvenliğin imtiyazlı şekilde konumlanan 5 ülkenin keyfine ve iradesine bırakılmayacak kadar önemli olduğuna şahitlik ediyoruz” dedi. Bu konuyu Filistinliler bağlamında dünya barışının temsil edilmesi açısından değerlendiren Erdoğan, Birleşmiş Milletler kürsüsünden deyim yerindeyse bütün dünyaya barış dersi verdi.

Birleşmiş Milletler kuruluşunun yetersizliği konusuna değinerek çarpıcı bazı örnekler veren Erdoğan; “Bunun en dramatik örneğinin Gazze’de 353 gündür süren katliam olduğunu” aktardı. Erdoğan, “7 Ekim 2023 tarihinden beri aralıksız devam eden İsrail saldırılarında çoğu kadın ve çocuk olmak üzere; 41 bini aşkın Filistinlinin hayattan koparıldığını” üzülerek ifade etti. “Bölgede çoğunluğu yine çocuk 10 binden fazla kayıp Gazzeli olduğunu” ileten Erdoğan; “ayrıca 100 binden fazla insanın bu çatışmalar sonucunda bölgede sakat kaldığını” belirtti.

Bölgede görevlerini yapmaya çalışan basın mensuplarının, sağlıkçıların ve insanlara yardım etmeye çalışan sivil yardım görevlilerinin de öldürüldüğüne” dikkat çeken Erdoğan; “Cami hastane okul ayırt etmeksizin bombalamalar yapıldığını ve bu kurumların iş göremez hale getirildiklerini” ifade etti. “Gazze halkının açlık ve susuzluk tehdidi ile de boğuştuğunu” dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan; “Birleşmiş Milletler Şartı’nı parçalayarak, bir de utanmadan tüm dünyaya, vicdan sahibi bütün insanlara, buradan, bu kürsüden meydan okudular.” dedi. Erdoğan, “Gazze’de sadece çocukların, kadınların, masum sivillerin değil aynı zamanda Birleşmiş Milletler sisteminin, hakikatin, gerçeğin, Batı’nın savunduğunu iddia ettiği temel değerlerin, insanlığın daha adil bir dünyada yaşama umutlarının öldüğünü” sözlerine ekledi.

Cumhurbaşkanımız Erdoğan, konuşmasının devamını işte şu çarpıcı barışçıl sözlerle sürdürdü; “Ey insan hakları örgütleri, Gazze’dekiler, Batı Şeria’dakiler insan değil mi? Filistin’deki çocukların okuma, yaşama, sokakta oynama hakkı yok mu? Ey uluslararası basın kuruluşları, İsrail’in canlı yayında katlettiği, ofislerini bastığı gazeteciler, sizin meslektaşınız değil mi? Ey Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Gazze soykırımının önüne geçmek, bu zulme, bu barbarlığa ‘dur’ demek için daha neyi bekliyorsunuz? Filistin halkıyla birlikte kendi vatandaşlarının canını tehlikeye atan, siyasi ikbali için tüm bölgeyi savaşa sürükleyen katliam şebekesini durdurmak için daha neyi bekliyorsunuz? Ey İsrail’e kayıtsız şartsız destek verenler, bu katliamı seyretmenin, bu vahşete ortak olmanın utancını daha ne kadar taşıyacaksınız?” diye sorarak tüm insanlığı bu konuda duyarlı ve adaletli olmaya davet etti.

Genel Kurul konuşmasında Filistin’de yaşanan acı olayların çok büyük bir ahlaki çöküşün göstergesi olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şu ifadelere de yer verdi: “Bütün dünya halklarının, ülke liderlerinin, uluslararası kuruluşların bu acı tablo üzerinde düşünmesi gerektiğine inanıyorum. Burada bir gerçeği de açık ve net söylemek istiyorum. İsrail yönetimi, temel insan haklarını hiçe sayarak, bir millete, bir halka karşı etnik temizlik, apaçık bir soykırım uygulamakta, topraklarını adım adım işgal etmektedir. Özgürlüğü, bağımsızlığı, en temel hakları gasp edilen Filistinliler ise son derece haklı bir biçimde, bu işgale, bu etnik temizlik faaliyetlerine karşı meşru direniş haklarını kullanmaktadır. Filistin halkının topraklarını işgal edenlere karşı sergilediği haklı direniş, gayri meşru gösterilemeyecek kadar asildir, onurludur ve tamamen de kahramancadır.” dedi.

