FRANSA CUMHURBAŞKANI EMMANUEL MACRON’UN AVRUPA BİRLİĞİ’NİN GELECEĞİNE DAİR ÖNEMLİ KONUŞMASI (NİSAN 2024)

upa-admin 25 Nisan 2024 275 Okunma 0
FRANSA CUMHURBAŞKANI EMMANUEL MACRON’UN AVRUPA BİRLİĞİ’NİN GELECEĞİNE DAİR ÖNEMLİ KONUŞMASI (NİSAN 2024)

Giriş

2027 yılı Mayıs ayına kadar ikinci döneminde Fransa Cumhurbaşkanı olarak görev yapmaya devam edecek olan genç ve liberal siyasetçi Emmanuel Macron, Beşinci Cumhuriyet dönemi Fransa tarihindeki en Avrupa Birliği (AB) yanlısı lider (Cumhurbaşkanı) olarak dikkat çekmekte ve zaman zaman AB’nin daha da bütünleşmesi gerektiği yönünde sert ve dikkat çeken çıkışlar yapmaktadır. Macron, zaman zaman yaptığı uzun ve önemli konuşmalardan birini, 25 Nisan 2024 tarihinde Paris Sorbonne Üniversitesi’nde  gerçekleştirmiş ve “Discours sur l’Europe” (Avrupa Üzerine Söylev) başlıklı 108 dakikalık bu uzun konuşmasında, ağırlığı, AB’nin geleceğine dair oluşan yeni risklere ayırmıştır. Bu yazıda, Macron’un bu tarihi konuşması özetlenecektir.

Macron’un Konuşmasından Satırbaşları

Arkasında “Europe: Plus Unie, Plus Souveraine, Plus Démocratique” (Avrupa: Daha Bütünleşmiş, Daha Egemen, Daha Demokratik) yazılı dev ekranın önünde yaptığı konuşmasının hemen başında Fransa’nın geleceğinin Avrupa’nın geleceğinden bağımsız/ayrı değerlendirilemeyeceğini belirten Emmanuel Macron, öncelikle 21. yüzyılda Avrupa ülkelerinin ancak bir arada oldukları zaman diğer büyük ve küresel güçlerle rekabet edebileceklerini vurgulamaktadır. Avrupa’da korunmaya ve geliştirilmeye çalışılan demokratik ve liberal değerlerle birlikte Avrupa’nın bağımsızlığının önemine de vurgu yapan Macron, bugüne kadar bazı konularda başarılı, bazı konularda ise başarısız olduklarını vurgularken, Brexit’in AB için ciddi bir meydan okuma olduğunu da sözlerine eklemektedir. Brexit sonrasında COVID-19 (koronavirüs) pandemisi ve Ukrayna-Rusya Savaşı gibi başka zorluklarla yüzleştiklerini belirten Fransa Cumhurbaşkanı, buna karşın günümüzde hiçbir Avrupalı liderin AB’den veya avro bölgesinden çıkmak istemediğinin altını çizmektedir.

