ALMAN AD-D PARTİSİ YÖNETİCİSİ UĞUR KARADAĞ İLE RÖPORTAJ

upa-admin 01 Mart 2018 4.820 Okunma 0
ALMAN AD-D PARTİSİ YÖNETİCİSİ UĞUR KARADAĞ İLE RÖPORTAJ

Murat Topçu: Sayın Uğur Karadağ, sizi tanıyabilir miyiz?

Uğur Karadağ: Tarihi kent Hatay-Antakya doğumluyum. 12 yaşına kadar Türkiye’de yaşadım. Bu sürenin son 4 senesini yine tarihi bir kentimiz olan Bursa’da geçirdim. Türkiye’de 5. sınıfa kadar okudum ve sonunda aile birleşimi ile Almanya maceram başlamış oldu. Doğduğum ve yaşadığım yerlerin “tarihi” olduğunu söylemek benim için çok önemli. Çünkü Hatay, bilindiği üzere bir “medeniyetler şehri”dir. Memleketimde her dine, dile, ırka ve görüşe açık insanlar ile büyüme fırsatım oldu. Bu fırsatı Bursa’da da yakaladım. Keza ilk yaşadığımız mahalle ağırlıklı olarak ‘muhacir kökenli’ insanların, ikinci mahalle ise ‘Kürt kökenli’ insanların yaşadığı yerlerdi. Yani 12 yaşına kadar ben insan ayrımı yapılan bir ortam görmedim. Tüm şiveleri de konuşabilmem buna bağlı sanırım. Şimdi diyenler olacak “12 yaşında ne bileceksin” diye. Ailenin neredeyse yarısı asker veya polis olunca, bir diğer yarısı da şoför olunca, ister istemez her gittiğin ortamda siyaset konuşuluyor. Oradan biliyorum. Ayrıca Türkiye’de aldığımız ilkokul eğitiminin yüzde  70’i siyaset üzerineydi.

Almanya’ya geldiğim ilk senelerde Almanca öğrendim ve gayet başarılı bir öğrencilik hayatım oldu. Taa ki okul değiştirene kadar. Şimdi geriye baktığımda, bu okulda ne kadar yabancı düşmanlığına maruz kalmışım diye düşünüyorum. Türkiye’nin tam tersine ayrımcılığı burada gördüm.  O zamanlar Almancamın pek iyi olmayışından dolayı “Kameltreiber, Mongole, Depp, Lulatsch, du Agypter” gibi kelimelerin bana ne anlamda söylendiğini anlayamıyordum. Velhasıl, okulu başarıyla bitirdim ve meslek okuluna başladım. Ama bu aşağılamalar orada da devam etti. Ama ben onların inadına, bana “Bu okulu bırak; git tren garına kendine bir köpek al, bir battaniye al, bir şişe de şarap al ve dilen. Bu Almanca ile senin burada ne işin var?” demelerine rağmen mesleğimi, Okul Başkanı ve Rheinland-Pfalz eyalet birincisi olarak bitirdim ve çalıştığım frmanın gözdesi olmayı başarabildim.

Uğur Karadağ

Murat Topçu: Kuruluşunda yer aldığınız AD-D partisi, sizce Avrupa’da ve Almanya’da yaşayan gurbetçilerimizin sesi olacak mı?

Uğur Karadağ: Bu soruyu “olacak mı” diye sormak yanlış. “Nasıl olacak” diye sormak daha doğru olur. Bu şekilde sorulduğu takdirde ise, cevabımız yaptığımız işlerle verilmektedir. Bizler, Almanya’da yaşayan Türkler başta olmak üzere, din, dil, ırk ve görüş ayrımı yapmadan tüm insanlara hizmet için bu yola baş koyduk. Başta Türklerin olmasının sebebi, son 4-5 senede Almanya ve Avrupa’nın Türklere karşı takındığı olumsuz tutumdur.  Bunun en kolay örneği ise, önümüze her fırsatta konulan sözde Ermeni soykırımı tasarılarıdır. Avrupa’nın tüm derdi-tasası bitti de, bu tasarı mı kaldı?