Uluslararası toplumun olanları görmezden geldiğini” ve “İsrail Hükümeti’nin barış çabalarını yokuşa sürdüğünü” belirten Erdoğan; İsrail temsilcilerinin başlarını o salonda da yere eğdirdi. “İsrail’e destek veren sözde gelişmiş ülkelerin ise ‘tavşana kaç, tazıya tut’ mantığıyla insanlık dışı bir yaklaşım çerçevesinde hareket ettiklerini” belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan; “ön planda ateşkes için uğraşanlar, arka planda İsrail’e silah ve mühimmat desteği sağlıyor” diyerek “bu durumun samimiyetsizliğin ve tutarsızlığın açık göstergesi olduğunu” dile getirdi.

Uluslararası toplumun bu insanlık dışı olaylara yönelik savunma mekanizması geliştirmesinin gerekli olduğunu belirten Cumhurbaşkanı; “2735 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararının uygulanmadığı bir ortamda, İsrail’e yönelik zorlayıcı tedbirler gündeme alınmalıdır. İsrail’in tutumu bir kez daha göstermiştir ki, uluslararası toplumun Filistinli sivillere yönelik bir koruma mekanizması geliştirmesi zaruridir. Bundan 70 sene önce nasıl Hitler, insanlığın ittifakıyla durdurulmuşsa, Netanyahu ve cinayet şebekesi de insanlığın ittifakıyla durdurulmalıdır. Genel Kurul’un, 1950 tarihli ‘Barış İçin Birlik Kararında’ mevcut olduğu gibi kuvvet kullanma tavsiyesinde bulunma yetkisinin, bu süreçte mutlaka değerlendirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Acil ve kalıcı ateşkes sağlanmalı, rehine-mahkûm takası gerçekleştirilmeli, insani yardımlar engelsiz, kesintisiz olarak Gazze’ye ulaştırılmalıdır.” dedi. Dolayısıyla, Sayın Erdoğan; İsrail Devleti’nin Hamas’ın bütün ateşkes çağrılarına kulak tıkadığını ve bunları görmezden geldiğini ifade ederek, katliamlara ve bu olaylara uluslararası bir insani birlik sağlanarak müdahale edilmesi gerekliliğinin altını çizdi.

Erdoğan ayrıca, “Bölge insanına insani yardımlar gönderilmesi konusunda Türkiye olarak, dünyaya örnek teşkil ettiklerini ve her zaman Filistinlilerin arkasında durduklarını” kaydetti. 60.000 tonu aşan yardım yaptıklarını ileten Erdoğan yardımların devam edeceğini de bildirdi.

Erdoğan: “Lübnan’ın Yanındayız”

Konuşmasının devamında İsrail Devleti’nin hunharca saldırılar gerçekleştirdiği Lübnan’ın yanında olduklarını kaydeden Erdoğan, ayrıca “İsrail’in işlediği suçlara karşı, Güney Afrika Cumhuriyeti’nin Uluslararası Adalet Divanı’nda açtığı davayı ülke olarak desteklerini” iletti.