Macron, daha sonra son yıllarda Avrupa adına başardıklarını sıralamaktadır. Genç Fransa Cumhurbaşkanı, sözü önce pandemi döneminde uyguladıkları finansal birlik politikasına getirmektedir. Bu konudaki çabalarının yeterince işlenmediğini belirten Macron, pandeminin başlamasının ardından Fransa-Almanya ekseninde birlikte ve uyumlu hareket ederek AB’nin geleceği adına büyük bir iş başardıklarını ima etmektedir. İkinci önemli başarıları olarak pandemi döneminde aşı geliştirilmesi ve tüm Avrupa’ya dağıtılmasını belirten Macron, bu sayede Avrupa dayanışmasını sağlayarak bu zorlu dönemi atlattıklarını ifade etmektedir. Üçüncü önemli icraatları olarak son yıllarda AB’nin teknolojik özerkliğini sağlamalarını işaret eden Macron, bu sayede diğer ülkelere bağımlılıklarının azaldığını belirtmektedir. Bu konularda yine Fransa-Almanya uyumu sayesinde başarılar kazandıklarını ifade eden Fransa Cumhurbaşkanı, Rusya’nın Ukrayna’daki agresyonu karşısında ilk günden başlayarak AB’nin stratejik özerkliğini sağlamaya yönelik politikalar geliştirdiklerini kaydetmekte ve özellikle yarı-iletkenler konusuna vurgu yapmaktadır. Dördüncü önemli başarıları olarak Avrupa’nın başarısız olduğu alanlarda planlama yapmalarını belirten Macron, özellikle yeşil enerji (Green Deal) politikasında yaptıkları aşamayı ve Avrupa çapında geliştirdikleri uyumlu politikalar övmektedir. Beşinci olarak Avrupa’nın son yıllarda sınırlarına sahip çıkmaya başlaması konusuna odaklanan Emmanuel Macron, özellikle kayıtdışı göç konusunda önemli girişimler ve anlaşmalar yaptıklarını hatırlatmaktadır. Altıncı olarak, Avrupa’nın Moldova ve Ukrayna’daki azalan etkisine karşın Balkanlar’daki politikalarını işaret eden Macron, ayrıca kendi başlattığı Avrupa Siyasi Topluluğu girişimini de başarılı icraatlarına bir örnek olarak vermektedir. Macron, bu sayede Avrupa’da kıta bütünlüğünde iş birliği politikaları geliştirebildiklerini ifade etmektedir.