Oysa Almanya ve Avrupa nüfusu yaşlanıyor; yaşlandıkça işgücü azalıyor, işgücü azaldıkça fakirlik artıyor ve bu modern ülkelerde insanlar bedava yemek dağıtan aşevlerine gitmek zorunda kalıyor. Buna nasıl çözüm buluruz diye uğraşacakları yerde, Türkiye ile nasıl uğraşırız ve Türkleri nasıl alt ederiz diye çabalıyorlar. Bu da yetmezmiş gibi, yardıma muhtaç ‘yabancı uyruklu’ insanları bu yardımlardan mahrum bırakmaya çalışıyorlar. En son Essen’de olduğu gibi… İşte biz, Allianz Deutscher Demokraten (AD-D) olarak, böyle durumlarda devreye girerek bu insanların sesi oluyoruz. “Bizim etimiz ne budumuz ne” diyerek oturmuyoruz., Alman halkının sorunlarına çözüm üretiyoruz. Buna en somut ve basit örnek, bu insanlara ayrım yapmadan yardımda bulunmak için ‘Sofra e.V.’ adında bir dernek kurmamızdır. Bu derneğe ön ayak olacağız; fakat bu iş gıda sektörünün (market, restoran, hotel, imbiss) destekleri olmadan başarılı olamaz. O yüzden bu hayırlı işe tüm iş adamlarını ve gönüllüleri davet ediyoruz. Burada 3 milyon Türk olarak kendimize bakabileceğimizi gösterirsek, böyle davranışların tekrarlanmasına inşallah engel oluruz. Bu olay, partimizin uzun vadeli planlarının haricinde ne kadar atak olduğunu da gösteriyor.

Murat Topçu: Sizce son dönemde özellikle Almanya’da yaşayan gençlerimiz siyasetle ilgili mi? Daha çok gencimizi siyaset arenasına nasıl çekeriz?

Uğur Karadağ: Allianz Deutscher Demokraten’ın en genç kurucu üyelerinden ve Genel Yönetim’de en genç kişi ben olduğum için, bu kısmı en iyi gözetleyenlerden biri olarak bu gençleri ikiye ayırıyorum. Birinci kısım, Almanya’da hiç zorluk çekmeyen kısım. Bu gençler maalesef siyaset ile hiç ilgilenmiyorlar ve siyasi konulara girince sıkılıyorlar. Ama yaşadıkları ufacık bir negatif hareket bunu değiştirebiliyor. Sözde Ermeni soykırımı tasarısı, Jan Böhmermann olayı veya terör örgütlerinin sokaklara dökülmesi gibi. İkinci kısım gençler ise birinci kısmın tam tersi. Yaş olarak ben de bu kategoride olduğum için, onların dilinden konuşabiliyor ve onları anlayabiliyorum. Bu kesim gençler, hayatları boyunca ister okulda, ister üniversitede, ister iş yerinde bir şekilde zorluk yaşamış kısım. Almanya’da yabancı olmanın negatif yönlerini yaşamış ve bunun değişmesini bekleyen kısım.  Lakin siyasete Alman siyasetinden değil de Türkiye siyasetinden başladıkları için, başlarda Almanya siyasetine zor alıştırdığımız bir kısım. Bunu sosyal medya ve diğer mecralarda yaptığımız analizlerde defalarca tecrübe ettik. Partimizin ana hedeflerinden biri, bu gençleri çatımız altında eğitmek ve ileride meclislere Türk-Müslüman ve yabancı dostu siyasileri yerleştirmektir. Bunun sebebi ise, senelerce bizlerden oy toplayan sözde Türkiye sevdalılarının bizlere sırtımızdan vurduğu hançerdir. Yaptığımız işlerin hem Almanya’daki Türk kökenlilere, hem diğer azınlık gruplarına, hem de Almanya devletine faydalı olduğunu düşünüyoruz.