Erdoğan: “Hukuk Mücadelemiz Sürecek”

Türk bir insan hakları savunucusu olarak bölgede barışçıl bir protesto sırasında şehadete erişen barış şehidi Ayşenur Ezgi Eygi’nin kanının yerde kalmaması için her türlü hukuki mücadeleyi veriyoruz, vereceğiz diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan; Gazze’de ateşkes acil ihtiyaç olsa da asıl sorun Filistin topraklarının İsrail tarafından işgal edilmesidir. 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan, bağımsız, egemen ve coğrafi bütünlüğü haiz bir Filistin Devleti’nin vücut bulması artık daha fazla ertelenemez. İlk kıblemiz Mescid-i Aksa’ya ve Haremi Şerif’e yönelik artan saldırıları da yakından takip ettiğimizin bilinmesini isterim. Tüm bunları söylerken, Tayyip Erdoğan olarak, bu kürsüde hamasetin diliyle konuşmuyorum. Burada tarihimden, ecdadımın vicdanlı, adaletli duruşundan aldığım cesaretle konuşuyorum. Çünkü biz tarih boyunca daima mazlumun yanında, zalimin ve zulmün karşısında olmuş bir milletiz. Bundan 500 yıl önce engizisyondan kaçan Musevilere de, Hitlerin toplama kamplarından kaçan Yahudilere de kucak açtık. Bizim, ülke ve millet olarak, açık söylüyorum, İsrail halkına yönelik herhangi bir düşmanlığımız yoktur. Müslümanların sırf inançlarından dolayı hedef alınmasına nasıl karşıysak, antisemitizme de aynı şekilde karşıyız. Sorunumuz İsrail hükümetinin katliam politikalarıyladır. Sorunumuz, tıpkı 5 asır önce olduğu gibi yine zalimle ve zulümledir. Şunu herkes bilsin ki, biz hakkı haykırmaktan çekinmeyiz. Birileri rahatsız olsa da doğruları söylemekten korkmayız. İnşallah sonuna kadar haklının yanında durmaya, doğru bildiklerimizi acı da olsa söylemeye devam edeceğiz.” ifadelerini de kullandı.

Erdoğan: “Montrö Boğazlar Sözleşmesi Kırmızı Çizgimizdir”

İnanç, ülke, dil, din ayrımı yapmaksızın Filistin Halkı ile dayanışma içerisinde bulunan, hemen her tarafta sokakları doldurup Gazze’deki katliam karşısında seslerini yükselten bütün yürekli insanlara özellikle üniversiteli gençlere teşekkürlerini ileten Cumhurbaşkanı Erdoğan; “İhtilafın 14’üncü yılında Suriye de maalesef istikrardan hala uzaktır. Terör ve bölücü örgütlerin pençesindeki ülkede ekonomik ve insani durum vahametini koruyor. 2254 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararı temelinde siyasi sürecin ilerletilmesini ve milli uzlaşının sağlanmasını temenni ediyoruz. Gerçekçi bir diyalogdan yana olan tutumumuzu samimiyetle sürdürme kararlılığındayız. Komşumuz Irak, terörle mücadelesini sürdürürken kalkınma, yeniden imar ve bölgesiyle yeniden bütünleşme yolunda kararlı adımlar atıyor. Uluslararası toplum Irak’ın bu gayretlerine destek vermelidir. Kalkınma Yolu Projesi gibi tüm bölgeye fayda sağlayacak girişimlerin hayata geçirilmesi bu bağlamda çok ama çok önemlidir. Tüm bu çabaların başarısı, PKK başta olmak üzere Irak’taki terör tehdidinin bertaraf edilmesine bağlıdır. Bir diğer komşumuz İran’la Kapsamlı Ortak Eylem Planı’nı canlandırma yolunda adımlar atılmasının, bölgede güven ve istikrar ortamının tesisine katkı sağlayacağına inanıyoruz. Ukrayna’daki savaş üçüncü yılını bitirirken, adil ve kalıcı bir barışın tesisinden halen uzaktayız. Silahlanma yarışı hızlandıkça diplomasinin alanı giderek daralıyor. Savaşın, Ukrayna’nın toprak bütünlüğü ve egemenliği temelinde, diplomasi ve diyalogla sona erdirilmesine yönelik çabalara olan desteğimizi daha da artıracağız. Yine bu süreçte Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni titizlikle uygulamaya devam edeceğiz.” ifadelerini kullanarak Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin Türkiye’nin kırmızı çizgisi olduğunu dile getirdi.