Bu başarılarının ardından başarısız oldukları konulara geçen Macron, bu bağlamda yakın geçmişte yaptığı “NATO’nun beyin ölümü” açıklamasına benzer şoke eden bir ifade kullanmakta ve “Avrupa’nın günümüzde ölümlü olduğunu” (“Notre Europe est aujourd’hui mortelle” ifadesiyle) ve ölebileceğini/dağılabileceğini söylemektedir. Bu konuda yapacakları seçimin kritik olacağını belirten Macron, Avrupa’nın girişimcilik ve inovasyonda öncü ve rekabet edebilir olabilmesi hemen harekete geçmeleri gerektiğini kaydetmektedir. Avrupa’nın liberal demokratik değerlerinin günümüzde tehdit altında olduğunu iddia eden Fransız lider, ABD-Çin rekabeti ve Rusya ve İran gibi bölgesel güçler nedeniyle Avrupa’nın çevrelendiğini ve savunma bütçelerini iki katına çıkarmalarına karşın henüz bu konuda gidecek daha uzun yolları olduğunu ifade etmektedir. Macron, bu bağlamda yine önemli bir ifade kullanmakta ve Avrupa’nın geçmişte savunmasını ABD’ye delege ettiği, enerjisini Rusya’dan aldığı ve tüketim metalarını Çin’de ürettiği dönemin artık kapandığını söylemektedir. Macron, bu konuda kapsamlı politikalar geliştirdiklerini, ancak henüz tam anlamıyla sonuç alamadıklarını vurgulamaktadır. Bu konuda kuralların/şartların değiştiğini de ifade eden Macron, örneğin İran’ın nükleer bir güce dönüşmesinin dengeleri değiştireceğini ifade etmektedir. Bir diğer eksiklik olarak Avrupa’nın üretim ve ekonomik büyüme konusunda ABD’den geride kalmasını vurgulayan Macron, bu konuda da yine aynı ifadeyi kullanmakta ve “oyunun kurallarının/şartların değiştiğini” söylemektedir. Fransa’nın sosyal devlet özelliklerini de öven Fransa Cumhurbaşkanı, Avrupa’nın geleceğinde fakirleşme riski olabileceğini işaret ederek, daha çok üretmek gerektiğini belirtmektedir. Bir diğer önemli sorun olarak Avrupa’nın demokrasi ve insan hakları gibi değerlerinin de son dönemde aşındığını belirten Macron, haksız argümanlarla eleştirilen Avrupa değerlerinin önemine vurgu yapmaktadır. Daha sonra Avrupa’nın güvenliği konusundaki risklere değinen Macron, en önemli tehdidin Ukrayna’daki savaş olduğunu söylemektedir. Avrupa’nın güvenliği için Rusya’nın bu savaşı kazanmaması gerektiğinin altını çizen Macron, bu nedenle Rusya’ya yönelik yaptırımlara ve Ukrayna’ya yardıma devam ettiklerini belirtmektedir. Macron, bu bağlamda Avrupa’nın kendisine özgü ve başkalarına bağımlı olmayan bir savunma konsepti ve gücü olması gerektiğini ısrarla vurgulamaktadır. Macron, bu konuda güçlü bir ordusu olan Fransa’nın her türlü çabaya yardımcı olacağını da sözlerine eklemektedir. Bu kapsamda, Fransız Cumhurbaşkanı, kendisinin önerdiği/başlattığı ve başarılı olduğunu vurguladığı Avrupa Müdahale İnisiyatifi (EI2) girişimini de hatırlatmaktadır. Yine bu bağlamda Macron’un öne çıkardığı bir diğer öneri ise gelecek askeri kadroları uyumlu yetiştirmek için Avrupa Askeri Akademisi’nin kurulmasıdır. Macron, Avrupa’nın siber savunma ve siber güvenlik konularında da ortaklaşa hareket etmesi gerektiğine vurgu yapmaktadır. Macron, Avrupa’nın güvenliği konusunda Birleşik Krallık’ı da önemli bir ortak olarak öne çıkarmakta/övmekte ve bu şekilde başka devletleri de (örneğin Türkiye olabilir) Avrupa’nın güvenliği konusunda çeşitli anlaşmalar ve angajmanlarla değerlendirmeleri gerektiğini söylemektedir. Fransa Cumhurbaşkanı, savunma girişimlerinin başarılı olabilmesi için savunma endüstrisinin de güçlü olmasını gerektiğini sözlerine eklemekte ve onlarca yıldır yapılmayanları son dönemde yapmaya çalıştıklarını ima etmektedir. Bu bağlamda, Macron, yine slogan olabilecek bir ifadeyle görüşlerini toparlamakta ve “daha hızlı, daha çok ve daha Avrupa’da üretmeleri gerektiğini” (bilhassa savunma sektörü bağlamında) söylemektedir. Macron, Fransız savunma sanayisinin başarısı olarak Yunanistan’a satılan Rafale jetlerinden bahsetmektedir. Savunma sanayisi konusunda Avrupa ülkelerinin bölünmüş ve dağınık durumlarını eleştiren Macron, bu konuda da daha fazla entegrasyon ve iş birliği görüşünü savunmaktadır. Fransa Cumhurbaşkanı, bunları başarabilmek için Avrupa’nın uyumlu bir dış politikaya ihtiyacı olduğunu da söylemekte ve daha önce de belirttiği gibi “AB’nin ABD’nin vassalı (uydusu) olmayacağı“nın altını çizmektedir. Macron, bu bağlamda dünyadaki tüm kıta/bölgelerde etkili olmaları gerektiğini de ısrarla vurgulamakta ve kutuplaşma yerine dengeli yaklaşımları öne çıkarmaktadır. Macron, göç konusuna da bu bölümde yine değinmekte ve bu konuda Avrupa ülkelerinin daha uyumlu hareket etmeleri gerektiğini ifade etmektedir. Bu bağlamda, Macron, terörizm, organize suç ve uyuşturucu kaçakçılığı gibi diğer tehlikeleri de vurgulamakta ve tüm bu konularda Avrupa iş birliğine ihtiyaç duyulduğunu söylemektedir.

