ANAYASANIN İLK ÜÇ MADDESİNİ SAVUNMAK

upa-admin 23 Ekim 2024 233 Okunma 0
ANAYASANIN İLK ÜÇ MADDESİNİ SAVUNMAK

Özel olarak iktidar partisi, genel olarak ise Cumhur İttifakı’nın siyasetteki belirleyici konumu arttı. Hemen her gün AKP-MHP’nin istediği şeyleri, yani anayasa, çözüm süreci ve İsrail’i konuşuyoruz. Herkes Erdoğan’ın ne diyeceğine ve Bahçeli’nin kimin elini sıkacağına bakıyor. Muhalefet ise yerel seçimde elde ettiği psikolojik üstünlüğü yitirdi. İktidarın pozitif gündemi karşısında CHP konulu tartışmaların hemen tamamı parti içi negatif gündemle ilgili. Özel’in normalleşmesi, Kılıçdaroğlu’nun Özel’e yönelik eleştirileri, İmamoğlu ile Yavaş arasındaki cumhurbaşkanlığı yarışı ve İmamoğlu’na verilmesi muhtemel ceza CHP’nin politik ufkunu hemen tümüyle kaplamış durumda.

Anayasa tartışması ise her zamanki gibi oldukça yanlış bir yerden ve hararetle başladı. Siyasetin kutuplaştığı ülkelerde yeni anayasaya yapmak zordur. Ama bazen anayasa yeni bir toplum sözleşmesi olarak da iş görebilir. Biriken siyasal sorunlar kurucu metnin rehberliğinde çözüme kavuşabilir. Ama bizde işler genelde böyle olmuyor. Çünkü önce HÜDAPAR, ardından da Numan Kurtulmuş’un açıklamalarıyla anayasal gündem ilk 3 maddeye sıkıştı. Oysa bu maddeler Cumhuriyet’in ve devletin nitelikleriyle ilgili. Cumhuriyet, laiklik, demokrasi, hukuk devleti, demokratik devlet, sosyal devlet, üniter yapı, başkent Ankara, İstiklâl Marşı, Atatürk milliyetçiliği ve egemenliğin sahibinin Türk milleti olması toplumun büyük bir kısmının üzerinde mutabık olduğu hususlara karşılık gelmekte.

Değiştirilemez maddelerle ilgili şu hususun altı ise özenle çizilmeli: Bazı liberal ve liberal sol çevrelerin iddia ettiğinin aksine değiştirilemez madde mantığı anti-demokratik değildir. Almanya ve Fransa başta olmak üzere dünyanın pek çok demokratik ülkesinde anayasalarda değiştirilemez hükümler vardır. Genelde devletin niteliği ve yapısı gibi hususlar anayasa tarafından ayrıca korunur. Dahası, bizde de değiştirilemez madde anayasal bir gelenektir. Tüm Cumhuriyet anayasalarında devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu ifadesi değiştirilemez nitelikteydi.

Muhalefet anayasa çalışmalarına katılmak istiyorsa, son 22 yılda AKP’ye yönelttiği eleştirileri hukuk politik formüllere dönüştürmek zorunda. Mesela Yargıtay ile AYM (Anayasa Mahkemesi) arasındaki krizin anayasa metninden kaynaklanan bir arka planı var. Bizde, AYM, sanıldığının aksine en yüksek dereceli mahkeme değildir. Tüm yüksek mahkemeler eşit değer ve güçtedir. Ama bireysel başvuru yoluyla AYM’ye mahkemelerin aldıkları kararları denetleyen bir üst temyiz organı niteliği verilmiştir. Eğer bu durumun devam etmesi ve Can Atalay örneğinin bir daha yaşanmaması isteniyorsa, AYM kararlarıyla diğer mahkeme kararlarının çeliştiği durumda AYM’nin kararının geçerli olacağı anayasaya açıkça yazılmalıdır. Ya da kayyum sorununu düşünelim. Suç işleyen, hakkında iddianame düzenlenmiş bir Başkan’ın görevden alınması hukuka uygundur. Siyaseten sorunlu olan Başkanların görevden alınması değil, Kaymakam veya Vali’nin Belediye Başkanlığını üstlenmesi pratiğidir. Görevden alınan Belediye Başkanı yerine Belediye Meclisi’nin yeni Başkan seçmesi gerekir. Belediye Meclisi de görevde alınmışsa, seçim yenilenmelidir. Ama biz de yerel yönetimler merkez karşısında zayıf bir konumda düzenlendiğinden, merkezin kayyum gibi yöntemlerle yerele müdahalesi kolaydır. Bu sorunun da anayasa aracılığıyla giderilmesi gerekir. Yerinden yönetim kurumları görev, yetki ve sorumluluklar bakımından merkez karşısında güçlendirilmelidir. Örnekler çoğaltılabilir…

Muhalefet bakımından üzerinde durulması gereken esas mesele ise politik enerjinin nasıl verimli kullanılacağı sorusunda kristalize olmakta. Sabahtan akşama kadar ilk üç maddeyi konuşup anlaşmazlıklarımızı daha da derinleştirecek miyiz, yoksa iktidar-muhalefet ilişkilerini eşitlikçi bir zeminde yeniden inşa etmek için yeni anayasayı bir fırsat olarak mı göreceğiz? İşte bütün mesele bu…

Doç. Dr. Armağan ÖZTÜRK

Artvin Çoruh Üniversitesi Sosyoloji bölümü

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.