Erdoğan: “Azerbaycan-Ermenistan Barış Sürecini Destekliyoruz”

Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki barış sürecinin Türkiye Cumhuriyeti olarak destekçisi olduklarını sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan; “çalışmaların en kısa sürede müjdeli haberlerle normalleşme yönüne doğru evirilmesini temenni ediyoruz”  ifadelerini kullanarak da barışın yanında olduklarını tüm dünyaya aktardı. Bu bağlamda bu normalleşme adımlarının Türkiye-Ermenistan arasındaki normalleşmeye de, olumlu bir biçimde yansıyacağını belirtti.

Erdoğan: “Ayrılmaz Parçamız Balkanlar’ın Refah ve Huzuru Türkiye İçin Önemli”

Balkanlar’da tüm aktörlerle yakın diyalog ve iş birliği içinde olduklarını vurgulayan Erdoğan; “Bosna Hersek’in egemenliği, siyasi birliği ve toprak bütünlüğünün önemini Barışı Uygulama Konseyi Yönlendirme Kurulu üyesi olarak her platformda vurguluyor, Eufor-Althea Harekâtı’na olan katkımıza devam ediyoruz. Geçen yıl üstlendiğimiz Key-For Komutanlığını başarılı bir şekilde sürdürüyor, Belgrad-Priştine diyalog sürecini destekliyoruz. Ege Denizi ve Doğu Akdeniz’i, ilgili tüm tarafların meşru menfaatlerine saygı duyulan bir istikrar ve refah bölgesi olarak görmek istiyoruz. Deniz yetki alanlarının uluslararası hukuka göre sınırlandırılması, seyrüsefer serbestîsi ve emniyeti ile deniz ticareti konuları başta olmak üzere işbirliğinin geliştirilmesi tüm bölgenin müşterek menfaatinedir.” ifadelerini de kullandı.

Erdoğan: “Komşularımızla Yapıcı İşbirliklerine Hazırız”

Tecrübeli devlet adamı Cumhurbaşkanı Erdoğan; Türkiye olarak komşu ülkelerle enerji ve çevre başta olmak üzere, her konuda yapıcı işbirliklerine hazır oldukları mesajını verirken, komşu ülkelerden de aynı yaklaşımı ve hassasiyeti Türkiye olarak bekledikleri çağrısını yaptı.

Erdoğan: “Doğu Akdeniz’de Anahtar Ülke Türkiye’dir”

BM 79. Genel Kurulu’ndaki konuşmasına Kıbrıs’a, Kıbrıs Türklerine ve Türkiye’nin anahtar ülke rolüne geniş bir parantez açarak devam eden Erdoğan; Doğu Akdeniz’de en uzun kıyı şeridine sahip ülke olarak Türkiye’nin yadsınamaz bir anahtar rolünün bulunduğunu hatırlattı. Kıbrıs Adası’nın kuzeyi ve batısında ilan edilmiş kıta sahanlığında Türkiye Cumhuriyeti’nin, Ada’nın tümünün etrafında ise, Kıbrıs Türklerinin hakları olduğunu Genel Kurulda ifade etti.

Erdoğan: “Kıbrıs Adası’nda iki ayrı Devlet ve Halk vardır”

Kıbrıs Barış Harekâtı’nın üzerinden 50, Rumların ortaklık devletini gasbetmesi sonucunda Kıbrıs meselesinin ortaya çıkmasının üzerinden ise 61 yıl geçtiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “O günden bugüne kadar Ada’da barış ve sükûnet hâkim oldu. Kıbrıs meselesine adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüm getirilmesi için samimi irade ortaya koyan taraf, daima Kıbrıs Türkleri ve Türkiye’ydi. Federasyon modeli artık geçerliliğini tamamen yitirmiştir. Ada’da iki ayrı devlet ve iki ayrı halk vardır. Kıbrıs Türklerinin müktesep hakları olan egemen eşitlik ve eşit uluslararası statüleri yeniden tescil edilmeli, tecrit artık son bulmalıdır. Bugün uluslararası toplumu bir kez daha Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanımaya, diplomatik, siyasi ve ekonomik ilişkiler kurmaya davet ediyorum.” diyen Recep Tayyip Erdoğan, dünya ülkelerine KKTC’yi resmi olarak tanımaları yönünde çağrıda bulundu.