Değerlendirme

İlk olarak, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un 25 Nisan 2024 tarihli Sorbonne konuşması, Fransa ve AB tarihi açısından önemli bir dönüm noktası kabul edilebilecek bazı önemli öneri ve saptamaları içermektedir. Öncelikle, Macron’un bu konuşmasında yalnızca Fransa Cumhurbaşkanı gibi değil, adeta Avrupa Birliği’nin lideri gibi konuştuğu ve hareket ettiğini tespit etmek gerekir ki, bu da AB’nin geleceğine adına -Fransa’daki ayrılıkçı/milliyetçi akımların gücü de düşünüldüğünde- önemli bir kazanımdır.

İkinci olarak, Fransa Cumhurbaşkanı’nın AB’nin mevcut sorunlarını kabul ederken bunlara karşı gösterdiği tavır ve önerdiği mücadele metodolojisi önemlidir. Bu tavır, içe kapanmacı veya ABD ile iş birliğini öne çıkaran bir yaklaşım değil, tam tersine daha fazla iş birliği, entegrasyon ve Avrupa bazında kurumsallaşmaya dayalıdır. Bu anlamda, Macron, iyi bir Avrupacı olmaya devam etmekte ve Fransa’yı da bu konuda Almanya ile birlikte lider ülke olarak davranmaya teşvik etmektedir.

Üçüncü olarak, Fransa Cumhurbaşkanı, dinleyenleri şok etmek ve ilgilerini de çekmek için “AB’nin ölümlü olduğu ve ölebileceği” şeklinde bir ifade kullanarak, risklerin boyutuna dikkat çekmekte ve sorunları ciddiye almaları gerektiğini vurgulamaktadır. Bu, bir anlamda Avrupalı siyasal elitlere, iş çevrelerine ve tabii ki halklara yapılmış bir ön uyarıdır. Eğer sorumlu davranılmaz ise, AB’nin geleceği, milliyetçilik ve otoriterlik ekseninde çok daha olumsuz bir şekilde seyredebilir.

Dördüncü olarak, Fransa Cumhurbaşkanı, konuşmasında güvenlik ve askeri meselelere büyük yer vermiş ve bu konuda AB’nin zaafiyetini kabul ederek, daha fazla “stratejik özerklik” için daha fazla çaba olması gerektiğini vurgulamıştır. Bu bağlamda, Macron, Avrupa’nın güvenliği için oluşturulan mekanizmalar ve özellikle entegre Avrupa savunma sanayisinin oluşturulması gibi ilginç ve somut bazı önerilerde bulunmuştur. Bu öneriler, önerileri yapan kişinin Fransa Cumhurbaşkanı olduğu da dikkate alınırsa, ilerleyen yıllarda hayata geçirilebilir.

Beşinci olarak, Macron, yakın zamana kadar Rusya’ya karşı kullandığı sert dili bu konuşmasında kısmen yumuşatmış ve Rusya’nın Ukrayna politikasına şiddetle karşı çıksa ve Ukrayna’ya desteğini yinelese de, bu ülkeyi tamamen karşısına almak istemediklerini hissettirircesine, “Rus işgali” yerine “Rusya’nın agresyonu/saldırganlığı” ifadesini kullanmıştır. Şu bir gerçektir ki, Rusya, Avrupa’nın komşusudur ve bu ülkeyle ilişkiler bir şekilde sürdürülecektir. Bu anlamda, Macron, Ukrayna’da savaşın bitmesi durumunda Rusya ile ilişkilerin yumuşatılması konusunda da bence kapıyı açık bırakmıştır.

Altıncı olarak, Emmanuel Macron, Avrupa’nın liberal demokratik değerlere dayalı olarak gelişmesi gerektiği konusunda kesin kararlılığını ortaya koymuş ve bu değerlerden asla taviz verilmemesi gerektiğini açıkça belirtmiştir. Bu bağlamda, Macron, dış politika ve ekonomide diğer rejimlerle iş birliği yapılsa da, değerler bağlamında kararlı olunması gerektiğini ima etmiştir.

Kapak fotoğrafı: https://www.politico.eu/article/emmanuel-macron-europe-china-competition-protectionism-geopolitics/

Doç. Dr. Ozan ÖRMECİ

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.