SOMALİ’DE BÖLGESEL GÜÇLERİN REKABETİ

upa-admin 18 Mayıs 2020 14.481 Okunma 0
SOMALİ’DE BÖLGESEL GÜÇLERİN REKABETİ

Giriş

Türkiye’nin Afrika Açılımı ile beraber bölgeye artan ilgisi nedeniyle, son yıllarda Türk dış politikasına dair iç kamuoyunda en çok konuşulan ülkelerden birisi de ilginç şekilde Somali olmuştur. Afrika da, tıpkı Ortadoğu gibi, çekişmelere konu olan ve farklı güçlerin rekabet içerisinde sahaya hakim olmaya çalıştığı bir coğrafyadır. Bu bağlamda, bu yazıda, Türkiye’nin de önemli bir aktör olarak tanımlanabileceği Somali’deki güncel siyasi ve ekonomik dengelerden bahsedeceğim.

Türkiye-Katar İşbirliği ve Birleşik Arap Emirlikleri-Suudi Arabistan İttifakı

Somali’nin Afrika Boynuzu’ndaki stratejik konumu nedeniyle küresel ve bölgesel güç rekabetindeki önemi yadsınamaz. Son yıllarda Ortadoğu’daki aktörler, rekabet alanlarını daha da genişleterek, mücadelelerini Afrika’ya taşımışlardır. Özellikle Körfez Krizi’nden sonra daha da gelişen Türkiye-Katar işbirliği, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE)-Suudi Arabistan ittifakı tarafından yakından takip edilmektedir.

Türkiye’nin Afrika Açılımı çerçevesinde 2011 yılında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Somali’ye gerçekleştirdiği ziyaret, Türkiye-Somali ilişkileri açısından önemli bir dönüm noktası olarak düşünülebilir. Bu tarihten itibaren, Türkiye’nin Somali’de giderek artan etkinliği, Somali’nin hem stratejik konumu, hem de sahip olduğu petrol kaynakları açısından bölgesel rekabette önem taşımaktadır. Ancak ikili ilişkiler kapsamında, Türkiye, Somali’de pekçok altyapı yatırımları gerçekleştirmekle kalmamış, yürüttüğü sosyo-kültürel faaliyetler aracılığıyla Somali halkına önemli insani yardımlarda da bulunmuştur. Bu bağlamda, Türkiye-Somali ilişkileri, kazan-kazan (win-win) stratejisine dayanmaktadır. Türkiye’nin Somali’ye destek verdiği konulardan birisi de askeri alandaki işbirliğidir. 2017 yılı Eylül ayında, Türkiye, Mogadişu’da yaklaşık 50 milyon dolara mâl olan ve içinde eğitim alanları da bulunan oldukça büyük bir askeri üs açmıştır. Hem üssün korunması, hem de Somalili askerlerin Eşşebab adlı terör örgütüyle mücadelesine katkıda bulunması için bu ülkede eğitim amacıyla 200 Türk askeri konuşlandırılmıştır. Bu eğitim, Somalili askerlere verilen ilk resmi eğitim olması açısından önem taşımaktadır.[1]

Türkiye ile yakın ilişkiler içerisinde olan Katar da Somali ile iyi ilişkilere sahiptir ve Katar’ın Somali’ye ilgisi Katar’daki Somali diyasporası ve din birliği temeline dayanmaktadır. Siyasi ilişkilerde 2006 yılı Aralık ayında Etiyopya birliklerinin Somali’yi işgal etmesi önemli bir dönüm noktası olmuştur. 27 Aralık 2006’da Katar’ın başkanlığında toplanan BM Güvenlik Konseyi’nde, Katar, Etiyopya askerlerinin Somali’den çekilmesi talebinde bulunmuş; fakat bu konunun tartışılması bile reddedilmiştir. Bunun üzerine, Katar, Somali diyaspora üyeleri, Somali Geçici Federal Hükümeti ve muhalif gruplar arasında arabuluculuk faaliyetleri yürütmeye çalışmış ve 2007 yılı Temmuz ayında Doha’da bir konferans düzenlemiştir. Ancak konferans sonucunda net bir uzlaşma sağlanamamıştır. Bunun üzerine, 6-14 Eylül 2007 tarihlerinde Eritre’de “Somali’nin Yeniden Özgürleşmesi İttifakı”nın (Alliance for the ReLiberation of Somalia) kuruluşunun ilan edildiği bir konferans düzenlenmiştir.[2] Katar’ın 2012 sonrası Somali’de Hasan Şeyh Mahmud yönetimi ile de iyi ilişkileri devam etmiş, Suudi Arabistan’ın Somali’ye Katar’la olan ilişkilerini kesmesi karşılığında yapılan maddi yardım teklifi ise Somali tarafından kabul edilmemiştir. Katar’ın Somali’ye yardımlarının tarihçesi 1996 yılına dek gitmekte olup, Katar, bu ülkede son dönemde daha çok kalkınma alanında projeler üstlenmektedir. Somali’nin Galmudug eyaletinde 2019’da yapımı başlanan Hobyo Limanı inşaat projesi bu anlamda büyük önem taşımaktadır. Ülkenin en eski ve önemli limanlarından biri olan Hobyo Limanı’nın, uluslararası kriterlere uygun şekilde inşaa edilerek kullanıma açılması planlanmaktadır.[3]