Erdoğan: “Libya ve Sudan’da Barış ve Huzur Hâkim Olmalıdır”

Libya’nın ulusal birlik ve bütünlüğünü korumasını, Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak samimi şekilde desteklediklerini dile getiren Erdoğan; Libya’da taraflar arasında sağduyu ve güven ikliminin oluşmasına yönelik katkı verilmesinin önemine dikkat çekerken, Sudan’da ise çatışmaların sona ermesi için daha fazla çaba gösterilmesi gerektiği yönünde çağrıda bulundu.

Erdoğan: “Afrika Büyük Bir Potansiyele Sahip”

Afrika’nın gerek genç ve dinamik nüfusu, gerekse zengin doğal kaynakları ve verimli geniş topraklarıyla, çok büyük bir potansiyele sahip olduğunu vurgulayan Erdoğan, Afrika ile ilgili olarak; “Eşit ortaklık ve karşılıklı saygı ilkeleri temelinde, Afrika halklarıyla Kıta’nın barış, istikrar ve kalkınma çabalarına destek veriyoruz. Afrikalı kardeşlerimizle tam bir dayanışma içinde olmayı sürdüreceğiz. ASEAN başta olmak üzere Hint Okyanusu’na Kıyıdaş Ülkeler Birliği ve Pasifik Adaları Forumu gibi bölgesel kuruluşlarla angajmanımızı derinleştiriyoruz. Yükselen ekonomileri bir araya getiren BRICS ile ilişkilerimizi geliştirme irademizi canlı tutuyoruz. Orta Asya ülkeleriyle köklü bir tarihi paylaşıyor, işbirliğimizi ikili ve çok taraflı zeminde daha da güçlendiriyoruz.” ifadelerini kullanarak çalışmalarını sürdürdüklerini iletti.

Erdoğan: “Türk Devletleri Teşkilatı Cazibe Merkezi Haline Geldi”

Türk Devletleri Teşkilatı’nın (TDT) cazibe merkezi haline geldiğini belirten Erdoğan konuşmasında; gözlemci üyeler Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ve Macaristan’ın katılımıyla beraber teşkilatın son derece örnek bir işbirliği modeline dönüştüğünü dile getirdi.

Erdoğan: “Uygur Türklerinin Haklarının Korunması için Çin ile Görüşüyoruz”…

Türk Dünyası olarak birlik ve beraberliklerini daha da güçlendireceklerini kaydeden Erdoğan, “Çin’in egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı çerçevesinde, güçlü tarihi, kültürel ve beşeri bağlarımızın bulunduğu Uygur Türklerinin temel hak ve özgürlüklerinin korunması için Çin ile yakın diyalog halindeyiz. Latin Amerika ve Karayipler’deki tüm ülkelerle kurmuş olduğumuz dostane bağlarımızı da daha ileri bir aşamaya taşımaya gayret gösteriyoruz” dedi.

Erdoğan: “Dünyada Adil ve Kapsayıcı Bir Büyüme ile Kalkınma Şarttır”

BM 79. Genel Kurulu’ndaki konuşmasının devamında Küresel adaletsizliğin giderilmesi yönünde çalışmalar yapılmasının mecburi olduğunu dile getiren Recep Tayyip Erdoğan; Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri arasında yer alan “Kimsenin geride bırakılmaması” anlayışının bu bakımdan yol gösterici olduğuna atıfta bulundu. Erdoğan; “Milli gelirine oranla en fazla yardım yapan ülkelerden biri olan Türkiye’nin faaliyetleri, Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine ulaşılmasına katkı sağlıyor.” ifadelerini kullanarak; “Üyesi olduğumuz G20 başta olmak üzere tüm uluslararası platformlarda adil, kapsayıcı büyüme ve kalkınmayı temin edecek çalışmaları da Türkiye olarak bizler destekliyoruz” dedi.