Murat Topçu: AD-D partisinin vizyonu ve misyonu konusunda neler söylersiniz?

Uğur Karadağ: Vizyonumuz gayet açık. Din, dil, ırk ve görüş ayrımı yapılmayan, “gizli ırkçılık”tan arınmış, açık ırkçılığın cezalandırıldığı bir ülkede yaşamak istiyoruz. Meslek yeri ararken, ev ararken, iş ararken “Sen Türk müsün”, “başörtülü istemiyorum”, “Türk istemiyorum” denilmeye başlanan bu ülkede artık “eşitlik” istiyoruz. Camiilerin yakılmadığı, masum insanların öldürülmediği, mülteci evlerinin yakılmadığı, camii bahçelerine domuz kafalarının atılmadığı bir toplum istiyoruz. Misyonumuz ise bunları siyasi ortamda dile getirmek ve kürsülerden bağıra çağıra anlatmak.

Murat Topçu: Sizce özellikle Almanya başta olmak üzere gurbetçi vatandaşlarımız yaşadıkları ülkede önemli bir aktör müdür?

Uğur Karadağ: Gurbetçi vatandaşlarımızın önemi sayılarda gizli. 2017 sayılarına bakarsak, yaklaşık 100.000 Türk asıllı işadamı 400.000 kişiye istihdam sağlayarak 40 milyar euro ciro yapmış ve bu sayılar gün geçtikçe artıyor. Tabii bu sayılar sadece döner dükkanlarından falan da değil. Gurbetçiler, artık teknoloji ve sağlık branşlarında da ön sıradalar.

Murat Topçu: Yaşadığımız konjonktürde, küresel ekonomik kriz ve  özellikle de yaşanılan sosyo-politik ve sosyo-ekonomik sorunların derinleştiği dünya sisteminde kaos ortamından çıkış yolu sizce nedir?

Uğur Karadağ: Bu soruya Almanya için cevap vereyim: Eşit dağılım. Almanya’da normal bir işçi ne kadar çok kazanırsa, eline o kadar az geçmeye başlıyor. Mesela ayda milyon kazanan bir işadamı ile normal gelirli bir insanın ödediği sosyal pay ödemeleri aynı. Emekliler gittikçe fakirleşiyorlar, depozitosuyla geçinmek için şişe toplamak zorunda kalıyorlar. Ev kiraları aldı başını gitti, sosyal evler yapılacağı yerde eskileri yıkılıyor. Almanya’da orta direk aileler gittikçe azalıyor ve hükümetin bunu engelleyecek bir politikası yok, ya da engellemek istemiyorlar. Alman yasasına göre insanlar 416 euro ile geçinebilir, bir milletvekilinin sözüne göre de 600 euro emekli ile de fakir olunmazmış. Bu sorunlarla baş etmek için, öncelikle, Almanya’daki sosyal sistem tekrardan gözden geçirilmelidir.

Murat Topçu: En son okuduğunuz kitap?

Uğur Karadağ: Şu Çılgın Türkler.

Murat Topçu: En son izlediğiniz film?

Uğur Karadağ: Pek film izlemiyorum, izlesem de eğlence amaçlı komedi filmlerini izliyorum. Tabii Türk ve Müslüman tarihi konulu filmleri kaçırmam. Onun haricinde belgesel izlemeyi tercih ediyorum. Özellikle Türk ve Müslüman tarihi, Birinci ve İkinci Dünya Savaşı ile alakalı yapımları seviyorum.

Murat Topçu: Size teşekkür ediyor ve bu vesileyle tüm Alman halkına selamlarımızı gönderiyoruz.

 

Röportaj: Murat TOPÇU

Tarih: 01.03.2018

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.