Diğer taraftan, Somali’deki pek çok liman, BAE tarafından DP World şirketi aracılığıyla işletilmektedir. Ticari faaliyetlere ek olarak, BAE’nin Mogadişu ve Puntland’ta askeri üsleri de bulunmaktadır ve askeri eğitim faaliyetleri kapsamında yaklaşık 10.000 Somalili askerin maaşı ödenmiştir. BAE’nin Somali’deki askeri eğitim faaliyetleri ile Türkiye’nin askeri eğitim faaliyetleri arasındaki fark, askerlerin seçimindeki farklılıktır. Türkiye ile Somali merkezi hükümeti arasındaki anlaşmaya göre hangi askerlerin seçileceğini Somali belirlerken, BAE tarafından kendi seçtikleri askerler eğitilmiştir. Ancak son dönemde BAE-Somali ilişkilerinde özellikle BAE’den gelen bir uçakta ülkeye yasadışı yollardan 9,6 milyon dolar nakit para girişinin yakalanması ile gergin bir dönem başlamıştır. Somalili yetkililer, bu paraya el koyarak, bunun nereye aktarılacağının inceleneceğini açıklamış; BAE ise ilgili paranın Somalili askerlerin maaşlarını ödeme amaçlı getirildiğini belirtmiştir. Bunun üzerine, Somali Savunma Bakanı, Somali’de BAE’ye ait üslerde eğitilen askerlerin sorumluluğunun artık hükümette olduğunu ve maaşların hükümet tarafından ödeneceğini açıklamıştır. Bu gerginlik sonrasında, Somali Federal Parlamentosu’nda, şirketin ülkedeki 3 limanın işletilmesine dair yaptığı anlaşmanın anayasaya aykırı olduğu ve ülke birliği ve beraberliği açısından tehdit oluşturduğu gerekçeleri belirtilerek, DP World şirketinin faaliyetleri yasaklanmış ve şirketin Somali’yi terk etmesi talep edilmiştir.[4] Bu bağlamda, tarafların karşılıklı olarak birbirlerini çıkarlarını sabote etmekle suçladığını söyleyebiliriz. Somali BAE’yi Somali’den tek taraflı bağımsızlık ilan eden ancak uluslararası alanda tanınmayan Somaliland’i desteklemekle; BAE de Somali’yi Körfez Krizi’nde Katar’ın yanında olmakla suçlamaktadır. Körfez Krizi sonrasında Somali’de bulunan üç yarı otonom bölge Katar ile ilişkileri kestiklerini açıklamış ve merkezi hükümetin de Suudi Arabistan yanlısı politika izlemesini talep etmiştir. Ancak merkezi hükümet açısından hem Suudi Arabistan ile ticari ilişkilerin devamı, hem de Katar ve Türkiye ittifakı ile yakın ilişkilerin devamı önem taşımaktadır.