Erdoğan: “Dünya teknoloji ve yapay zekâdan eşit şekilde istifade etmeli”

Teknoloji ve yapay zekâ teknolojilerinden tüm ülkelerin eşit şekilde faydalanması gerektiğini belirten Erdoğan; “Türkiye olarak ev sahipliği yaptığımız ‘En Az Gelişmiş Ülkeler için Birleşmiş Milletler Teknoloji Bankası’ bu yöndeki çabalarımızın somut bir tezahürüdür. Ancak geçtiğimiz hafta Lübnan’a yönelik gerçekleştirilen siber terör saldırıları, aynı zamanda bu teknolojilerin nasıl ölümcül bir silaha dönüşebildiğini açıkça göstermiştir” diye konuştu.

Erdoğan: “İklim değişikliği konusunu eşim Emine Hanım ile BM gündemine taşıdık”

Dünyada iklim değişikliğiyle mücadelede bir ülkenin çabasıyla başarılı olunamayacağını dile getiren Erdoğan; Bakınız, hiçbir ülke emisyon azaltımı ve iklim değişikliğine uyum sürecini tek başına göğüsleyemez. Gelişmekte olan ülkeler için en önemli hususlar, finansman, teknoloji transferi ve kapasite geliştirmedir. Bakü’de düzenlenecek KOP29 İklim Zirvesi’nin bu meselelerin çözümüne katkı yapacağına inanıyorum. Daha sürdürülebilir ve temiz bir dünya vizyonuyla eşim Emine Erdoğan Hanımefendi’nin himayesinde başlattığımız Sıfır Atık Hareketi’ni Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda 105 ülkenin ortak sunuculuğunda oy birliğiyle kabul edilen kararla küresel boyuta taşıdık. Buradan tüm ülkeleri, uluslararası teşkilatları ve sivil toplum kuruluşlarını hareketimize ortak olmaya davet ediyorum…” dedi.

Erdoğan: “İslamofobi ile Mücadelede BM Özel Temsilci Atamalıdır”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İslam ve yabancı düşmanlığı ile ırkçılığın zehirli bir sarmaşık gibi bütün dünyayı sarmakta olduğunu gördüklerini vurgulayarak, “Camilere ve mukaddes kitabımız Kur’an-ı Kerim’e yönelik saldırılara şahit olmadığımız neredeyse tek bir gün yok. Avrupa’nın ortasında etnik ve dini kimlikleri nedeniyle insanların evleri ateşe veriliyor, hayatlarına kastediliyor, en temel hakları göz göre göre özellikle gasbediliyor. Büyüyen bu tehlikeyi kimse daha fazla görmezden gelemez. 15 Mart 2024 tarihinde kabul edilen karar tasarısının öngördüğü şekilde, en yakın zamanda Birleşmiş Milletler’de BM bünyesinde ‘İslamofobi’yle Mücadele Özel Temsilcisi’ atanmasını bekliyoruz.” diye konuştu.

Erdoğan: “Dünyada Aile Kurumu Değersizleştirilerek Cinsiyetsizlik Özendiriliyor”