2020 yılı Ocak ayında, Somali’deki gelişmeler, rekabetin siyasi ve ekonomik faaliyetlerden enerji gibi çok önemli bir alana kaymasına neden olmuştur. Somali, enerji sektöründe yabancı yatırımları ülkesine çekebilmek için petrol şirketleri için 15 parsel açan bir petrol yasasını kabul etmiştir. Ancak bu parseller, konumu itibariyle tartışmaya açıktır. Somali’nin güney kıyılarında yer alan bu parseller için, özerk eyaletler, kendilerinin dahil olmadığı bu yasa ve anlaşmayı reddetmektedirler. Her ne kadar mevcut durumda Somali’de petrol üretilmiyor olsa da, 2,7 milyar varil olduğu tahmin edilen bu rezervler yatırımcı şirketlerin iştahını kabartmaktadır. Cumhurbaşkanı Erdoğan da Somali’den Türkiye’ye petrol arama çalışmaları ile ilgili davet geldiğini açıklayarak bu konuda dikkat çekmiştir. Bunun üzerine, Somali Petrol ve Maden Bakanı Abdüreşit Muhammed Ahmed, ülkesinin Türkiye ile iyi ilişkileri olduğunu; ancak bu konuda şeffaf bir çalışma yürütüleceğini ve herhangi bir şirket ya da ülkeye karşı kayırma söz konusu olmayacağını açıklamıştır.[5]

Somali’de petrol çalışmalarının Türkiye tarafından yapılması ihtimali önemli bir ekonomik potansiyel içermekte; ancak bölge dengeleri açısından Türkiye alehine bazı tehditler barındırmaktadır. Bu riskler, Somali’de uzun yıllardır eylemler gerçekleştiren Eşşebab’ın hedefi olmak ve Libya’dakine benzer bir cephe açılması olarak tanımlanabilir. Suudi Arabistan’ın Somali ile ticari ilişkilerinin ötesinde, ülkede Vehhabilik yaymaya çalışan Eşşebab’a destek verdiği bilinmektedir.[6] Dolayısıyla, bu çerçevede, Türkiye’nin artan etkinliğinin bu şekilde engellenmesi olası güvenlik risklerinden biridir. Ayrıca daha öncesinde de Eşşebab’ın Türkiye’yi hedef alan bazı açıklamaları bulunmaktadır.[7]

Sonuç

Ortadoğu’da artan gerginlik ve cepheleşme, bölgesel güç rekabetinin hız kazandığının bir göstergesi olarak değerlendirilmelidir. Ancak bölgedeki karmaşık sorunların kısa vadede çözümü pek olası görünmemektedir. Bölgedeki çetin rekabet, son dönemde komşu Afrika’ya da taşınmış ve kıtanın en stratejik ülkelerinden biri olan Somali’deki etkinlik alanları üzerinden devam etmektedir. Bu bağlamda, Somali, tarafsızlığını korumaya çalışarak tüm ülkelerle işbirliğine açık bir pozisyon sergilemektedir. Türkiye ve Katar açısından ilişkilerin seyri daha sorunsuz görünse de, Somali’nin BAE ve Suudi Arabistan’ı da karşısına almak istemeyeceği öngörülebilir. Ancak Somali’deki istikrarsızlık nedeniyle rekabetin sertleşmesi ve farklı aktörlerin de bu çekişmeye dahil olması ya da destek vermesi ile tablo değişebilir.

                                                                                                           Dr. Gamze HELVACIKÖYLÜ

 

Dipnotlar

[1] https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-41510485.

[2] Mehmet Cem Oğultürk & Fatma Yılmaz (2019), “Katar’ın Afrika Boynuzu Politikasının Arabuluculuk Kapsamında Analizi”, Uluslararası Ekonomi, İşletme ve Politika Dergisi, Cilt 3, Sayı: 1, ss. 95-108.

[3] https://www.utikad.org.tr/Detay/Sektor-Haberleri/26483/katar-somali-deki-%E2%80%98hobyo-limani-projesi-ne-basladi.

[4] https://www.aa.com.tr/tr/dunya/somali-bae-ile-askeri-baglarini-kopariyor/1115321.

[5] https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-51210933.

[6] https://tr.sputniknews.com/columnists/202001241041241132-turkiyenin-somalide-petrol-aramasi-hangi-risk-ve-firsatlari-icerir/.

[7] https://www.dunyabulteni.net/makale-yorum-1/turkiye-nin-somali-de-baris-insasina-yaklasimi-ve-es-sebab-teror-orgutu-h461312.html.

Leave A Response »

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.