Konuşmasının son bölümünde aile kurumuna yönelik saldırıların giderek arttığını kaydeden Erdoğan; 2024 Olimpiyat Oyunları’nda tam bir rezaletin sergilendiğini dile getirerek, “insanlık olarak karşı karşıya kaldığımız tehdidin boyutu bu rezaletle gözler önüne serildi” dedi. “Toplumun temel direği olan aile kurumuna yönelik saldırılar giderek yoğunlaşıyor. 2024 Olimpiyat Oyunları’nın açılışında sahnelenen rezalet, insanlık olarak karşı karşıya olduğumuz tehdidin boyutlarını gözler önüne sermiştir. Masum çocukların, her yaştan ve inançtan yüz milyonlarca insanın izlediği bir spor etkinliği, hem de çok çirkin bir şekilde, cinsiyetsiz hale getirilmiş, propagandasına alet edilmiştir. O kötü sahneler, sadece Katolik âlemini, Hıristiyan dünyasını değil, Müslümanları ve kutsala saygısı olan herkesi derinden yaralamıştır.” ifadelerini kullanan Erdoğan dünyadaki cinsiyetsizlik propagandasını eleştirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan aynı endişeyi taşıyan ülkeleri cinsiyetsizlik propagandasına karşı omuz vermeye çağırarak: cinsiyetsizleştirme meselesinin ‘tercihten’ ziyade, artık küresel bir dayatmaya, tam anlamıyla kutsala ve fıtrata karşı bir savaşa dönüştüğünü ifade etti. Erdoğan “Bu yıkım projesi karşısında ses çıkaran, en ufak bir tepki gösteren herkes, susturulmakta ve adeta linç kampanyalarının hedefi olmaktadır. Ne pahasına olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti bu kuşatmayı yarmakta, bu korku iklimine direnmekte kararlıdır. Bu amaçla ‘Birleşmiş Milletler Ailenin Dostları Grubu’na üye olduk. İnşallah diğer üye ülkelerle dayanışma içinde aileyi, insanı, fıtratı savunmaktan geri durmayacağız. Bizimle aynı endişeleri paylaşan ülkeleri de bu mücadeleye omuz vermeye davet ediyorum.” diyerek tüm dünya ülkelerini bu konuda yani cinsiyetsizleştirme propagandasına karşı toplumsal ve küresel duyarlılığa çağırdı.

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan; konuşmasını Genel Kurulun tüm insanlık adına hayırlara vesile olmasını dileyerek tamamlayıp ardından genel kurul katılımcılarını selamladı.

Sonuç

Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın BM 79. Genel Kurulu’ndaki bu tarihi nitelikteki konuşması; insanlık adına sağduyu sahibi ve barışçıl bir devlet ile liderinin varlığının somut tezahürüdür.  Bu konuşma dünya basınında da geniş yer bularak büyük bir küresel ses getirmiş, uluslararası dış politik zeminde, Türkiye Cumhuriyeti’nin var olan yüksek saygınlığını daha da artırmıştır.

Anti-emperyalist duruşuyla, insan hakları yanlısı bir lider olarak dünya siyasetinde dikkatleri çeken Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan; “Dünya 5’ten büyüktür” ve “Daha adil bir dünya mümkündür” şiarını Birleşmiş Milletler (BM) çatısı altında gür bir sesle vurgulamıştır. UPA Yazarı Sayın Dr. Seda Gözde Tokatlı hocamızın makale çalışmasında belirttiği üzere; “Küresel ve bölgesel istikrarın sürdürülebilirliği, uluslararası barışın inşası ve yeniden yapılandırılması yönünde Türkiye hem söylemsel, hem de eylemsel olmak üzere önemli girişimlerde ve arabuluculuk faaliyetlerinde rol oynamaktadır”.[2] Bu somut temel perspektifte incelendiğinde Türkiye’nin ve Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın dış politik-diplomatik çabaları; bölgesel barış ve istikrara büyük ölçüde hizmet ettiği kadar, küresel barış ve istikrara da, büyük katkılar sunmakta, hem bölge ülkelerine, hem diğer ülkelere ilham kaynağı olmaktadır.

 Cumhur Kartal YILDIZ

 

DİPNOTLAR

[1] TRT Haber (2024) “ Cumhurbaşkanı Erdoğan: Gazze’deki Soykırımın Önüne Geçmek İçin Daha Neyi Bekliyorsunuz?”, 24.09.2024, Erişim Tarihi: 02. 10. 2024, Erişim Adresi: https://www.trthaber.com/haber/gundem/cumhurbaskani-erdogan-gazzedeki-soykirimin-onune-gecmek-icin-daha-neyi-bekliyorsunuz-879036.html.

[2] Seda Gözde Tokatlı (2024), “Türk Dış Politikasında Normalleşme Arayışları”, Uluslararası Politika Akademisi (UPA), Yayınlanma Tarihi: 25.09.2024, Erişim Tarihi: 06.10.2024, Erişim Adresi:  https://politikaakademisi.org/2024/09/25/turk-dis-politikasinda-normallesme-arayislari/.

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.